Demokrasi var sandım

Güncelleme Tarihi:

Demokrasi var sandım
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 1999 00:00

Haberin Devamı

Gölyaka enkaz. Bu yıkıntı içinde bir kadın var ki, hepten yıkık. Ailesine yardım için İsviçre'den gelen Fadime Usta, Düzce'de Başbakan Ecevit'e ‘‘Biz ne olacağız’’ diye sorunca, başına gelmedik kalmadı. ‘‘Demokrasi var sandım’’ diyen gurbetçi Fadime Usta'nın öyküsü bu.

20 yıl önce Bolu'dan Almanya'ya giden Hakkı Usta'nın 7 çocuğundan biri Fadime Usta. 19 yaşında İsviçre'de kasiyer olarak çalışmaya başlamış. Erkenden evlenmiş ve ailesine oradan yardım etmeye koyulmuş. Gölyaka'nın Açma Köyü'ndeki ailesini yalnız bırakmamış.

17 Ağustos felaketini duyar duymaz da koşmuş gelmiş yanlarına. İstanbul'a inince Türkler'den topladığı paralarla yardım malzemesi yüklemiş taksiye, soluğu Gölyaka'da almış.

Gördüğü manzara korkunç. Evleri yıkılan herkes gibi Usta Ailesi de perişan. Günlerce çadırda uyumuş, her yere koşmuş, yardım malzemesi almış.

İşte ne olduysa geçtiğimiz pazartesi günü olmuş. Fadime Usta temizlik malzemesi ve yiyecek almak için gittiği Düzce'den dönüşte yolun kapalı olduğunu görmüş ve Ecevit'in köy meydanında konuştuğunu öğrenmiş.

‘‘Hemen ben de gittim yanlarına, ‘Biz ne olacağız' diye sormak için’’ diyor.

ONURUM KIRILDI

Sormasıyla, isteklerini sıralamasıyla birlikte yaka paça karakola alındı Fadime.

Önce itiraz etti, fayda vermedi.

Savcılık onu evine gönderdiğinde dünyası başına yıkılmıştı.

Günlerce evinden alındı sorgulanmak için. Polisin eve gelmesinden rahatsızdı.

‘‘Ben gelirim, siz gelmeyin’’ dedi. Onuru kırılmıştı bir kez ve her gün biraz daha yıkılıyordu.

KORKU İÇİNDE

Gölyaka’ya ulaştığımda Fadime Usta'yı aradım. Herkes ismini biliyordu, ama yerini söylemek istemediler. Açma Köyü'ndeki Kızılay çadırlı bahçeye girdiğimdeyse annesinin gözü yaşlıydı.

‘‘Evimiz mahvoldu. Dolapların altından güçlükle çıkabildik, ama bizi esas yıkan kızın başına gelenler’’ dedi.

Kızını göstermek istemedi önce. Fadime saklanıyordu.

Korkuyordu konuşmaktan.

Güçlükle yanına vardığımda, ‘‘Konuşamam, korkuyorum; çünkü yurtdışına çıkarmayacaklarını söylediler. Ya gidemezsem evime, işime bir daha?’’ dedi.

Sonra birlikte dertleştik.

DEMOKRASİ DERSİ

- Ne dedin o gün Başbakan'a? Demokrasiden bahsettin, isteklerin oldu, nelerdi onlar?

Ne olacağımızı sordum Başbakan'a. İsviçre'den kredi alıp köyüme ev yaptırdım, depremde yıkıldı. Ailem mahvoldu. Sadece bunları sordum.

Ne adına sordun?

Demokrasi var zannettim.

Bu demokrasi dersini İsviçre'de mi öğrendin?

Biz orada her yere girip çıkabiliyoruz. Başbakanla, en üst düzeyle rahatça konuşabiliyoruz. İnsanların konuşma özgürlüğü var orada.

Şimdi ne öğrendin?

