Haftanın Sohbeti

Güncelleme Tarihi:

Haftanın Sohbeti
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2000 00:00

Haberin Devamı

Antalya tatlı vatan

Yıllar önce, gurbetçi kimdir, kime denir diye sorsalardı aklıma ilk gelen cevap şöyle olurdu; ‘‘Ucunda bir tüy teleği bulunan fötr şapkalı, elinde kocaman kaset çaları, altında Mercedes ile dolaşıp bol para harcayan Alamancı...’’

Bu, vatandaşlarımızın 1960'lı yıllarda başlayan gurbet serüveninin 1970'li, bir ölçüde de 80'li yıllarda Türkiye'ye taşıdıkları görüntüydü. Yıllar önce, pılısını pırtısını toplayıp, Türkiye'de kasaba bile görmeden Berlin, Frankfurt gibi kentlerle tanışan köylülerimiz, dil ve din farklılıkları nedeniyle kabuklarına çekildiler. Öyle ki, Türkiye çağ atlarken, onlar orada hiç değişmediler. Türkiye'yi hala bıraktıkları gibi bir ülke bildiler. Oysa, Türkiye'de çok, hem de şeyler değişmişti.

KÜLTÜR FARKLILIĞI

Aradan yıllar geçti. Onlar, yanıp tutuştukları vatan hasretini dindirmeye karar verdiler. Ve, bir gün, yıllar öncekinin tam tersini yaptılar, pılıyı pırtıyı toplayıp Türkiye'ye göçtüler. Yani, kesin dönüş yaptılar. Bu kez, Türkiye'de yaşayanlarla din farklılığı yoktu ama dil sorun oldu. Kültür farklılığında uçurumlar oluşmuştu. Yaşama aynı pencereden bakmıyorlardı çünkü... Antalya'ya göç eden gurbetçiler, sonunda, ne yapalım, ne edelim diye düşündüler ve bir dernek kurdular. Adını da, Almanya'dan Kesin Dönüş Yapan Ailelerin Kültür, Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ADA) koydular.

Bu hafta sohbetimize, Antalya'daki gurbetçilerin başkanı Nalan Yaycıoğlu'nu konuk ettik. Derneğin sosyal pedagogu Ulrike Bunk da zaman zaman sohbetimize katıldı.

Böyle bir derneğe neden ihtiyaç duyuldu?

Bazı şeyleri yaşamayan bir insana, bunları aktarmak çok zor. Bunu hissetmek gerekiyor. Bir erkeğe, ‘Kendini kadın gibi hisset’ dediğiniz zaman, onun doğum olayını hissetmesi ne kadar zorsa, bu da öyle. Yurtdışında benim gibi yıllarca yaşamış insanlarla burada karşılaşıyoruz. Almanya'dasınız ve karşınıza bir Türk çıkıyor. Bunun gibi... Bir anda akraba gibi oluyoruz. Hemen hemen aynı özgeçmişi paylaşanlar, burada aynı sorunları yaşayanlar, birbirlerini buluyorlar. Biz dernekleşmeden önce biraraya geldik, sonra dernekleşmeye gidildi.

Türkiye sizin için gurbet gibi mi geliyor?

Dille ilgili yabancılık çekmiyorsunuz ancak bazı sistemlere alışmak çok zor geliyor. Trafiğine, devlet kurumlarına alışmanız zor. Yasaları bilmiyorsunuz. Sanki yabancı bir ülkeye gitmişsiniz ve yeniden oradaki hayatı öğreniyormuşsunuz gibi.

Peki, buraya sizi çeken nedir?

Öncelikle havası cezbedici.

Kaç gurbetçi aile var şu anda Antalya'da?

Tam sayısını bilmiyorum ama bizim 90'a yakın üyemiz var. Bir sürü de bizi bulamayan insanlar var. (Ulrike Bunk: Almanya'dan her yıl Türkiye'ye ortalama 40-50 bin kişi dönüş yapıyor. En çok İstanbul ve Ankara'ya oluyor bu dönüş. Sonra Antalya geliyor. Antalya'da turizm var çünkü... Almancalarını kullanabilme şansları var. Mesleği ile ilgili iş bulamaz ise en azından Almancası ile bir iş yapabileceğini düşünüyorlar)

KÖPRÜ OLUYORUZ

İnsanların bu derneğe üye olmaktaki amaçları ne?

Biz, her iki ülke arasında bağlantılı avukatları biliyoruz. Almanca'yı çok iyi bilen doktorları, Almanya ve buradaki eğitim kurumlarını, vakıfları biliyoruz. Bütün bunlardan gurbetçileri haberdar ediyoruz.

ADA Derneği bir anlamda gurbetçiler için elçilik görevi mi görüyor?

Öyle olmaya başladı. Önceleri böyle bir amaç güdülmemişti. Biz sadece beraber olmayı, paylaşmayı istiyorduk.

Gurbetçilerin öncelikli yardım istekleri nedir?

Emekli maaşı, sigorta türü şeyler.

Nasıl yani?

Mesela, Alman sigorta kurumundan bir mektup geliyor. Emekli maaşınız önümüzdeki dönemde yüzde 20 kesilecek diye. O zaman, ne yapabiliriz diye bize geliyorlar.

Bunların dışında neler var?

