Gül Güvenlik Konseyi üyeliği için BM'den destek istedi

Güncelleme Tarihi:

Gül Güvenlik Konseyi üyeliği için BMden destek istedi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2004 00:00

BM Genel Kurulu'nda konuşan yapan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, “BM Güvenlik Konseyi, daha fazla temsilciyle, daha dengeli, Konsey'de temsil kapsayıcı ve adil olmalıdır” dedi. Gül, Türkiye'nin 2009-2010 dönemi için geçici üyelik adaylığı konusunda Genel Kurul'dan destek istedi.Bakan Gül, konuşmasında, “Biz, dünyanın yeni gerçeklere, fırsatlara ve güçlüklere adapte olmaya çalıştığı önemli bir dönemin liderleriyiz. Genel Sekreter Kofi Annan'ın sık sık dile getirdiği gibi, bugün ortak endişelerimizi ifade edecek know-how'a sahibiz”  dedi.     EVRENSEL PROBLEMLER     Gül, şunları söyledi:     “Dünya liderlerini en geniş şekilde bir araya getiren Milenyum Zirvesi, tarihi bir belge ortaya koydu: Yeni bin yılda insanlığı doğru yola yöneltecek Milenyum Deklarasyonu.     Milenyum Deklarasyonu'nda insanlık için tanımlanan hedefler çok iddialı, ancak başarılabilir şeyler. 15 yıl içinde açlığın ve aşırı yoksulluğun azaltılması, evrensel ilköğretimin yaygınlaştırılması, bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve çocuk ölüm oranlarının düşürülmesi, acil görevlerdir.”     ASİMETRİK TEHDİT  Evrensel güçlükler ve kronik siyasi-askeri çatışmaların ”asimetrik bir tehditle güçlendiğini” ifade eden Gül, bu tehditleri, ”terörizm, uyuşturucu, organize suç, kitle imha silahlarının yaygınlaşması ve çevre problemleri” olarak sıraladı.  IRKÇILIK  Gül, “Irkçılık, anti-semitizm, aralarında Müslümanların da bulunduğu belirli inanç sahiplerine ve kültürlere karşı önyargılı tavırlar ve yabancı düşmanlığı, bu problemleri artırdı. Bunun yanı sıra Afrika kıtasının özel ve acil ihtiyaçları ortaklaşa bir çözüm beklemeye devam ediyor” diye konuştu.     BM sisteminin, bu sorunların dile getirilmesindeki rolünün artırılması için cesaretlendirmesi gerektiğini bildiren Bakan Gül, şöyle konuştu:     “Uluslararası düzen ve kurumlara yönelik inanç, aşındırılmamalı. Daha etkin ve inanılır bir BM, günümüzün ortak güçlüklerine karşı daha yetkin olacaktır. BM Güvenlik Konseyi, daha fazla temsilciyle, daha dengeli bir özellikte olmalıdır. Konsey'de temsil, kapsayıcı ve adil olmalıdır. Bu, meşruiyetini ve etkinliğini artıracaktır. Bu açıdan, Genel Sekreter'in çabalarını kutluyorum” diye konuştu.     “DEMOKRASİMİZİN SEVİYESİNİ YÜKSELTTİK VE DERİNLEŞTİRDİK”    Abdullah Gül, iyi yönetim ile barış ve refahın, hem ülke içinde, hem de tüm dünyada birbirleriyle bağlantılı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:     “Bu yüzden, reforma yönelik bir küresel gündem, hem dahili hem de uluslararası yaşamımızı kapsamalıdır. Uluslararası toplumun her üyesi, böyle bir gündemi uygulamada sorumluluğa sahiptir. Bu bağlantının tam bilincinde olan hükümetim, son 2 yılda geniş siyasi ve ekonomik reformlar gerçekleştirdi. Böylece biz, demokrasimizin seviyesini yükselttik ve derinleştirdik. Hesap verebilir, şeffaf ve etkin bir yönetim ve dinamik bir sivil toplum, hukukun üstünlüğüne sahip çıktı ve insan haklarını pekiştirdi. İlgili BM ve Avrupa Birliği standartları kadar, halkımızın beklentileri de bize bu reform çabasında ilham verdi. Hem doğuda hem de batıda pek çoğunun çağdaşlık ve ilerleme ile kimlik ve geleneğin mükemmel uyumuna dair deneyimimizi izlemesinden gurur duymaktayım.     