Issız adada Türk- Yunan aşkı

Güncelleme Tarihi:

Issız adada Türk- Yunan aşkı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2008 11:52

Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde açtığı deri mağazasında, 1992 yılında tanıştığı Yunanlı gemici Nikolaus Filicanis'e gönlünü kaptıran Sabriye Çiftçi, aşkının peşinden gitti.

AYDIN'ın Kuşadası İlçesi'nde açtığı deri mağazasında, 1992 yılında tanıştığı Yunanlı gemici Nikolaus Filicanis'e gönlünü kaptıran Sabriye Çiftçi, aşkının peşinden gitti. 38 yaşındayken, ailesinin ve yakınlarının karşı çıkmasına rağmen Yunanlı gemici Nikolous ile evlenip önce Atina'ya yerleşen, ardından da Fourni Adası'ndaki kuş uçmaz kervan geçmez bir köy olan Hrisomilia'ya taşınan Sabriye Çiftçi, filmleri aratmayan yaşam öyküsünü anlattı. Adını ‘Sofya’ olarak değiştiren Sabriye hanım, son 7 yıldır dünyadaki gelişmelere kapalı, turizme açılmamış, geleneksel yöntemlerle tarım ve hayvancılığın yapıldığı Hrisomilia Köyü'nün hem berberi, hem terzisi. Köyde herkesin sevdiği Sofya'nın yaptığı baklava, pasta ve böreklerler de dilden dile dolaşıyor.

Defne Türk- Yunan Derneği'nin düzenlediği 7'nci Geleneksel Dostluk Festivali için Kuşadası'ndan Yunanistan'ın Fourni Adası'na gelen heyet bir sürprizle karşılaştı. 1500 nüfuslu adada yaşayan tek Türk olan 54 yaşındaki Sofya Filicanis, heyeti karşıladı. Sofya'nın yaşam öyküsü, heyettekileri şaşırttı.

Filmleri aratmayan Türk kadını ile Yunanlı gemecinin aşk hikayesi 1992 yılında Aydın'ın Kuşadası İlçesi'nde başladı. İzmir'in Selçuk İlçesi'nde oturan varlıklı bir ailenin kızı olan Sabriye Çiftçi, deri mağgazası açtığı Kuşadası'nda, limana yanaşan ‘Ariyadni’ adlı gemide çalışan Yunanlı Nikolaus Filicanis ile tanıştı. O zaman 38 yaşında olan Sabriye ile 37 yaşında olan Nikolaus, evlenmeye karar verdi.
Ailesinin ve yakınlarının karşı çıkmasına rağmen kararından vazgeçmeyen Türk kızı, dükkanını ve otomobilini satıp sevgilisiyle birlikte Yunanistan'a gitti. Aynı yıl Atina'da yapılan görkemli düğünle evlenen çift, 9 yıl Atina'da yaşadı. Sabriye hanım adını da ‘Sofya’ olarak değiştirdi. Sofia ve Nikolaus Filicanis çifti, 7 yıl önce 1500 nüfuslu Fourni Adası'ndaki, Yunan damadın köyü olan Hrisomilia'ya yerleşti. Yunanca ‘altın köy’ anlamına gelen, kuş uçmaz kervan geçmez, dünyadaki gelişmelere kapalı, henüz turizme açılmamış, geleneksel yöntemlerle tarım ve hayvancılığın yapıldığı Hrisomilia'da hayatını sürdüren Sofya ve Nikolaus, besledikleri keçilerle hayatlarını sürdürüyor. Yunan damat da son 2 yıldır, yollarının tamamının toprak olduğu adada iş çıkarsa kamyonetiyle nakliyecilik yapıyor.
Fourni Adası'nda herkesin sevgisini ve saygısını kazanan Sofya Filicanis, zamanın büyük bölümünü Hrisomilia Köyü'nde keçileriyle ilgilenerek geçiriyor. Türk kızı Sofya, aynı zamanda köyün hem berberliğini, hem de terziliğini yapıyor. Sofya Filicanis'in adalılara tanıttığı baklava ile Türk pasta ve kurabiyelerinin ünü dillerden dillere dolaşıyor.

