Güneydoğu'da kuraklık alarm veriyor

Güncelleme Tarihi:

Güneydoğuda kuraklık alarm veriyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2008 14:37

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde önemli ölçüde tarımsal kuraklık olduğunu belirterek, bölgenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerektiğini söyledi.

Bayraktar, Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla TZOB genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, çiftçilerin sorunlarını ve taleplerini dile getirdi.

Çiftçilerin bu yıl da kuraklıktan zarar gördüğünü ifade eden Bayraktar, TZOB'un tahminine göre 2007 yılında kuraklığın tarıma verdiği zararın 5 milyar YTL'ye ulaştığını, tarımda yüzde 7,3 oranında küçülme meydana geldiğini anlattı.

Bayraktar, bu yıl ise Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınan verilerin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde önemli ölçüde tarımsal kuraklık olduğunu gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Kuraklığın il bazındaki etkilerini tespit etmek amacıyla ziraat odalarımızla gerçekleştirilen bir çalışma sonucunda Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Hakkari, Muş, Siirt, Şırnak, Gaziantep, Elazığ illerinde buğday, arpada zarar oranlarının yüzde 90'ı, kırmızı mercimekte yüzde 60'ı bulduğu belirtilmektedir.”

Bu bölgenin yaklaşık olarak Türkiye buğday üretiminin yüzde 13'ünü, arpa üretiminin yüzde 16'sını, kırmızı mercimek üretiminin ise yüzde 86'sını gerçekleştirdiğini ifade eden Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görülecek yüzde 90 azalmanın tüm Türkiye'nin buğday, arpa ve kırmızı mercimek rekoltesinde ciddi düşüşlere yol açabileceğini bildirdi.
Güneydoğu'da meydana gelen kuraklık zararının artık yağışlarla telafisinin mümkün olmadığını ifade eden Bayraktar, kuraklıktan zarar gören üreticilere yardım yapılması gerektiğini söyledi.

Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin “afet bölgesi olarak ilan edilmesi” gerektiğini belirtti.
Çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesini de isteyen Bayraktar, “Kuraklık da dikkate alınarak elektrik sorununun çözülmesi, sulama yatırımlarına hız verilmesi ve GAP'ın en kısa zamanda tamamlanması” gerektiğini de vurguladı.

“TARIM POLİTİKALARI DEĞİŞTİRİLMELİ”


Son yıllarda bazı tarım ürünleri ve gıda fiyatlarında dünyada ve Türkiye'de hızlı fiyat artışları olduğunu hatırlatan Bayraktar, gıdaya ulaşımın zorlaştığını söyledi. Bayraktar, “Bu durum, yoksulluğun yaygınlaşması ve açlık riskiyle karşı karşıya olan insanların artmasıyla sonuçlanacaktır” görüşünü ifade etti.

Türkiye'nin gıda güvencesi açısından sorunlu olan bir ülke olarak değerlendirilmediğini, Birleşmiş Milletler'in (BM) Türkiye'yi bu bakımdan en az riskli ülkeler grubunda saydığını anlatan Bayraktar, “Aslında 3,5 milyon hektar sulamaya açılacak arazilerimiz ve üretimi artırma imkanlarımız düşünülürse, bu durumu ülke olarak fırsata bile dönüştürmemiz mümkündür” dedi.

Tarım politikalarının değiştirilmesi gerektiğini savunan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yapısal politikalara ağırlık verilerek tarımsal işletme yapılarımızı iyileştirmek; üretimde modern yöntem ve araçların kullanımını yaygınlaştırmak; sulama yatırımlarını hızlandırmak; girdi maliyetlerini azaltmak; piyasa düzenleme kuruluşlarını oluşturmak; üretimi teşvik edici destekleme politikalarına daha fazla önem vermek zorundayız.
İnsanımızın temel besin kaynağı olan gıdaya erişimini garanti altına almak istiyorsak mevcut politikaları sürdüremeyiz. Aksi takdirde ülkemizde, bu sektörde yeni gıda spekülatörlerini hortlatırız, sektörün yeni zenginlerini yaratırız. “

ÜRETİCİDEN TÜKETİCİYE FİYAT FARKI

Yaş meyve ve sebze fiyatlarıyla birlikte çeşitli gıda ve ürünlerin fiyatlarını her ay açıkladıklarını hatırlatan Bayraktar, “Mayıs ayı için yapılan tespitlerin sonuçlarına göre, üretici ve tüketici arasındaki fiyat farkının yaş sebze ve meyvede yüzde 265'lere, kurutulmuş ürünlerde yüzde 170'lere, baklagillerde yüzde 336'lara, pirinçte yüzde 272'lere ve hayvansal ürünlerde yüzde 233'lere kadar çıktığı görülmüştür” diye konuştu.

Bayraktar, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki bu fiyat farkının sebeplerinden birincisini “üretimin yeterli olmaması”, ikincisini “aracı ve spekülatörler” şeklinde özetledi.
TZOB Başkanı, tarım kesimi yeterli organizasyona kavuşturulup, ürünün doğrudan pazara arzı sağlandığı takdirde bu sorunu ortadan kalkacağını ifade etti.

