Cem: Tam üyelik müzakereleri yıl sonunda baÅŸlıyabilir

Güncelleme Tarihi:

Cem: Tam üyelik müzakereleri yıl sonunda başlıyabilir
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 31, 2002 16:36

Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik müzakerelerinin Aralık ayında, Danimarka dönem başkanlığının sonunda yapılacak Kopenhag zirvesinde başlatılmasının mümkün olabileceğini bildirdi.

Haberin Devamı

CNN Türk'te yayınlanan ''Kriter'' programında, Türkiye-AB iliÅŸkilerindeki son durumu deÄŸerlendiren Cem, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin AB ile iliÅŸkileri açısından önemli kilometre taÅŸlarını sıraladı.Â

Cem, Türkiye'nin AB'deki konumunun İspanya'nın Sevilla kentinde yapılacak zirvede biraz daha geliştirilmesi, Ekim'deki Brüksel ara zirvesinde mesafe alınması ve Danimarka dönem başkanlığını izleyecek Kopenhag zirvesinde (Aralık 2002) üyelik görüşmelerinin başlamasını kesin tarihiyle ortaya koymanın mümkün olduğunu söyledi.

''İddialı tahminlerde bulunmanın doğru olmadığını'' da belirten Cem, ''Bu yıl sonunda Türkiye müzakereleri başlatma noktasında olabilir, ben bu ihtimali görmekteyim'' dedi.

İsmail Cem, Lüksemburg'da 3 hafta sonra Ortaklık Konseyi toplantısı olacağını ve bu toplantının önemli olduğunu kaydederek, Haziran ayında yapılacak Sevilla zirvesine ilişkin şunları söyledi:

Haberin Devamı

''Sevilla'de da, Laeken'dekine benzer bir gelişme, AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerini başlatması kararlılığı, bunun 2002 içinde olabilirliği, hatta önerisi çıkabilir. Tabii bu bizim içeride yapacaklarımızla bağlantılı. AB'nin 2 büyük ülkesinde seçimlerin olması biraz talihsizlik, seçim olunca, kimse adım atmak istemiyor; 'Attığım adım bana oy kaybettirir mi?' hesabıyla.''

'KIBRIS, DIÅž ETKEN'
   Â
Cem, Kıbrıs konusunun AB ile ilişkileri etkileyebilecek ''dış etken'' olduğunu belirterek, ''Dış etken dememin sebebi de şu: Biz Dışişleri Bakanlığı olarak bütün çalışmalarımızda Kıbrıs ile AB ilişkilerimizi ayrı tuttuk ve zaman zaman bunun mücadelesini verdik'' diye konuştu.

Helsinki kararlarına ''Türkiye'nin adaylık sürecinde ilerlemesi, Kıbrıs meselesindeki tutumuna bağlıdır'' gibi bir ifade konulmak istendiğini söyleyen Cem, o dönemdeki süreci şöyle anlattı:

'Biz buna direndik. Hatta muhatabım ve çok eski dostum olan Finlandiya Dışişleri Bakanı, Dönem Başkanı zirve sırasında bana Helsinki'den telefon açmış, Türkiye ile ilgili taslak paragrafı okuyarak, düşüncemi sormuştu. Ben, 'Hayır, teşekkür ederim, böyle koşullu bir adaylığı kabul edemeyiz. Ben, hükümetime olumlu görüş bildirmem' demiştim. Onun üzerine AB bu yaklaşımından vazgeçti. Helsinki'de, Kıbrıs konusu, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde bir koşul olarak gelmedi, getirilemedi. Daha sonra Katılım Ortaklığı Belgesi'ndebir kez daha bu yönde çabalar olmuştu, bir siyasal koşul olarak Kıbrıs'ın getirilmesine çalıştılar. Bunlara da engel olduk ve ilgili ibareler metinden çıktı.''

Haberin Devamı

İsmail Cem, ''Hukuken Türkiye-AB ilişkilerinde Kıbrıs gibi bir koşul yoktur'' diyerek, Ankara için Kıbrıs bağlantılı tek hususun, Helsinki Zirvesi'ndeki BM'nin çabalarına destek verilmesine ilişkin ibare olduğunu bildirdi.
Cem, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ama meselenin Türkiye-AB ilişkilerine siyasi bir etkisi mutlaka olur. Onu da AB'nin kendisi çok iyi düşünmelidir. Böyle bir nedenle Türkiye ile arasını bozmak ister mi, istemez mi, bilemiyorum. Bu siyasi bir olay. Hukuken AB'nin hiçbir hakkı yoktur.''
   Â
VERHEUGEN İLE GÖRÜŞME
   Â
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ile görüşmesine de değinen Cem, Verheugen'e aktardıklarını şöyle anlattı:

Haberin Devamı

''Bakanlık olarak, bizim kendilerine söylediğimiz şudur: AB'nin, bir aday ülke ile üyelik müzakerelerini başlatması, 'otomatik' bir olaydır. Yani AB, bir aday ülkeye (Türkiye'ye) dönüp, 'Siz gidin de görevinizi yapın, yükümlülüklerinizi tamamlayın, ondan sonra biz de müzakere açılmasını düşünürüz' demek durumu, AB müktesebatı ve AB uygulamalarına göre yok. Böyle bir şeyin olmaması lazım. Verheugen'in bu konudaki cevabı da bu doğrultuda. Müzakerelerin başlaması belki sadece Verheugen'in isteği yahut sözüyle de olmaz. O da ayrı bir mevzu. Ancak böyle olması gerekir ve böyle olacağını Avrupa Komisyonu bizimle son görüşmesinde net bir şekilde tekrar ortaya koydu.''
   Â
ÖZGÜRLÜKLER KONUSU
   Â
AB'nin Türkiye açısından savunusunun da, eleştirisinin de daha ölçülü ifadelerle yapabileceğini belirten Cem, ''özgürlüklerin genişletilmesinin Türkiye'nin aleyhine kullanılabileceği'' kaygısını kendisinin de paylaştığını bildirdi. Bakan Cem, sözlerini şöyle sürdürdü:

Haberin Devamı

''Bizim büyük bir iyi niyetle, toplumun çok büyük bir kesiminin, hükümetin, hepimizin çok büyük iyi niyetle atabileceği bazı adımların Türkiye'nin aleyhine, Türkiye'nin bütünlüğünü bozmak niyetiyle istismar edilebileceği kaygısı hepimizde mevcut. Şimdi, bu gerçeği gördükten sonra yapılabilecek iki şey var: Bir tanesi 'Aman neme lazım, eksik olsun, bu özgürlükleri de istemem, AB de olmasın' şeklinde. İkinci, doğru ve bana göre sorumlu yaklaşım şudur: Eğer bazıözgürlükler, benim de paylaştığım kaygılar çerçevesinde, kötüye kullanılabilecekse, bizim görevimiz, özgürlüklerin gelişiminden vazgeçmek değildir. O özgürlüklerin kötüye kullanılmasına mani olmaktır. Mani olmak kimin vazifesi? Yani biz eğer ciddi bir devlet isek bunu yaptırtmayız.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!