Hortum Tüneli ve gerçekler...

Güncelleme Tarihi:

Hortum Tüneli ve gerçekler...
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2004 18:30

Sevgili Serdar, Sabah Gazetesi Pazar günkü manşetinde, devletciliğin hele hele kötü uygulanan devlet modelinin nelere malolduğuna örnek teşkil edecek Ayaş Tüneli gerçeğini “Hortum Tüneli” başlığıyla işlemiş. Devlet-siyaset-müteahhit yolsuzluık üçgeninin 30 yıllık özeti olarak sunulan haber-araştırmada, bir türlü bitmeyen 10 kilometrelik Ayaş Tuneli’nin devletin 700 trilyonunu yuttuğunu kayda geçirmiş. (Sezai Bayar)

Haberin Devamı

Genç kuşaklar pek hatırlamaz. 1976 yılına gitmek gerekir. Süleyman Demirel’in ilk harcı koyduğu bir tünel bu. Nurol Şirketi üstlenmişti inşaatı. Ankara-Istanbul hızlı tren projesinin ana arteriydi ve İstanbul- Ankara arasını 160 kilometre kısaltacaktı.

Devlet desteği ile başlanan inşaat fena gitmiyordu. Koalisyon hükümetleri sık sık değişiyor, biri gidip biri geliyordu. Tabii Türkiye iki kampa ayrılmış, kanlı olaylar yaşanmaya başlamıştı.

Sonunda 1980 darbesi geldi çattı.

İhtilalin lideri Ahmet Kenan Evren’in ilk işi bu tünel inşaatına el koymak oldu. Sorgusuz sualsiz Nurol’ların sahibi Nurettin Çarmıklı gözaltına alındı.

Yani devletin ihaleyi verdiği şirketin sorumlusu ile Bayındırlık Bakanlığı’ndan üst düzey yöneticiler yolsuzluk iddiasıyla yargılandılar.

Haberin Devamı

Sonunda yargı kararı ile cezaevine konulanlar salıverildi.

Bundan sonra da inşaata tek çivi çakılmadı. Bürokratı korktu, bakanı korktu. Şirket yönetimi sindi. Paralar toprağa gömülü kaldı.

Şimdi anlıyoruz ki devletin 700 trilyonu (Hangi yıla göre yapılmış bu hesaplama bilinmiyor ya) tünelin altında gömülü. Oysa 10 kilometrelik tünelin 8 km’si bitmiş, kala kala 2 km kalmış. Ama ne başa gelen hükümetler, ne de bakanlar bu işe gözucuyla bile bakmamışlar.

Tünel yapılan haliyle bir işe yaramıyor.

Yeni hızlı tren projesinde güzergah değişmiş durumda.

Tüneli atsanız atamazsınız, satsanız satamazsınız.

Aslında bu devletçiliğin bu tür büyük yatırımlarda çöküşünün sinyali.

Ola ki yap-sat-devret ya da dış kredi ile özel bir şirkete tünel verilseydi, ne devletin kör kuruşu toprağa gömülürdü, ne de inşaatın yarım bırakılması mümkün olurdu.

Eğri oturup doğru konuşalım.

Devlet-siyasetçi-müteahhit üçgenini sorgusuz infaz edelim ama yapılan yanlışları da gözden geçirilen ve bundan ders alalım.

Tünelde hortumlama varsa, yargı yolu açılmış. Üstelik yüklenici firma sorumluları, askeri mahkemelerde yargılanmış ve beraat etmiş.

Hadi bakalım bir başka firma bu işi üzerine alsın görelim.

Hortum var mı yok mu tartışması yapılmadan, sorgusuz infazla sermaye sahibini, özel sektör girişimcisini suçlamak kolay. Hortumlanmış der geçersiniz, iz bırakır. Ben Çarmıklılar’ı tanımam etmem ama insaf ile söylemek gerekir ki, devletten iş alan bir yüklenici tekrar benzer bir işe soyunurken 40 kere düşünmek zorunda kalır.

Haberin Devamı

En son örneği Urfa Tünelleri inşaatında yaşanıyor.

10 yılda bitmesi planlanan GAP projesi, 30-40 yıl sonra ancak biter diyenler var. İşte orda da devlet güçsüz ve yalnız. Çözüm ne?

Liberal ekonomide yatırım hangi sinerji ile gerçekleştirilebiliyorsa o. Devletin artık bazı yatırımlardan elini-kolunu çekmesi çok mu zor?

Sevgiler,

Sezai

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!