Çocuklarımın üzerine yemin ederim ki

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarımın üzerine yemin ederim ki
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 29, 2002 00:00

ANAP Lideri Mesut Yılmaz, "Beyaz Enerji'de gocunacak halim olsaydı, jandarmaya, savcıya kafa tutabilir miydim" dedi. "Gelecek kaygım yok. KardeÅŸim zengin, ailem zengin. Servet hırsım yok" diyen Yılmaz, "iddiaların fısıltı gazetesiyle yayıldığını ve fısıltı gazetesinin Hürriyet'ten daha etkili olduÄŸunu" savundu.Mülakat tarihi: 24 Eylül 2002 SalıKatılan Hürriyet mensupları: ErtuÄŸrul Özkök, Oktay EkÅŸi, Bekir coÅŸkun, Emin ÇölaÅŸan, Tufan Türenç, sedat Ergin, Muharrem Sarıkaya, Nuray BabacanÖZKÖK: ANAP anketlerde oldukça düşük bir yüzdede duruyor. Partinizin durumunu nasıl görüyorsunuz?- Biz bundan bir ay önce bir araÅŸtırma yaptırdık. AraÅŸtırmada yüzde 48 kararsız çıktı. AKP yüzde 22 idi. Biz yüzde 5'tik. CHP yüzde 14'tü. DiÄŸer partilerin hepsi barajın altındaydı. Ben MKYK'da yapılan araÅŸtırmaların  bazılarının güdümlü olduÄŸunu söyledim. Ben ÅŸunu söylüyorum: Tercih kullanan seçmenlerin büyük kısmı, zaten hükümete tepki duyan ve adresini belirleyen seçmen. Çok büyük maniplasyon olmazsa, AKP ve CHP'nin oylarında büyük sıçrama olamaz. Kararsız yüzde 48, ekonomik programın yüküne raÄŸmen henüz tercihlerinden kopmamış seçmen. Biz kendi çıkışımızı o seçmende görüyoruz. Onların muhtemelen tepki ve öfkeyle deÄŸil, daha çok sayduyu ile gelecek kaygısıyla sandık başına gideceklerini düşünüyoruz. Biz onları kazanabilirsek, baraj deÄŸil, yüzde 20'ye yakın oy alabiliriz. Potansiyel olarak bu mümkün.Geçen seçim aldığımız oy bizim normal oyumuz deÄŸildi. Geçen seçime kötü koÅŸularda girdik. Büyük oyu da DSP'ye kaptırdık. Apo olayı nedeniyle.BARAJ ALTINDA KALIRSAK GEREĞİNÄ° YAPARIMÇÖLAÅžAN: Partiniz baraj altında kalırsa, genel baÅŸkan olarak ne yapmayı düşünüyorsunuz?- Seçim sonucu ne olursa, ben de onun gereÄŸini yaparım. Åžimdiden bir ÅŸey söylemem. Geçen seçime oranla ne oy aldığımıza bakarım, partinin geleceÄŸi açısından bakarım, ona göre karar veririm.ÖZKÖK: Bu durumda siyaseti bırakır mısınız?- ANAP'ın Türk siyasetine gerekli olduÄŸuna, kalıcı olduÄŸuna ve Türk siyasetinin ANAP'a ihtiyacı olduÄŸuna en ufak bir kuÅŸkum yok. KiÅŸisel olarak ne olursa olsun siyaset yapacağım diye bir anlayış içinde deÄŸilim. Kendimi siyasete mahkum görmüyorum. 20 yıllık bir siyasi birikimim var. EÄŸer ülkenin bundan yarar göreceÄŸine inanırsam devam ederim.ÖZKÖK: Anketleri güvenilir buluyor musunuz?- Benim anketler konusunda şöyle bir hatıram var. Geçen seçimlerden önce Baykal'la son karşılaÅŸmam benim onu CHP Genel Merkezi'nde ziyaretimle oldu. Seçimlerden 5 ay önceydi. Baykal'la son görüşmemiz odur. Ä°ki saat süren bir görüşme yaptım. Seçimle ilgili çok ÅŸey konuÅŸtuk. Bana dedi ki, 'Sizin için çok üzülüyorum' dedi. 'Biliyorsunuz, anket konusunda çok tecrübeli arkadaÅŸlar var' dedi. O zaman Bülent Tanla yardımcısı. 'Sizin durumunuz çok vahim' dedi. 'Barajı geçemiyorsunuz.' 'Sizin durumunuz nedir?' dedim. 'Biz Fazilet'in üç puan önündeyiz.' Birinci onlar, ikinci Fazilet. O zaman beni teselli etmiÅŸti.COÅžKUN: O zaman eyvah dediniz mi?- Ben o zaman CHP'nin Meclis'e girememesine üzüldüm, Ama Baykal'ın girememesine deÄŸil.BAYKAL EGOSUNU AÅžAMIYORERGÄ°N: Baykal ile sorununuz nedir? Kimyanız mı uyuÅŸmuyor?- Ben kendi yaÅŸadığım tecrübelerden ÅŸu noktaya geldim ki; insanlar ancak kendi egolarını aÅŸtığı ölçüde ülkeye katkıda bulunabilirler. Deniz Bey hiç bir zaman egosunu aÅŸamıyor. Hiç kimsenin egosuna raÄŸmen ülkeye hizmet edebileceÄŸine inanmıyorum. Hiç kimse pür idealist deÄŸil, herkesin kiÅŸisel hesabı vardır. Ama herkesin o kiÅŸisel hesaptan arta kalan ülkeye verebileceÄŸi bir ÅŸey vardır. Ben maalesef onu Baykal'da göremedim.BAYKAL'LA KOALÄ°SYON KURMAMAK İÇİN DUA EDERÄ°MÇÖLAÅžAN: KiÅŸi olarak pek hoÅŸlanmıyorsunuz herhalde?- Geçen gün DSP'den birisiyle beraberdim. Ä°smi lazım deÄŸil, eÄŸer iki parti kalsa biri Baykal'ın CHP'si, diÄŸeri AKP olsa, oyumu AKP'ye verirdim dedi.ÇÖLAÅžAN: Siz olsanız kime oy verirdiniz?- Ben o durumda sandığa gitmezdim.ÇÖLAÅžAN: Tansu Çiller'de bunu gördünüz mü? Ondan da pek hoÅŸlanmazsınız?.- Yani siyasetçiler birbirlerine rakiptir. Birbirlerinden pek hoÅŸlanmazlar. Ama hiç kimse için bu kadar net konuÅŸmam.COÅžKUN: Demek ki, koalisyon kurmak zorunda kalsanız, bir yanda Çiller, diÄŸer yanda Baykal olsa, Baykal'la yapmazsınız...- Baykal'la bir koalisyona mecbur kalmamak için dua ederim.TANSU HANIM'LA BÄ°RBÄ°RÄ°MÄ°ZÄ° AKLAMAK İÇİN ANLAÅžMADIKSADECE BAYKAL'IN OYUNUNU BOZDUKÇÖLAÅžAN: DYP ile ANAP arasında ne fark var aranızda?- Yapılan araÅŸtırmalar iki parti arasındaki geçirgenliÄŸin en az olduÄŸunu ortaya koydu. Geçen seçimlerde ANAP'a oy verdim, bu seçimlerde DYP'ye vereceÄŸim diyenlerin oranı yüzde sıfırlarda. Partililerin böyle hissetmelerinde bizim de liderler olarak bizlerinde katkısı olmuÅŸ olabilir.Farka gelince, biz asılız, onlar taklit. Biz öncüyüz onlar takipçi. Biz 83'de serbest piyasa ekonomisi esastır derken, o gün çıktılar, bunlar Türkiye'ye uygun deÄŸil, Türkiye karma ekonomi olmalı dediler. Aradan geçen zaman zarfında, bugün geldiler bizde serbest ekonomiyi savunuyoruz diyorlar. Åžimdi siz burada bana aranızda ne fark var diye sorabilir misiniz? Samimiyet farkım var, öncülük farkım var, orjinallik farkım var. Daha ne farkım olsun. Çiller, Demirel'in prensiyken, söylediklerini çıkarın TRT arÅŸivlerinden bakın, biz bu noktada baÅŸtan beri buradaydık. Onlar dün geldiler. Fark nedir? Åžartların zorlamasıyla bazı ÅŸeyleri kerhen benimserseniz, uygulamada aynı performansı gösteremezsiniz. Bu hükümette bunu çok iyi gördüm. Çok yapısal reformlar yaptık. Ama koalisyon ortaklarımız kafa yapısı itibariyle bunu benimsemiyordu. Hepsi ÅŸartların zorlamasıyla oldu. Biz yapısal reformları 1994'den beri savunuyorduk. Türkiye bu krizi yaÅŸamasaydı, malesef bu yapısal reformlar hayata geçirilemeyecekti. Her ÅŸerden bir hayır doÄŸar derler. Bu kriz de buna yardımcı oldu.