Emniyet'in özeleştirisi

Güncelleme Tarihi:

Emniyetin özeleştirisi
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 1998 00:00

Haberin Devamı

Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı, Cumhuriyetin 75. Yıldönümü'nde, ‘‘21. Yüzyılda Polis/Temel Sorunlar-Çağdaş Yaklaşımlar’’ adlı bir kitap yayımladı. Kitapta Türk polisinin olumlu olumsuz bütün yönleri mercek altına alınıyor. Temel sorunlar, bilimsel yöntemlerle tartışılıyor, çözümler sunuluyor. Ortaya çıkan kitapla Türk Emniyeti kapsamlı bir özeleştiriyle bir ilki de gerçekleştiriyor. Kitap, 19 bin polisin görev yaptığı Çevik Kuvvet birimlerinde, Polis Akademisi'nde ve 24 polis okulunda eğitim gören yaklaşık on bin öğrencinin ‘‘Toplumsal Olaylar ve Müdahale Esasları’’ dersinde kaynak kitap olacak. Asayiş Daire Başkanlığı kitabı üniversitelere, savcılıklara, valiliklere ve kütüphanelere de dağıtacak.

Toplumsal olaylarda ve sonrasında polisin amacını aşan davranışlar sergilemesi, insan haklarını ihlali, polis hakkında yoğun eleştirilere yolaçıyor. Toplumun bu konudaki duyarlılığını önemseyen Emniyet Teşkilatı da yoğun bir hizmetiçi eğitim başlatıyor. Eğitimden sonra personelin duygu, düşünce ve davranışlarında olumlu değişiklikler meydana geliyor ve bu değişim, toplumsal olaylarda polisin davranışlarında açıkça görülmeye başlıyor. Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, 21. Yüzyıl'da Polis'in Önsöz'ünde, kitabın oluşma sürecini anlatıyor. ‘‘(...) Teşkilatımız adına gurur verici gelişmelere yolaçan eğitim faaliyetleri sonucu ortaya çıkan özeleştirel mahiyetteki bu eserin, şu ana kadar yapılan çalışmaların kalıcı olmasını sağlayacağına, alanında bir boşluğu dolduracağına, eğitimin gücüne inananlara yol göstereceğine, polis eğitim programlarının ihtiyaca yönelik hale getirilmesine katkı sağlayacağına ve benzer çalışmaların bu çalışmaları takip edeceğine inanıyorum’’ diyor. Bilican, gelecekte daha bilgili, kültürü evrensel değerlerle çatışmayan, insan haklarını koruma duyarlılığına sahip, insan ve toplum psikolojisini bilen polisleri hep birlikte yetiştirmek dileğinde de bulunuyor.

KURSTAN ÖNCE KURSTAN SONRA

Türk polisinde yenileşme ve 21. Yüzyıl'a hazırlanma sürecinin önemli adımı, 1996 yılında atıldı. Gazi Mahallesi ve Kadıköy'deki 1 Mayıs olayları, polisin kendi eksiklerini görme, irdelemesinin de miladı oldu. Kamuoyunda toplumsal olaylara müdahale eden polisin konumu, zor kullanması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar giden davalar sonucu oluşan olumsuz yargılara karşılık, Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı, çevik Kuvvet polislerini eğitme kararı aldı. Asayiş Daire Başkanı Taner Arda, bu konuda yapılan çalışmaların temelinin, iki yıl önce pratisyenler (Mesleğin uygulayıcıları) ile teorisyenlerin (Akademisyenler) katılımıyla oluşturulan ‘‘Çevik Kuvvet Hizmetiçi Eğitim Komisyonu’’ tarafından atıldığını söylüyor.

Eğitimde öncelik, Çevik Kuvvet Eğiticilerinin Eğitimi'ne verildi. Düzenlenen kursa 43 amir katıldı ve Çevik Kuvvet eğiticisi olabilmeleri için eğiticilik bilgisi ve toplumsal olay polisinin ihtiyaç duyduğu konular aktarıldı. Çeşitli üniversitelerden çok sayıda öğretim üyesi, kursta görevlendirildi. Asayiş Daire Başkanı Taner Arda, kursun hemen ardından Çevik Kuvvet müdürlerinin liderlik yeteneklerinin geliştirilmesine, kriz anlarındaki hareket tarzlarına ve isabetli karar verme becerilerinin geliştirilmesine yönelik ‘‘Liderlik Geliştirme Eğitimi’’ düzenlendiğini söylüyor. 1997-1998 yıllarında toplam altı bin polis memuruna İnsan Hakları, Grup Dinamiği-Kitle Psikolojisi, Halkla İlişkiler ve Empatik İletişim, Çalışma ve Stres Yönetimi, Toplumsal Olaylara Müdahale Yöntem ve Teknikleri dersleri verildi. Bu dersler, ‘‘21. Yüzyıl'da Polis/Temel Sorunlar-Çağdaş Yaklaşımlar’’ adlı kitaba dönüştürüldü.

Taner Arda, kitabın Sonuç Bölümü'nde hizmetiçi eğitime katılan polislerin değerlendirmelerini aktarıyor: ‘‘Düşüncelerimiz ve hayata bakışımız çok değişti. Toplumsal olayların demokrasilerde bir hak arama biçimi olduğunu öğrendik. Sokağa hak aramak için çıkan insanların da en az bizim kadar vatansever olabileceklerini öğrendik. Toplumsal olaylarda polisin bir amacının da olaya katılanların daha güvenli bir ortamda haklarını arayabilmelerine olanak sağlamak olduğunu öğrendik. Amir-memur tüm personelin bu tür eğitimlere katılmaları gerektiğini düşünüyoruz.’’