TÜRKİYE'NİN GÜVENLİK KONSEYİ'NDEKİ SANDALYESİ İÇİN DESTEK  ÇAĞRISI Bu vesileyle, Türkiye'nin, 2009-2010 dönemi için Güvenlik Konseyi'nde geçici bir sandalye için adaylığını teyit etmek istiyorum. Barış ve güvenliğe çok önemli katkılarımıza rağmen, yaklaşık son yarım yüzyıldır Türkiye, Konsey'e üye olmamıştır. Bu yüzden, haklı olarak adaylığımız için Genel Kurul'dan destek bekliyoruz.”     İNSANİ YARDIM  Geçici üyeliğin, Türkiye'nin bölgede ve ötesinde barış, istikrar ve güvenliği sağlama konusundaki daha geniş çabalarıyla uyumlu olduğuna dikkati çeken Gül, “Türkiye, Filistin'den Darfur'a kadar insani yardım faaliyetlerinde öne çıkan bir ülke olarak görülmektedir. Bosna'dan Afganistan'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada, uluslararası barış koruma misyonlarına katkımız artmaktadır” şeklinde konuştu.     TÜRNKİYE'NİN EŞSİZ KONUMU  Dışişleri Bakanı Gül, “Türkiye, eşsiz konumuyla, İslam dünyası ile Batı arasında diyalogu kolaylaştırıyor” dedi.     Bakan Gül, Türkiye'nin bölgesinde ve ötesinde bir kalkınma, istikrar ve ilerleme ortamı yaratılmasına yardımcı olan başarılarının çok olduğunu belirterek, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Ekonomik İşbirliği Örgütü ve İstikrar Paktı'nın, bunun iyi birer örnekleri olduğuna işaret etti.     KIBRIS    Türk Hükümeti'nin, dünya meselelerinde barışçı ve problem çözücü bir siyaset izlediğini bildiren Gül, şunları söyledi:     “Kronik Kıbrıs sorununda hükümetim, Genel Sekreter Kofi Annan'ın iyi niyet misyonuna tam destek verdi. Kendisiyle yakın işbirliği yaptık. Genel Sekreter'in barış planı, iki taraf arasında 4 yıl süren ciddi görüşmelerin neticesiydi. Bu görüşmeler, federal bir hükümet ve iki kurucu devlet öngören iki bölgeli ortaklık temeline dayanmaktaydı. Plan, her iki tarafta ayrı ayrı referanduma sunuldu. Annan Planı, Kıbrıslı Türklerin ezici çoğunluğunca kabul edildi, Kıbrıslı Rum liderliği ise reddi tercih etti.     KIBRIS'TA FIRSAT KAÇTI  Uzun zamandır var olan Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki böyle bir fırsatın kaçırılmasından derin üzüntü duymaktayım. Sonuç olarak, BM'ye yeni bir inanırlık kazandıracak bir şans da kaybedildi. Ortadoğu ve Kafkaslar gibi yerlerde barış inşasına uğraşanlar için de bir ilham kaynağı yok oldu.”     Genel Sekreter'in, Güvenlik Konseyi'ne sunduğu raporunda, referandumların Ada'daki durumu köklü şekilde değiştirdiğini açıkça ifade ettiğini belirten Abdullah Gül, bu raporun, kendi kaderleri konusunda karar vermek için iki eşit halkın ve bunların ayrı haklarının mevcudiyetini bir kez daha teyit ettiğini söyledi.     Annan'ın raporundan alıntılar yapan Gül, Annan'ın, “Kıbrıslı Türklerin kalkınmasını olumsuz etkileyen tecrit ve gereksiz kısıtlamaların, ikili ilişkilerle ortadan kaldırılması” yönünde yaptığı çağrıyı hatırlattı.     KIBRISLI TÜRKLER HALA ÖDÜLLENDİRİLMEDİ “Türkiye, Kıbrıs'ta kalıcı bir barış için taahhüdünü sürdürmektedir” diyen Gül, Kıbrıs Türklerinin, uluslararası toplumun çağrılarına cevap vererek, cesurca BM Planı lehine oy kullanmasının üzerinden 5 ay geçmesine rağmen, Ada'nın birleştirilmesi yönündeki irade beyanlarının hala ödüllendirilmediğini söyledi.     Güvenlik Konseyi'ni, BM Genel Sekreteri'nin çağrılarına olumlu cevap vermeye çağıran Gül, KKTC halkının tecrit ve cezalandırılmasına son vermek üzere, ikili seviyede, somut adımlar atmaları konusunda BM üyelerine de çağrıda bulundu.     YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER    Türkiye'nin Güneydoğu Avrupa'da barış ve istikrarın korunmasına güçlü destek vermeye devam edeceğini ifade eden Dışişleri Bakanı Gül, ”Uluslararası toplumun ve Balkan ülkelerinin, kendi çabaları sayesinde bu bölgede kayda değer ilerleme sağlanmasından memnunuz” dedi. Gül konuşmasına şöyle devam etti:     “Türkiye, Yunanistan ile olan ilişkilerinde umut verici ve yapıcı atmosferin devam ettirilmesinde kararlıdır. Önümüzdeki dönemde de ikili ilişkilerin gelişmeye devam edeceğini ümit ediyoruz. Geniş bir alandaki işbirliğimiz her alana yayılıyor. Bu da iki ülke arasında bütün meselelerin çözülmesini kolaylaştıracaktır. Bu ayrıca iki ülkeye faydası olduğu kadar, bütün bölgede barış, istikrar ve güvenliğe fayda sağlayacak bir işbirliği ortamı yaratacaktır.”     KAFKASYA  Yukarı Karabağ, Abhazya, Güney Osetya gibi Güney Kafkaslardaki donmuş çatışmaların ortadan kaldırılması için somut adımlar atılmasının tam zamanı olduğunu kaydeden Gül, bir komşu ülke olarak biz bu bölgede istikrar ve refaha ulaşılmasını amaçlayan çabalara aktif destek verdiklerini söyledi. Gül, “Devam etmekte olan diyalog sürecine yardımcı olurken, tarafları da bu hedefe doğru cesaretlendirmekteyiz. Abhazya'daki çatışmanın ve Güney Osetya'daki problemlerin, Gürcistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği dahilinde barışçıl yollardan çözülmesini ümit etmekteyiz” dedi.     YUKARI KARABAĞ  Türk Hükümeti'nin, Yukarı Karabağ'da uluslararası hukukun temel prensipleri, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ve iyi komşuluk ilişkileri temelinde adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulmasına destek verdiğini de kaydeden Gül, “Böyle bir çözüme ulaşmak için Ermeni Hükümeti'nin, ilgili BM kararlarına tamamen uymasını beklemekteyiz” diye konuştu.     ORTADOĞU      Bakan Gül, “Irak'ın başarısı hepimizin kolektif başarısı, başarısızlığı da kolektif başarısızlığı olacaktır” dedi.     Gül, dünyada artan şekilde ciddi sonuçlar doğuran ve istikrarı tehdit eden Ortadoğu sorunu, Irak ve Afganistan'daki durumun, temel çatışmalar olarak durduğunu belirterek,  İsrail-Filistin sorununun kapsamlı çözümü için mevcut tek çerçevenin, Yol Haritası olduğunun altını çizdi.     TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DA KATKISI  Taraflarla geleneksel bağları bulunan Türkiye'nin, Yol Haritası'nın uygulanmasına aktif katkı sunduğunu ifade eden Gül, şöyle konuştu:     “Biz bu bağlamda başlatılan ve koordine edilen her çabayı desteklemekteyiz. Quartet'in dün yapmış olduğu çağrıya katılmaktayız. İki taraf arasında görüşme sürecinin yeniden başlatılması, bugünkü çabaların merkezinde yer almalıdır. Aynı şekilde, iki tarafın, Yol Haritası'nda altı çizilen performans kriterlerini uygulaması da önemli. İsrail halkına karşı terörist saldırılar durmalıdır. Aynı şekilde Filistinlilerin hayatlarının ve mallarının kasıtlı tahribine de son verilmelidir.     FİLİSTİN'DE REFORM Filistin kuruluşlarının reform süreci ilerletilmelidir. İsraillilerin yerleşim faaliyetleri derhal durdurulmalıdır. Uluslararası Adalet Divanı'nın kararına saygı gösterilmeli ve Filistinlilerin yaşam standartları acilen geliştirilmelidir.”     IRAK  Suriye ve Lübnan'ı da içeren bütün konularda ilerleme sağlanmaksızın hiçbir çözümün tamamlanamayacağını da belirten Gül, Türkiye'nin, Irak'ta durumun düzeltilmesine katkıya odaklandığını da ifade etti.  