ÇÖLAÅžAN: Çiller'le siyasi rakip olarak çekiÅŸtiniz. Ama 1999 seçimleri öncesinde, birbirinizi karşılıklı olarak akladınız? Bundan piÅŸman mısınız?- Emin olun ki, böyle bir pazarlık, karşılıklı görüşme falan olmadı. Sadece ÅŸu oldu: O zaman bizim ve DYP'nin grup baÅŸkanvekilleri bir araya geldiler. 'Bu Deniz Baykal ikimize de oyun oynuyor. Ä°kimize de mezar kazmak istiyor. Bu durumu kötüye kullanıyor. Oyuna gelmeyelim. Oyuna gelirsek zarar görürüz'' dediler. Ne benim, Tansu Hanım'la aramda trafik oldu, ne de parti düzeyinde bir temas oldu. Yalnızca Baykal'ın tahtaravallinin ortasındaki bir parti olarak, her iki partiye de yara vermeye çalışmasını önlemek için tedbir alındı.Nitekim ben BaÅŸbakan Yardımcısı olmadan önce 13 soruÅŸturma tekrar gündeme geldi. Hatta ikisinde MHP'lilerin de desteÄŸi oldu. EÄŸer bu komisyon konularında, hakikaten saklanabilecek, saklanması gereken en ufak bir ÅŸey olsaydı, orada her partinin temsilcisi vardı, kimse kimsenin gözünün yaşına bakmazdı. Ä°ncir çekirdeÄŸini doldurmayacak ÅŸeyler olduÄŸunu gördüler.ÇÖLAÅžAN: Yani Tansu Çiller mal varlığı konusunda temizdi, onu mu diyorsunuz?- Oradaki hadise, maalesef bizim yasal sistemimiz içerisinde müeyyide uygulanacak bir ÅŸey deÄŸildi. Bu ancak siyasi ahlak açısından önemli bir durumdu. Bir devletin bir bakanı yurt dışında mal edinebilir. Yasal açıdan suç deÄŸil, ama siyasi ahlak açısından tartışılabilir. Yasal olarak maalesef yapılacak bir ÅŸey yoktu. Ama siz eleÅŸtirmekte serbestsiniz. Ben yaparsam beni de eleÅŸtirin. Bana göre, ülkeyi yöneten kiÅŸinin ülkesi dışında gayrimenkul almaması gerekir. Ãœlkeyi yönetmeye talip birinin devletini yurt dışında mahkemeye vermemesi gerekir. Ancak bunların hepsi bıçak sırtı ÅŸeyler.BASIN ÖRGÃœTÃœN MORALÄ°NÄ° BOZDU, MORALLER YENÄ° YENÄ° DÃœZELÄ°YORÖZKÖK: Seçimden sonra gerekirse AKP ile koalisyon yapabilirmisiniz?- Seçim sonuçlarını görmeden varsayıma dayalı bir ÅŸey söylemem.TÃœRENÇ: Örgütün morali seçim öncesi nasıl?- Örgütün morali basının sayesinde bozuktu. Åžimdi toparlıyorum. Hakikaten bir ara barajın altında olduÄŸumuz endiÅŸesine düşmüşlerdi. Bizden de fazla ses çıkmadı. Biz AB iÅŸleri nedeniyle pek siyasi çalışma yapamamıştık. Örgütün morali ÅŸimdi yavaÅŸ yavaÅŸ düzeliyor. En görkemli aday tanıtım toplantısını biz yaptık. Onu telafi ediyoruz. Ancak önemli olan örgütünde katkısıyla kamuoyunu düşünmeye sevk etmemiz gerekir. Sandığa gitmeden önce öfke deÄŸil mantıkla oy kullanmaları lazım.MEDYA AKP-CHP Ä°KÄ°LEMÄ°NE ZORLUYORBABACAN: Örgütün moralinin bozulmasında sizin hatalarınızın, partiden kopmaların, yapılan yanlışların hiç mi payı yok?- Var tabii, ama medyanın etkisi daha fazla. Medya oyunun parçası haline geldi. AKP'yi olduÄŸundan güçlü gösterip, ondan kurtuluÅŸ yolu olarak da olduÄŸundan güçlü gösterdiÄŸi CHP'yi öne sürdü. Seçmeni ikileme zorlamak istiyor. Bu ikilem, Türkiye'yi düzlüğe çıkarmaz, belirsizliÄŸe götürür.4 KASIM'DA MEÅžRUÄ°YET SORUNU ÇIKABÄ°LÄ°RBu seçimde öyle bir tablo ile karşılaÅŸabiliriz ki, yüzde 22 alan parti, anayasayı deÄŸiÅŸtirecek bir çoÄŸunluÄŸa sahip olabilir. Bu AKP olabilir. Bir veya iki partinin barajı geçmesi durumunda dahi bu sonuç doÄŸabilir. Türkiye istikrar için seçime gitmiÅŸken, 4 Kasım'da Türkiye yeni seçimi tartışmaya baÅŸlar. Bugüne kadar hiç bir seçimde çarpıklık yaÅŸanmadığı için bir rejim sorunu, bir meÅŸruiyet sorunu gündeme gelmedi.Bunu önlemek için ne yapılması gerekiyorsa, bunu yapmak gerekir. bu sonuç, tek başına iktidar olacak partinin iÅŸine de yaramaz. Bu tabloda yüzde 60'ın Meclis'e girememesi tehlikesi var.Ä°TTÄ°FAK EN UYGUN YÖNTEM, BARAJI DÜŞÜRMEK GEREKMEZTÃœRENÇ: MHP, 3 Kasım tarihini ortaya attığında o zaman niye itiraz etmediniz? Niye uyarmadınız?- Hepsini uyardım, ortaklarıma söyledim. Ancak o dönemde benim önceliÄŸim AB Yasaları'nın geçmesiydi. EÄŸer erken seçim kararı alınmasaydı, AB paketini çıkarmamız mümkün deÄŸildi. MHP, 'Birine göz yumarım, iki tanesi olursa hükümetten ayrılırım' dedi. Bana göre o zorluk nedeniyle yaptığımız iÅŸ doÄŸrudur. Bana göre tüm faktörler dikkate alındığında en uygun olan ÅŸey hala ittifaktır. Yüzde 10 barajını dışarda savunmakta zorluÄŸumuz var, ama ittifak yüzde 10 barajının doÄŸurduÄŸu sakıncaları da ortadan kaldıracağı için en kolay uygulayacağımız ÅŸeydi.DYP VE YTP Ä°LE Ä°TTÄ°FAK OLABÄ°LÄ°RÖZKÖK: Siz kiminle ittifak yapmayı düşünürsünüz?- Vallahi, bir kaç parti ile ittifak yapabileceÄŸimizi düşündüm. Ancak hiçbiriyle temasım olmadı. Bizim gibi merkeze yakın olan partiler olabilirdi, DYP ile olabilirdi, YTP ile olabilirdi. Ancak hiçbiriyle görüşmedik.EKŞİ: MHP çekilsin talebiniz oldu. Bu zor bir talepti. Ardından bizde çekilebiliriz dediniz. Bunları size söyleten neydi?- MHP'nin AB konusundaki tavrı kendi açısından tutarlı ancak bizim açısımızdan kabul edilemezdi. 99 Aralık'daki Helsinki Zirvesi'nden bu yana böyleydi. Zirve günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısına dışarda olduÄŸum halde BaÅŸbakan beni de çağırdı. Orada MHP'nin ikilemini gördüm. Bunu yüksek sesle dile getirmediler. Ben kararın kabul edilmesi gerektiÄŸini savundum. DSP destek verdi. MHP rezervini dile getirmekle beraber engel olmadı.Zorluk Ulusal Programın kaleme alınmasında ortaya çıktı. Katılım Ortaklığı Belgesi'nin açıklanmasının ardından bizim Ulusal Programı hazırlamamız bir kaç ay geçikti. Aslında biz bu geçikmeyi çok iyi kamufle ettik. MHP ile o zamandan baÅŸlayan pazarlıklar geldi, son AB Paketi'nde MHP'nin itiraz ettiÄŸi konularda odaklandı. Ölüm cezası, anadilde eÄŸitim ve anadilde yayın konularında. Ulusal Program da uzlaÅŸma saÄŸlanması için öyle kaleme aldık ki; Katılım Ortaklığı'nda ki net talepleri karşılamıyordu. AB dedi ki; Sizin Ulusal Programı'nız bazı konularda Katılım Ortaklığı ile örtüşmesede, biz bunu kabul ediyoruz. Biz bu farklılığın farkındaydık.Bu farklılık hep önümüze çıktı. MHP, Nuh dedi Peygamber demedi. Hakkını vermek gerekirse BaÅŸbakan bu konuda yapılabilecek herÅŸeyi yaptı. En son dönüm noktası BaÅŸkent Hastanesi'nde yapılan zirvedir. Bu zirvede BaÅŸbakan, Devlet Bey'e dedi ki; 'Çok rica ediyorum bu konuda direnmeyin.' Bahçeli, 'Hayır tavrımız sürüyor' dedi. 