Futbolculuk mu döneklik korkusu mu

Güncelleme Tarihi:

Futbolculuk mu döneklik korkusu mu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2003 00:00

ÇOK ilginç bir tartışma başlıyor. Konusu şu: Destekleyecek siyasi parti bulamayan aydınlarımız, futbol takımı taraftarı mı oluyor?Tartışma, Tercüman Gazetesi yazarı Gülay Göktürk'ün yazdığı iki gözlem yazısıyla başladı.YABANCILAŞMABence bu, bir gözlemden öteye geçip, çok ilginç bir aydın tartışmasına dönüşüyor.Göktürk, etrafındaki çok sayıda ‘‘aydın’’ın kendini siyasi bir boşluk içinde hissettiğini belirtiyor.Bunu ‘‘politik yabancılaşma’’ olarak tarif ediyor.Biraz daha açayım.AKP'nin iktidara gelmesi ile birlikte bazı aydınlar bir boşluğa düştüler.Bunlar, bir yandan AKP'nin yaptıklarını iyi buluyorlar.Ama bir yandan da, yıllardır ruhlarına yapışmış olan bazı duyguları yaşıyorlar.Çünkü çoğu hayatlarının büyük bir bölümünde ‘‘AKP'nin temsil ettiği zihniyete’’ karşı mücadele etmişler.Göktürk'e göre bu kesim ‘‘AKP'nin yeminli düşmanları ile fanatik taraftarları arasında’’ ezilip kalmış durumda.Göktürk arada sıkışıp kalan bu kesimi çok önemsiyor.Bunu da şu cümlelerle anlatıyor:‘‘Nihayetinde AK Parti'yi bir kaşık suda boğmak isteyenlere karşı onun haklarını koruyacak olan da; partinin etrafını saran dalkavuklardan farklı olarak, yanlış gidişata karşı ilk uyaran da bu kesim olacak.’’O MEKTUPTartışmada, arada kalan bu kesimi, çoğumuzun arkadaşı olan Necla Zarakol temsil ediyor.Zarakol, bu durumunu şu esprili cümleyle özetliyor:‘‘İşte bu nedenle ellimden sonra koyu Galatasaraylı oldum.’’Zarakol şöyle devam ediyor:‘‘Çok şaşılacak bir şey ama, yazı çıktıktan sonra birçok arkadaşımdan ben Beşiktaş, ben Fenerbahçe taraftarı oldum gibi mesajlar aldım. Ben bu kadar ortak bir duygunun sözcüsü olmaktan şaşkına döndüm.’’Buna ‘‘arada kalan aydınların depolitizasyonu’’ diyebilir miyiz?12 Eylül'den sonra yapılan en yaygın yorumlardan biri şuydu:‘‘12 Eylül halkı ve gençleri depolitize etti.’’Bu hesapla 3 Kasım seçimlerinin de ‘‘aydınları’’ depolitize ettiği söylenebilir mi?Gülay Göktürk, ilk yazısında çok ciddi bir şekilde çevresinde çok sayıda insanın futbol taraftarlığına yöneldiğini yazıyordu.Ben o kadar ileri gitmiyorum.Son yıllarda futbol taraftarlığının çok önemli ve etkili bir ‘‘aidiyet duygusu’’ yarattığını ben de izliyorum.Aslında bu eğilim halk arasında zaten vardı.Son yılların yeni gelişmesi, aydın kesimin de ‘‘taraftar kategorisine’’ girmesidir.Siyasi açıdan içine düşülen boşluğa gelince...DÖNEKLİK KORKUSU MUBence buradaki durum, ‘‘aydınlarımızın fikirlerini söyleme konusundaki korkaklıklarından’’ kaynaklanıyor.Bir insan, siysette ortaya yeni çıkan bir partiyi iyi buluyor ve yaptıklarını beğeniyorsa, bu duygusunu niye açıklayamaz ki?Ama bizim aydınlarımızın pek çoğunun mazisinde radikal bir hareketin müritliği vardır.Ve o müritlikten bize kalan en ağır yük, ‘‘döneklikle suçlanma’’ korkusudur.Şimdilerde ise döneklik kelimesinin modası geçti, onun yerine ‘‘yalakalık’’ kelimesi icat edildi.İşte zihnindeki bu ağır pranga yüzünden Türk aydını gerçek duygusunu açıklayamaz ve önündeki iki tercihten birine yönelir:‘‘Döneklikle suçlanmaktan korkmayarak fikrini söyleyebilmek veya futbolculuk.’’Tabii fikrini açıkça söyleyemeyenlerin, söyleyebilenlere düşman kesildiğini de belirtmeliyim.İşte o yüzden ortalık pespaye bir ‘‘yalaka’’ suçlamasından geçilmiyor.Biliyorum anlattıklarım bir siyaset teorisinden çok, psikiyatrik konsültasyona dönüştü.OTO ANALİZAma ne yazık ki çoğumuzun derin bilinaçlı işte böyle dağınık bir yatak haline geldi.Yazımı Zarakol'un psikolojik otoanalizi ile bitiriyorum:‘‘Kendimi cebindeki son parasını köşede yolunu kesen ve kim olduğunu bilmeden tombalacılara yatıran kişi gibi hissediyorum.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!