İcraatını görelim

Güncelleme Tarihi:

İcraatını görelim
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 1998 00:00

Haberin Devamı

Başbakan Yılmaz, değişim isteyen Sanayi Bakanı Erez'e, ‘‘İktidardakiler değişimi istemek değil, gerçekleştirmek durumundadır. İktidar tenkit değil, yapma yeridir’’ karşılığını verdi. Yılmaz, ‘‘Yalım Bey'in bir fikri varsa, bunu hükümete getirmesi lazım’’ diye konuştu.

Başbakan Mesut Yılmaz, Sanayi Bakanı Yalım Erez'in bayrağını açtığı ‘değişim’ kampanyası karşısındaki suskunluğunu yavaş yavaş terketmeye başlıyor.

Yılmaz, kendisiyle bu konuda yaptığımız sohbette, önce Erez'in bakan koltuğunda oturup da, bu talepleri gündeme getirmesinin çelişkili bir davranış olduğunu ima ediyor:

‘‘İktidardakilerin değişim istemeleri bir şey ifade etmiyor. İktidardakiler değişimi istemek değil, değişimi yapmak, gerçekleştirmek durumundadırlar. İktidar tenkit etme değil, yapma yeridir.’’

FİKRİNİ GETİRSİN

Başbakan, ardından Erez'e şu mesajı veriyor:

‘‘Yalım Bey'in bu konuda bir fikri varsa, bunu hükümete getirmesi lazım...’’

Bununla birlikte, Yılmaz'ın Erez karşısında son derece dikkatli bir dil kullanması dikkat çekiyor. Sanayi Bakanı'nın ağır eleştirilerinin açıkça Yılmaz'ı da kapsamasına karşılık, Başbakan yine de Erez'i karşısına almaktan kaçınan bir üslup içinde konuşuyor. Hatta, bu konuları Erez'le karşılıklı tartıştıklarını da söylüyor.

Şurası açık: Erez'in ‘‘Bu sistem iflas etmiştir. Bu sistemle Türkiye'nin başı dertten kurtulmaz’’ şeklindeki temel önermesiyle taban tabana zıt bir çizgiyi temsil ediyor Başbakan Yılmaz...

ÇALIŞIYORUZ

Yılmaz da ilke olarak değişimin gereğini teslim etmekle birlikte, bunun pekala mevcut sistemin işletilmesiyle başarılabileceği anlayışını temsil ediyor.

Nitekim, Başbakan'ın şu sözleri yeterince açık:

‘‘Bütün bu talepleri seslendirenler, bu sistemle bir şey yapılamayacağını söylüyorlar. Ben ise aksini kanıtlamaya çalışıyorum.’’

Yılmaz'a göre, aksinin kanıtlanmasının yolu, öncelikle TBMM'nin çalıştırılmasından geçiyor. Yılmaz, ‘‘Meclis çalışmazsa bu iddialarda bulunanlara daha da güç katar. Onun için biz yapabileceklerimizi yapmaya çalışıyoruz’’ diye konuşuyor.

DEMODE ANLAYIŞ

Yılmaz'ın, Erez'in görüşleri içinde katıldığı noktalar var mı?

Başbakan, bu soruya ‘‘Bir şey var ki, onu ben de paylaşıyorum. Eski lider anlayışı artık demode olmuştur. Artık bundan sonra ekip çalışması lazım. Lider paylaşmacı ve işbirliğine dönük ise ekip çalışması her zaman mümkündür’’ karşılığını veriyor.

Erez'in en ağır eleştirisi, Türkiye'de siyasetin büyük ölçüde devlet imkanlarının dağıtılmasına dayanan bir çıkar sağlama uğraşı haline geldiği yolundaki saptaması.

Yılmaz, Erez'in bu tespitine itiraz etmiyor:

‘‘Bu, Türk siyasetinde her zaman varolan bir eğilimdir. Siyaseti menfaat sağlama aracı olarak görenler hep olmuştur. Bugün de bunun izleri vardır. Ancak, Türkiye bunları bertaraf etmek için geçmişe göre daha avantajlıdır.’’

Başbakan Yılmaz, kendisini bu konuda iyimserliğe sevkeden noktayı şöyle anlatıyor:

‘‘Bugün Türkiye'de her şeye rağmen çok gelişmiş bir kamuoyu denetimi var.’’

Yılmaz, kamuoyu denetimini teşvik ederken, önemli bir eleştiri de getiriyor. Yılmaz'ın eleştirisi, ‘‘kamuoyu denetiminde sağlıklı ölçülerin bulunmayışı...’’

Kendisine ‘‘Sağlıklı ölçülerin olmayışı ile neyi kastediyorsunuz?’’ diye sorduğumuzda, şu ilginç karşılığı veriyor: ‘‘Varsayımlar ve vehimler gerçek gibi takdim ediliyor.’’

Kendisine bunun üzerine ikinci bir soru yöneltiyoruz: ‘‘Bu eleştirinizin adresi neresi?’’

Yılmaz, ‘‘Basına ve muhalefete gidiyor’’ diye yanıtladıktan sonra ekliyor: ‘‘Bugün Türkiye'de durum maalesef böyle...’’

Yılmaz'ın bu sözleri başbakanlığının seyri açısından özel bir önem arzediyor. Çünkü Yılmaz, iktidar koltuğuna oturduktan tam 10 ay sonra ilk kez basınının, hükümetine dönük tutumundan bu ölçüde açık ifadelerle şikayetçi oluyor.

Liderlik ikram edilmez

Erez'in görüşleri içinde Yılmaz'ı en çok rahatsız etmesi gereken bölümü, ‘‘Parti içi demokrasinin işlemediği ve partilerin lider sultası altında olduğu’’ yolundaki sözleri olsa gerek. Ancak Yılmaz doğrudan kendisini de hedef alan bu eleştirileri, büyük bir soğukkanlılıkla karşılıyor:

‘‘Parti içinde demokratik yükselme yollarının kapalı olduğu eleştirisini kabul edemem. Çünkü ben kendi kişisel tecrübemden biliyorum ki, en zor koşullar altında bile bu mücadelede kararlılıkla netice almak mümkündür. Ayrıca geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı'nın belirttiği gibi kimseye liderliği ikram etmezler. Bu takdirde zaten değeri de olmaz. Liderliğin değer taşıyabilmesi için mücadele ile kazanılması lazım.’’

Yılmaz, ardından ‘‘Ben genel başkan seçildiğim kongrede rakibim Başbakan'dı’’ diyerek, 1991 ANAP Kongresi'ni Yıldırım Akbulut ve isim vermese de onun arkasında duran dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal'a rağmen kazandığını hissettiriyor.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!