Hep sevgisizlikten yakındı

Güncelleme Tarihi:

Hep sevgisizlikten yakındı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 05, 1997 00:00

Haberin Devamı

Diana ile birlikte olana kadar fazla tanınmayan Harrods'un veliahtı Dodi, ‘‘Ateş Arabaları'', ‘‘Hook'' gibi ünlü filmlerin yapımcısı, başarılı bir işadamıydı.

Prense Diana, geçtiğimiz yılın ağustos ayında resmen boşandığında en büyük desteği oğulları William ve Harry'de buldu. Bugüne kadar kendisini hayal kırıklığına uğratmayan erkekler sadece onlardı. 1997 yılına Diana, yepyeni umutlarla girdi. 35 yaşını geride bırakmış, olgunluk çağında yaşantısına yeni bir yön verme kararındaydı.

Kendi mutluluk arayışını bir kenara iterek, yardıma muhtaç, hasta ve yoksulların sesi olmayı hedefliyordu. Herşeyi vardı. Mutluluğu da zaman zaman yakalamış, ancak uzun süreli tutamamıştı. Her gittiği ülkede sevgiyle karşılanan, fotoğrafları tüm dünya basınında baş köşeyi süsleyen Diana, ülkesinin en tanınmış ‘‘Büyükelçi''siydi.

Yeni yılın ilk ayında Afrika'ya yaptığı ziyaretle, binlerce insanın kolunu, bacağını kopartan mayınlara karşı büyük bir kampanya başlattı. Angola'da sakat çocukları kucağına alıp seven Diana, tüm dünyada bunların yasaklanması için politikacılara mesajlar verip harekete geçirdi. Bulunduğu ülkelerin sınırları içinde kalan mayın sorunu, O'nun sayesinde uluslararası platforma çıkmaya başladı. Yüzünde mayın koruyucusu, sırtında kurşun geçirmez çelik yelekle mayın tarlalarına giren Diana, ülkesine dönüşte yaptığı yorumlarla siyasi tartışmalara da yol açtı.

Başkanlığını yaptığı 104 yardım kuruluşundan sadece altısında kalmaya karar veren Diana, ağaç dikme, bina açma gibi kendince hafif gördüğü görevleri artık istemiyordu. Evsizler, hastalar, özellikle hasta çocuklar, AIDS'liler yüreğine en çok işleyen konulardı. Pakistanlı ünlü kriketçi İmran Khan ve İngiliz eşi Jemima ile arkadaşlığı, Diana'yı Pakistan'a götürüyordu. Burada, Khan'ın kanserden ölen annesi anısına yaptırdığı hastaneyi ziyaret eden Diana, ölümü bekleyen çeşitli yaştaki hastaları son anlarında mutlu etti. Genç kadın, acı çekenler arasında, bugüne kadar hiçbir yerde rastlamadığı dürüstlüğü buluyordu. Buna saygısı sonsuzdu. Hayatının misyonu artık buydu.

ESKİ GİYSİLERİNİ SATTI

Giyim tarzında yavaş yavaş eski ihtişamından sıyrılan Diana, güzelliğinin de doruğundaydı. En basit bir kıyafetle bile moda defilesinden çıkmış havası veriyordu. Artık maddi dünya eski gibi ilgisini çekmiyordu.

Haziran ayında Diana, oğlu William'ın bir fikrinden yola çıkarak, boşanana kadar çeşitli yerlerde giydiği, birbirinden değişik 79 gece elbisesini New York'da müzayede ile satışa çıkardı. Her biri dünyanın en ünlü modacılarına ait bu giysiler, bir anlamda Diana'nın mutsuzluğunun evrelerinin de sembolüydü. Genç kadın, bunların satışından gelen iki milyon sterlinlik geliri, yardım derneklerine bağışlayarak, ‘‘Kalplerin Kraliçesi'' olduğunu bir kere daha kanıtladı.

Diana, Ağustos ayında Güney Fransa'da Dodi El Fayed ile yaptığı tatilini yarıda kesip, yıllarca süren savaşın yaralarını sarmaya çalışan Saraybosna ve Tuzla'ya gittiğinde, büyük sevgiyle karşılandı. Eşlerini, kardeşlerini, çocuklarını, anne-babalarını kaybedenler için Diana'nın ziyareti, bugüne kadarki ziyaretlerden ayrı anlam taşıyordu. Uzun zamandır gitmek isteyip, siyasi nedenlerle gidemediği Bosna'da, acının her türünü çeken Müslüman Boşnaklara moral veren genç kadın, mayın kurbanlarını burada da ziyaret etti.

Mayınların yasaklanması mesajını vermek için Sırbistan'a da geçmek istedi. Ancak geziyi düzenleyen Kızıl Haç'ın Sırbistan'daki başkanı, dünyanın bir numaralı savaş suçlusu Sırp Lideri Radovan Karadiç'in eşi Lilyana Karadiç'ti. Bu nedenle, bu gezi gerçekleşemedi. Diana'nın Bayan Karadiç ile el sıkışıp, biraraya gelmesi ortalığı karıştırabilirdi.

