Hillary Rodham Clinton'la küçük bir ev partisinde konuştuklarım

Güncelleme Tarihi:

Hillary Rodham Clintonla küçük bir ev partisinde konuştuklarım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2004 01:43

ABD'de 2008 yılının başkanlık yarışına hazırlanan Hillary Clinton için verilen 40 kişilik partiye Hürriyet de davet edildi.

NEW York’ta Beşinci Cadde’ye bakan bir binanın 33’üncü katındayız. Evinin salonundan karşıya baktığınızda tam bir Manhattan manzarası ile karşı karşıyasınız. Manhattan ışıl ışıl yanıyor.

Ev sahibi Liliane ve kırk özel misafiri

Burası, New York'ta ünlü kişilerin gittiği Elaine's adlı restoranın sahibi Liliane Shalom'un evi.

Elaine's adlı restoranı dün anlatmıştım.

Geçen pazartesi akşamı işte bu evde New York senatörü Hillary Rodham Clinton için bir parti veriliyor.

Partiye 40 kişi davetli.

Bunların çoğu ABD'nin önde gelen fon yöneticileri ve varlıklı kişiler.

Partinin amacı ise Hillary Clinton'ın seçim kampanyaları için para toplamak.

Bunlar dışında partiye beş de medya yöneticisi davetli.

Medya yöneticilerinden biri benim.

Bizim dışımızdakiler bu partiye katılmak için yüklüce bir para ödemişler.

Fas usulü mönüde kuskus, türlü, baklava

Ev sahibi Liliane, Fas göçmeni bir Yahudi.

Aynı zamanda ABD'deki ‘‘Sefarad’’ toplumunun önde gelen bir yöneticisi.

Güzel bir açık büfe hazırlamış.

Yemeklerin hemen hepsi Kuzey Afrika mutfağının örnekleri.

Tabii en başta kuskus var.

Patlıcan ağırlıklı türlüye yakın bir yemek dikkatimi çekiyor.

Tatlılar da baklavaya benzeyen türden.

Hillary Rodham Clinton gelmeden önce fon yöneticileriyle sohbet ediyoruz.

‘‘Hürriyet’’ deyince ‘‘Biz çok iyi biliyoruz’’ diyorlar.

Hürriyet'i ve Doğan Yayın Holding'i yakından tanıdıkları daha ilk sorularından belli oluyor.

‘‘Enflasyon bilançosuna geçiş nasıl oldu’’ diye soruyorlar.

Bu soru, küresel ekonominin gerçeğini çok açık gösteriyor.

Hepsi zengin ama kılıkları çok sade

ABD'nin muhtemelen gelecekteki başkanı olacak olan Hillary Rodham Clinton'ı beklerken, Liliane'ın evini inceliyorum.

Fransız kökenli olduğu için kütüphanesinde çok sayıda Fransızca kitap var.

Bunlardan ikisi dikkatimi çekiyor.

Charles Baudelaire'in ‘‘Les Fleurs du mal’’ adlı şiir kitabı ile Osmanlı İmparatorluğu'ndaki İspanya'dan göç etmiş Sefarad Yahudileri üzerine bir kitap.

Amerika ilginç bir ülke.

Davete katılan insanlar, milyarlarca dolarlık fonları yönlendiren çok varlıklı kişiler.

Ama kılık kıyafetinden bunu anlamak mümkün değil.

Benimle tanıştırılınca ilk sorusu şu oluyor

Biraz sonra Hillary Rodham Clinton geliyor.

İlk izlenimim şu:

Etrafına ışık saçan, kendine çok güvenli bir kadın.

Üzerinde çizgiler olan füme renk bir takım elbise giymiş.

Daha önce başka fotoğraflarda bu takımını görmüştüm.

Demek ki, aynı takımı çok kere giyiyor.

Evin kapısından adımını atar atmaz, insanlarla el sıkışmaya başlıyor.

Zaten çoğunu da tanıyor.

Hepsiyle birlikte fotoğraf çektiriyor.

Defne benim Türkiye'den geldiğimi söyleyince hemen İstanbul'daki patlamaları soruyor. ‘‘Nasıl, durum düzeldi mi’’ diyor. Ben de, ‘‘Güvenlik güçleri iyi bir çalışma yaptı. Kısa sürede failleri yakaladı’’ diyorum.

Bu olaya çok üzüldüğünü söylüyor.

Yakasındaki Svarowsky yapımı broşun hikáyesi

Yakasında kalp şeklinde bir broş var.

Çok küçücük taşlardan yapılmış bir Amerikan bayrağı.

‘‘11 Eylül'den sonra taktım’’ diyor.

Svarowsky yapmış. Yani öyle pahalı bir şey değil.

Ama bu broş, Amerika'da muhalefet anlayışının sınırlarını da gösteriyor.

