Hiperpoliglot’lar, onlarca dili su gibi konuşuyor

Güncelleme Tarihi:

Hiperpoliglot’lar, onlarca dili su gibi konuşuyor
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 22, 2005 00:00

Bazı insanlar tek bir lisanı bile doÄŸru dürüst öğrenemez iken, bazıları bir düzine yabancı dili kolayca nasıl öğreniyor? Ä°ÅŸte bu konuÅŸu araÅŸtıranlardan dünyaca ünlü Ä°ngiliz dil profesörü Hudson, onlarca yabancı dili su gibi konuÅŸanların listesini yapıyor.Universty College London’dan lengüistik (dilbilim) profesörü Dick Hudson’a bir gün bir elektronik posta gelmiÅŸ: "Sayın Profesör, önce verdiÄŸim rahatsızlıktan dolayı beni bağışlayın. Bu mektubu göndermemin nedeni yazdığınız bir makaleyi okumam" diye baÅŸlayan iletide, hayatında hiç okula gitmediÄŸi halde 70 dili kusursuzca konuÅŸan Sicilyalı dedesinin öyküsü anlatılıyordu.Dünyanın en saygın dilbilimcilerinden biri olan Hudson, 1996 yılından bu yana rekor sayıda dil bilen kiÅŸileri ortaya çıkartmaya çalışıyor. Mektubu gönderen bay Salvadore’nin amacı da, 18.Yüzyıl’da yaÅŸamış Ä°talyan Kardinal Giuseppe Mezzofanti veya 2002’de ölen Amerikan haberalma örgütü üyesi Vernon Walters gibi çok sayıda dil bilen kiÅŸilerin yer aldığı listeye dedesinin de dahil edilmesiydi. Salvadore’a göre, dedesi 20 yaÅŸlarında iken, 1910’lu yıllarda New York’a göç etmiÅŸ. Burada tren istasyonlarında hamal olarak çalışmaya baÅŸlamış. Bu meslek ona çeÅŸitli dilleri konuÅŸan insanlarla temas kurma olanağı saÄŸlamış. Bir seferinde dedesinin ayaküstü, bir gazeteyi üç ayrı dilde, sözlü olarak tercüme ederken gördüğünü belirtiyor. Türkçe de varSalvadore, 1950’li yıllarda 10’lu yaÅŸlarını sürerken dedesine bir dünya turunda eÅŸlik etmiÅŸ. Hangi limanda inerlerse dedesinin o ülkenin dilini konuÅŸtuÄŸunu söylüyor ve dolaÅŸtıkları ülkeleri şöyle sıralıyor: Venezüella, Arjantin, Norveç, Ä°ngiltere, Portekiz, Ä°talya, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Mısır, Libya, Fas, Güney Afrika, Pakistan, Hindistan, Tayland, Malezya, Endonezya, Avustralya, Filipinler, Hong Kong ve Japonya. Her limanda oranın yerel dilini konuÅŸtuÄŸunu varsayarsak, en az 15 lisanı konuÅŸtuÄŸu anlaşılıyor.Daha da ilginci Salvadore’un dedesinin bu yeteneÄŸinin ailenin diÄŸer üyelerinde de görülmesi. Diyor ki "Her üç dört kuÅŸakta bir ailemden birisinde bu yetenek görülüyor". Dedesi bir gün ona, kendi babasının ve büyük amcasının 100’den fazla dili konuÅŸtuÄŸunu söylemiÅŸ.Hudson bu iletiden sonra dedenin adını da dil ÅŸampiyonlarının listesine ilave etmiÅŸ. "Hiperpoliglot" olarak nitelendirilen bu insanlar, 6 veya daha fazla dili konuÅŸabiliyor. Altı sayısını seçmesinin nedeni bazı toplumlarda herkesin akıcı bir ÅŸekilde beÅŸ dili konuÅŸabilmesi. Dilde üst sınır ne?Lisan, insandan insana deÄŸiÅŸen biliÅŸsel bir yetenektir. Bilim adamları uzun süredir bu yeteneÄŸin hastalık veya bir travma sonucu nasıl etkilendiÄŸini araÅŸtırıyor. Ancak bu yeteneÄŸin üst sınırları konusunda kesin bir ÅŸey bilinmiyor. Son yıllarda dilbilimciler, psikologlar ve sinir bilimciler bir araya gelip, poliglot’larda üst sınırın ne olabileceÄŸini araÅŸtırıyorlar. Bu insanlar olaÄŸanüstü beyinlere mi sahip? EÄŸer öyleyse beyinlerini