ABD yönetimi ve uluslararası toplum tarafından Irak'ın rehabilitasyonu ve yeniden imarı için seferber edilen geniş kaynaklar ve siyasi gayretleri takdir ettiğini kaydeden Gül, samimi olarak bu çabaların, istenen sonuçları en kısa zamanda vermesini istediklerini söyledi. Gül, şöyle konuştu:     "IRAK, TÜRKİYE'Yİ DE ETKİLİYOR" “Ancak Irak halkının karşı karşıya olduğu insani, siyasi ve güvenlik konusundaki zorluklar devam etmekte ve bunlar birbirlerini olumsuz etkilemektedir. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Irak'taki gelişmeler, benim ülkemi de etkilemekte ve bir komşu ülke olarak insani yardımların çoğu Türkiye'den gitmesine rağmen halkım, Irak yüzünden acı çekmektedir.     Irak'taki geçiş, sadece Irak halkının kaderini ilgilendirmemekte. Bu konu, bütün bölge ve ötesinde de barış ve refahın geleceğini ilgilendirmektedir. Bu bakış, Türkiye'nin birleşik, toprak açısından bütün ve kendisiyle ve komşularıyla barışık demokratik bir Irak için güçlü desteğinin arkasında bulunan sebeptir. Bu, ancak Irak halkının bir bütün olarak tam katılımı ve desteğiyle başarılabilir.     "BM IRAK'TA MÜDAHİL OLMALI"  BM'nin daha fazla müdahil olması, bu görevi kolaylaştıracaktır. Türkiye tarafından başlatılan Irak'a Komşu Ülkeler Toplantıları da hesaba katılması gereken kıymetli bir enstrümandır. Neticede, Irak'ın başarısı, hepimizin kolektif başarısı, başarısızlığı da kolektif başarısızlığı olacaktır. Türkiye, Irak geçici hükümetinin normalleşme ve demokrasi yolundaki çabalarına destek vermeye devam edecektir.”     AFGANİSTAN    Bakan Gül, Türkiye'nin Afgan halkına yönelik geleneksel desteğinin devam edeceğini de bildirerek, Afganistan'da güvenliğin, istikrarın ve bir demokratik sistemin kurulmasının da diğer bir acil görev olduğunun altını çizdi.     Bu ülkeyi terörizmden, aşırıcılıktan ve uyuşturucudan kurtarmanın, uluslararası toplum için çok önemli olduğunu kaydeden Gül, herkesin bu amaçlara ulaşmak için gelecek seçimlerin önemli bir adım oluşturması yönünde çalışması gerektiğini kaydetti.     "TERÖRİZMİN MEŞRUİYETİ YOK" Abdullah Gül, herkesin, terörizmin hiçbir meşruiyeti olmadığında hemfikir olduğunu belirterek, “Terör asla bir dini, milleti ya da davayı temsil edemez. New York, İstanbul, Bağdat, Beslan ya da bir başka yerde ayrım yapmaksızın masum insanları öldürmek, insanlığa karşı bir suçtur. Biz bu terörist vahşetleri en güçlü ifadelerle kınıyoruz” dedi.     Terörizmden uzun süredir acı çeken bir ülke olan Türkiye'nin bu konuda daha yoğun bir çok taraflı işbirliği çağrısı yaptığını ifade eden Gül, “BM sistemi, bu açıdan önemli bir platformdur ve bu çatı altındaki tam desteğimizi artıracağız” dedi.     KİTLE İMHA SİLAHLARI    Türkiye'nin kitle imha silahları ve dağıtım sistemlerinin kontrol rejimlerinin güçlendirilmesine de acil ihtiyaç bulunduğuna inandığını ifade eden Abdullah Gül, bu alandaki yasal düzenlemelere tam sadakati sağlamak için çalışmaya desteklerinin devam edeceğini söyledi.     NÜKLEER SİLAHLARDAN ARINMA Bakan Gül, dünyada ve Ortadoğu da dahil olmak üzere tüm bölgelerde Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bölgeler yaratılmasının, barış ve güvenliğin güçlendirilmesinin önemli bir yolu olduğunu kaydetti. Gül, konuşmasını şöyle bitirdi:     “Türkiye, bölgesinde ve ötesinde barış ve istikrarın güçlendirilmesi amacıyla her türlü gayreti göstermekte kararlıdır. Biz, çok boyutlu bağlarımızı ve derin ilişkilerimizi, bu amaca ulaşmak için kullanacağız. BM Şartı'ndaki saygın değerler ve prensiplerin evrensel bir gerçekliğe dönüştürülmesi için taahhüdümüzü devam ettiriyoruz.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!