'Bu konuda size destek olamayız. Siz bizim dışımızda halledebilirsiniz' dedi. Üç gün sonra Çankaya Köşkü'deki zirve oldu, Bahçeli tavrını kesin ortaya koydu. Ben konuÅŸtum tüm konuÅŸmacılar bana destek verdi.Bahçeli yeniden sözaldı. Bu konuda kendileri dışında bir çoÄŸunluÄŸun oluÅŸtuÄŸunu, hükümetin de bu çoÄŸunluÄŸa görev kurulması gerektiÄŸini kendilerinin buna kesin karşı olduklarını söyledi. Şöyle dedi; 'Bizim dışımızda Meclis'teki siyasi partilerin konsensüs içinde oldukları anlaşılıyor. Biz bu kararların alınmasına karşı çıkarız, bu kararları alan hükümetin içinde yer almayız. Bizim dışımızdaki çoÄŸunluk isterse bir hükümet kurabilir' dedi.O tarihten itibaren MHP'nin tutumu netleÅŸti. Bahçeli daha sonra yaptığımız toplantıda, ''Ölüm cezasını bizim dışımızda çıkarabilirsiniz. Ama diÄŸer meselelerde yayın ve eÄŸitim meselesini de Meclis'e getirin bizim dışımızda çıkarırsanız bu hükümet varlık nedenini kaybeder. Biz bunun içinde yeralmayız.' Biz yeni bir hükümet arayışının nereye gideceÄŸini de kestiremiyoruz. Bu hükümet içinde bu iÅŸi nasıl aÅŸarız diye uÄŸraşıyoruz. En son geldiÄŸimiz formülde Bahçeli dedi ki; 'Uyum Yasası olarak ne istiyorsanız getirin, biz oy vermeyiz. Bizim oy vermemizi istiyorsanız, bunu parçalayın' dedi. 'Paketi ayırın' dedi. 'DiÄŸerlerine destek verelim' dedi. Biz diÄŸer partilerle konsensüs saÄŸlayınca hepsini getirdik. Ya çıksın ya çıkmasın diye.MHP öyle bir tavra girdi ki; 'Bize raÄŸmen bu kanunları çıkarırsınız burada yeni bir ÅŸey söylüyorum. Bizim bunu hükümet meselesi yapmamız seçim kararı alınmış olmasına ve hükümetin 2 aylık seçim hükümetine dönüşmüş olmasına baÄŸlı. Ä°ki aylık seçim hüükmeti zamanında zaten bu kanunlar uygulamaya girmez'. Bahçeli, 'Zaten Alman seçimlerinin ne getireceÄŸi de belli deÄŸil. Aralık'ta da göreceksiniz bize müzakare takvimi vermeyecekler' dedi.Ä°ÅŸler öyle geliÅŸmedi, MHP'nin muhalefetine raÄŸmen diÄŸer partiler, kamuoyunun da baskısıyla pakete destek verdiler. Bazı tavır deÄŸiÅŸiklikleriyle. Paket geçince biz hükümeti bozma riskine uÄŸramadan kanunları geçirmiÅŸ olduk. Önümüzde bir tek kanunları uygulama meselesi kaldı. Paketi geçirdikten sonra AB, bize 'Kanun çıkarmakla yetmez, uygulamayı görmek gerekir' dedi. 95'deki Madrid Kriterleri'ne göra bu söylenen doÄŸru.Ne yapalım diye düşündük. Dedik ki, 'Bakanlar Kurulu kararına baÄŸlı olmayan dil yönetmeliÄŸini hemen çıkarabiliriz' dedik. Dil yönetmeliÄŸi, yayın yönetmeliÄŸi, vakıflar yönetmeliÄŸi çıkartabilirdik. Sessiz kalınsaydı, bu ÅŸekilde Aralık'a kadar gidebilir ve AB'ye diyebilirdik ki; 'Biz kanunları çıkardık, uygulama yönetmeliklerini de çıkardık, Uygulamayı da kısmen baÅŸlattık' diyebilirdik. AB temaslarımda da bunu sık sık söyledim. Öğretmen yetiÅŸtirmemiz lazım, altyapı hazırlamamız lazım dedim. Onlarda anlayışla karşılamaya baÅŸladılar. Ta ki, MHP Anayasa Mahkemesi'ne baÅŸvurana kadar. MHP, 'Biz Yargı sonuçlana kadar bunu dondurduk' dedi. Yani AB'nın kulağına kar kaçırdı.Yarın Ä°stanbul'daki azınlık vakfı bize gelse, 'Malvarlığı aldım bunun tescilini yapın dese', bu konu Bakanlar Kurulu'na gelse, Bakanlar Kurulu imzalamayacağı için. AB bize diyecek ki; 'Rum Vakfı'nın ÅŸu tarihte yaptığı müracat Kanun'a uygun olduÄŸu halde Bakanlar Kurulu tarafından uygulamaya geçirilmedi' diyecek. Derneklerle ilgili kararlar da böyle.Ulusal Af Örgütü'nün Türkiye'de ÅŸube açması konusu bu tartışmalar olmadan önce Bakanlar Kurulu gündemine geldi ve bu karar çıktı. Åžimdi nasıl imzalanmayacak bunu anlamıyorum. Bakanlar Kurulu'nun kanunu uygulamamak gibi bir yetkisi yok.Katılım Ortaklığı Belgesi'nde azınlık vakıflarıyla ilgili konular yer alıyor. MHP karşı çıktığı için Ulusal Programdan çıkartıldı. Son çıkan kanunda bu talebi yerine getirdik. MHP, 'Ulusal programda yok, siz benim dışında yaptınız' diye bilir. Ama hükümetin kanunları uygulamamak gibi bir yetkisi yok. Onun için MHP'nin çekilmesi gerekir dedim.ECEVÄ°T'Ä° DIÅžLAYACAK ARAYIÅžLARA GÄ°RMEDÄ°MSADECE ÖZKAN'IN BÄ°RAZ DAHA ÖN PLANA ÇIKMASINI ARZULADIMEKŞİ: Ecevit'in saÄŸlık sorunları gündemdeyken, sizi hükümet senaryolarının içinde gösterdiler?- Bakın çok açık söyleyeceÄŸim. Kurumsal, partisel hiçbir temas olmadı. Ama ÅŸimdi sizin gibi otururken, dostlarla fikir jimnastiÄŸi yaparken, kulağımıza şöyle senaryolar geldi: Ecevit'in saÄŸlık durumu o kadar kritik durumda ki, Ecevit bir sürpriz yapacak, parti kongresini toplayacak, yerine birini tayin edecek. Bu iÅŸ sadece DSP'nin iradesi deÄŸil. Bu hükümette üç koalisyon ortağı var. EÄŸer, Ecevit böyle bir karara varırsa, bu hükümetin devam edebilmesi için asgari hangi uzlaÅŸma formülleri düşünülebilir. Bu konuda zaman zaman egzersiz yaptık.Hiçbir zaman Ecevit'i ikame edecek bir arayış içinde olmadım. Hatta Bahçeli'yi çok sinirlendiren, DerviÅŸ'li senaryo gündeme geldiÄŸi zaman, ben sırf Ecevit'i zor durumdan kurtarmak için, doktorların bu konuda Ecevit'in saÄŸlık durumu yerindedir diye kamuoyunu tatmin etsinler dedim. Ancak MHP bunu tersine kullandı. MHP dedi ki; 'Yılmaz, BaÅŸbakan'dan saÄŸlık raporu istiyor.' Benim gerçek niyetimi soruyorsanız? Benim gerçek niyetim. EÄŸer mümkünse saÄŸlık durumu engel deÄŸilse, görevine devam etmesi. Ama saÄŸlık durumun yarattığı handikapların telafisinin de yapılması. Ben burada Hüsamettin Özkan'ın daha ön plana çıkması, BaÅŸbakanın bazı yetkilerini ona devretmesini düşündüm. Ä°ÅŸlerin aksayacak noktaya gelmemesini istedim.MHP YANILGIYA DÜŞTÃœ VE 'ERKEKLÄ°K BENDEKALSIN' DÄ°YE SEÇİM Ä°STEDİÇÖLAÅžAN: BaÅŸbakan o günkü saÄŸlık sorunlarıyla görevini sürdürebilir miydi? Sizin kiÅŸisel görüşünüz neydi?