Gizli düşman

Güncelleme Tarihi:

Gizli düşman
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2001 00:00

İSİMLENDİRDİKÇE işler karışıyor. İnsanlığın karşı karşıya olduğu tehdidi açıklamaya klasik kavramlar artık yetmiyor. Terörün yüzü yok. Teröre karşı mücadelede uzmanlaşanlar, 'Yaptırımlar altında ezilen insanların tepkilerini yönlendirerek ve popülarite kazanmak için dini motifleri kullanarak kitleleri 'Batı'ya karşı harekete geçirmeye çalışan yeni tip bir terörizmle karşı karşıyayız' diyorlar.Herkesin birleştiği nokta, terörizmi besleyen bataklığın kurutulması.Ama nasıl? Soğuk savaş sonrası dönem artık kapandı. Şimdi dünya yeni globallik düzeninin sorunlarıyla karşı karşıya. Zengin ve yoksul ayırımı ulusal sınırları aştı. Dünya gelirinin yüzde 85'ini paylaşan yüzde 20'lik bir seçkinler sınıfı var dünyanın. Bunların hangi milletten olduğu önemli değil. Ve geride kalanlar. Globalleşmenin nimetlerinden faydalanamayanlar ve faydalanma umutlarını yitirenler. Onların da uyrukları önemli değil. Kakılmışları, 'terörist' ya da 'potansiyel terörist' damgası ile bombalanacaklar kategorisine sıkıştırmak bu kadar kolay mı? Evet kolay ama çözüm değil. Çözüm değil, çünkü 'yüzü olmayan' bu yeni terörizm, global seçkinler coğrafyasına girmenin, ulusal zenginler sınıfına girmekten çok daha zor olduğu bir düzende, uyuşturucu ve kara paranın merkezine oturan, sistem dışı gücün sisteme karşı mücadelesidir. Ne İslamiyet umurundadır onların, ne de ezilmişler. Bir iktidar savaşı bu. Sıradan insanların yaşamlarını hiçe sayan bir iktidar savaşı.* * *BUSH Yönetimi yeni bir sürece giriyor. Amerika süpergüç imajını yeniden parlatmak zorunda. Yönetim Ortadoğu'da izlediğimiz gibi, çatışmaların kendi seyrine bırakıldığı ya da Kıbrıs'ta gördüğümüz gibi sorunların bölgesel örgütlenmelere devredildiği dönem sona erdi. Bu yönetim, Amerika'nın süpergüç imajını yeniden inşa etmek zorunda.Ama bunu nasıl yapacak? Askeri güçle mi yoksa diplomasi ile mi? Hangisi ağır basacak?Şimdilik askeri seçenek ağırlık kazanıyor. Ama Körfez Savaşı'ndan çıkan dersler de hesaba katılıyor. Afganistan zaten bir enkaz. Perişan insanların ülkesi. Dört yıl kuraklık, iki yıl savaştan sonra bir milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Kabil'de üç yüz bin kişi, ABD ve BM'den gelen yardımlarla ayakta durmaya çalışıyor. Askeri operasyon neyi hedefleyecek? Bin Laden'i mi sadece? Yoksa Taliban'ı mı? Ya ondan sonra bölgede doğacak olan boşluk? Muhalefet, bu boşluğu doldurmaya yeterli olsaydı Washington bugüne kadar, Taliban'ı zımnen destekler miydi?Afganistan'da doğacak olan boşluk, teröristlerin, uyuşturucu trafiğinin en çok yararlandığı karmaşa ortamını sağlayacak. Bundan ilk önce zarar görecek olanlar ise radikal dinci grupların tehdidi altındaki Orta Asya Cumhuriyetleri. Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan.Sadece bağımsızlık değil, devlet deneyimi de çok sınırlı olan bu ülkelerin güvenliği ne olacak? Rusya'ya mı kalacak? Rusya güvenliği sağlayabilecek mi? Rusya Savunma Bakanı Sergei İvanov, Cuma günü NATO askerlerinin Orta Asya ülkelerine yerleştirilmelerine karşı olduklarını açıkladı. Yani, 'vurmak' yetmiyor. Sonra çıkacak sorunları da hesap etmek gerekiyor.Operasyon olur ya da olmaz, ama bir şeyin olacağı kesin, yeni düzenin gizli düşmanına karşı saflar sıklaştırılacak. Terörizme karşı işbirliği, globallik liginde yer almanın çok önemli bir koşulu olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!