"İddianame kin ve garezin ürünüdür"

Güncelleme Tarihi:

İddianame kin ve garezin ürünüdür
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2008 14:07

Haberin Devamı

İddianame davanın bir numaralı sorumlusu olarak görülen Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç; "İddianame kin ve garezin ürünüdür, mahkemeden döner" dedi.

TBMM Eski Başkanı Bülent Arınç; "Ben bu davada yargılanmaktan gurur duyarım. Yargılanmasaydım kendimden şüphe ederdim. Akla, mantığa ve adalete uymayan bir dava" dedi.

İŞTE ARINÇ'IN FOTOĞRAFLARI 

"ANAYASA MAHKEMEMİZE BU KONUDA GÜVENİYORUZ VE ONUN VERECEĞİ KARARI HEP BERABER ALKIŞLARLA KARŞILAYACAĞIZ"
Beyoğlu Belediyesinin Mesir Macunu etkinliklerine katılan TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, 468 yıldır mesir macunu etkinliklerinin devam ettiğini bu sürede çok sayıda başsavcının değiştini belirterek dava ve mesir haberlerinin ayrı ayrı yapılmasını istedi. Henüz iddianameyi görmediğini dile getiren Arınç, akşam geç saatlerde dava açıldığını duyduğunu söyledi.

Haberin Devamı

Arınç, "Sizin gibi basından takip ettim. Türkiye'de siyasi parti kapatma davaları ve sonuçları hepinizin malumudur. Hiçbirimizin düşünemediği, tahayyül bile edemediği şekilde Başsavcı, iki dönemdir tek başına iktidarda olan partiye kapatma davası açmış bulunmaktadır. Hiçbir endişemiz yoktur. Hiçbir üzüntümüz ve tedirginliğimiz yoktur. Tek üzüntümüz milletimiz ve demokrasi adınadır. Türkiye'nin geldiği noktada, AB üyeliği noktasında, demokrasi noktasında bu kadar yol aldıktan sonra bir siyasi partinin gelişi güzel kapatılmak istenmesine üzüntüyle karşılıyoruz. Bu çok yanlıştır, hukuka uymaz, delilden mahrumdur. İnanıyorum ki Anayasa Mahkemesi bu kökten reddecektir" dedi. Cumhuriyet Savcılığı veya başsavcılığının iddiama makamı olduğunu, delil topladığını ve delili sadece sanık görünen kişi ve kurumlar aleyhinde değil lehinde olanları da topladığını kaydeden Arınç, "Bundan evvel açılan davalara da bakarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Başsavcı'nın delilleri sadece gazete küpürleridir. Bu gazete küpürleri de Türkiye'de bugüne kadar çokca manüpüle edilmiş haberlerin çokca yer aldığı yerlerdir. Doğruluğu şüphelidir. AK Parti 2 kişiden birinin oyunu almış bir partidir. Biz polis devleti değiliz ki her kişinin başına bir jandarma koyalım da sağa bakma suç olur diyelim. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuka aykırı eylem ve işlem yapanlar mahkemelerde yargılanır. Mahkum olurlarsa sonuçlarına hepimiz katılırız. Ama sadece bir haber çıktı diye birisi bir şekilde konuştu diye dava açmaya kalkarsak herkes artık bu dava da açılabilir ama delil vasfını kazanmamış bu davalar sonunda maalesef iptal olmaya mahkumdur. AK Parti hukuk düzeninde güçlü bir iktidar partisidir. Suç işlememiştir. Hiçbir mensubu da başsavcının iddianamesinde yer aldığını zannettiğim konular hususunda hüküm giymemiştir. Elbette ceza kanunlarının suç saydığı fiiller zaten mahkemelerde karşılığını bulmaktadır. Bir iktidar partisi hele hele Türkiye'yi çağdaşlaşma noktasında gerçekten demokratik, gerçekten hukuk, gerçekten sosyal bir devlet olarak kabul edip bu yolda çalışmalar yapan, gecesini gündüzüne katan bir iktidar konusunda böylesine sorumsuzca dava açılmasını teessüfle karşılıyorum. Türkiye adına üzülüyorum. Sonucu hep birlikte göreceğiz. Geçmiş bazı davaların iddianamesinde yer alan birisi olarak tecrübemle söylüyorum ki bu parti kapatmalarının siyasete kapatılmak istenen partiye hiçbir zararı olmaz. Aksine aldığımız telefonlardan, çevremizden, bize karşı dayanışma ve destekleme içinde olan kişilerden ve kurumlardan aldığımız haber onu gösteriyor ki AK Parti bu zulüm ve haksızlık karşısında yüzde 70 oy alacaktır. Siyaseten hiçbir kayıp söz konusu değildir. Ama bunun dışında Türkiye'nin maalesef bazı şeyler kaybedebileceğini düşünüyoruz. İhracat 100 milyar doları aşmışken, Türkiye bu dönemde 4 tane müzakere başlığını başarıyla kapatmışken, Türkiye'de demokratikleşme alabildiğine özgürlükler alanında ilerliyorken halkımızı korku, endişe, karamsarlık içersine sokmaya kimsenin hakkı yoktur. İnanıyorum ki davanın açılmasının önemli sebeplerinden bir kaç tanesini de önümüzdeki günlerde fazlasıyla konuşacağız" dedi.