- Zaman zaman ben de, tedbir alınmazsa görevini sürdüremez noktasına geldim. Ama hiç bir zaman, MHP'nin yanıldığı ÅŸey ÅŸu- hiçbir zaman MHP'yi hükümetten dışlayacak arayışın dahi içinde olmadım. O zaman Bahçeli zirveye geldi, 'Frankfurt yaklaşımında bu iÅŸin kotarıldığını söylüyorlar' dedi. Ben, 'Frankfurt'ta Çiller'le merhabalaÅŸmadık bile. Tayyip Bey'le görüşmedim.' Biz oradan geldik üç gün sonra Bahçeli Franfurt yaklaşımından söz etti. Bugüne kadar söyledikleriyle birleÅŸtiriyorum. Demek ki, Ecevit'siz ve MHP'siz bir hükümetin kotarıldığını, bunun arkasında da basının, TÃœSÄ°AD'ın olduÄŸunu düşündü. Beni hükümetin dışına çıkaracaklar, 1,5 yıllık bir hükümet kuracaklar. Bu programın tüm ceremesini ben çektim. Beni muhalefete atacaklar. MHP olarak seçimlere zor koÅŸullarda gideceÄŸim. Erkeklik bende kalsın, seçime hükümette gideyim diyerek 3 Kasım önerisini ortaya attı.DERVÄ°Åž BAÅžBAKANLIÄžA ECEVÄ°TYERÄ°NE CEM'Ä° Ä°STÄ°YORDUÇÖLAÅžAN: Siyasi senaryoları gündeme getiren DerviÅŸ, sizce hükümetin içinde bir Truva atı mıydı?- DerviÅŸ'le ben üç kez ikili konuÅŸtum. DerviÅŸ'in dile getirdiÄŸi, Ecevit'in gönüllü olarak BaÅŸbakanlığı Ä°smail Cem'e bırakmasıydı. Tam bu cümlelerle olmayabilir. DerviÅŸ, Cem'in BaÅŸbakan olması durumunda dış ekonomik çevrelerin bunu olumlu karşılayacaklarını, BaÅŸbakan'ın saÄŸlık sorunu nedeniyle ortaya çıkan güven sorununun giderileceÄŸini düşünüyordu. Bu kelimelerle olmayabilir, ama 'Cem BaÅŸbakan olsa, dışarda çok olumlu etki yapar' dedi. Ecevit partinin başında kalabilir, Cem'i baÅŸbakan olarak önerebilir, Cem'in baÅŸkanlığında bu hükümet devam edebilir diye düşünüyordu.DerviÅŸ, sık sık MHP'li bakanlarla ters düştüğü için, MHP'nin yerine DYP ya da baÅŸka birini düşündü mü bilmiyorum. Bu konuda bana bir ÅŸey söylemedi. Ama böyle bir ÅŸey düşünebileceÄŸini dışlamıyorum.DERVÄ°Åž DÃœNYA BANKASI'NINRAPORLARINI BÄ°LE OKUMAMIÅžDerviÅŸ, Cem'i YTP yerine CHP'ye geçerek hüsrana uÄŸrattığı gibi, beni de bir kez hüsrana uÄŸrattı. DerviÅŸ'i Merkez Bankası BaÅŸkanı olarak çağırmıştık, Devlet Bakanı olmak istedi. Bu operasyonların ardından bir yıl sonra DerviÅŸ, Meclis'te konuÅŸma yaparken, 'Benim de hatam oldu, Türk bankacılık sisteminin bu kadar kötü olduÄŸunu bilmiyordum' dedi. Bu sözlerine çok ÅŸaşırdım. Çünkü, DerviÅŸ Türkiye'ye gelmeden önce Dünya Bankası Türk bankacılık sistemiyle ilgili rapor yayınlamıştı ve 20 milyar dolarlık açığı olduÄŸunu yazıyordu. Kendisinin uzman olarak çalıştığı bankasının raporunu görmemiÅŸ olmasını anlayamadım.DERVÄ°Åž BAYKAL'LA BÄ°RLÄ°KTEYTP'YE OYUN OYNADIÇÖLAÅžAN: Sizce DerviÅŸ, YTP yerine CHP'ye geçerek YTP'ye kazık mı atmış oldu?- Kendi yorumumu kendime saklamak istiyorum. Ama YTP'deki arkadaÅŸlarla, örneÄŸin Hüsamettin Özkan'la diyalogum var. Onların yorumu, 'DerviÅŸ'in daha hükümet içindeyken, CHP ile danışıklı olarak bu planı uyguladığı. Hatta Baykal'ın YTP'yi gelin çaÄŸrısının bile birlikte kararlaÅŸtırılan tamamen göstermelik, DerviÅŸ'e mazeret yaratmak için yapılmış bir manevra olduÄŸunu' düşünüyorlar. DoÄŸrusu ben de ona yakın düşünüyorum. Baykal yeni bir ÅŸey söylemedi ki, 'Gelin bana iltihak edin' dedi. Baykal iltihak çaÄŸrısını her zaman yapar. Yeni bir tarafı yok bunun. DerviÅŸ'i bu kadar etkilemiÅŸ olmasını anlamak mümkün deÄŸil.Ben DerviÅŸ'i pek iyi tanımıyordum. Kendisini çok iyi tanıyan arkadaÅŸlar var. Onların bana zaman zaman aktardıkları, iyi bir uzman olmakla beraber siyasete çok yoÄŸun ilgili olduÄŸuydu. GeldiÄŸi zaman bürokratik görevi kabul etmeyip, siyasetçi olarak görev almak istemesi bunun iÅŸareti oldu.Sonuç itibariyle bakarsan, ilk yaklaşımı doÄŸruydu. Partiler arasındaki suni bölünmüşlükleri de aÅŸan bir kuvvetli hükümete ihtiyaç vardı. Ama doÄŸurduÄŸu sonuç, zaten bölünmüş yapıyı biraz daha bölmek oldu.ÖZKÖK: Bölünmüşlükte, sizin hiç mi sorumluluÄŸunuz yok?- En az sorumluÄŸu olan benim, ben bu tehlikeleri görüp, önceden tedbir alınmasını söyleyen tek kiÅŸiyim.COÅžKUN: Mesut Bey, zaman zaman ben yanlış anlaşılıyorum diye düşünüyor musunuz?BABACAN: Arkasında sizin olduÄŸunuzun düşünüldüğü bir kaç örnek verdiniz. Niye hep sizin olduÄŸunuzu düşünüyorlar? Bu size garip gelmiyor mu?- Sizin gazetenin tüm olumsuzluÄŸu da ErtuÄŸrul'a yazılıyor. ErtuÄŸrul'da açık bana benim kabahatım yok, Emin yaptı diyor. (gülüşmeler). Bir laf vardır, beni bir tek sen anladın, sende yanlış anladın. Körün halinden ÅŸaşı anlar.DEMÄ°REL HATA YAPTI, 3 YILUZATMAYA RAZI OLACAKTIÖZKÖK: CumhurbaÅŸkanı Demirel'in görev süresinin uzatılması saÄŸlansaydı, bugünkü kriz ortamı daha rahat atlatılırdı ÅŸeklindeki görüşleri nasıl karşılıyorsunuz?- Ben de aynı kanaatteyim. Demirel kalsaydı daha rahat atlatılırdı. Ancak bunun sorumluluÄŸunu Demirel'de aramak gerekir. Çünkü ben o dönem çok makul bir öneri yapmıştım. Görev süresini 5 artı 5 yapalım, ancak Demirel'in görev süresini sadece 3 yıl uzatalım dedim. Süleyman Bey bunu kabul etseydi, CumhurbaÅŸkanı ile BaÅŸbakan arasında uyum sorunları yaÅŸanmadan çok uyumlu bir çalışma yapılabilirdi. Süleyman Bey, 3 seneyi az gördü. 