Ev içi şiddet yükseliyor

Güncelleme Tarihi:

Ev içi şiddet yükseliyor
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 25, 1998 00:00

Haberin Devamı

Türkiye'de aile içi şiddetin boyutlarını ortaya koyan araştırmalar, kadına yönelik dayak sorununun evliliklerin ilk üç yılında daha yoğun yaşandığını ortaya koydu. TBMM Kadın Sorunları Araştırma Komisyonu raporuna göre, genellikle eğitimi düşük ailelerde yaşandığı iddia edilen şiddet sorununun, üniversite eğitim görmüş aillelerde de sanıldığından fazla olduğuunu ortaya koydu.

Araştırmalar, kadına yönelik aile içi şiddetin evliliklerin ilk üç yılında daha yoğun yaşandığını ortaya koydu. Şiddet gecekonduda yaşayan kadınlar arasında yüzde 90'a varırken, dayak yiyen eğitimli kadınların oranı da gecekondu kadınlarını yakaladı. TBMM Kadın Sorunlarını Araştırma Komisyonu'nun raporuna göre şiddete başvurulan evlilikler boşanma ile sonuçlanmazsa, evliliğin ilerleyen yıllarında dayak azalıyor. Ancak araştırma ilginç bir durumu daha ortaya koydu. Türkiye'de kadına karşı şiddet, en az erkekler kadar kadınlar tarafından da meşru karşılanıyor.

Üniversiteli kadınların yüzde 45'i eşleri tarafından küçük görüldüklerini düşünüyorlar. Şiddet sanıldığının aksine evliliklerin ilk yıllarında daha yoğun yaşanıyor. Evliliklerin ilk üç yılında üniversiteli kadınların yüzde 73'ü, gecekonduda yaşayan kadınların ise yüzde 90'ı şiddete maruz kalıyor. Evlilik boşanma ile sonuçlanmazsa şiddet sonraki yıllarda giderek azalıyor. Şiddet nedeniyle boşanma, üniversite mezunu kadınlarda daha çok yaşanıyor. Evlilik devam ediyorsa, dayak, evliliğin 3-5'inci yıllarında üniversite mezunu kadınlarda yüzde 15'e, gecekonduda yaşayan kadınlarda yüzde 5'e düşüyor. 10 yıldan sonra aile içi şiddete maruz kalan kadınların oranı yüzde 3'e kadar düşüyor.

Normal karşılanıyor

Raporun ortaya koyduğu diğer bir gerçek ise dayağın toplumda normal karşılanması oldu. Raporda şu görüşlere yer verildi:

‘‘Araştırmalar, ülkemizde kadına karşı şiddeti meşru kabul etme eğiliminin gerek kadınlar gerekse erkekler arasında yüksek olduğunu göstermektedir. Kadınların şiddete karşı başlattıkları kampanyalar ile birlikte, bu konuda bir duyarlılık olmuştur. Bu konuda gelişmekte olan duyarlılığa paralel olarak şiddete uğraşmış kadınlar için kurumlar oluşmuştur. Kadına yönelik şiddet konusunda danışma ve barınma hizmeti veren resmi ve gönüllü kuruluşların sayısı son derece yetersizdir.’’

Raporun öneriler bölümünde ise, kadın sığınma evlerinin sayısının artırılması, bu evlerde gizliliğe önem verilmesi, aile içi şiddete maruz kalanlara ilişkin üçüncü kişilerin şikayetlerinin de dikkate alınması gerektiği belirtildi. Bu durumda, komşu veya aileden üçüncü kişilerde şiddeti ihbar edebilecek. Cumhuriyet Savcılığı doğrudan dava açabilecek. Şiddete maruz kalan kadın ve çocuk, babadan belli sürelerle uzaklaştırılacak. Telefonla ya da eve gelerek rahatsız etmesi yasaklanacak.

Kadına yönelik şiddetin tanımı

TBMM Kadın Sorunlarını Araştırma Komisyonu'nun raporunda dünyada kadına yönelik şiddetin tanımı da yapıldı. Bu tanım aile içi şiddetle sınırlı kalmadı. İşyeri tacizi de buna dahil edildi. BM Kadına Yönelik Şiddet Çalışma Grubu'nun yaptığı araştırmaya göre kadınlar ürküntü verecek şekilde şiddete maruz kalıyorlar, bunların bazıları şöyle:

Hırpalanma, dayak, ailedeki kız çocuklarının cinsel istismarı, evlilik içinde tecavüz, kadınların cinsel organlarını sakatlamak, kadına zarar veren diğer geleneksel uygulamalar, evlilik dışı ilişkilerde istismara yönelik şiddet.

İşyerinde, eğitim kurumlarında ve başka yerlerde tecavüz, cinsel istismar, cinsel saldırı, gözdağı ve tehdit dahil olmak üzere fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet, kadın ticareti ve fahişeliğe zorlamak.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!