Ebu Garib tutanakları

Güncelleme Tarihi:

Ebu Garib tutanakları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2005 11:31

El Kaide’nin Türkiye sorumluları Burhan Kuş ve Sadettin Aktaş, Ebu Garib Cezaevi’nde verdikleri ifadede, İstanbul’u kana bulayan 15-20 Kasım saldırılarını nasıl planladıklarını en ince detayına kadar anlattı. Canlı bomba olmayı kabul etmediğini söyleyen Kuş, ‘Eylemlerin Türkiye’de yapılmasına çok üzüldüm’ dedi.

IRAK’ın başkenti Bağdat’ta ABD’li askerlerin kontrolündeki Ebu Garib Cezaevi’nde tutuklu bulunan, 15-20 Kasım 2003’te İstanbul’da meydana gelen bombalı saldırılarının firari sanıkları Burhan Kuş ve Saadettin Akdaş’ın ifadeleri 27 Temmuz-7 Ağustos 2005 tarihleri arasında alındı. Sanıklar, Alanya’da İsrail yolcu gemisine 1 ton bomba yüklü yatla saldırı hazırlığı yapan sonra Diyarbakır Havalimanı’nda tutuklanan Louai Sakka’yı, Ebu Muhammed ismiyle teşhis ettiler. Her iki sanık da, Louai Sakka’nın, Felluce bombardımanı’nda öldüğünü söylediler. Oysa, sorgulama sürerken 6 Ağustos 2005 tarihinde Louai Sakka, Diyarbakır Havalimanı’nda yakalandı.

EKİNCİ ÖLDÜ

Sanıkların ifadelerine göre, İstanbul’daki bombalı saldırıların ardından Irak’a kaçanlar arasında başka ölenler de var. İşte, Ebu Garib sorgulamasına göre ‘Kim öldü’ listesi:

Felluce Mecmuan Emiri (Komutan) Louai Sakka ile İstanbul’daki bombalı eylemlerinin beyni Habip Akdaş Felluce bombardımanında, Ebu Enes Türki, hastanede öldü.

Şişli’deki sinegog saldırısında kullanılan 34 UHK 68 plakalı beyaz Isuzu kamyoneti, kardeşi Murat Ekinci adına satın alan Azad Ekinci, Irak’ta bir karakola intihar saldırısı yaparak öldü.

Feridun Uğurlu ile birlikte bombalı kamyonetlerden ikisini satın alan Gürcan Baç ve İran’da Türk şoförlerin kaçırılması eylemlerine katıldığı öne sürülen, Celalabad’daki kamplarda Türk militan yetiştiren Muhammed Tokaş
/images/100/0x0/55eb0581f018fbb8f8a5db27
bir tank saldırısında öldü.

ÖRGÜT ŞOFÖRÜ

Halasının oğlu Habip Akdaş’ın telkinleri ile içkiyi bırakıp namaza başlayan Burhan Kuş, örgütün şoförlüğünü yapmış. 1990’lı yıllarında kamyonuyla Irak’a pek çok kez gidip gelen Burhan Kuş, kamyonculuğu beceremeyince Habip Akdaş’ın ticaret yapma teklifini kabul edip, deterjan işi için Mersin’den İstanbul’a gelmiş. Bir anlamda örgütün şoförü olmuş. Beyoğlu’ndaki İngiltere Başkonsolosluğu’na bomba yüklü kamyonla giren canlı bomba Feridun Uğurlu’ya şoförlüğü o öğretmiş. Bombala eylemleri için alınan kamyonları, eylem sırasında bir sorun olmaması için servise götürüp bakımını yaptırmış.

BOMBA TEKLİFİ

Burhan Kuş,
sorgusunda Habip Akdaş’ın, ABD’nin yaptıklarının yanına kalmayacağını, onları bombayla vuracaklarını söyleyerek canlı bomba olmasını istediğini, ancak kabul etmediğini anlattı. Akdaş, aynı teklifi Fevzi Yitiz’e de yapmış o da kabul etmedi. Burhan Kuş, Habip Akdaş’ın, ABD’ye karşı eylem yapacağını bildiğini ancak bunun Türkiye’de olacağını tahmin etmediğini söyledi. Kuş, ‘Eylemlerin Türkiye’de yapılmasına çok üzüldüm’ dedi.

