Cezaevleri mafya lojmanı

Güncelleme Tarihi:

Cezaevleri mafya lojmanı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Devlet zirvesinin katıldığı adli yıl açılış töreninde, politikacılar yargının şok eden suçlamalarına hedef oldu. Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun ve Türkiye Barolar Birliği Genel Başkanı Prof. Eralp Özgen, Türkiye'de yargının tam bağımsız olmadığını belirtti. Uygun ve Özgen, ‘‘Mafya devlete sızdı, cezaevleri çetelerin lojmanı haline geldi’’ diye yakındılar.

Adli yıl açılış töreninde ilk konuşmayı yapan Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun, ‘‘İktidarda iken hukuka siyaseti sokmak yerine; hukuku siyasete egemen kılmak erdemini gösteren siyasiler, tarihin ebedi saygısına layık olacakları ve hep böyle kalacaklardır. Ne mutlu onlara’’ dedi. Aksinin yaşandığı dönemlerde çok ıstıraplar çekildiğini belirten Uygun, yargının iç sükunetinin bozulduğu takdirde doğacak kaosun toplum için bir felaket olduğunu söyledi.

Uygun, sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında, ‘‘Yargıyı yıpratmayın, siyaset sokmayın. Yargıya duyulan güveni sarsmayın. Toplumda kaos çıkar. Adalet çökerse, altında kalırsınız’’ uyarısı yaptı, ‘‘Hakimi vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırmayın’’ diyerek, ücret politikasını ‘kayıt dışı ekonomiye’ benzeten Uygun, Meclis'le yargı arasındaki maaş uçurumun ortadan kaldırılmasını Yunanistan'ı örnek göstererek istedi. Uygun'un öteki görüşleri şöyle:

MAFYA LOJMANI

İnfaz kurumları suç okulu veya mafya lojmanı değil, infaz kurallarının eksiksiz uygulandığı, uygar devlete ve insan onuruna yakışır nitelikteki yerler olmalıdır.

REJİME KARŞI SUÇLAR

Tasarıda rejim açısından önemleri nedeniyle Anayasa'ya aykırılığı dahi ileri sürülemeyen şapka, Türk harfleri, giyilmesi yasak kisvelere ilişkin suçlar, ön ödeme kapsamına alınmıştır. Bu suçları işleyenler 20 milyon 900 bin lirayı vermeleri halinde, hiçbir şekilde haklarında dava açılamayacak ve takipsizlik verilecektir.

Yunanistan'da kişi başına düşen milli gelir ayda 940 dolarken, Türkiye'de bir yüksek mahkeme üyesinin eline ancak 930 dolar geçiyor. Emekli milletvekillerine emekli maaşı artı 410 milyon, dul eşlerine 310 milyon maaş verilirken, yüksek mahkeme üyesi 268 milyon alıyor.

Kamuda ayda 1,5, 1,8 ve 3,5 milyar alanlar vardır. Yani onlara her ay bir yüksek mahkeme üyesinin 13 katı ödeme yapılmaktadır. Eşit üç güçten yargıyı neredeyse dışlamak, ne yasamaya ne yürütmeye onurdur. Ne de Türk yargısına revadır. Yorumu, yapması gerekenlere bırakıyorum.

TARİKAT ELEŞTİRİSİ

Uygun'un uyarılarına katılan TBB Başkanı Özgen ise hükümetin yargı reformu vaadini yerine getirmemesini eleştirdi. Özgen, isim vermeden af önerisi ve Fethullah Gülen'e yakınlığı nedeniyle Ecevit'i de eleştirdi. Anayasa'ya rağmen tarikatların açıkça faaliyetlerini sürdürdüğünü belirten, Özgen, ‘‘Bir siyasi parti liderimiz, devrim yasasına aykırı olan bu tarikatlardan birisini 'olumlu tarikat' olarak niteleyebilmekte ve onun liderini adeta koruması altına almaktadır. Bu tarikat lideri, İtalya'ya gittiğinde havaalanında büyükelçimiz tarafından karşılanmakta ve Dışişleri Bakanlığı bu konuda işlem yapmamaktadır’’ dedi. Özgen'in eleştirileri şöyle:

MAFYAYI TEMİZLEYİN

Yargının yerini mafya aldı. Mafya bütün devlet kurumlarına sızdı. MİT de bu iddiayla karşı karşıya. Cezaevleri suç okulu, mafya lojmanı oldu. Mafyayla ilişkisi bulunan, onları koruyan ya da vaktiyle korumuş olan devlet görevlilerinin, hangi kurumda çalışıyor olursa olsunlar yargı önününe çıkarılmaları gerekir.

Hükümet irtica ile mücadele konusundaki vaatlerini gerçekleştiremedi, sadeve 8 yıllık eğitim yasası çıkarıldı. İrtaca ile mücadele yasaları Meclis komisyonlarında uyutuldu.

Başbakanlık Takip Kurulu'nun raporuna göre, aralarında vali, emniyet müdürü ve üst yöneticiler de bulunan 1240 personel, irticai faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu ülke için açık tehlikedir.

CHP lideri Deniz Baykal, gazetecilere, Uygun ve Özgen'in eleştirilerine katıldığını, tamamen haklı bulduğunu söyledi. Ecevit, ‘‘Olabilir demokrasi var. Yargı organları eksiklikleri söyleyip bizi aydınlattı’’ derken, FP lideri Recai Kutan, ‘Böyle önemli konularda ayaküstü konuşmayacağını’ söyledi.

