Edebiyatta ve politikada mücadeleyi hiç bırakmadı

Güncelleme Tarihi:

Edebiyatta ve politikada mücadeleyi hiç bırakmadı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2016 21:16

Ünlü yazar ve şair Vedat Türkali tedavi gördüğü Yalova Devlet Hastanesi’nde dün sabah 97 yaşında yaşamını yitirdi. ‘Bir Gün Tek Başına’ romanıyla adını duyuran Türkali, Türkiye’deki sol hareketi eksen alan pek çok kitaba imza atmış, Yeşilçam için 40’ın üzerinde senaryo kaleme almıştı.

Haberin Devamı

TÜRK edebiyatı büyük bir ismini daha kaybetti. Romancı, şair, senarist Vedat Türkali tedavi gördüğü Yalova Devlet Hastanesi’nde dün sabah yaşamını yitirdi. Usta yazarın ölümünü kızı Deniz Türkali ilk önce Twitter hesabından duyurdu. Türkali’nin doktoru Özgür Akın Oto, ünlü yazarın çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı. Vedat Türkali 97 yaşındaydı. Son nefesine kadar politik çizgisinden ödün vermeyen Türkali, Türkiye’deki komünist hareketin de önemli isimlerinden biriydi. Vedat Türkali’nin cenazesi, Dünya Barış Günü’nde, 1 Eylül Perşembe günü öğle namazından sonra Teşvikiye Camisi’nden kaldırılacak. Ünlü edebiyatçı, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda eşi Merih Pirhasan’ın yanına defnedilecek.
13 Mayıs 1919’da Samsun’da doğan Vedat Türkali’nin asıl adı Abdülkadir Pirhasan’dı. Asker olduğu için ilk şiir ve yazılarını Hazan Denizli takma adıyla yazan Türkali, 1960’tan sonra Vedat Türkali adını kullandı. Samsun Lisesi’nden sonra 1942 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951’de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklanıp 9 yıl ceza aldı. 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest bırakıldı. Vedat Türkali 1944-1950 yılları arasındaki ağır baskı döneminde devrimci sanat çevrelerinde ilk kez el altında dolaştırılan gizli şiirleriyle, özellikle ‘İstanbul’ şiiri ile tanındı.

Haberin Devamı

SENARİSTLİKTEN ROMANCILIĞA

Rıfat Ilgaz ile Gar Yayınları’nı kurdu. 1960’ta ‘Dolandırıcılar Şahı’ ile senaristliğe başlayan Vedat Türkali, halk kitlelerinin en çok ilgi duyduğu alan olduğuna inandığı sinemada, “bilhassa emekçi halka bir şeyler verebilmek için” senaryolar yazmasının yanında yönetmenliği de denedi. 40’ın üzerinde senaryo yazdı ve üç filmin yönetmenliğini yaptı.

VE ‘BİR GÜN TEK BAŞINA’

27 Mayıs 1960 İhtilali öncesi dönemde Türk aydınının gerek toplumsal gerekse ikili ilişkilerde yaşadığı bunalımları dile getirdiği ilk romanı ‘Bir Gün Tek Başına’ yazar olarak tanınmasını, geniş bir okur kitlesi tarafından ilgiyle karşılanmasını sağladı. Türk aydınına ve aydınların çevresiyle ilişkilerine dair gerçekçi gözlemler içeren bu roman yayımlandığı yıllarda büyük tartışma yarattı ve edebiyat çevrelerinde; kurgusu, anlatım tekniği ve gerçekçi yaklaşımıyla çağdaş Türk romanında bir aşama olarak değerlendirildi.
İkinci romanı ‘Mavi Karanlık’ta ise 1980 darbesinin öncesini ele aldı. Yine 1980 darbesi öncesinin çelişkili ortamı içinde Türkiye ile sinema arasında paralellikler kurarak aydın kesimden kişilerin konumları ile toplumsal tavırlarını ‘Yeşilçam Dedikleri Türkiye’ romanında irdeledi. 1990’da yayımlanan ‘Tek Kişilik Ölüm’ romanından sonra bir süre Londra’da yaşadı.

Haberin Devamı

KOMÜNİST HAREKETİN ROMANINI YAZDI

1942’den bu yana tasarladığı ve Türkiye Komünist Partisi’ni anlattığı iki ciltlik romanı ‘Güven’i Londra’da yaşadığı yaklaşık 10 yıllık zaman diliminde yazdı. Komüntern Arşivi’nden gizli kalmış belgelerden de yararlanarak yazdığı romanında kendi politik serüveni kadar kuşağının bilinmeyen öyküsünü de anlattı. 2004 yılında yayımlanan ‘Kayıp Romanlar’da 90’lı yıllar Türkiye’sini, siyasi sürgünden ülkesine dönen emekli bir doktorun gözünden anlattı. 2009’da yayımlanan ‘Yalancı Tanıklar Kahvesi’nde 12 Eylül’e giden süreçte kökleri o yıllara dayanan ve etkisi bugüne kadar gelen siyasal çatışmalar, toplumsal güç olarak din ve sendikalaşmalar gibi konuları ele alırken, 2014’te yayımlanan son romanı ‘Bitti Bitti Bitmedi’de ise Ermeni meselesini mercek altına aldı.