Vize problemleri, iş, sosyal haklar, problem herkese göre değişiyor.

Almanya dışındaki başka ülkelerden gelen gurbetçiler de size danışabilirler mi?

KAPIMIZ AÇIK

İsmimizde Almanya geçiyor ama üyelerimiz arasında Hollanda'dan, İsviçre'den kesin dönüş yapanlar var. Biz daha çok Almanya sistemini ve sosyal hayatını tanıdığımız ve oradaki insanlara daha çabuk yardımcı olabileceğimizi düşündüğümüz için bu isimle kurduk. Ama, diğer ülkelerden dönenlerin de böyle bir paylaşıma ihtiyaçları var. Bizim kapımız herkese açık. Telefon ve fax numaramız (0 242) 244 20 38.

Bir zamanlar Almanya acı vatan denirdi, peki Antalya nasıl bir vatan?

Tatlı vatan. Benim için, içinde acılarda olsa Antalya tatlı.

Antalyalılar'dan beklentileriniz nedir?

Köyden kente göç edenler gibiyiz. Bu farklılıkları kabul ederek, dışlamadan kabullenmelerini istiyoruz.

Dışlanıyor musunuz?

Evet. Mesela, bir arkadaş, insanların Almanya'dan gelenleri kumbara gibi gördüklerini söyledi. Ben de kendimi yürüyen bir kumbara gibi görüyorum. Ben, paramı nasıl biraraya getirdim insanlar bilmiyor. Onu nasıl yeriz onu düşünüyorlar. Bu yüzden insanlara karşı güvensizleştim. Gerçi benim param yok. Ama, burada ev yaptıranlar, iş yapanlar var. İnsanlarda bu his oluşmuş. O insanlar, çok zor şartlarda para kazanmış insanlar. O parayı, çok kısa zamanlarda kaybetmiş insanlar var. O insanların adına çok üzülüyorum.

TRAFİK SORUNU

Almanya'da kırmızı ışıkta geçmeyen gurbetçi, burada aynı şeyi yapmıyor

Bir Alman arkadaşım var. ‘Türkiye’de, kuralsız araba kullanmanın keyfini yaşıyorum' dedi. Çünkü, onlar kırmızıda durduğunda, arkadan kornaya basıyorlarmış. ‘Burası Almanya değil’ diye bağırıyorlarmış. Benim kullandığım arabanın plakası yabancı. Alışveriş yapacağım yerden bir kilometre uzağa parkediyorum arabamı. Çünkü, aracımın plakasını gören fiyatı ikiye katlıyor. Park ücretini bilmesem, bana iki katını söylüyorlar.

Gurbetçilere bu konuda tavsiyeniz var mı?

Ben gurbetçiyim demesinler. Normal insan gibi alışverişlerini yapsınlar. Konuşmalarında buraları Almanya ile kıyaslamasınlar.

Bürokrasiden istediğiniz şeyler neler?

Ülkemiz çok bürokratik. Her şeyin bir kağıdı var.

Size yardımcı oldular mı?

Hayır.

YARDIM GÖRMEDİK

Destek oldular mı?

Olmak isteyenler olduysa bile yasalar izin vermedi. Mesela, belediye dedi ki, sizi de diğer dernekler gibi sıraya alıp bir yer verebilirdik. Ama, siz kamu yararına çalışmıyorsunuz dediler. Bize bir tek Alman Konsolosluğu yardım etti. Türk makamlarının hiçbirisinden destek gelmedi. Açılışa bile gelmediler.

Herşeye rağmen Antalya'da yaşadığınıza memnun musunuz?

Beni hiçbir güç, herhalde tekrar Almanya'ya gönderemez. Tatile gidiyorum. Orada doktoramı yazıyorum ama geri dönmeyi düşünmüyorum.

Tüm gurbetçiler sizin gibi mi düşünüyor?

Çocuklar ve gençler geri dönmek istiyor. Çünkü, Türkiye'ye geri dönüş sırasında çocuklara görüşleri sorulmuyor.

Siz çocuğunuza sordunuz mu?

Ben Türkiye'yi ona öyle güzel sundum ki, çocuk evet dedi. Buraya geldikten sonra sorun yaşadı. Sürekli, ‘Sokaklar kirli, niye bu yollar yapılmıyor, niye Türkiye güzelleşmiyor’ diye sordu.

Gençler neden geri dönmek istiyor? Antalya onlar için gayet canlı bir şehir...

Almanya'da doğmuş ve büyümüşler. Her şeye Alman gibi bakıyor, Alman gibi düşünüyorlar artık. Çünkü, yaptıkları her hareket, konuştukları Türkçe buradakiler tarafından yadırganıyor.

KİM? KİMDİR ?

Adana doğumlu. İlk ve orta eğitimi babasının memuriyeti nedeniyle değişik illerde tamamladı, liseyi İstanbul'da bitirdi. Almanya'da Ziraat Fakültesi'nde okurken, son sınıfta okulu bırakıp pedagoji eğitimi almaya başladı. Sosyal pedagojiden mezun oldu, bu konuda yüksek lisans yaptı. Şu sıralar doktorasını yazıyor. 20 yıl kaldığı Almanya'dan 2 yıl önce döndü. 10 yaşında bir çocuğu var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!