Depreme karşı 25 bin kişi

Güncelleme Tarihi:

Depreme karşı 25 bin kişi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 1999 00:00

Haberin Devamı

Mimar ve gazeteci Ahmet Turhan Altıner'e göre bir afet durumunda herkes nasıl yardım edeceğini bilmeli. Altıner işte buradan yola çıkarak 25 bin kişiyi kapsayacak bir organizasyon modeli öneriyor.

Mimar ve gazeteci Ahmet Turhan Altıner'in, yaşadığımız deprem felaketindeki organizasyonsuzluğu bir daha yaşamamamız için bir önerisi var. 25 bin kişiyi kapsayacak bir organizasyona herkesi davet ediyor.

Bunun bir 'örgüt' olmadığını, şahsi bir çaba olduğunu da özellikle belirten Altıner, ‘‘Ben kendi yerimi bulabilmek için, Anayasal hakkım olarak, ben neredeyim, nerede olmak istiyorum'u bulmak istiyorum. Bunun için de birkaç arkadaşla oturup fikirlerimizi konuştuk. Ve bu öneriyi hazırladık’’ diye devam ediyor.

İyi günde ve afette

Altıner'in önerisi şöyle:

‘‘İhtisaslaşmış Hizmet Yönetimi’’ kanunla kurulmuş olacak. Üç ay içinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine dayandırılacak. ‘‘Bunun örnekleri Türkiye'de var. TRT'de nasıl yaptılarsa öyle düzenlenecek bir kuruluş. Özerk ve tüzel kişiliği olan bir kuruluş’’ diye açıklıyor.

Altıner ‘‘iyi günde ve afette’’ geçerli olacak bu öneriye ihtiyacı şöyle açıklıyor: ‘‘Önlem alıcı, telafi edici, süreklilik taşıyan, merkezi, mahalli, sivil tüm birimleri kapsayan özerk ve demokratik, siyasal olmayan bir organizasyona ihtiyaç var! Ben mahalle, şehir, metropol, bölge, ülke düzeyinde konsey haline gelinip, içsel ihtiyaçtan oluşacak bir danışma konseyini de öneriyorum. Başkanın kuracağı teşkilatla, mahalleden başlayarak yerel ve merkezi idarelerin, sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu, ulusalüstü denetime açık bir konsey olacak.’’

Neden buna ihtiyaç duyuyor? ‘‘Çünkü Türkiye'miz doğal afetlere açık durumda. Mevcut mekanizmalar afet ve sonrasında başarılı değil. Mevcut yasalar dağınık, anlık, yetersiz. Çözüm yerine çözümsüzlük hakim.’’

Peki bu öneri kabul edilirse nasıl işleyecek?

‘‘Resmi ve sivil bütün birimlerin katılımı sağlanmalı. Bu özerk kurum doğrudan doğruya gönüllü çalışanlarını harekete geçirecek. Örneğin bir deprem oldu. Konsey toplanacak. Orada zaten bütün sivil toplum örgütlerinden birer kişi olacak. AKUT'tan biri, kanserle savaştan biri gibi. Anında acil yardıma başlanacak. Vali'den güvenliğin sağlanması için yardım istenecek. Hasar tespit için gelen ekipler bu kuruluş tarafından denetlenecek. Doğru kişiler mi diye. Mesela bu depremde şehir plancıları tespit için geldi. Onlar mimarlık dersi bile okumuyor, hasar tespiti yapamaz. İnşaat mühendisinin, statikçinin işi o. Bunlar denetlenecek.’’

FAY HATTININ KALDIRILMASINA...

Altıner bir mimar. Ama çocukluğundan itibaren depremlerle yaşadı; 1951'de Erzurum Hasankale'de yaşanan depremin tam ortasındaydı. Depremle ilgili çalışmalar yaptı. 17 Ağustos'tan sonra yazdığında, çoğu insan tarafından ‘‘fıkra’’ zannedilen şu gerçek olay onun başına gelmişti: İller Bankası Altıner'i imar planı çalışmalarına katılmak üzere Konya'nın Zincirlikuyu kazasına gönderir. Belediye tarafından yapılan imar planında ticaret merkezinin tam fay hattı üzerinde olduğunu gören Altıner, belediye yetkililerini uyarır: ‘‘Bu merkezin altından fay hattı geçiyor, sonra başınız belaya girer.’’ Bunun üzerine Belediye Meclisi bir karar alır: ‘‘Ticaret merkezi kalsın, fay hattını kentin dışına çıkarın!’’ Ahmet Turhan Altıner Gediz depreminden sonra da yeni Gediz'in nereye kurulacağını araştırmak üzere bölgeye gönderilir. Bir bakar ki yeni Gediz'in kurulması düşünülen yer de fay hattının üzerinde. Uyarısı üzerine görevinden geri çağrılır. ‘‘Şimdi iki Gediz var ve ikisi de riskli durumda’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!