İşte belge

EBU Garib Cezaevi’nde tutuklu bulunan Burhan Kuş ve Sadettin Akdaş, yaklaşık iki hafta süren sorgularında, İstanbul saldırılarıyla ilgili önemli ayrıntılar anlattılar. El Kaidecilerin sorgusuna, ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi D.T., İngiltere Büyükelçiliği görevlisi P.H., Türk tercüman N.S. ile İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden iki komiser katıldı.
/images/100/0x0/55eb0581f018fbb8f8a5db29

50 bin $ götürmüş

BURHAN Kuş, ifadesinde, Alanya’da İsrail yolcu gemisine saldırı planlarken yakalanan Louai Sakka’nın İstanbul’a 50 bin dolar para getirdiğini, 2 gün kaldıktan sonra yakalanmamak için hemen ayrıldığını öne sürdü. Kuş, Sakka’nın 1-2 yıl kaldığı İstanbul’da militanlar için pasaport işini organize ettiğini de söyledi.

64 kişi ölmüştü

İSTANBUL, 2003 yılının kasım ayında 5 gün arayla düzenlenen iki saldırıyla uluslararası terörün hedefi olmuştu. 15 Kasım Cumartesi sabahı Galata’daki Neveşalom ve Şişli’deki Beth İsrail sinagogları, bomba yüklü kamyonlarla havaya uçurulmuştu. Bu saldırılardan beş gün sonra da Beyoğlu’ndaki İngiliz Konsolosluğu ve Levent’teki HSBC Genel Müdürlüğü binalarına aynı şekilde saldırı düzenlenmişti. Dört saldırıda, teröristler de dahil 64 kişi ölmüş, 718 kişi de yaralanmıştı.

Suriye’de izlediler
/images/100/0x0/55eb0581f018fbb8f8a5db2b


İSTANBUL’
u kana bulayacak bombalar hazırlandıktan sonra Habip Akdaş’ın talimatıyla yeni bir pasaport ve Suriye vizesi alan Burhan Kuş, Mersin’de Habip Akdaş ve kardeşi Sadettin Akdaş ile buluşup, Antakya üzerinden Halep’e geçti.

TÜCCAR SÜSÜ

Louai Sakka
kaldıkları otele gelip onları, Abdülkadir Karakuş ve Muhammed Tokaş’ın bulunduğu eve götürdü. Bu buluşmadan sonra Kilis üzerinden İstanbul’a döndüler. Habip Akdaş’ın, elinde içinde kamera olduğunu söylediği bir çanta vardı. ‘Çekimler yapacağız’ dedi. Habip Akdaş’ın talimatı üzerine ticaret yapıyormuş gibi çok miktarda iç çamaşırı alan Burhan Kuş, yeniden Halep’e gitti.

TV’YE GÖRDÜLER

Louai Sakka’
nın onu götürdüğü eve birkaç gün sonra Habip Akdaş da geldi. İlk patlama haberlerini televizyondan izlediler. Bu evde 5-6 ay kaldılar. Yerleri belli olmaması için ailelerini hiç aramadılar. Haftada bir veya 2 gezmek için dışarı çıktılar.

‘Yenge’ için kasede kayıt

SADETTİN Akdaş,
eylemlerin üstlenildiği CD’deki ses ve görüntünün ağabeyi Habip Akdaş’a ait olduğunu söyledi. Irak’ta Eylül 2004’te Habip Akdaş ve Muhammet Toktaş birlikteyken evin bombalandığını öne süren Akdaş, şunları anlattı: ‘Ağabeyim ağır yaralandı ve hastanede öldü. Üzerinden çıkan parayı ve resmini bana verdiler ancak, yine üzerinden çıkan vasiyetini vermediler. Gürcan Baç’a verilen bu vasiyetnamenin daha sonra bir bombardıman sırasında yandığını öğrendim. 2-3 gün sonra Gürcan Baç bana bir kağıt getirdi. ‘Bu kağıtta yazılanları okuyarak kasede kaydedelim ve gönderelim o zaman yengen (Cemile Akdaş) serbest kalır’ dedi. Bunun üzerine kağıtta yazılanları okuyarak walkman’e kaydettim.’