Adli yıl 10. yıl marşıyla başladı

1998-99 Adli Yılı'nın başlaması dolayısıyla Yargıtay'da düzenlenen tören, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı'nın söylenmesiyle başladı. Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Devlet Çok Sesli Korosu'nın kısa bir konser verdiği törende, koronun seslendirdiği Cumhuriyet Marşı'na (10. yıl marşı) başta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Çetin, Başbakan Vekili Bülent Ecevit ve salonda bulanan diğer konuklar eşlik etti.

Devletin zirvesi oradaydı

Yarrgıtay Konferans Salonu'nda dün düzenlenen adli yıl açılış törenine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yanı sıra, TBMM Başkanı Hikmet Çetin, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Yardımcısı ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, FP Genel Başkanı Recai Kutan, CHP lideri Deniz Baykal, Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, İçişleri Bakanı Kutlu Aktaş, Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, Devlet Bakanları Hikmet Sami Türk, Hüsamettin Özkan, TBMM Başkanvekili Hasan Korkmazcan, Danıştay ve askeri yargı temsilcileri katıldı. Cumhurbaşkanı Demirel, konuşmasını tamamlayan Yargıtay Başkanı Uygun'u kutladı. FP için ağır ifadelerin yeraldığı iddianameyi hazırlayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş ile Recai Kutan, tokalaşınca tüm kameraların ilgi odağı oldular.

Zehir zemberek sözler

Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun, zehir zemberek konuşmasında ayrıca şu çarpıcı mesajları verdi:

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL

Demokrasilerin güvencesi ve aykırılıklara dur diyebilen kurumu, yargıdır. Bu ilkeler ışığında Türk yargısına baktığımızda; tam bağımsız ve yargıçları tam güvenceli bir yargımız var mıdır? Hayır, yoktur. Yargı organımıza işlevlerini etkin ve eksiksiz yerine getirebilme olanakları tanınmış mıdır? Hayır, tanınmamıştır. Şu kesin bilinmelidir ki; bağımsızlık ve güvence ne yargı, ne de yargıç için istenen ayrıcalık değildir. Hakkın, eksiksiz, etkisiz, ödünsüz gerçekleştirilmesi için gereklidir.

VİCDAN VE CÜZDAN

Yargı mensuplarının Başbakanlık'ta görevlendirildikten ve siyasi partiden aday olduktan sonra mesleğe geri dönmelerine son verilmelidir. Anayasa gereği aylık ve ödenekler ayrı kanunla düzenlenmelidir. Hak dağıtma görevlisi hakim, maişet hakkını vermeyenlere karşı hak arayan durumuna düşürülmüştür. Bilinmelidir ki, vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışan hakimin kararının tam ve en sağlıklı olacağını düşünmek insan aklına ve doğasına ters düşer.

HUKUKA SİYASET SOKMAYIN

İktidarlarca veya başka güç sahiplerince yargıya sıcak bakılmaz ve sevimli görülmez. Ama ne zaman ki güçlerini kaybeder, hak arama durumunda kalırlar; işte o zaman bağımsız yargı, güvenceli hakim feryadı ile yargıdan esirgediklerine kıskançlıkla hayıflanırlar ama, o zamanı, o fırsatı çoktan kaçırmışlardır. İktidarda iken hukuka siyaseti sokmak yerine, hukuku siyasete egemen kılmak erdemini gösteren siyasiler tarihin ebedi saygısına layık olacaklar ve hep böyle kalacaklardır. Ne mutlu onlara. Aksi tarihte çok yaşandı. Geçmişten ders alınsın.

SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK

Tüm yargı mensupları istisnasız sütten çıkmış ak kaşık mıdır? Hayır. Her kesimde olduğu gibi mesleğimize yakışmayan görev suçu işleyenler olmuştur ve olacaktır da bunlar ortaya çıkarıldığında yöntemine uygun olarak yasal gereği yapılır. Yargıçlar ne hata işlemezdirler ne de suç işleme veya kötü davranışta bulunma ayrıcalığına sahiptirler.

İNFAZ YOZLAŞTI

Yozlaştırılmış infaz uygulaması kesin hükmü küçümsenir duruma düşürmekte, verilen müebbete bakma, sadece 8 yıl yatar çıkarım anlaşını doğurmakta, devletin ve yargının otoritesi böylece sarsılmaktadır.

PARAYI ÖDER SÖVERİM

Para cezaları da yetersiz ve sağlıksızdır. Saldırgan sarhoşlukta ceza 180 bin, hakarette, 1 milyon 670 bin lira gibi komik bir paradır. ‘‘Bu parayı öderim sövmeye de devame ederim’’ biçimindeki durumlar ortaya çıkmakta, toplum incinmektedir. Buna karşın etiketsiz helva satan bakkala 1 milyar 220 milyar, ormana 4 km uzakta anız yakan köylüye 1 yıl hapis 3 milyar 50 milyon para cezası verilmektedir. Yasamanın gidermesi gereken bu çarpıklıkların hesabı hiç ilgisi yokken, ‘‘Böyle adalet mi olur’’ yakınmaları ile yargıdan sorulmaktadır.

UYUŞTURUCU SUÇLARI

TCK tasarısı ile uyuşturucu her yerde rahatça içilebilecek hale getirilmiştir. ‘‘Ben tedavi olmak istiyorum’’ denince kovuşturma olmayacak, ifade bile alınmayacaktır. Böylece Türkiye uyuşturucu kullananların serbest bölgesi haline gelecek. bu da satıcısını, ihracatçısını, ithalatçısını iştahlandırıp coşturacak, düşününüz o zaman dünya bize hangi gözle bakacak. Ülkemiz ve gençliğimiz ne hale düşürülmüş olacaktır: Bu nasıl hukukta yeniliktir. İleriliktir. Nasıl toplum korumaktır.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!