10 sene istedi. Bunu benim parti grubuna kabul ettirmem mümkün deÄŸildi. Benim partimde Demirel'le davalı olan çok kiÅŸi vardı. Ben ne yaparsam yapayım, kapalı bir oylamada grubumu buna razı edemezdim. Ancak 3 yıl için ikna edebilirdim. Biraz fireyle geçerdi.Ecevit dahil, sadece Süleyman Bey deÄŸil, Demirel'in görev süresinin uzamamasının benim bir planım olduÄŸunu düşünüyorlar. Halbuki bu öneriyi ilk getiren benim. Demirel'e hükümeti kurma aÅŸamasında çıktım. 'CumhurbaÅŸkanlığı meselesi önümüze geldiÄŸinde ben bu öneriyi yapacağım' dedim. Süleyman Bey o gün bu öneriyi kabul etmem demesi gerekirdi. Bana 'Åžimdi zamanı deÄŸil, zamanı geldiÄŸinde görüşürüz' dedi. 'Olmaz' demedi.Ben bu önerimi basın aracılığıyla da gündeme getirdim. Demirel, 'Böyle bir ÅŸeyi kabul etmem. Bu uzatmalı çavuÅŸ gibi olur' dedi. Aslında ben bunu niye kabul etmediÄŸini bugün dahi anlayabilmiÅŸ deÄŸilim.CUMHURBAÅžKANI SEZER BU KADARİÇİNE KAPALI OLMAMALIÇÖLAÅžAN: Sezer'i Demirel'le kıyaslayınca nasıl bir fark çıkıyor ortaya?- Ä°ki türlü zorluk olduÄŸunu düşünüyorum. CumhurbaÅŸkanı'nın siyasi olmayan biri konumdan, siyasi olan CumhurbaÅŸkanlığı'na geçiÅŸi için bir uyum süreci gerekiyordu. Bana göre Sezer bu uyum sürecini aÅŸtı. BaÅŸlangıçtaki sıkıntılar geride kaldı. Bir de CumhurbaÅŸkanı'nın mizacından kaynaklanan durumu zorlaÅŸtıran faktörler var. Bir CumhurbaÅŸkanı'nın bu kadar uzun süre kamuoyundan uzak, içine kapanık kalmamasının doÄŸru olmadığını düşünüyorum.Ãœstelik açık rejimde, CumhurbaÅŸkanı kamuoyuyla, toplumla daha çok ilgili olmalı. Süleyman Bey, günde 20 heyet kabul ederek, bunu fazla abartıyordu. Bu baÅŸka bir ekstremdi. Ama 20 gün kimseyle görüşmemekde baÅŸka bir ekstrem. Bir türlü orta yolu bulamadık gibi geliyor bana. Ama her yaÅŸanan olay bir deneyimdir. Ä°nÅŸallah bundan sonraki CumhurbaÅŸkanları bu deneyimden yararlanır. Türkiye tıpkı 61 Anayası'ndan 82 Anayasası'na geçmek gibi Süleyman Bey'den Ahmet Necdet Sezer'e geçerken de bir ekstremden baÅŸka bir ekstreme geçti.OLAYLI MGK'DA ECEVÄ°T YÃœZDE 100 HAKLIYDIÇÖLAÅžAN: Sezer'e oy verdiÄŸinize piÅŸman mısınız?- Åžu ana kadar piÅŸman olacağımı gerektiren bir konu olmadı. Ancak Demirel görevde olsaydı, bu sarsıntıları daha kolay atlatırdık. Mesela MGK'da yaÅŸanan olay olabilecek bir iÅŸ deÄŸildi.ÇÖLAÅžAN: MGK'daki olayda kim hatalıydı size göre?- Yüzde 99 demiyorum, yüzde 100 BaÅŸbakan haklıydı. Çünkü biz MGK Toplantısı'ndan önce CumhurbaÅŸkanı'nın yanına giriyoruz. Gündem dışı konuları orada görüşüyoruz. CumhurbaÅŸkanı orada bu konuyu gündeme getirebilirdi. BaÅŸbakanın savcılarla ilgili açıklamasını orada gündeme getirebilirdi. AÄŸzını bile açmadı. Sanki MGK'da gündeme getirmek istiyor havası vardı. Derhal toplantıya geçildi ve hemen bu konuyu gündeme getirdi. BaÅŸbakan, son derece kibar ve nazik davrandı. Ama CumhurbaÅŸkanı üstüne gittiÄŸi zaman, Hüsamettin Bey de biraz aşırı tepki gösterdi. Ama bugün CumhurbaÅŸkanı'nın artık söyle bir davranış yapacağına ihtimal vermiyorum.BÖYLE BÄ°R OLAY STADYUMDA BÄ°LE OLMAZERGÄ°N: BaÅŸbakan'ın MGK'dan çıktıktan sonra yaptığı açıklama doÄŸru muydu?- Evet haklısınız ama, BaÅŸbakan olay patlak verene kadar soÄŸukkanlılığını korudu. Ondan sonra BaÅŸbakan zaten kontrolünü kaybetti. Orada yaÅŸanan olay kolay kolay olacak bir olay deÄŸil. Stadyumda bile olmaz orada yaÅŸananlar.FISILTI GAZETESÄ° HEP ALEYHÄ°MÄ°ZE Ä°ÅžLÄ°YORÇÖLAÅžAN: ANAP'ın adı hep yolsuzluklarla anılıyor, bundan rahatsız olmuyor musunuz? Bazı somut olaylar var. EÅŸ dost kollamalar var. KardeÅŸinizin adı geçiyor. Katrilyonluk olaylar var...- Tabii ki rahatsız ediyor. Rahatsız etmekten ötesi, bize zarar veriyor. Bu iddiaları ortaya atanların bunları ispatlama durumu var. Åžu konuda ihalede şöyle yolsuzluk var. Åžunun rolü var diye. Bize gelen iddialar hiç böyle ortaya konmuyor. Bizimle ilgili iddialar hep fısıltı gazetesiyle kulaktan kulaÄŸa dolaşıyor. Fısıltı gazetesi, Hürriyet'ten daha etkili.Benim kardeÅŸim devletle hiç bir iÅŸ yapmıyor. Hiç bir ihaleye karışmıyor. hiç bir konuda rolü yok. Bana bir örnek söyleyin.TURGUT HİÇBÄ°R Ä°ÅžE KARIÅžMIYORÇÖLAÅžAN: KardeÅŸinizin borsa ÅŸirketi var. Çok ÅŸey bildiÄŸini kendi söylüyor.?- Bu doÄŸru. Ama herhangi bir bakanlığın ihalesiyle ilgili iliÅŸkisi yok.ERGÄ°N: Tayinlere de mi karışmıyor?- Hiçbir bakanlığın, hiçbir iÅŸine karışmıyor. Size belki, benim söylediÄŸim ikna edici gelmeyebilir. Mesela, Beyaz Enerji davasında bir sanık bir ifade verdi. 'Müteahhitlerden çuvalla para, ANAP'a gidiyor oradan da Yılmaz'ın kardeÅŸine gidiyor' dedi. Gazeteler yazdı. Ne söylenebilir. Mahkeme bu kiÅŸileri mahkum etti. Bu olayda rüşvete aracılık eden maalesef bizim eski bir partilimiz. Biz adamı görevden almışız. Ama o rüşvete aracılık etmiÅŸ. Bu iÅŸi bize bulaÅŸtırmak için ortaya atılan ifadelerin hiçbiri yargı sürecinde kanıtlanamadı.SAÄžLAM OLMASAM JANDARMAYA MEYDAN OKUYABÄ°LÄ°R MÄ°YDÄ°M?Bir an için benim yerimde ol ve bana bir öneri yok. Ben çıktım, 'Savcı sen bu iddiayı kanıtlamak zorundasın.' Jandarmaya çıkıp çattım. Bütün bu iÅŸleri açığı olan bir adam yapabilir mi? Benim kardeÅŸim bu iÅŸlere aracılık etse, biz bu iÅŸte menfaat saglıyor olsak, bun çıkıp savcıya meydan okuyabilir miyim? Jandarmaya meydan okuyabilir miyim? Benim gocunacak çekinecek bir yanımın olması gerekmez mi?Bizim teÅŸkilat mensupları kardeÅŸime telefon açıp, 'Abi Ä°skenderun Demir Çelik'i almışsın bizim çocuÄŸu iÅŸe al' diyorlar. Bilmem ne madenini almış, 'Taşımasını biz yapalım' diyorlar. Bir an için oradan kalkın gelip benim yerime oturun, olaya tersinden bakın.TÃœRKÄ°YE'DE Ä°Åž YAPARSAN, MUHAKKAK LAF GELÄ°RTürkiye'de eÄŸer iÅŸ yapacaksan bunlardan kaçınman mümkün deÄŸil kardeÅŸim. Ben çocuklarımın üstüne yemin ederim ki; ihale bitinceye kadar Karadeniz Otoyolu'nu hangi mütehhitlerin kazandığını bilmiyordum. Ben BaÅŸbakan olarak sadece dedim ki, 'Bu iÅŸ çok önemli, ne yapın yapın bu iÅŸi çok hızlı bitirin' dedim. Sonra bunu Meclis'e getirdiler, Deniz Baykal falan, 'Yok firmaları