Hack'in babası İstanbul'daydı

Güncelleme Tarihi:

Hackin babası İstanbuldaydı
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2002 12:51

1970'lerde geliştirdiği basit bir araçla, bedava telefon görüşmesi yapmayı sağlayan John Draper, İstanbul'da katıldığı bilişim güvenliği konferansında, telefon sistemini nasıl hack ettiğini anlattı. Draper'la hacker'lar, virüsler ve casus programlar üzerine bir röportaj yaptık.

Haberin Devamı

Smart Valley tarafından düzenlenen bilgisayar sistemlerinde güvenlik konulu konferans SACIS 2002, son gününde ABD'den önemli bir konuğu misafir etti. 1970'li yıllarda geliştirdiği basit bir araçla, bedava telefon görüşmesi yapmayı sağlayan ve hacker'ların babası olarak tanımlanan John Draper, hack tarihine geçen eylemi nasıl yaptığını ayrıntılarıyla anlattı.

John Draper yaptığı konuşmada, kendisine "sistem kırıcı" olarak ifade edilen hacker sıfatının verilmesini sağlayan Blue Box'u nasıl geliştirdiğini ve sonrasında yaşanan bazı ilginç hikayeleri dinleyicilerle paylaştı. Bir mısır gevreği (Cap'n Crunch) paketinden çıkan basit bir düdükten esinlenerek yaptığı Blue Box adlı araçla telefon hatlarına girebilen Draper, bir keresinde CIA ajanlarının Başkan Nixon'a direkt olarak ulaşmasını sağlayan bir numaraya ulaştığını söyledi. Draper konferansta, geliştirdiği sistemin 1975'teki kayıtlarını da dinletti ve konuşmaların nasıl bedava yapıldığını ayrıntılarıyla anlattı.

Basının ve bilişim sektörünün ilgi gösterdiği konferans sonrası, Draper'a bugünkü hacker'lar, virüsler hakkında ne düşündüğünü sorduk:

"Hacker'ların babası" John Draper kimdir? Kısaca anlatır mısınız ?

Hayatım Silikon Vadisi'nde geçti, uzun yıllardır elektronikle uğraşıyorum. 1970'lerde bedava telefon konuşması yapmayı sağlayan "Blue Box"u geliştirdim. Apple bilgisayarın kurucuları Steve Job, Wazniack'la çalıştım. Pek çok bilgisayar programının gelişim aşamasında bulundum. Bedava telefon görüşmesi yapılabilen Blue Box'la ünlü oldum, hatta bu yüzden tutuklandım.

Siz hacking kavramını nasıl tanımlıyorsunuz ?
Bugünlerde hacking'in farklı tanımları var. Bütün bu tanımlar içinde bana en doğru geleni şu, hacking "programı değiştirmek"tir. Bir bilgisayar programı yazdığınızda, bu, sistemde bir şeyleri değiştiriyorsa bu hacking'tir. Hacking, her zaman kötü bir şey değildir. Bilgisayar programlarını tanımanızı, belki onu değiştirecek, daha iyi, daha hızlı hale getirecek şeyler yapmanızı sağlar. Hacking'in böyle bir yönü de var. Sadece zarar vermek amaçlı olmayabilir, bunu anlamak gerek.

1980'lerin başında hacking, "bilgisayar sistemlerine girmek"le eş anlamlı olarak kullanılmaya başladı. Sonra modemler popüler oldu, bilgisayarlar telefon hatlarıyla birbirine bağlanmaya başladı. İnsanlar büyük şirketlerin de modemlerle bilgisayarlarını birbirine bağladığını, ortaya büyük sistemler çıktığını farketti. Bunlara yapılan hack eyleymleriyle sonunda hacking daha kötü bir şey olarak algılanmaya başladı.

Trojan'lar, diğer bilgisayar virüsleri ve bunları yazanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle iyi şeyler olduğunu söylemeyiz. İyi niyetli ya da yararlı bir amaç için yazılan virüs pek yok. Genelde illegal amaçlarla yazılıp internete yayılıyorlar. Amaçları da bilgisayar sistemlerini sabote etmek.

Echelon, Carnivore gibi bilgisayar ağlarından gizlice bilgi toplamayı hedefleyen bazı global projelere ne diyorsunuz ?
Bence bunlar korkunç şeyler. Hiç hoşlanmıyorum.

Bir de sizin dünkü Kevin Mitnick konferansında bahsettiğiniz Magic Lantern (Büyülü Fener) var.
Magic Lantern, FBI'ın bilgisayarın klavyesindeki hareketleri -yani yazılıp çizilen herşeyi- kaydedebilme kapasitesine sahip bir tür casus program. FBI bu programla o bilgisayar sistemine girip, söz konusu kayıtları download edebiliyor. Sizin haberiniz olmadan bilgisayarda yaptığınız herşey FBI'ın eline geçebiliyor. Doğrusu bu pek de hoş bir şey değil.

Medyanın hacker'ları nasıl algıladığını düşünüyorsunuz? Onları bir kahraman gibi mi gösteriyor, yoksa siber suçlular gibi mi ?
Bence her ikisini de yapıyor. Sistemlerdeki güvenlik boşluklarını yakalayan, iyi niyetli hacker'lar, bunu eğlence amaçlı yapan ancak sonuçta zarar verebilen çocuk yaştaki hacker'lar ya da benim bilgisayarımdaki gizli bilgilerin peşinde koşan kötü niyetli hacker'lar var. Bu yüzden, hacker haberleri bunlar göz önüne alınarak dikkatli yapılmalı. İyi ve kötü niyet vurgulanmalı. "White hat" (beyaz şapkalı) hacker'lar amaçları sadece bilgisayar güvenliğini sağlamak olan uzman kişileri ifade ederken, "gray hat" (gri şapkalı) hacker'lar da yine güvenlik amaçlı olan ancak hack ettiği sistemin bilgilerini başkalarıyla paylaşabilen hacker'ları anlatır. Black hat (siyah şapkalı) hacker'lar ise bir bilgisayar sistemini ya da programını kötü niyetle hack eden kişilerdir. Bunların amacı bilgi çalmak ya da dosyalara zarar vermek olabilir.

İnsanlar size "hacker'ların babası" diyor. Bunu duyunca ne hissediyorsunuz ?
Bu otuz yıl önce yaptığım bir şeyden kaynaklanıyor. Bu işi ilk yapan kişi olduğum için böyle deniyor, bunu benden başkası da yapmış olabilirdi. Hem yaptığım şey çok geride kaldı.

Son olarak Türkiye'yi sormak istiyorum. Bu ilk gelişiniz mi? Nasıl buldunuz ? Konferans nasıl gitti ?
İnsanlar çok dostça davrandı, bu çok hoşuma gitti. Evet bu ilk gelişim ve Türkiye'yi sevdim. Teknolojik olarak gelişmeye ihtiyaç var ama ilerleme de var sanırım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!