SORUNLAR VE ÖNERİLER

Tarımda bazı gelişmelere rağmen mevcut potansiyelin tam olarak değerlendirilemediğini, üretim ve verimlilikte varılması gereken hedeflere ulaşılamadığını dile getiren Bayraktar, sektörde eğitim ve ekonomik örgütlenme yetersizliği olduğunu, tarım işletmelerinin finansman açığı bulunduğunu söyledi.

Ziraat Bankası'nın sektör bankası olma özelliğini büyük ölçüde kaybettiğini savunan Bayraktar, “Ya Ziraat Bankası ihtisas bankası olmalı ya da diğer bankalar faiz sübvansiyonu uygulamalı” görüşünü dile getirdi.

Başta tarımsal kooperatifler olmak üzere güçlü ve fonksiyonel örgütlenmelerinin gerçekleştirilmesi gereğini vurgulayan Bayraktar, hayvan kaçakçılığının önlenmesinin önemini de ifade etti.

Gübre ve mazot fiyatlarındaki artışa da değinen Bayraktar, gübrede son bir yılda yüzde 150 fiyat artışı olduğunu söyledi.

Yetersiz gübre kullanımından nedeniyle yaklaşık 8 milyar doları aşan bir üretim kaybı olduğunu belirten Bayraktar, gübre fiyatlarındaki artışların çiftçilere ve tarımsal üretime zarar vereceğini, gübrede aşırı fiyat artışlarını önlemek için öncelikli olarak gübredeki KDV oranının yüzde 18 den yüzde 1'e düşürülmesi gerektiğini söyledi.

MAZOTTA ÖTV VE KDV İSTİSNASI

Mazota son bir yılda yüzde 31,4 zam geldiğini kaydeden Bayraktar, üretim maliyetlerinin düşürülmesi için çiftçinin kullandığı mazotta özel tüketim vergisi (ÖTV) ve katma değer vergisi (KDV) istisnası getirilmesini istedi.

Bayraktar, son günlerde bir kuruluşun hazırlattığı “Tarım Raporu”la ilgili olarak yapılan açıklamalardan, özellikle “tarımda korumacılık ve kendine yeterli olma” ilkelerine karşı çıkan görüşlere katılmadıklarını söyledi.

Şemsi Bayraktar, “Tarım politikaları içinde özellikle bizim gibi bütçe desteği kısıtlı olan ve yeterli mali destek veremeyen ülkelerde bazı ürünler, ithalatta alınan önlemlerle korunmaktadır. Tarımda korumacılık, aslında hemen hemen tüm ülkelerde uygulanan bir önlemdir. Diğer taraftan 'kendine yeterli olma' tarım politikalarında temel gıda maddeleri için stratejik bir ilkedir” diye konuştu.

2008 Yılı Tarım Bütçesini de değerlendiren Bayraktar, “Yasa hükmüne uygun bir bütçe hazırlansaydı, tarımsal destek bütçesinin asgari 8,6 milyar YTL olması gerekirdi. Hakkımız olan bu desteğin ödenmesini istiyoruz” dedi.
Bayraktar, bütçe yetersiz olduğu için açıklanan prim miktarlarının da üretimi teşvik etmeye yetecek düzeyde olmadığını ifade etti.

Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu kararının değiştirilmesi ve primlerin yükseltilmesi gerektiğini belirten Bayraktar, “Üretim açığını kapatmak amacıyla halen prim uygulanan yedi üründe Tarım Kanunu'nda öngörüldüğü üzere en azında üretim maliyetleri ve piyasa fiyatları arasındaki farkın çiftçiye ödenmesi gerekmektedir” dedi.

TZOB Başkanı, bir soru üzerine, buğday rekoltesinin bu yıl 18 milyon ton civarında olmasını beklediklerini, İç Anadolu Bölgesi'nden olumsuz sinyal almadıklarını, bu miktarın daha da düşebileceğini söyledi. Bayraktar, “18 milyon tonun altına düşmesi halinde spekülatörler iş başında oluyor. TMO müdahale kurumu olarak gerekli önlemleri almalı” dedi.

“Mazotun çiftçiye ÖTV'siz verilmesinin bir sıkıntı yaratıp yaratmayacağı” sorusu üzerine Bayraktar, “mazot armatörlere ÖTV'siz veriliyor. Çiftçiye verilirken mi sıkıntı çekilecek? Bu konuda kaçakçılığı önlemek devletin işi. Bu yapılmazsa hem ekonomiyi hem çiftçiyi vurur” diye konuştu.

Bu arada, Bayraktar, basın toplantısında bazı meyve ve sebzelerin üretici fiyatları ile market fiyatlarını da ürünlerin üzerine koydukları etiketlerle sergiledi. Örneğin kuru fasulyenin üreticinin fiyatının 1,30 YTL market fiyatının 4,22 YTL, kuru kayısının üretici fiyatının 3 YTL market fiyatının 8,12 YTL olduğu belirtildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!