özel kılan ne? Yoksa bunlar sıradan beyinlere sahip sıradan insanlar da, yalnızca sıkı çalışma ve motivasyon sonucu böyle olaÄŸanüstü bir özelliÄŸi geliÅŸtirmiÅŸ olabilirler mi?Hudson’ın amacı, poliglot’ların bu olaÄŸanüstü güce nasıl eriÅŸtiklerini anlayarak sıradan insanların lisan öğrenme çabalarına destek olmak. Bu konu Amerikan haberalma kuruluÅŸlarının da ilgi alanına giriyor, özellikle terörist saldırıların önlenmesinde anında tercümenin yaÅŸamsal önemi olduÄŸuna inanıyorlar. Bu kuruluÅŸların hedefi, kısa zamanda dil uzmanları yetiÅŸtirmek ve bu kiÅŸilerin uzmanlıklarını daha etkin bir ÅŸekilde sürdürmelerini saÄŸlamak.72 dilli adam"Ä°nsanlara yeni bir dili öğretmekte çok zorlanıyoruz" diye konuÅŸan ABD yönetimde görevli bir yabancı dil uzmanı, "Bu nedenle bilim adamlarının lisan öğretme yolunda en iyi yöntemi geliÅŸtirererek hem kendi elemanlarımıza, hem de üniversietelerdeki öğrencilere yardımcı olmasını istiyoruz" diyor.Son zamanlara kadar hiperpoligot’larla ile ilgili bilimsel bulgulardan çok, anekdotlar söz konusuydu. Sözgelim Mezzofanti’nin yaÅŸam öyküsünü yazan Charles Russel’a göre, 1774’de Bologna’da doÄŸan Mezzofanti, Türkçe ve Ermenice dahil 72 dil biliyordu. Bunların 39’unu akıcı bir ÅŸekilde konuÅŸabiliyordu. Asıl adı Giuseppe Caspar Cardinal Mezzofanti idi . Çağımızda bu tür anekdotlat biraz kuÅŸku ile karşılanıyor. Hudson’ın listesini gören Robert Johnson adlı Teksaslı bir dilbilimci, Mezzofanti’nin 72 dil bilmesini pek mantıklı bulmuyor: Farklı görüşler"Bu öykü bana kalırsa mantık dışı. Bir insanın 72 dili öğrenmesi yaÅŸam süresine sığmaz. Her dilde 20.000 sözcük olduÄŸunu (ki bu çok düşük bir sayıdır) ve Mezzofanti’nin her sözcüğü her gördüğünde ve duyduÄŸunda anımsadığını varsayarsak bile her sözcüğü bir dakikada öğrenebilir. Dolayısıyla 72 dili 5 buçuk yılda günde 12 saat çalışarak öğrenebilir. Böyle bir ÅŸey mümkün olabilir mi?"Dilbilimciler bu soruyu yanıtlarken farklı görüşler ileri sürüyor. Sözgelimi, Massachusetts Institute of Technology’den 2001 yılında ölen dilbilimci Ken Hale’nin 50 farklı dili konuÅŸtuÄŸu iddia ediliyor. Avusturya, Innsbruck Ãœniversitesi’nden dilbilimci Philip Herdina kuÅŸkucu bilim adamlarından biri. Ä°nsanların 72 dili öğrenebilecek biliÅŸsel kapasiteye sahip olmasının çok zor olduÄŸunu düşünüyor. Bu yeteneÄŸi sürdürmek için diÄŸer faaliyetleri kesmek gerektiÄŸine inanan Herdina, aslında farklı bir dil yeteneÄŸine sahip insanlarla ilgileniyor. Bu insanlar bir veya üç yeni dil daha öğrenebiliyorlar, ancak bu dilleri eriÅŸkin olduklarında öğrenseler dahi, o dilin yerlisi kadar akıcı ve aksanlı konuÅŸabiliyorlar. Bu da istisnai bir durum, çünkü ergenlik çağını geçen kiÅŸilerin bir lisanı daha zor öğrendiÄŸi kabul ediliyor.Ancak diÄŸer bilim adamları bazı insanların çok sayıda dili öğrenebilmesinin olanaksız olduÄŸu fikrine katılmıyor. "Ä°nsanların yeterli zamanı ve olanakları olduÄŸu sürece öğrenebildiÄŸi dil sayısı sınırsızdır" diye konuÅŸan MIT’den dilbilimci Suzanne Flynn, "BildiÄŸiniz dil sayısı arttıkça yeni dil öğrenmek kolaylaşır" diyor. Macar dil ustasıHarvard Ãœniversitesi’nden psiko-lengüist Steven Pinker, Flynn’a katılıyor. Pinker