seçmiÅŸin, aralarında anlaÅŸma varmış'. Sana yemin ederim ki, ben hangi firmaların girdiÄŸini de, kazandığını da bilmiyordum. Bir tek derdim vardı, bu iÅŸin biran önce bitmesiydi.Benim gelecek kaygım yok. Belki baÅŸkalarından daha avantajlıyım. Benim kardeÅŸim zengin, benim ailem zengin. Benim babamdan kalan bana yetecek kadar. Benim servet hırsım yok. Ben diyorim ki ben BaÅŸbakan olduysam, benim dün ÅŸikayet ettiÄŸim ataleti göstermemem gerekir. Bu ülkede çok ÅŸey yapılabilir.ECEVÄ°T BÄ°LE NÃœKLEER REAKTÖRÄ°HALESÄ°NÄ° Ä°PTAL ETMEK ZORUNDA KALDISayın BaÅŸbakan bu tür konulardan hiç leke almamış insandır. kimse onun için bir şüphe ÅŸaibe ihsar etmemiÅŸtir, ÅŸimdiye kadar. Ben hükümete girdikten sonra bir nükleer eneji santrali tartışması oldu. Önce uzmanlarla konuyu tartışdık. Ecevit bu iÅŸin doÄŸru olduÄŸuna karar verdi. bu iÅŸin yapılmasına karar verdik. Üç grup kıyasıya yarışıyor, MHP'ye yakın bir bayan var. O Kanadalılara yakın. 'Kanada teknolojisi olmazsa olmaz' diyor. Her grup partilere yakın adamlar tutmuÅŸlar. DiÄŸerleri farklı bir ÅŸey diyor, korkunç bir ÅŸey. Enerji Bakanlığı bizde, biz kime verilmesi konusunda tek laf etmedik, yoksa üzerimize kalacak. O kadarını artık görüyoruz. Biz yeter ki Nükleer Santral yapılsın kardeÅŸim noktasındayız. Sonunda Ecevit, 'Ben bu iÅŸten vazgeçtim' dedi. Bana göre bu iÅŸ mutlaka yapılmalıydı. Ben BaÅŸbakan olsaydım, tüm o lobilere raÄŸmen vallahi de billahi de onu yapardım. Tüm riski göze alırdım. Sonra Emin ÇölaÅŸan bana 'Hadi Mesut Yılmaz o 40 milyon doların hesabını ver' diye sorardı. Hiç çekinmez, vallahi billahi yapardım.MECLÄ°STEN TATÄ°L KARARI ÇIKMAZSARIKAYA: 1 Ekim'de ne görüyorsunuz? Çalışma kararı çıkar mı?- Tatil kararı çıkmasına ihtimal vermiyorum. Biz önce göreceÄŸiz. Bundan bir netice alınır mı alınmaz mı onu göreceÄŸiz. Ben daha öncede söyledim, seçimlerin bir kaç ay ertelenmesi dünyanın sonu olmaz dedim. Türkiye'nin Kopenhag Zirvesi'nde netice alması gerekir. EÄŸer seçimlerden sonra ortaya çıkabilecek meÅŸruiyet sorunun ortadan kaldıracak bir çalışma olursa, biz destek verebiliriz. Seçim yasaları, yasakların kaldırılması...ÇÖLAÅžAN: Siz seçimden korkmasanız, buna destek vermezdiniz?- Bu öneriyi biz getirmedik. 124 kiÅŸi getirdi. Bunlardan sadece 23'ü bizim milletvekilimiz. Bunlar arasında aday olan milletvekillerimizde var. Åžu ana kadar hiçbir arkadaşımıza bu konuda giriÅŸimde bulunun ya da aman ha giriÅŸimde bulunmayın, yaparsanız sizi atarız falan da demedim. Åžu andaki giriÅŸim ÅŸahsi bir giriÅŸim. Ama biz parti olarak bundan sonraki tavrımızı belirlemek için nihai amacını görmek zorundayız, bunun netice alıp almayacağı görürüz. Bu öneriyi daha önce ben yaptım. ÇoÄŸunluk bulamadım. Seçimi 15 Aralık'a erteleyelim dedim. Gerekirse hükümeti de deÄŸiÅŸtirelim, bu reformları hayata geçirelim dedim. Orada da bir destek bulamadım. Benim dışımda geliÅŸen bir hareket var. Bu hareket benim endiÅŸelerimi giderecek ÅŸekilde geliÅŸirse, Türkiye'yi macereya götürmeyecek ÅŸekilde kanalize edilirse, o zaman biz bunu ciddiye alırız.SEÇİM ERTELENÄ°RSE ÃœLKEYE ZARARI OLMAZSARIKAYA: Seçimin ertelenmesi baÅŸarılırsa bu hükümetle yola devam edilebilir mi?- Bu hükümetle yola devam edilmesini önleyen asıl unsur, benim dediÄŸim unsurdur. Bu hükümet Türkiye'yi bloke ederken, ne biz hükümette kalabiliriz ne de bu hükümette Türkiye'ye fayda gelir. Biz bu hareketin parti olarak içinde arkasında yokuz. Bu bizim dışımızda, bir hareket. Ancak önyargılı olarak bakmıyoruz. Sıcak ya da soÄŸuk baktığımız doÄŸru deÄŸil. Önyargısız bakıyoruz. Nötr bakıyoruz. Bize göre medya kuruluÅŸlarından TÃœSÄ°AD'a kadar 3 Kasım'da seçimlerin yapılmasını savunanlar, henüz 4 Kasım ile ilgili saÄŸlıklı bir durum deÄŸerlendirmesi yaptıklarına inanmıyorum. Biz bugünden 4 Kasım'a iliÅŸkin dikkat çekiyoruz.1-1,5 senelik bir hükümet sözkonusu deÄŸil. Ben bu endiÅŸeleri gidermek için seçim tarihiyle oynamadan da bazı tedbirler alınabilir. Ben bunu önerdim, taraftar bulamadım. Hala benim 2004 Nisan'a kadar sürecek bir hükümet arayışım yok. Bir ay sonra, 1,5 ay sonra olabilir. 4 ay sonra olabilir. Bunların hiçbirisi ülkeye öyle zarar verecek sonuçlar olmaz. Daha doÄŸrusu bunlardan gelecek zarar 4 Kasım sonuçlarının vereceÄŸi zarardan daha hafiftir.TÃœSÄ°AD'ın bütün kehanetleri ÅŸimdiye kadar ters çıktı. Sene başındaki raporunu alın, bugünle kıyaslayın.SARIKAYA: Seçimlerin ertelenmesi durumunda ciddi sıkıntı yaÅŸanacağı düşünen partilileriniz var. Bu sizin tavrınızla çeliÅŸiyor?- Bizim arkadaÅŸlarımızın bir kısmı seçimlerin ertelenmesine karşı. Ä°mza vermeyenlerin tamamına yakın karşı. Biz her meselede af meselesinde de olduÄŸu gibi. Sonunda oturur tartışırız. Orta yol buluruz. Her arkadaşımızın farklı endiÅŸesi olabilir. Ortak tavıra tüm parti uyar.AB KOPENHAG'DA BÄ°ZÄ° Ä°SYAN ETTÄ°RMEYECEK BÄ°R KARAR ALACAKÖZKÖK: Helsinki'deki AB Zirvesi'nden Türkiye ve Kıbrıs sorunu için nasıl bir karar bekliyorsunuz?- Bana göre tam üyelik müzakerelerinin baÅŸlaması 2004'den önce olamaz.  Biz daha iyi asılmalıyız. Almanya, Fransa ve Ä°ngiltere nezninde. Seçimlerden sonra Almanya'nın durumu daha iyi oldu. Şükrü Sina Gürel, Fransa DışiÅŸleri Bakanı'yla görüşecek. Ä°ngiltere'den yana pek sorun yok. Ä°talya'dan da. Baltıklarda da fazla sorun olmaz. Sorun Almanya. Baltıklarda bu hafta bir toplantı var. Zannediyorum orada bir açıklama yapacaklar.Almanya'nın tek çekincesi ekonomik. Serbest dolaşımla ilgili. Ona iliÅŸkin de önlemler alıyorlar. Ä°ktidarın dışında muhalefetin kullandığı bazı gerekçeler var. AB'nın sınırı Irak'a dayanacak. AB oralarda güvenlik saÄŸlamak zorunda kalacak. Hıristiyan kültürünü korumakta sorun yaÅŸanır, gibi itirazları var.Verheugen önemli deÄŸil. Raporu uzmanlar hazırlıyor, kendisine getiriyor. Bu rapor bir röntgen filmidir. Rapor öneri getirmeyecek, rapor röntgen çekecek. Raporda deÄŸer yargısı ve öneri olmayacak. Orada diyecek ki, ÅŸunlar yapılmıştır, ÅŸunlar yapılmamıştır. Bazı iÅŸkence iddiaları, insan hakları ihlalleri ve son olarak siyasi yasaklar önümüze gelebilir. Uygulama eksikliklerimizi araÅŸtırıyorlar. AB Kanunu'ndan hangileri uygulamaya girdi, hangileri girmedi onları araÅŸtırıyorlar.KIBRIS'TA YAÅžAYABÄ°LECEĞİMÄ°ZBÄ°R ORTA YOL FORMÃœLÃœ BULACAKLARÖZKÖK: Kıbrıs'la ilgili nasıl bir karar bekliyorsunuz?