Haberin Devamı

96 YAŞINDA EYLEMDE

2002 seçimlerinde DEHAP’tan milletvekili adayı olan Vedat Türkali, hayatı boyunca siyasi mücadelenin içinde yer aldı. Sağlık sorunları yaşadığı son yıllarında bile, eylemlere katılmayı ihmal etmedi. Türkali en son geçen sene, sekiz günlük sokağa çıkma yasağı ilan edilen Cizre’de yaşananlara ilişkin HDP’nin basın açıklamasına katıldı ve yaptığı konuşmada, “Bu ülkede var olan Kürt, Rum, Ermeni ve tüm halklar özgür olmadıkça barış gelmez” dedi.

ÖDÜLLERİ

Vedat Türkali; ‘Karanlıkta Uyuyanlar’ ile 1964 Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi Senaryo Ödülü’ne, ‘Dallar Yeşil Olmalı’ oyunu ile de 1970 TRT Sanat Ödülü’ne, ‘Bir Gün Tek Başına’ romanıyla 1974’te ‘Milliyet Roman Ödülü’ ve 1976’da ‘Orhan Kemal Roman Ödülü’ne, ‘Kara Çarşaflı Gelin’ ile 1977 Antalya Film Festivali ‘En İyi Senaryo Ödülü’ne, ‘Bedrana’ filmiyle, 1982’de Çekoslovakya’da Carlovy Vary Film Festivali’nde Cidalc ödülüne, ‘Güneşli Bataklık’ ile yine 1982’de İşçi Sendikaları Özül Ödülü’ne değer görülmüştü.

Haberin Devamı

NE DEDİLER

TÜRKİYE P.E.N: ONURLU DURUŞUYLA ÖRNEK OLDU

“Vedat Türkali, yalnızca bir yazar, sinemacı olarak değil toplumsal hayatımızda özgürlük ateşinin daima harlanmasında büyük emekleri olan bir üstadımızdı. Türkiye tarihine tanıklık ederken onurlu duruşuyla örnek oluşturdu. Emeğin, özgürlüğün, barışın her daim savunucusu olarak ilkelerinden ödün vermeksizin romanları, oyunları, şiirleri ve denemeleriyle edebiyat dünyamızı zenginlestirdi. Anısı önünde saygıyla, sevgiyle, minnetle eğiliyor, ‘Bir gün mutlaka’ diyoruz.”

OYA BAYDAR: BİR KUŞAĞIN SON TEMSİLCİSİYDİ

“Koca bir yüzyılın tanığıydı. Acılı, örselenmiş, devlet baskısının her türünü tanımış, nice badireler atlatmış bir kuşağın son temsilcisiydi. Hani ‘son nefesine kadar’ diye bir söz vardır ya, Vedat Türkali sosyalizmden, devrim inancından, daha iyi bir dünya için savaşmaktan son nefesine kadar vazgeçmeyenlerdendi. Sömürüye karşı emeğin, ayrımcılığa karşı ‘öteki’nin, adaletsizliklere karşı mağdurun yanında, sendelemeden, başı dik durdu. Bu duruşun bedelini ödedi ama saygınlığını da kazandı. Edebiyatında, özellikle romanlarında Türkiye’nin devrimci kuşaklarının zorlu macerası, solun tarihi, iç çatışmaları, umutları ve hayal kırıklıkları gerçek olaylarla örülerek yer yer belgesel tadında yansır. Türkali, kahramanlarının yaşamlarıyla döneminin siyasal atmosferini, sol örgütleri, insan zaaflarını, kendi yaşadığı güçlükleri, ihanetleri ve hiç sönmeyen bir umudu: Devrim umudunu anlatır.

Haberin Devamı

AHMET ÜMİT: ÖZGÜRLÜKTEN YANA ONURLU BİR YAZARDI

“Vedat Abi, aslında bir dönem Türk edebiyatına damgasını vuran solcu yazarların belki de sonuncusuydu. Nâzım Hikmet gibi, Orhan Kemal gibi hatta Sabahattin Ali gibi, doğrudan politik yaşamdan yazarlığa geçmiş, politik yaşamıyla beraber yazarlığını biçimlendirmiş yazarlardan biriydi. Onun eserlerinde politikayı saf haliyle bulmamız mümkündür. Gerek ‘Bir Gün Tek Başına’ romanında ama özellikle iki ciltlik ‘Güven’de ülkenin yakın tarihindeki önemli olaylar Marksist bir edebiyatçının bakış açısıyla bize sunulmuştu. Bu anlamda yazarın taraf tutması meselesinde tarafını özgürlükten, kardeşlikten ve barıştan yana seçmiş onurlu bir yazarımızdı. Bu uğurda hapis yattı ama son nefesine kadar ideallerinden vazgeçmedi. Ülkenin demokrasisine ve edebiyatına büyük katkılar sağlamış bir yazar ve aydındı.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!