IMF alelacele programsız çağrıldı

Güncelleme Tarihi:

IMF alelacele programsız çağrıldı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 02, 2004 00:00

CUMARTESİ günü Hazine’den yapılan açıklama ile IMF Heyetinin ekonomik programı görüşmek için çağrıldığının açıklanması, herkes için sürpriz oldu. Böyle bir ziyaretin kesinlikle gündemde olmadığı öğrenilirken, kararın geçtiğimiz hafta, açıklamadan iki-üç gün önce alınıp, IMF’ten talepte bulunulduğu belirtildi. IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam ve ekibinin bu hafta içerisinde Ankara’da olması beklenirken, ‘Tatilde oldukları bir dönemde alelacele Ankara’ya çağrılmaları’nın, herkes için olduğu gibi IMF heyetinde yeralan uzmanlar için de sürpriz olduğu söyleniyor.IMF’in ani bir kararla Ankara’ya çağrılmasının ardında biraz ‘panik havası’ seziliyor. Tren kazasının ardından kamuoyunun AKP iktidarına gösterdiği yoğun tepki, ardından cari işlemler açığı ve içtalep konusunda gelen tehlikeli sinyaller ve Merkez Bankası’nın yaptığı uyarıların, ekonomi yönetimini telaşlandırdığı ve piyasalara güven vermek için IMF Heyetinin çağrıldığı söyleniyor. IMF ile, 3 yıllık ekonomik program konusunda e-mail ve faks trafiğinin zaten varolduğunu kaydeden yetkililer,. ‘Önümüzdeki dönemde de, yüzyüze gelinmeden rakamların tartışılması gündemde iken, karşılıklı görüşme için Heyetin Ankara’ya çağrılması, piyasalara güven verme amacının dışında bir şey olamaz’ yorumunu yapanlar çoğunlukta.IMF Heyetinin ani geliş haberi, kamuoyunda ‘Hükümet yeni stand-by’a razı oldu’ biçiminde algılandı. Yetkililer, ‘Zaten adına ‘biz yapıyoruz’ dense de, IMF’le yeni bir stand-by yapılacağını herkes biliyordu ama alelacele çağrılması ekonomi yönetiminde bir telaşın başladığını, piyasalara bu havayı verme amacının öne çıktığını gösteriyor’ dediler.Peki, IMF heyetinin alelacele çağrılması, gerçekten Hükümetin yeni stand-by anlaşmasına razı olduğunu gösteriyor mu? Yetkililer, dışarıdaki olumsuz gelişmeler ve finansman sıkıntısı nedeniyle zaten stand-by’ın kaçınılmaz olduğunu ama stand-by’ın süresinin önemli olduğunu belirterek, ‘Bu davet tek başına Hükümetin piyasaların istediği formüle yanaştığını göstermiyor, önemli olan Hükümetin uzun süre daha sıkı gidilmesine razı olması’ dediler.IMF Heyetinin özellikle yüksek faiz dışı fazla konusunda ısrarcı olduğu biliniyor ve görüşmelerin kilit noktasını bu konu oluşturuyor.Brekk: Türkiye tarihi fırsatı kaçırmamalıIMF’in Türkiye Temsilciliğinin açılması epeyce tartışma yaratmıştı. Koalisyon Hükümeti döneminde, bundan 4 yıl önce yaşanan karşı çıkışları hatırlıyorum da; Temsilciliğin açılışı gerçekten zor olmuştu. Temsilciliği kuran, IMF’in Türkiye’deki ilk temsilcisi Odd Per Brekk, kendisi söylemese de, o günleri epeyce sıkıntılı geçirmişti.IMF Türkiye Temsilciliğine artık alıştık. Kotasının çok üstünde kredi çeken, krizler geçiren ama aynı zamanda IMF’in başarı öyküsü olan bu süreç, IMF tarihine de geçmeye aday.Temsilciliğin açılması ve IMF politikalarına duyulan tepkiye rağmen Türkiye Temsilciliğine az tepki gelmesinin ardında, Brekk’in, genlerinden gelen soğukkanlı tutumu ve herkesle uzlaşma yönünde tavır alması etkili oldu. Yani Brekk, iyi bir uluslar arası memur olduğunu bu süreçte ispatladı. 3 yıllığına bu göreve atanan ama herkesin mutabakatıyla görev süresi 1 yıl uzatılan Brekk, bu hafta sonunda ülkesi İsveç’e dönüyor. Tatil sonrasında ise Brekk’i, ‘IMF Endonezya Masa Şefliği’ gibi önemli bir görev bekliyor. Brekk ile geçtiğimiz Cuma günü, Referans Gazetesi için ‘Veda Röportajı’ yaptık. Bu görüşmenin ertesi günü, Hazine’den yapılan açıklamada IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam’ın, 3 yıllık orta vadeli programı tartışmak üzere Ankara’ya çağrıldığı açıklandı. Brekk görüşmemizde renk vermedi ama kesin olan bir şey vardı ki; bu ziyareti biliyordu.İşte bu nedenle Brekk’le yaptığımız söyleşi ayrı bir önem kazandı. 2 gün boyunca Referans Gazetesi’nde yayımlanacak olan söyleşimizde Brekk, büyümeden cari işlemler açığına, Merkez Bankası bağımsızlığından bağımsız kuruluşlara olan bakışa, alınması gereken önlemlerden Türkiye’deki Pazar ekonomisine kadar çeşitli konulardaki sorularımızı yanıtladı.