Godum mu oturturum ha!..

Güncelleme Tarihi:

Godum mu oturturum ha..
Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2002 18:26

Sezai Abi, Türkiye’nin yeni lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın televizyon kanallarındaki ilk röportajlarını izlemiş. Ve “enkırmenlere” notunu vermiş. Ali Kırca ve Mehmet Ali Birand “iyi”, Reha Muhtar “eylüle!”... Sezai Bayar Ankara’dan yazıyor :

Haberin Devamı

Sevgili Serdar,

Seçim ertesi, tek başına iktidara gelen AK Parti Genel Başkanı
Tayyip Erdoğan'ın,  televizyon turlarını  izledim. Yani iç ve dışa mesaj verme turları. Bir canlı yayından diğerine koşan Erdoğan'ı peşinden koşarcasına izlerken ancak 4 kanalda yakalayabildim. Atladıklarım hangileri bilemiyorum. Özel TV'lerden Kanal D'ye çıkmışsa bilemem ama ilk olarak Show TV'de Tuncay Özkan'ın sorularını yanıtladı. Hemen sonra Star TV'de Reha Muhtar'ın karşısında çıktı.

Reha'dan başlayayım. Reha, canlı yayında Deniz Baykal’la telefonda konuşuyordu. Erdoğan on beş dakika geç gelmişti, ayrı bir stüdyoya alınınca biraz bozuldu. Galiba ekrana tek başına çıkacağını sanıyordu. Bu durumda, Reha Muhtar, Baykal’ı orada öylece bıraktı, Tayyip Bey’e suallerini sormaya başladı. Ama ne sualler... İlk beş sorunun dördünde, Muhtar, kelimenin tam anlamıyla çuvalladı. AK Parti Genel Başkanı’na, hiç söylemediği sözleri “hatırlattı”. Erdoğan “Ben öyle bir şey söylemedim” deyince, yanlış hatırladığını söyledi. Zamanı dar diye, Erdoğan’ın verdiği cevapları kısa tuttu.

Daha önceki bir yayında, Tayyip Erdoğan, kendisine yöneltilen suallerin isabetsizliğinden (doğrusu kimileri kasıtlı ve kışkırtıcıydı) şikayet etmişti Tuncay Özkan’a. Ama Reha Muhtar’ın durumu evlere şenlikti.

Neyse, daha sonra
Ali Kırca'nın ATV'deki programını izledim de rahatladım.

Son olarak da CNN Türk'te
Mehmet Ali Birand'ın karşısına çıkan Erdoğan çok rahattı. Birand da öyle. Kırca ve Birand'ın gerçekten iyi birer gazeteci ve televizyoncu oldukları tekrar ortaya çıktı. Herşey yerli yerindeydi ve merak edilen - halkın merak ettiği ve bilmediği – soruları sordular, yeni unsurları ortaya çıkarıp bizlere aktardılar.

Sonra düşündüm de, mesleğimizin neden güven erozyonuna uğradığını anladım. Gazeteciler halkın bilgi edinme haklarına yardımcı olan, onlar adına görevyapan, sorumluluk taşıyan kişilerdir. Egolarını, komplekslerini, takıntılarını, "ben merkezli" tavırlarını, kışkırtıcılıklarını bir kenara bırakmadan, sorunları iyi tespit etmeden, çok iyi hazırlık yapmadan liderler ya da herhangi bir kişinin karşılarına çıkmamalılar.

Yönlendirme ve olayın içinde yer alma gibi sapkınlıkları saymıyorum. Özetle, dersini iyi çalışmadan kendisini yere göğe sığdıramayanların durumları hiç deiyi olmuyor.

Gazetecilikte "Godum mu oturturum ha" tantanası geçerli değil açıkcası. Mesleğin çıtası yıllardır neden aşağıya indiriliyor diyenlere hatırlatayım dedim. Durum vaziyet budur.

Sevgiler,

Sezai

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!