“KÖYLÜLERE FİSTAN DİKİYORUM”

“Paranız olduğunda herşeyi satın alabileceğinizi zannedersiniz ancak aşk ve sevgi parayla satın alınmaz” diyen Sofya Filicanis, bu ıssız adada geçirdiği hayatından son derece memnun olduğunu söyledi.

Sofya Filicanis, Sabriye olan adını değiştirdiğini anlatırken, “Ama ben de eşim de dinlerimizi değiştirmedik. Bu konuda hiçbir sorun da yaşamadık. Köyümüz çok küçük ve çok yoksul. Yolumuz yeni yapılıyor. Köyün yamaçlarında oturanlar keçi besliyor, onlara ‘keçici’ deniyor. Alt kısımda oturanlar balıkçılıkla uğraşıyor” dedi.

Köyden diğer adalara gemilerle ücretsiz gidip geldiklerini söyleyen Sofya Filicanis, “Köylüler çok saf ve temiz. Değer yargıları yıllar öncesinde kalmış ve kötülük bilmeyen insanlar. Beni çok seviyorlar ben de onları. İzmir Karataş Akşam Kız Sanat Okulu'nu bitirdiğim için elimden biraz iş geliyor. Onlara etek, fistan dikiyorum, kendim modeller yaratıyorum, çok beğeniyorlar. Revani, baklava ve kurabiye yapıyorum, özellikle yılbaşlarında sıraya giriyorlar” diye konuştu.

TELEVİZYONLARI YOK

Köyde aylarca değişik bir insan yüzü görmediklerini, evde televizyon bulunmadığını söyleyen Sofya Filicanis, “Ne Türkiye ne de Yunanistan'daki gelişmelerle ilgileniyoruz. Sadece ara sıra eşimle radyo dinliyoruz” dedi.
Eşi Nikolaus ile aralarında sevgi ve aşktüan 16 yıldır hiç bir şey yitirmediklerini anlatan Sofya Filicanis, “Eşimden tek bir gün kötü söz duymadım. Onun için çok şanslıyım” diye konuştu.

“DÜNYANIN EN GÜZEL KIZINI BULDUM”

Kuşadası'nda Sabriye, Fourni Adası'nda Sofya olan Türk kızı bize bunları anlatırken, söze eşi Nikolaus Filicanis girdi. Gemilerde çalışırken dünyanın tüm limanlarını gezdiğini söyleyen Nikolaus Filicanis, “Ancak dünyanın en güzel kızına Türkiye'de Kuşadası'nda rastladım. İki yıldır çalışmıyorum işsizim, keçi besliyorum, buna rağmen dünyanın en mutlu insanıyım” dedi.
Bu küçük adada en büyük eğlencelerinin ve sosyal etkinliklerinin 15 kilometre ötedeki köy lokantasına gidip haftada bir başbaşa yemek yemek olduğunu kaydeden Sofya Filicanis, “Mutluluk böyle birşey deseler inanmazdım. Çok mutluyum. Ara sıra Kuşadası ve Selçuk'a gidip ailemle hasret gideriyorum” dedi.

İÇME SUYU TANKERLERLE

Sofya Filicanis, köyde ilkel tarım yapıldığını, hiçbir şekilde kimyasal ilaç kullanılmadığını, ürünlerin son derece doğal ve sağlıklı olduğunu aktarırken, içme suyunun tankerle Atina'dan geldiğini, mutfak ve tuvaletlerin dışarıda olduğunu anlattı.
Fourni Adası İskelesi'nde karşıladığı Kuşadası Belediye Başkanvekili Erol Soysal ve Belediye Meclisi üyesi AKP'li Yahşi Karamollaoğlu'na kendi topladığı kekiklerden hediye eden Sofya Filicanis, ömrünün sonuna kadar bu köyde yaşamak istediğini söyledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!