Haberin Devamı

"BU DAVA HUKUKİ TEMELDEN YOKSUNDUR"
Arınç konuşmasına şöyle devam etti; "Bu dava hukuki temelden yoksundur. Bir hukukçu olarak söylüyorum. Zihnini, vicdanını satmamış bir insan olarak söylüyorum, bu davanın temelinde hukuk yoktur. Bunu hep birlikte göreceğiz. Ama bu davanın açılmasını, bu dava ile bu partinin sıkıştırılmasını, bu dava ile millete korku salınmasını isteyen bir grup, küçük bir çevre vardır ve onlar Türkiye'nin kaos içersine düşmesini, bu ilerlemenin engellenmesini istemektedirler. Hukuk karşısında alnımız açık, başımız diktir. Hukuktan korkmuyoruz. Anayasa Mahkemesinin üyelerinin en kısa zamanda bu dava hakkında gerekli kararı vereceğine de inanıyoruz. Milletten aldığımız emaneti sonuna kadar şerefle muhafaza edeceğimizi buradan söyleyebilirim. Milletin oylarıyla geldik, milletin oylarıyla gitmesini de biliriz. Egemenlik milletinse ve eğer Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yazdığı gibi siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıysa, bu yazılan gerçekse artık partilerin gelişi güzel bir insanın dudağından çıkacak iki cümle ile kapatılmasının sonu geldi demektir. Halkımız bu konuda en doğru kararı da siyaset noktasında verecektir.

Haberin Devamı

"SİYASİ HAYATIM BOYUNCA ATTIĞIM HER ADIMIN, YAPTIĞIM HER İŞİN, SÖYLEDİĞİM HER SÖZÜN HESABINI ŞEREFLE VERDİM"
Davada isminin geçmesiyle ilgili olarak Arınç, "İlk üçün isminde benim olduğumu söylüyorlar. Görmedim de başkalarının yalancısıyım. Bu beni üzmez. Siyasi hayatım boyunca attığım her adımın, yaptığım her işin, söylediğim her sözün hesabını şerefle verdim. Kuştan korkan darı ekmez. Biz siyasette bildiğimiz doğruların arkasındayız. Doğru adına ne biliyorsak onu yapmaya devam edeceğiz. Aslında benim üzülmem gereken bir tek şey vardı böylesine haksız açılmış bir davada ismim geçmeseydi kendimden endişe ederdim. Kendimden şüphe ederdim. Çok şükür vicdanım müsterih. Böylesine bir davada böylesine bir iddianame ile suçlanmak ancak bana şeref getirir. Bundan dolayı milletimin önündeyim, milletim vereceği karara hazırım. Hiçbir siyasetçi böyle bir dava açıldı diye, bu dava sonunda AK Parti kapatılır diye ellerini ovuşturmasın, zil çalıp oynamasın, ağzından çıkan sözlere dikkat etsin. Bazı kendisini siyasetçi zanneden zavallıların dün akşamdan buyana söyledikleri sözleri ibretle dinliyoruz. Bunların siyasetten anladığı, seçimden anladığı bir şey yoktur. Hiçbirisi sandık, seçim, seçmen bilmez. Genel başkanının çantalarını taşımaktan, onlara kulluk etmekten belleri eğilmiş bu insanların bir siyasi parti hakkında 'ne kadar da iyi oldu. Zaten biz de bunu bekliyorduk' demesini onların ayıbı olarak görüyorum. Türk siyaseti bu ayıplardan kurtulacaktır. Bir hiçbir siyasi partinin varlığına son verilmesini, geçmişte de bugün de istemedik. Siyasi partiler insanlardan müteşekkildir. Bunların yöneticilerinden veya temsilcilerinden hukuka aykırı eylem yapanlar varsa cezasını mahkemelerde bireysel olarak çekerler. Ama onların hataları sebebiyle bir iktadar partisini kapatmak üçüncü dünya ülkelerinde bile artık mümkün değil. Göreceksiniz TBMM Türkiye'yi bu ayıptan kurtaracaktır" dedi.

Haberin Devamı

"BİR CUMHURBAŞKANI SADECE VATANA İHANETLE SUÇLANIP YARGILANABİLİYORSA SAYIN ABDULLAH GÜL'ÜN SİYASİ YASAKLI OLARAK İLAN EDİLMESİNİ İSTEMEK HANGİ HUKUK ANLAYIŞI İLE BAĞDAŞABİLİR"
Cumhurbaşkanı Gül'ün de iddianemede isminin yer almasının hatırlatılması üzerine Arınç, "O çok önemli. Bu sayın başsavcıyı, sayın kelimesini kullanmaktan geri durmayayım. Çok sayın Başsavcı'yı bir konuda ikaz etmek istiyorum, bu partiyi kapatmak konusunda o kadar hırslı ve hırs o kadar gözünü bürümüş ki Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 105. maddesine göre sorumsuzluğu esas olan bir Cumhurbaşkanı hakkında bile iddianame tanzim edebiliyor. Bu dünyada görülmüş bir şey mi? Değildir. Bunu hiçkimse anlayamaz. Bir Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanetle suçlanıp yargılanabiliyorsa sayın Abdullah Gül'ün siyasi yasaklı olarak ilan edilmesini istemek hangi hukuk anlayışı ile bağdaşabilir. Bu davaya gölgeler düşmüştür. Bu iddianame çok zayıftır. Bu iddianame hukukun değil kin ve garezin ürünüdür. Daha çok şeyler konuşacağız. Biz konuşamazsak başkaları söyleyecek. Ama eminim ki Türkiye'nin ilerlemesini, gelişmesini hiçbir şey önleyemeyecektir. Anayasa Mahkememize bu konuda güveniyoruz ve onun vereceği kararı hep beraber alkışlarla karşılayacağız" yanıtını verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!