bir insanın bir düzine yabancı dil öğrenmesine engel olabilecek tek ÅŸeyin kuramsal olarak benzer bilgilerin birbirine karışması olduÄŸunu söylüyor.Flynn ve Pinker haklıysa, yani çok sayıda dil öğrenmek standart ise, niçin bu standartlara çok az sayıda insan uyum saÄŸlıyor? Los Angeles’teki Kaliforniya Ãœniversitesi’nden eÄŸitim ve dilbilim profesörü Stephen Krashen, çok sayıda dil öğrenenlerin çok çalıştığına ve nasıl öğrenmeleri gerektiÄŸini daha iyi bildiklerine inanıyor.Krashen bu iddiasına kanıt olarak, Lomb Kato’yu örnek gösteriyor. Kato SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde çevirmen olarak çalışan bir Macardı. Ä°lkokulda Almanca öğrenen Kato, 86 yaşında aralarında Çince, Rusça ve Latincenin de olduÄŸu 16 dili konuÅŸabiliyordu ve o yaÅŸta Ä°branice öğrenmeye çalışıyordu. Krashen 86 yaşındaki Kato ile BudapeÅŸte’de tanıştı. Dil öğrenme konusunda özel bir yeteneÄŸe sahip olduÄŸuna inandığını söyleyen Kato, Çince ve Lehçeyi okulda, diÄŸer dilleri kendi kendine öğrendiÄŸini belirtti. Sözlükler yardımıyla öyküler okuduÄŸunu açıklayan Kato, bu yeteneÄŸini nasıl geliÅŸtirdiÄŸini "This is How I learn Languages" isimli kitabında dile getirdi. 2003 yılında ölen Kato, Krashen’e göre sıradan bir insandı; yalnızca çok sayıda yabancı dil öğrenmeye hevesliydi ve bunu nasıl yapacağını çok iyi biliyordu. Sıradışı bir beyin gücüNe var ki diÄŸer bilim adamları sıradışı bir beynin bu konuda çok önemli bir rol oynadığına inanıyor. 1980’lı yılların sonlarına doÄŸru, City University of New York’tan sinir bilimci Loraine Obler, "CJ" olarak ismlendirdiÄŸi, lisan öğrenme yeteneÄŸi olaÄŸanüstü boyutlara varan bir kiÅŸi ile karşılaÅŸtı. CJ 29 yaşındaydı ve Harvard Ãœniversitesi’nde lisansüstü derecesi için çalışıyordu. ÇocukluÄŸunda anadilinin dışında bir dil öğrenmemiÅŸti. Lisede iken Fransızca’nın yanısıra Almanca, ispanyolca ve Latince öğrendi. Mezun olduktan sonra çalışmaya gittiÄŸi Fas’ta Arapça da öğrendi. Ayrıca eÅŸcinseldi.Obler ve meslektaÅŸları CJ’ye IQ ve diÄŸer kiÅŸilik testlerini uyguladılar. Ä°nsanlar poliglot’ların olaÄŸanüstü akıllı olduklarını sanır. Oysa CJ’nin IQ’su yalnızca 105 çıktı. Çocukken okumayı güçlükle öğrendiÄŸi ve okulda çok da parlak bir öğrenci olmadığı biliniyordu. Ancak Modern Dil Yetenek Testi’nde CJ olaÄŸanüstü bir performans çıkarttı. CJ, ayrıca karmaşık ÅŸekillerin sorulduÄŸu testlerde de çok baÅŸarılıydı. Sözel belleÄŸi çok iyiydi. Ancak herkes gibi sayıları ve görüntüleri çok çabuk unutuyordu.Yön bulamıyorBütün bu testlerin sonucunda, CJ’in lisan öğrenme konusunda olaÄŸanüstü yeteneklerle donanmış olarak doÄŸduÄŸu sonucu çıkartıldı. Oysa diÄŸer alanlarda normaldi. CJ, haritaları çözmekte ve yön bulmakta zorlandığını ifade ediyordu. Ayrıca kendisinde "Geschwind-Galaburda kümesi" denilen bir özellik bulunduÄŸu da tespit edildi. Bu durum solaklık veya iki eli de aynı beceri ile kullanma eÄŸilimi, eÅŸcinsellik, otoimmün hastalıklar, okuma bozuklukları, ve müzik, matematik ve sanatsal alanlarda yetenek gibi eÄŸilimlere zemin hazırlıyor. Obler bu durumun doÄŸuÅŸtan geldiÄŸine inanmakla birlikte, CJ’in tek yumurta ikizinde bu yeteneÄŸin görülmemesinin, genetik baÄŸlar konusundaki varsayımı zayıflattığını belirtiyor. 