En azından şunu öğrendim. Düşüncemi söyleme özgürlüğüm yokmuş meğer.

Ne fark var iki ülke arasında?

Büyük fark var. Halkla polis iç içe. Polis halka karşı değil. Hakaret de etmiyor, hatta yardım ediyor.

Polis nezarete aldı seni, ne oldu?

Neler söylenmedi ki? Şimdi söyleyemem. Yardım almaya gelen kadınlara bile orospu çocuğu diyorlar, kulağımla duydum. Komiser, çadırda keyifleri yerinde diyor. Hiç depremden çıkan insanın keyfi olur mu?

Neden Başbakan'la konuşmak istedin?

Düzce'den yardım malzemesi almaktan dönüyordum, yol kapanmıştı. Ecevit'in konuştuğunu görünce hemen koştum, yanına gittim. İkinci Dünya Savaşı'nı anlatıyordu. Bugünkü felakette ne olacağız diye sordum. Arabayla geziyordu, gelin halimizi görün, gitmeyin dedim.

Ve başına iş açtın Fadime?

Dedim ama onlar bizim oylarımızla işbaşındalar.

Hiç oy kullandın mı?

Hayır, küçük yaşta gitmiştim, kullansaydım Ecevit'e verecektim. Çünkü Ecevit halkın derdinden anlayan bir başbakandı. İşçinin başbakanıydı, ama şimdi durum farklı. Şimdi gördüm ki konuşmak hataymış.

NE ÖRGÜTÜ?

Başındaki örtüsünü düzeltti, yıkık evin odasında konuşmasını sürdürdü.

Başka neler söyledin?

Hakkımızı arayalım dedim. Devlet bizi dinlemiyorsa biz onun ayağına gidelim dedim. Ama söylediğim konuyu bambaşka bir alana çektiler ve benim organize gönderildiğimi söylediler.

Örgüt deniliyor. Bir örgüte bağlı mısın?

Kesinlikle hayır. Polisteki ifademde bana zorla örgüt bağlantısı suçu verilmeye çalışılıyor. Benim örgüt mörgütle ilgim yok. Tesadüfen Ecevit'in konuşmasının üstüne gittiğime inandıramadım. Zorla ifadem değiştirilmek istendi ve imzalamam istendi. Gölyaka komiseri zorladı. İsteseler Zürih Konsolosluğu'ndan öğrenirlerdi.

Dayak, işkence?

Dayak yemedim ama kolumdan canım yandı. Çok hakaret ettiler.

Polis nasıl olur da kadına böyle muamele yapar. Bize orada insan gibi davranıyorlar. Yabancı olduğumuz halde bir şey oldu mu, önce devlet sahip çıkıyor.

RAHŞAN HANIM AFFEDER

Avukat istemedin mi?

Konuşmam dedim. Avukat istedim, ne avukatı dediler.

Kim davacı oldu senden?

Başbakan'ın korumalarıymış.

Rahşan Ecevit de oradaydı. Belki senin için de af ister?

Hata mıydı yaptığım bilemiyorum.

Demokrasi adına hata etmişsin Fadime?

Ama insanlar susarak sorunlarını çözemezler ki. Felaket yaşadık, demokrasi şimdi daha çok lazım. Ne var ki hata etmişim.

Her yönden yıkılmıştı genç kadın. Henüz 28 yaşındaydı, ama gözlerinde ışık yoktu.

Bundan sonra ne yapacaksın, diye sorduğumda, yağmurla daha da fışkıran Gölyaka'nın yeşiline bakıp uzaklara daldı.

Türkiye'ye bir daha gelmeyi düşünmüyorum. Oysa 3-4 yıl sonra kesin dönüş yapacaktım. Bunları yaşadıktan sonra ne yapabilirim ki?..

Peki İsviçre'de mutlu musun?

Yabancıyım ama mutluyum. Eşim, işim ve evim var. Beni insan yerine koyuyorlar. Bu yetiyor bana.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!