Taner Arda, çağdaş ve demokratik yönetimlerde, eski yönetimlerin ‘‘Önce iş’’ anlayışının yerini ‘‘Önce insan’’ anlayışının aldığını söylüyor. ‘‘Emniyet teşkilatının da bu gerçeğe uzak kalması düşünülemez. Mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışları kazanamayan her polisin, yapacağı bireysel hatalarla polis teşkilatına prestij kaybettireceği bilinmelidir.’’ Arda, Avrupa'nın sürekli eğitim yoluyla polisi ‘‘Üniformalı vatandaş’’ olarak yetiştirmeyi başardığını anlatıyor. ‘‘Neden biz de Türk polisi vatandaşlarına her zaman saygılı ve hoşgörülü davranır dedirtmeyelim ki!’’ Arda, kitabın bu düşünceyle hazırlandığını, çalışmaların kalıcı olmasını sağlamak ve sadece polisin değil kamuoyunun da bilinçlenmesinin hedeflendiğini söylüyor.

KİTAPTAN

Neden olmasın?

Birinci bölümde, Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı'ndan Başkomiser Emin Semiz ve Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Erten Gökçe'nin birlikte hazırladığı ‘‘Yirmibirinci Yüzyılda Polis Eğitimi’’ yer alıyor:

(...) Polis, tutum ve davranışları ile çevresine ve topluma model olmalıdır. Her koşulda herkese eşit ve anlayışlı davranarak kendisini topluma kabul ettirmelidir. Kanunların kendisine tanıdığı yetkileri yerinde ve zamanında kullanmalı, hiçbir koşulda bunların dışına çıkmamalıdır. Davranışları daima olumluya yönelik olmalıdır. Bir örnek vermek gerekirse ‘‘Herşeyiniz tamam, her zaman böyle olmanızı dilerim’’ şeklinde bir yaklaşım sergileyen bir trafik polisinin kendisine duyulan güven artacaktır. Ayrıca sürücünün olumlu davranışı da pekiştirilmiş olacaktır.

Gelecek yüzyılın polisi, başvurulmaktan çekinilen ve toplumdan soyutlanmış bir kişi olmayacak, tam aksine her koşulda başvurulan, daima güvenilen, yardımsever, anlayışlı ve kendini toplumun vazgeçilmez bir parçası olarak gören bir özellik taşıyacaktır. Böylece hem verilen hizmetlerin kalitesi artırılarak polise duyulan güven perçinlenmiş olacak hem de ülkemiz uluslararası arenada saygın bir yere sahip olacaktır.

Tarafsız polis

İkinci bölümde, Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanı Taner Arda ve Asayiş Daire Başkanlığı Çevik Kuvvet Şube Müdürü Levent Çalışkan'ın hazırladığı ‘‘Kitle Psikolojisi ve Toplumsal Olayların Önlenmesi’’ yer alıyor.

(...) Bazı kimselere veya toplumun bazı kesimlerine karşı antipati duyan güvenlik gücü personeli, bulundukları durumdan faydalanarak nefretlerini açığa vurmaya kalkışabilirler. Bu nedenle personele, görevin hukuk ilkelerine bağlı ve taraf tutmadan yapılacağı net bir biçimde anlatılmalı ve davranışlarından tek tek sorumlu tutulacakları bildirilmelidir.

(...) Bir toplumda toplumsal olayları kontrol altına almanın amacı, karışıklığa katılanların cezalandırılması veya bastırılması değil, kanunların uygulanması ve düzenin sağlanmasıdır. Kişisel duygular ve politik inançlar ne olursa olsun, güvenlik güçlerinin kullanılmasında tarafsız olunmalıdır. Burada yetki ve sorumluluk önemli ölçüde polis yöneticilerine düşmektedir.

(...) Bir toplumsal olayda kontrol görevini yerine getiren polis amirinin son hedefi, yasa ve düzeni yeniden kurmaktır. Yasa ve düzen teriminden amaç, toplum düzeninin normale dönüştürülmesidir. Son hedef, yasa ve düzenin uzun süre devamını sağlayacak usul ve yolları kapsamalıdır. Emniyet güçlerince gelecekte daha büyük şiddet hareketlerine olanak verecek ve sosyal düşmanlıkları artırıcı ani kontrol hareketlerinden titizlikle kaçınılmalı, değişik çözüm yolları aranmalıdır.

(...) Güç kullanılmasını gerektiren koşullar oluşmadığı veya yetki verilmediği durumlarda güç kullanılmasından kaçınılmalıdır. Böyle bir hareket kitlenin üzerinde hem olumsuz etkiye hem de panik ortamının oluşmasına sebep olabilir. Bunun önlenmesi için polis amirlerinin memurlarını ve gösteri yapan grubu çok dikkatli izlemesi gerekir. Ancak böylelikle istenmeyen olumsuz davranışların önüne geçilebilir. Unutulmamalıdır ki her grubun veya kitlenin ikna edilmesinin veya kontrol edilmesinin bir yolu mutlaka vardır. Yeter ki iletişim ve etkileşim kanalları açık tutularak bu çabaya girişilebilsin.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!