İşte, iyi bir uluslar arası memur olan Brekk’in söylediklerinin, yeni orta vadeli programa IMF’in bakışını göstermesi açısından kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Brekk’i Türkiye’nin geleceği açısından umutlu gördük. Ancak yapılması gerekenleri saymaktan, dikkatli bir dille uyarılarını yapmaktan da geri durmuyor. Brekk her şeyden önce Türkiye’nin çok büyük bir potansiyeli olduğunu söylüyor ve ‘Yakalanan tarihi fırsatın kullanılması’nı istiyor. Brekk, gelinen nokta için şunları söyledi:‘Ben tamamıyla inanıyorum ki; Türk ekonomisinin büyük bir potansiyeli var. Coğrafi konumu gereği zaten var fakat lokasyondan da daha önemlisi insanları ve gittikçe çok daha kalifiye ve iyi eğitimli olan genç jenerasyonu, son derece dinamik iş alemi ve özel sektörü ile bu potansiyeli var. Türkiye’de Hükümet şu anda Türkiye’nin potansiyelini gerçekleştirmek ve geçmişteki hayal kırıklıklarının önüne geçmek için tarihi bir fırsatı yakalamış durumda. Umut ediyorum ve diliyorum ki hem hükümet hem özel sektör herkes biraraya gelip, ekonomik programa tam destek verip, Türkiye’nin gerçek potansiyelini ortaya çıkarırlar’Brekk ile söyleşimizde, bu 4 yıl sonunda genlerinden gelen soğukkanlılığın, kişisel ilişkilerde yerini çok daha sıcak kanlı bir ilişki tarzına dönüştüğünü gözledik. Türkiye’de çok iyi dostluklar ve arkadaşlıklar kurduğunu zaten biliyorduk. Brekk, kişisel olarak şunları söyledi:‘Kişisel düzeyde hem ben hem de ailem Türkiye’de dört yıl geçirmeyi bir imtiyaz olarak görüyoruz. Bir çok arkadaş edindik. Türk insanından misafirperverlik ve sıcak kanlılığı öğrendik. Şu anda ayrılıyoruz ama biliyoruz ki; bir çok sefer Türkiye’ye tekrar geleceğiz.’Şener, IMF’cilere tatlı-sert olacak mı?GEÇTİĞİMİZ hafta içerisinde Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin çok yerinde uyarıları oldu. ‘Aman ha gevşemeyelim’ mealindeki uyarıların arkasında yatan önemli kaygılar var ve Merkez Bankası’nın bence bu uyarları yapması da gerekiyordu. Çünkü deneyimli Serdengeçti, geçmişte yaşananları çok iyi biliyor ve açıkcası Hükümetin gevşemesinden, gerekli önlemleri zamanında almaya yanaşmamasından, sonunda da bütün çekilen bu sıkıntıların boşa gidip, ülke ekonomisinin yeniden çalkantıya girmesinden endişe ediyor. Zaten birçok kişi söylemese de, son dönemde aynı kaygıyı taşıyor.Ancak bu uyarılara hiç ummadığım bir kişiden, devlet tecrübesi ve soğukkanlılığı ile bildiğim Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’den çok olumsuz bir tepki geldi. Şener, kendisine uymayan bir üslupla ‘Bürokratın Hükümeti uyarma yetkisi yoktur’ diye tepki gösterdi. Her şeyden önce bir bürokratın hükümeti uyarma yetkisi vardır, üstüne üstlük iyi bir bürokratın, bu görevidir de. İkincisi bu uyarılar Hükümetin kendine çeki düzen verip, başarısız olmasını engellemek için, ülke ekonomisinin sağlığı için yapılan uyarılardır.AKP Hükümeti hızlı trende olduğu gibi, müsbet ilimleri ilgilendiren kararlarda bile, kendi bildiğini okuyor ve ‘aykırı düşünceye tahammül göstermeyen’ bir tutum takınıyor. Bu otoriter bir rejim özleminden başka birşey değildir.. Uyarıları dinleme, işine gelince ‘kamuoyu tepki göstermedi’ diye yakın, işine gelmeyince kamuoyundan gelen tepkileri yok say, hatta soru sorulmasına bile izin verme, bunun adı baskıcı rejim özleminden başka bir şey değildir. Demokrasi olmadığı ise kesinBütün bunları başkalarının yapmasına alışmıştık da, Şener’den gelmesi sürpriz oldu. Şener daha sonra, bence yaptığı hatadan yumuşak iniş için ‘gerekirse tatlı-sert olurum’ gibi demeçler verdi. Şimdi soruyoruz: Serdengeçti’den sonra IMF Başkanı Rodrigo de Rato, ardından Türkiye Masası Şefi Rıza Mogdaham, Türkiye Temsilcisi Odd Per Brekk, özellikle cari işlemler açığı ve büyüme konularında benzer uyarılarda bulundular. Şimdi Başkan Şener, IMF’cilere karşı da tatlı-sert olacak mı? Sahi, onlar da üyesi olduğumuz kuruluşun bürokratları, değil mi? Yoksa IMF uyarınca iyi, kendi bürokratın uyarınca kötü mü? Bu mu IMF’e karşı tutum?Unutulmasın; Hükümetler ‘yalaka bürokratlar’ ile değil, bilimsel düşünen ve ‘gerektiğinde uyarı yapmaktan kaçınmayacak kadar kendine güvenen bürokratlar’a sahip olduklarında başarılı olurlar. Aksi takdirde yerlerinde sayar, hatta tepetaklak düşerler. Olan da ülkeye olur...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!