İş milli mesele olunca, Demokratlar'ın ülkelerinin dramlarına duygusal bağlılıkları, Cumhuriyetçiler'inkinden farklı değil.

Hillary herkesin elini sıktıktan sonra bir konuşma yapıyor.

Bana göre, başkanlık yarışına kararlı olduğunu gösteren bir konuşma.

Söze şöyle başlıyor:

‘‘Şu salondaki misafirlere bakın. Dünyanın her tarafından insan var. New York küresel bir şehir. ABD küresel bir ülke. Bu da bize küresel sorumluluklar yüklüyor. Evet bizim güçlü bir ordumuz var. Ama sadece güçlü bir orduya sahip olmak yetmez. Dünyanın her yerinde iyi dostlara ihtiyacımız var.’’

Tam anlamıyla bir başkanlık konuşması

Bu sözler açıkça Bush yönetimini hedef alıyor.

Yani açıkça söylemese de, ‘‘Sen bizim dünyanın dört bir tarafındaki dostlarımızla aramızı bozdun’’ demeye getiriyor.

Ardından ikinci başkanlık işareti geliyor:

‘‘Bana kalırsa hayatımdan çok memnunum. Eşimle daha çok baş başa kalma imkánım var. Evimde daha fazla zaman geçirebilirim. Kızım okulu bitirdi, bir iş buldu, çalışıyor. Ama ülkemin durumuna bakınca, bu rahatlıktan yararlanamıyorum. Amerika'nın yeni politikalara ihtiyacı var.’’

Bundan sonraki cümle ise direkt Amerikan halkının yüreğine:

‘‘Bugün ülkemizde ekonomi iyi diyorlar. Kısa dönemde iyi olabilir. Ama uzun dönem için çok büyük endişeler taşıyorum. Ülkenin bu bütçe açığını kaldırması mümkün değil. Ayrıca yeni iş alanları yaratılamıyor.’’

Kapıda verilen broşürün kapağındaki ilginç cümle

Hillary Rodham Clinton
konuşurken, gözüm elimdeki broşürün kapağındaki slogana kayıyor.

Bu broşürü daha apartmanın kapısından girerken elime vermişlerdi.

Üzerinde şöyle bir cümle var:

‘‘Muhafazakárların Hillary'yi şimdiden durdurmak için harcadığı çabalar.’’

Yani onlar da artık başkanlık için önlerindeki en büyük rakibin Hillary Rodham Clinton olduğuna inanmışlar.

Broşürde muhafazakárların Hillary'yi durdurmak için yaptıklarından örnekler verilmiş.

Hillary de bunu şimdiden kullanmaya başlamış.

Konuşmadan sonra sıcak bir sohbet başlıyor.

Hillary, Defne Barak'a takılıyor:

‘‘Bu kadının Amerika'da tanımadığı insan yok’’ diyor.

Gerçekten de Defne'nin inanılmaz bir popülaritesi ve ikna ediciliği var. ABD'de röportaj için ikna etmediği insan yok.

Kızı Chelsea'nin durumunu soruyorum

Ben kızı Chelsea'nın işini merak ediyorum.

Chelsea, dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden MacKinsey'de çalışıyor.

Hillary, ‘‘İşinden çok memnun. Ama çok çalıştırıyorlar. Ona hiç eski başkanın kızı, senatörün kızı muamelesi yapmıyorlar’’ diyor.

Hillary'nin kitabını çok beğenmiştim. Bu kitabı, siyasal bilgiler fakültelerinde okuyan herkese tavsiye ediyorum.

Ama kitabın en sevdiğim bölümlerinden biri, eşi Bill Clinton'ın üniversitede onunla arkadaşlık kurduğu ilk günü anlattığı bölümdü.

Birlikte bir dersten çıkarlarken Bill Clinton, Hillary Rodham'a, nereye gittiğini soruyor.

O da ‘‘Kayıt yaptırmak için öğrenci işlerine gidiyorum’’ diyor.

Bill Clinton, ‘‘A ne tesadüf, ben de kayıt yaptıracaktım, birlikte gidelim’’ diyor.

Eşi Bill Clinton'ın ilk öğrencilik yalanı

Öğrenci işleri bürosundan içeri girdikleri sırada görevli memur kadın Bill Clinton'ı görüyor ve ona, ‘‘Senin burada ne işin var? Dün kaydını yaptırmadın mı’’ diyor.

Böylece Bill Clinton'ın ilk yalanı ortaya çıkıyor.

Bu bölümü çok beğendiğimi söyleyince Hillary, ‘‘Gerçekten de aynen öyle oldu’’ diyor.

İki saatten fazla süren bu küçük ev partisinden aldığım hava şu:

Hillary Rodham Clinton er veya geç ABD Başkanı olur.

Bu yüzyıl kadınların yüzyılı ve öyle sanıyorum ki, kadınlar yüzyılının ilk büyük başkanı da o olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!