1980’li yıllarda Kanada’daki Ottowa Ãœniversitesi’nden Chantal Desmarais ve Eta Schneiderman, ana dilleri kadar akıcı bir ÅŸekilde yeni dil öğrenen yetiÅŸkinlerin görsel-uzamsal yeteneklerinin zayıf olduÄŸunu ileri sürüyordu.Alman ÅŸampiyonHiperglot’ların ayrıntılı beyin taramaları ancak 2004 yılında gerçekleÅŸtirilebildi. Almanya’daki Jülich AraÅŸtırma Merkezi’nden sinir bilimci Katrin Amunts’un liderliÄŸinde yapılan bu çalışmada 1930 yılında ölen Alman dil ÅŸampiyonu Emil Krebs’in korunmuÅŸ beyni incelendi. Çin’deki Alman ElçiliÄŸi’nde çalışan Krebs’in 60 dili akıcı bir ÅŸekilde konuÅŸtuÄŸu söylenir. Standart histolojik (dokubilim) tekniklerden yararlanarak, Krebs’in beynindeki lisan öğrenme ile ilgili olan Broca bölgesi ile, tek dil konuÅŸan 11 kiÅŸinin beyninin benzer bölgeleri karşılaÅŸtırıldı. Sonuçta bu iki beyin arasında farklılıklar olduÄŸu anlaşıldı. Ancak Krebs bu ÅŸekilde mi doÄŸmuÅŸtu? Yoksa beyni zaman içinde mi deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸramıştı? Bu durumda yalnızca spekülasyon yapılabileceÄŸini söyleyen Amunts, Krebs’in genetik bir yatkınlığının olmasının çok büyük bir olasılık olduÄŸunu belirtiyor. Hiperglotizm’de genetik bir yatkınlık olduÄŸu tezini, bu özelliÄŸin aile üyeleri arasında görülmesi de destekliyor. Urbana-Champaign’deki Illinois Ãœniversitesi’nden Richard Sproat da bu özelliÄŸin kalıtsal olduÄŸuna inananlardan. Dil genleri1990’lı yıllardan bu yana bilim adamları lisan öğrenme bozukluÄŸunu genetik bir özelliÄŸe baÄŸlıyor. Bu KE ailesinde ortaya çıkan durumu açıklayabiliyor. KE ailesinde bazı üyelerin belirli bir gramer ifadesini üretememeleri üzerine ailenin genetik yapısını inceleyen bilim adamları 1990 yılında Fox2 denilen geni tespit ettiler ve 2001 yılında da bu bozukluÄŸa yol açan mutasyonu buldular.Ancak lisan öğrenme konusunda yeteneksizlikten çok olaÄŸanüstü yetenek söz konusu olduÄŸunda, aileleri genetik incelemeye tabi tutmaya ikna etmek zorlaşıyor. Büyük bir olasılıkla bu kiÅŸiler bozuk olmayan bir ÅŸeyi incemenin gereksizliÄŸine inanıyorlar.New Scientist, 8 Ocak 2005 tarihli sayısında yayımlanan makaleden derlediÄŸimiz yazıya göre, N’nin dedesi ile ilgili araÅŸtırmalar yapmak isteyen bilim adamları ne yazık ki aileden gerekli izni alamadılar. Ancak iliÅŸkinin sürdüğü dönemde N dedesi ile ilgili ÅŸu bilgiyi vermiÅŸti: Umut gelecekte"Dedemle çıktığımız dünya seyahatinde Tayland’a geldiÄŸimizde, dedemin burada konuÅŸulan dili bilmediÄŸinden emindim. Ancak iki hafta sonra bir gün dedemi pazarda satıcılar ile tartışırken gördüm. 1960’lı yılların sonlarında Tayland’daki ABD askeri birliklerinde 18 ay kalmam gerekti. Bu sürede Tay dilini biraz öğrendim. Ancak geri döndüğümde dedemle bu dilde konuÅŸmaya çalıştığım zaman Tay dilini benden daha iyi bildiÄŸini fark ettim. Åžimdi dedemim torunlarından biri daha 7 yaşında olmasına karşın üç dilde 100’e kadar sayabiliyor".Bilim adamları, beyin görüntüleme teknolojisindeki geliÅŸmelere paralel olarak poliglot’ların beyinlerinin nasıl çalıştığını ileri yıllarda anlayacaklarına inanıyorlar.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!