DODİ İLE TANIŞMA

Diana, Temmuz'un 11'inde, İngiltere'nin en ünlü mağazası Harrods'ın Mısırlı sahibi Muhammed El Fayed'in, Güney Fransa'daki St. Tropez'de bulunan muhteşem villasına iki oğluyla birlikte gittiğinde, henüz Dodi'nin adı anılmıyordu. Al Fayed ailesi, prenses ile prensleri, 20 milyonluk süper lüks yatları Jonikal'da en iyi şekilde ağırlamaya çalışıyordu. Diana ile Dodi'nin ilk birlikte fotoğrafı birkaç gün sonra çekildi. Ancak, Dodi'den çok sağır kardeşi Kerim'e ilgi gösteren Diana'nın yeni aşkı gözlerden kaçtı. Güney Fransa'nın gözde kentini kuşatan basın mensupları ve paparazzilerden kaçmayan Diana, oğullarıyla çok keyifli bir tatil geçirdiğini, yakında herkese büyük bir sürpriz yapacağını açıklıyordu.

Bu arada İngiltere'de de eski kocası Prens Charles, kocasından boşanan 25 yıllık sevgilisi Camilla Parker-Bowles'un 50'inci yaşgünü onuruna malikanesinde büyük bir parti veriyordu. Herkes, merakla sürpriz beklerken, Diana Londra'ya döndü. Miami'de öldürülen ünlü İtalyan modacı Gianni Versace'nin Milano'daki cenaze törenine katılan Diana, perişan haldeki İngiliz sanatçı Elton John'u teselli etti. Moda, sinema, eğlence dünyasının ünlülerinin katıldığı cenaze törenine gittiği için Diana, epey eleştiri topladı.

Londra dönüşü, Prens William ve Harry'yi, Kraliyet Ailesi'nin yaz tatilini geçirdiği Balmoral'a yollayan Diana, Ağustos başında Dodi ile Akdeniz'de mavi yolculuğa çıktı. Bir haftalık tatil sonrası, üç günlüğüne Bosna'ya giden Diana'nın Dodi ile romantik ilişkisi de gün yüzüne çıktı. El Fayed ailesine ait yatta Diana ve Dodi'nin öpüşürken, sarılırken çekilen çeşitli pozları, tüm dünya basınında yayınlanmaya başladı.

ARTIK YÜZÜ GÜLÜYORDU

Dodi'nin babası Muhammed El Fayed, sadece Harrods ve Paris'in ünlü oteli Ritz'in sahibi değil, İngiliz siyasi hayatını da karıştıran bir kişi olarak ünlü. İngiliz vatandaşlığına geçmek için her yolu deneyen, ancak reddedilen Mısırlı işadamı, Muhafazakar Partili milletvekillerine, parlamentoda parayla soru sordurup, partinin çalkalanmasına neden olmuştu. Diana'nın babasının arkadaşı olan El Fayed, kızı gibi sevdiği Diana ile büyük oğlunun aşkının en büyük destekçisiydi.

Diana ile birlikte olana kadar fazla tanınmayan Harrods'un veliahtı Dodi, ‘‘Ateş Arabaları'', ‘‘Hook'' gibi ünlü filmlerin yapımcısı, başarılı bir işadamıydı. Diana, yıllardır ilk kez huzurlu bir ilişkiye girmişti. Yüzü gülüyor, kimseye aldırmıyordu. Trilyoner Dodi'nin muhafızları, gözlerden ırak villaları, şatoları, görkemli yatları onu dış dünyadan koruyacak tüm şartlara sahipti. Arkadaşlarına, çok mutlu olduğunu tekrarlayıp duruyordu. William ile Harry de Dodi ile tanışıp, onu sevmişti.

Genç çift, geçtiğimiz cumartesi günü Sardunya'dan Paris'e uçtuğunda, önlerindeki saatlerin sayılı olduğunu kimse bilmiyordu. Ritz'de başbaşa yenen yemek, paparazzilerle Paris'in karanlık sokaklarındaki ölümcül yarış ve üç kişinin ölümü... Tam mutluluğu bulduğu, yüzü güldüğü anda Diana, trajik bir ölümle 36 yaşında bu dünyadan göçüp gidiyordu.

Aklını değil, kalbini dinledi

Büyük umutlarla yaptığı evliliğinin sonuçlanması, aşklarının hüsranla bitmesinden sonra Diana, sevgisini kendinden daha az şanslı olanlara vermek için çırpındı, durdu. O'na göre, günümüzdeki en büyük hastalık, insanların birbirini sevmemesiydi... Her zaman aklını değil, kalbini dinlediğini açıkça itiraf eden Diana, sevgi konusunda şunları söylemişti:

‘‘Kamuoyuna baktığımda, gerçi politik bir şahıs değilim ama dünyanın yaşadığı en önemli sorunun sevgisizlik olduğunu görüyorum. İnsanlar, kendilerini sevgisiz hissediyor. Biliyorum ki, ben insanlara yarım saat, bir gün, bir ay sevgi verebilirim. Bu süre ne olur bilmiyorum ama, sevgi vermek beni son derece mutlu kılıyor. İngiliz halkı da kendilerine malolmuş birinin bu görevi üstlenmesini istiyor. Benim gibi aklının değil, kalbinin sözünü dinlemekten başı sık sık derde giren biri olarak, belki yanlış hareket ediyor olabilirim. Ancak biri mutlaka bunu üstlenip insanları sevdiğini göstermeli. Halkın kalplerinin kraliçesi olmak istiyorum. Kendimi bu ülkenin kraliçesi olarak hiçbir zaman görmedim.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!