- Sadece bizimle ilgili karar vermeyecekler, genel bir karar verecekler. Bunun için de Kıbrıs'ta var. Kıbrıs'ta mutlaka bir orta yol bulmaları gerekir. Kıbrıs'ı diÄŸer aday ülkelerle aynı ÅŸekilde üye alamazlar. Kıbrıs'taki bölünmüşlüğü dikkate almadıkları takdirde, aldıkları karar yara alacak. Orta bir yol bulacaklar. Kıbrıs'la ilgili böyle bir karar alırken, Türkiye ile iliÅŸkileri de koparmamaya çalışacaklar.Kıbrıs'ı üye yapmıyoruz. Sorun çözüldüğü zaman yaparız diye bir karar bizim için en iyi karar olur. Ama böyle bir opsiyon yok. Niye? Çünkü bu opsiyon olduÄŸu zaman bütün geniÅŸleme duracak. Çünkü Yunanistan, ben de diÄŸer adaylara vize vermiyorum diyecek. O yüzden yok. Kıbrıs'ı öyle ÅŸekilde almamız lazım ki. Biz de içinize sindirmeseniz dahi tepki göstermeyin. Kıbrıs'ı alıyorum ama AB müktesabatı Kuzey Kıbrıs'ta geçerli olmayacak. Sadece Güney Kıbrıs'ta geçerli olacak. Böyle bir karar çıkacak sonunda. Biz Türkler olarak bununla yaÅŸayabiliriz.AB KONUSUNDA Ä°YÄ°MSERÄ°MNe kadar iyimsersiniz?- Benim AB konusunda iyimser olmamı gerektiren dış faktörler de var. Kendinizi AB'nin yerine koyun. Önünüzde karar vereceÄŸiniz 10 tane ülke var. Bir de Türkiye var. GemiÅŸte yaÅŸanmış bir tecrübe var. Lüksemburg'da seni istemiyoruz demiÅŸsin. Türkiye'de ben de seninle iliÅŸkimi kesiyorum demiÅŸ. AB, Ä°ki sene sonra  ben yanlış yaptım dedi. Türkiye'yi dışlayamayız. Türkiye'yi diÄŸer ülkelerin kriterlerine uymak koÅŸuluyla üye yapacağız dedi.Ben o belgenin gereklerini yerine getirmiÅŸim. 10 gün önce görüşürken, Feurguan'e Türkiye'yi ileri de üye alacağız gibi bir kararı kabul etmeyiz. Bunu aynen Lüksemburg'daki gibi ayrımcılık olarak kabul ederiz. Böyle bir karar alırsanız Lüksemburg'a geri döneriz dedim.Biz diÄŸer adaylar gibi, eÅŸit muamele bekliyoruz. Kriterimiz 1997 senesinde Slovakya gibi eksiklerine raÄŸmen müzakerelere baÅŸlama kararı verdiniz. Bizim bugünkü durumumuzu 97 ile kıyaslayın. Biz o günkü Slovakya'nın gerisindeysek, size söyleyecek sözümü yok. Ama o günkü Slovakya'nın yerine getirdiÄŸi kriterleri yerine getirmiÅŸsek ve ona ramen müzakere tarihi baÅŸlatmıyorsanız o zaman anlarız ki bize karşı olan ayrımcılık devam ediyor.Adamlar da bunun farkındalar. Bizim kriterleri diÄŸer aday ülkeleri kadar yaptığımızı biliyorlar. Bunu ne kadar zorlukla yaptığımız içimizdeki direniÅŸin ne kadar büyük olduÄŸunu da biliyorlar. Sadece bizimle ilgili karar vermeyecekler, genel bir karar verecekler. Bunun için de Kıbrıs'ta var. Kıbrıs'ta mutlaka bir ortayol bulmaları gerekir. Kıbrıs'ı diÄŸer aday ülkelerle aynı ÅŸekilde üye alamazlar. Kıbrıs'taki bölünmüşlüğü dikkate almadıkları takdirde, aldıkları karar yara alacak. Orta bir yol bulacaklar. Kıbrıs'la ilgili böyle bir karar alırken, Türkiye ile iliÅŸkileri de koparmamaya çalışacaklar.ÖZKÖK: KKTC açısından sıkıntı olur...- O ayrı bir mesele. Bunu kaşıyanlar olacak. Yönetime olan muhalefet artacak. Kıbrıs'ta zaten bizi kısmen rahatsız edecek, ama inÅŸallah iliÅŸkileri koparmayacak, bizi isyan ettirmeyecek bir karar alacaklar. Ãœstüne bir de kriterleri yerine getirdiÄŸimiz halde, bize tarih vermedikleri Kıbrıs'la birleÅŸince yeni bir kriz olacağını ve iliÅŸkilerin kopma noktasına getireceÄŸini gayet iyi biliyorlar. Bu dönemde böyle bir ÅŸeye cesaret edemezler. Kapıda Irak meselesi var. Kafkasya meselesi var. Bir de 11 Eylül vakası var.BAYKAL ATIYORÖZKÖK: Deniz Baykal'ın CHP iktidarının 20 milyar dolarlık rahatlama getireceÄŸi açıklamasını nasıl karşılıyorsunuz?- Aslında benim proje yapıp söylememe gerek yok. Baykal gelince faizler 20 puan düşecek. 20 puan demek, 20 milyar dolar demek. 20 milyar dolar bizim IMF'den aldığımız para demektir. Demek ki hepinizin bunu desteklemesi gerekir (gülerek). Ancak ufak bir yanlış var. 20 puanlık düşmenin 20 milyar dolarlık rahatlık saÄŸlayabilmesi için Türkiye'nin tüm iç borcunun deÄŸiÅŸken faize endeksli olması gerekir. Türkiye'nin iç borcu 130 katrilyon lira. Bunun sadece 60 katrilyon lirası deÄŸiÅŸken faizde. Bunun da sadece 15 katrilyonu özel sektöre olan deÄŸiÅŸken faiz. Bunun dışındakiler, kamunun kamuya olan borcu. Baykal niahi rakamları dogru veriyor da, iç rakamları bilmediÄŸi için varsayımı yanlış. Baykal BaÅŸbakan olmasının faizlerin yüzde 20 düştüğünü farzedersek, bunun Türkiye'ye saÄŸlayacağı rahatlık 2 milyar dolardır. Yanı Baykal 10 misli atıyor. Valla DerviÅŸ tarım kesimi için 600 trilyon lirayı verene kadar canımıza okudu. Ama 57. Hükümeti 650'yi veremezse, Baykal hükümetini 2 milyar verebilir belki.50 Ä°LE VERGÄ° MUAFÄ°YETÄ° GETÄ°RECEĞİZEKŞİ: Seçim kampanyanızda yeni projeler var mı?-Biz ayağımız yere basan öneriler yapmak durumundayız. Türkiye'nin imkanlarını biliyoruz. Biz ÅŸu an deÄŸiÅŸik unsurlardan oluÅŸan 3 proje üzerinde çalışıyoruz. 