Davulcunun isyanı

Güncelleme Tarihi:

Davulcunun isyanı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 30, 1998 00:00

Haberin Devamı

3 Ağustos'ta yeni bir albüm klipsiz-tanıtımsız, tantanasız çıktı piyasaya. 30 yıl boyunca bir ünlü ismin davulcusu olan Cengiz Teoman Şehr-i İstanbul'la (A Tribute to a Metropolis) bu kez kendi müziğini sunuyor.EMI etiketli albüm önümüzdeki yıl içinde çeşitli ülkelerde de satışa çıkacak.

Cengiz Teoman Türk Müziği'nin isimsiz kahramanlarından biri. 1968'de Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması'nda Atatürk Erkek Lisesi'ni temsil eden ‘‘Yaratıklar’’ grubunda yer alan 15 yaşında bir davulcuydu. Yaşıtlarına göre deneyimliydi. Daha 13 yaşındayken zamanın ünlü orkestrası Yalçın Ateş Beşlisi'nde çalmıştı. Milliyet yarışmasında birinci olamadılar ama birkaç yıl sonra tanıştığı Şerif Yüzbaşıoğlu ve Burhan Tonguç, ‘‘kalpten çalan çocuğu’’ nota bilen bir müzisyene dönüştürdü.

MÜZİK EMEKÇİSİ

1970'de Cem Karaca ve Kardaşlar'a uzanan süreç içinde Grup Bunalım'la unedergrourd ve Türkçe sözlü rock çalışmaları yaptı. Sonraki yıllarda da Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası, Grup Karma, İstanbul Gelişim Orkestrası müzik serüveninin kilometre taşları oldu. Nükhet Duru, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer gibi ünlü isimlere eşlik etti.

30 yıllık müzik emekçisi Cengiz Teoman şimdi dünya standardında bir albümle kendi müziğini sunuyor. Cengiz Teoman Şehr-i İstanbul'u (A Tribute to a Metropolis) bir müzik türüne sokmak istemiyor. Daha doğrusu müziği türlere ayırmıyor: ‘‘World Music işte, ille de bir ad takacaksak, şeker veya başka bir şey diyebiliriz.’’ Albümde funktan, reggaeden caza uzanan altyapılar ve daha önce duyduğunuzu düşündürecek kadar yalın, akıcı, bizden melodiler kulağa çarpıyor. Şarkılar bütünlüklü, sentez diye yapılan kolajlara benzemiyor. Albümde beklenilenin aksine, vurmalılar pek ön planda değil, saksofon, trompet, trombon, kanun, ud ve ney melodileri sürüklüyor. Albümde yüksek tempolu ve komplike melodiler yok. Bunun için iki neden öne sürüyor Cengiz Teoman: ‘‘Öncelikle insanları müziğime ısındırmak istedim. Tempo ne çok düşük ne çok hızlı. Ne sağcıyım ne solcu. Stereo denen bir şey var hayatta. Konserde iki kolonu ortalayarak oturursan müziğin en iyi halini duyarsın’’

Albüme destek veren bir çok önemli müzisyen var: İsmail Soyberk, Erdem Sökmen, Cengiz Köroğlu, Erdinç Şenyaylar, Sadun Ersönmez, Ümit Kuzer, Ercan Irmak, Göksel Kartal, Mustafa Süder, Özcan Şenyaylar, Yalçın Ateş, Şenova Ülker, Levent altındağ, Aycan Teztel, Sevingül Bahadır, Cihan Okan, Demet Söz, Fuat Güner, Serdar Şensezgin, Özkan Uğur. Özkan Uğur da daha konuşmayı öğrenmeden vokal yapmış!

Teoman, doğup büyüdüğü şehre veda ediyor bu albümle. Grup Bunalım yıllarındaki gibi iyimser değil: ‘‘68'de saç uzatmaya çalışırken, komuşlar gürültüden şikayet ettiğinde bunalımdaydık ama iyimserdik. 10 sene sonra herşey düzelecek diye bekliyorduk. Ama müzik de gitti, şehir de gitti, memleket de gitti...’’

KİMSE İNANMADI

Şehr-i İstanbul duygu olarak biraz karamsar olsa da duruş itibariyle iyimser. Cengiz Teoman, varını yoğunu bu albüme yatırarak, pop furyasının kaymağını yiyen çağdaşlarına isyan ediyor. Ayrıca ‘‘dünyaya açılıyorum’’ diye ortaya çıkanlara bu işin nasıl yaplacağının ipuçlarını veriyor: ‘‘Yurdışında satışa çıkacak işler kendi yemeğimizi batının kaşığıyla yemeye benziyor. Ben, yemeğimi batıya kendi kaşığıyla yedirmeyi düşündüm’’.

Albümün çıkış serüveni de ilginç: ‘‘Albüm geçikti, çünkü hep kullanılıyordum. Ekonomik koşullar ortada. Parasız kalınca mecburen Sezen'e, Nilüfer'e, ünlü birilerine çalıyordum. Dolayısıyla kendime zaman ayıramıyordum. 1986'da albümü düşünmeye başladım. 10 yıl sonra realize edebildim. Çünkü zor Türkiye'de böyle birşey yapmak. Bu albümü yaptığımda kimse inanmadı bana. Hiçbir firma okey çekmedi. Sadece EMI'dan eski dostum Ümit Güner, yabancıların beğenisinin de etkisiyle inandı bana. Davulcu olmak da bir dezavantaj. Eski bir laf vardır o hala geçerli: '4 müzisyen bir davulcu'. '96'da bilgisayar başında aranjmanlara başladım. 9 ay eve kapandım. Bu süre de müzisyenleri de kafamda belirledim. Sağolsunlar onlar da beni kırmayıp desteğin ötesinde gönül verdiler. 9 ay sonunda ortaya 47 beste çıktı. 10 beste dışındakileri müzikal bulduğum için albüme koymadım, biraz çekindim. Bu albüm bir ısınma olacak’’

Cengiz Teoman'ın bundan sonraki hedefi albümün ‘‘patlayacağını’’ tahmin ettiği bir yıl sonra görsel yönü de düşünülmüş ciddi bir konser düzenlemek. İkinci albüm içinse aralarında blues'ların da bulunduğu besteler hazır bekliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!