İlk hedef ABD Konsolosluğu

BURHAN
Kuş, ifadesinde ilk olarak ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’nu hedef aldıklarını, ancak çok sıkı korunduğu için bundan vazgeçtiklerini belirtti. Kuş, şunları söyledi. ‘Önce, Alanya’ya yolcu getiren bir İsrail gemisine saldırı planlanıyordu. Feridun Uğurlu Alanya’ya geldi, burada 2-3 gün bekledi ama geminin geç gelmesi ya da gelmemesi nedeniyle bu saldırıdan vazgeçildi. Yeni hedef İstanbul’daki ABD Konsolosluğu’ydu ama çok sıkı korunduğu için vazgeçildi.’

Bombacı: Güzel bir eylem oldu

İFADELERE
göre, bomba yapımında kullanılacak asidi Gürcan Baç buldu. Yaklaşık 60-70 litre asidi, satıcıyla
/images/100/0x0/55eb0581f018fbb8f8a5db2d
bağlantı kurup İkitelli’de tuttukları depoya, örgütün şoförü Burhan Kuş getirdi. Burhan Kuş, bomba yapımında kullanılan gübre örneğinin numunelerini Mersin’den aldı. Habip Aktaş, numuneleri suya koyup denedikten sonra 15-16 ton gübre almasını istedi. Mersin’de Erol adında birinden aldığı gübreyi kiraladığı bir kamyona yükleyip, İstanbul Gaziosmanpaşa’daki BP benzin istasyonunda Feridun Uğurlu ile buluştu. Gübreyi, Hamza Yerlikaya Spor Salonu’na giderken yol üstündeki depoya bıraktılar.

BORULARA DOLDURDULAR

Burhan Kuş,
Mersin’den geldikten sonra İkitelli’deki işyerinde Habip Akdaş ve Gürcan Baç’ın, işyerinin ortasındaki ocak koyarak kazanda bir şeyler kaynattıklarını, boru ve benzeri malzemelerle bir şeyler yaptıklarını anlatıyor. Bomba yaptıklarını sonradan öğrenmiş. İfadesine göre, bombalar borularla yapıldı. RDX doldurdukları, soba borusundan biraz daha dar boruların uçlarına ampul koydular. Boruları pamukla ve kağıtla sarıp, teneke kutulara yerleştirdiler. Teneke kutuları, siyah renkli bir madde ile doldurup ağzını bantla kapattılar.

HER ARACA 15 KUTU

Bu şekilde tam 60 kutu hazırlandı. Saldırıya katılan her araca 15 kutu yerleştirildi. Düzeneklerin tamamını Gürcan Baç yaptı. Eylem yerlerinin keşfini yaptığını söyleyen Burhan Kuş, firari sanıklardan Gürcan Baç’ın, İngiliz Konsolosluğu’na düzenlenen saldırıda, binanın yakınlarında bulunduğunu, kendisine, ‘güzel bir eylem oldu’ dediğini iddia etti.

‘Yıkacağız’ sözü vermişti

ABD kuvvetleri, direnişin en güçlü olduğu bölge olan başkent Bağdat’ta gözaltına aldığı Iraklıları Ebu Garib Cezaevi’ne doldurmuştu. İşkence görüntülerinin ortaya çıkmasıyla gözlerin çevrildiği ABD yönetimi, cezaevinin yıkılmasını gündeme getirmişti. ABD Başkanı George W. Bush, Ebu Garib yerine inşa edilecek yeni cezaevinin masraflarını Washington’ın karşılayacağını açıklamıştı.

İşkencesi ile meşhur olmuştu

SADDAM
Hüseyin döneminde işkenceleriyle ünlenen Bağdat’taki Ebu Garib Cezaevi, ABD’nin Irak’a müdahalesinin ardından bu kez işgal güçlerinin işkencelerine sahne olmuştu. ABD’li askerlerin Iraklı esirlere yaptıkları işkence görüntülerinin basına sızdırılmasıyla dünya kamuoyu ayağa kalkmıştı. ABD bunun üzerine işkenceye karışan birçok askeri cezalandırmak zorunda kalmıştı.
Ayşegül USTA
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!