15 gün içerisinde de kamuoyuna açıklayacağız.Türkiye'de bölgesel geliÅŸmiÅŸlik farklılığı nedeniyle uygulanan teÅŸvik sistemi baÅŸarısız olmuÅŸtur. Gördük ki; elektrik fiyatını indirmekle, 5 sene vergi muafiyeti getirmekle sonuç alamayacağız. Bir çalışma yaptık. Çok çarpıcı bir sonuca geldik.Türkiye'de bugün 50 il, gelir ve kurumlar vergisinde devletin toplam tahsilatının sadece yüzde 4.4'ünü saÄŸlıyor. Devletin devlete ödediÄŸini vergiyi düşersek, bu oran yüzde 2. Bu 50 vilayette gelirler ve kurumlar vergisini sıfıra düşürsek, devletin vergi kaybı sadece yüzde 2 olacak. KDV. bunun dışında. Devlet, bu illerde özel sektörün yapacağı yatırımlardan vergi almayacak. Bu, 10 yıl için yapılacak. Böyle bir uygulamanın ÅŸimdiye kadar saÄŸlamadığı ölçüde yatırım saÄŸlayacağına inanıyoruz. Bu iller ağırlıklı olarak, DoÄŸu, GüneydoÄŸu, Karadeniz ve İçanadolu bölgelerinde.EĞİTÄ°ME BEDAVA TEÅžVÄ°KBedava teÅŸviÄŸi eÄŸitim için vereceÄŸiz. Özel eÄŸitim kuruluÅŸu kuranlara tıpkı turizmde olduÄŸu gibi 49 yıllığına devlet arazisi vereceÄŸiz. Sembolik bedelle tahsis edeceÄŸiz. Özel üniversitelere zaten yapıyoruz. Ben ÅŸirket kurdum özel okul açacağım diyenlere arsa vereceÄŸiz. Yabancı yerli ayırımı yapmayacağız.UZAKTAN MESLEKÄ° EĞİTÄ°MTürkiye'de eÄŸitim konusunda bir kaç sakatlık var. Ara eleman sıkıntımız var. Bizim üzerinde çalıştığımız bu uygulama, Amerika'da ve bazı Batılı ülkelerde yıllardan beri var. Biz orta öğretimi bitirmiÅŸ, üniversiteye giremeyen kiÅŸilere, uzaktan eÄŸitimle meslek kazandıracağız. Bunun da mutlaka Türk Ä°ÅŸ Kurumu ve Milli EÄŸitimin organizasyonuyla yapacağız. Çünkü Türkiye'de istihdam kuruluÅŸlarıyla mesleki eÄŸitim kuruluÅŸları arasında hiç bir baÄŸ yok. Bu, Anadolu Ãœniversitesi'nin verdiÄŸinden farklı olarak örgün eÄŸitimle iliÅŸkili olacak. Mesela internet aracığıyla, biri Teknik Ãœniversite'den, diÄŸeri Gazi Ãœniversitesi'nden ders alabilecek. Bunu Amerika'da bu iÅŸin içinde çalışan arkadaÅŸlarla hazırlıyoruz.SÄ°GORTA SÄ°STEMÄ° SÄ°L BAÅžTANDiÄŸer çalışmamız, sigorta meselesi. Türkiye'nin bugünkü sigorta sistemiyle yola devam etmesi mümkün deÄŸil. BAÄžKUR'da tarım sigortalılarının bugün sadece yüzde 14'ü primini ödüyor. Bu sistemin kendini sürdürmesi mümkün deÄŸil. SaÄŸlık ve emeklilik sigortası birbirinden ayrılmalı. Emeklilik sigortası, tümüyle özel sigortacılığa geçmeli. Özel sigorta ÅŸirketleriyle görüştük, tarım ve ev kadını dışında tüm BAÄžKUR sistemini olduÄŸu gibi devralmayı kabul ettiler. Tarım devlette kalmaya devam edecek. Onun dışında BAÄžKUR'u lavedip, kendi iÅŸini gören bağımsız çalışan esnaf ve sanatkarların hepsini özel sigorta sistemine geçirmeliyiz. Özel sigorta sistemi, ÅŸu anda BAÄžKUR'a ödenen primle çok daha yüksek emeklilik maaşı ödemeye hazır. Bunu yapmazsak, devlet artık emekli maaÅŸlarını ödeyemeyecek duruma gelecek. Sistem iflas edecek. Onu bugünden görüp, tedbir almak gerekir. VatandaÅŸ batıda olduÄŸu gibi ayda 100 dolar öderse emekliliÄŸinde ayda bin dolar maaÅŸ alacağı bilecek.EURO İÇİN HENÃœZ ERKENBana göre Türkiye, 2005 yılından önce EURO'ya geçemez. Bunun için iki ÅŸeyi yapmak gerekir. Enflasyonun düşürmesi ve mali sistemin rehabilitasyonunun tamamlaması gerekir. Mali sistemin ameliyatı devam ederken, EURO'ya falan geçemeyiz. Yıl sonunda enflasyonu yüzde 35'e indireceÄŸiz. Yüzde 35 enflasyonla da EURO olmaz. Ama bir gerçek var ki; Türk parasına olan psikolojik güven ortadan kalktı. Biz ne yaparsak yapalım, Avrupa'daki gibi yüzde ikilik üçlük enflasyona inemeyeceÄŸiz. Orada EURO'nun psikolojik katkısını saÄŸlamak için 2005 yılında EURO'ya geçebiliriz.EKONOMÄ°K PROGRAMA DEVAMÖnümüzdeki dönemde bu ekonomik programa aynen devam edilmeli. Yapısal reformlar tamamlanmalı. Siyasi riskler göze alınıp, bu program, taviz verilmeden devam ettirilmeli. AB uyum süreci mümkün olan en süratli ÅŸekilde 2007'de Bulgaristan ve Romanya'yı yakalayacak ÅŸekilde devam ettirilmeli. Ä°ki program aynen sürdürülmeli. Bu yapılırsa, Türkiye iki yıl sonra, 2005'de kendi ayakları üzerinde duracak hale gelir. IMF'ye muhtaç olmaktan kurtulur. Bunun dışında Türkiye'yi IMF'den kurtarma edebiyatı palavradır. Aklı başındaki tüm iktidarların birinci hedefi, Türkiye'yi IMF'ye muhtaç olmaktan kurtarmak için çalışmak olmalıdır.Bu programlardan taviz vermek, Türkiye'yi çıktığı çukura düşürmek olur.MALÄ° MÄ°LAT TOPAL OLMAMALIMali Milatı mutlaka gerçekleÅŸtirmesi lazım. Nereden Buldun'u mutlaka uygulamalıyız. Bu sadece Türkiye'nin kendi çarpıklıklarını gidermesi için deÄŸil, aynı zamanda, geliÅŸmiÅŸ dünya ekonomisiyle entegre olması için de gerekli. Bunu yapmadığımız sürece karaparayla, yolsuzluklarla mücadele edemeyiz. Bunun alt yapı çalışmaları da gayet güzel yürüyor. Maliye Bakanlığı 20 ilde vergi otomasyonu saÄŸlandı. Biz dedik ki; uygulama baÅŸlamadan önce bir geçiÅŸ düzenlemesi yapmak lazım. Ä°ki büyük kriz yaÅŸandı. Firmalara bir uyum fırsatı verelim dedik. Bu hazırlıklar seçim nedeniyle rafa kalktı. Kim iktidar olursa olsun bunu yapmalı. Bu yapılmazsa Mali Milat topal baÅŸlar. Yüzde 60'ı kayıt dışı ekonomiyle bu sisteme baÅŸlayamazsınız. Bunu yapıp, sonra kimsenin gözünün yaşına bakmadan Mali Milat'ı uygulayabilirsiniz.ÇİFTÇİ NE ZAMAN RAHATLAYACAKÇiftçi ne zaman rahatlayacak diyorsanız, Baykal ya da ben BaÅŸbakan olunca deÄŸil, Türkiye AB'yi girince rahatlayacak. Çiftçiyi devlet bütçesinde olmadığı için sübvanse edemiyoruz. Buna raÄŸmen, AB, bizim çiftçimizin ürün bedeli olarak aldığının iki katı sübvanse veriyor. Biz bununla nasıl rekabet edebiliriz. Biz aynı pazara girdiÄŸimiz anda Türk çiftçisi, kalkınmasına destek açısından olaÄŸanüstü imkana kavuÅŸacak. Tabii ki bize aynı imkanı saÄŸlamakta ayak diretecekler. Çünkü çok büyüğüz, tarımsal nüfusumuz çok fazla. AB'de bizim en zor müzakeremiz, tarımla ilgili olacak.PROGRAMDAN TAVÄ°Z VERÄ°LMEMELÄ°ANAP iktidarlarında ekonomik kriz yaÅŸanmamıştır. Tüm krizler ANAP dışındaki iktidarlarda ya da koalisyon dönemlerinde yaÅŸanmıştır. Son yaÅŸanan iki krizin çok önemli getirisi oldu. BaÅŸka türlü olmayacak olan yapısal reformları iÅŸleme koyduk. Sıkıntı bir süre devam edecekir. Bu programlardan taviz vermek; Türkiye'yi çıktığı çukura düşürmek olur.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!