Bu plana hayır demenin faturası...

Güncelleme Tarihi:

Bu plana hayır demenin faturası...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2004 00:00

BURGENSTOCKTürk tarafının EVET dediği Annan planı ideal olmayabilir, ancak resmin tümüne bakmak gerekir. Reddedilmesi durumunda neler olacağı hesaplanınca, ne kadar büyük kayıplarla karşılaşılacağı ortaya çıkıyor.Annan planını yerden yere vurabilirsiniz. Denktaş’ın belirttiği gibi, birçok yetersizliklerine de değinebilir, tümünün kötü olduğunu söyleyebilir ve üzerinde daha sıkı bir pazarlık gerektiğini de vurgulayabilirsiniz.Ancak bütün bunları söylerken., bir soruya da yanıt vermeniz ve vereceğiniz yanıta göre karar almanız gerekir. “... Şu anda elinizde tuttuğunuz kazanımlarla bu iş bitirilmeli mi, yoksa referandumda reddedip bir daha ne zaman geri geleceği bilinemeyecek bir trenin arkasından mı koşmalı?”Türk tarafı bugün ambargolar altında yaşayan, Uluslararası camiada yanlızlığa itilmiş, fakir ve sadece Ankara’dan yollanacak paralarla yaşam mücadelesi veren bir toplumdur. Gençliğinin geleceği, kapağı Türkiye’ye veya bir Rum pasaportu alıp bir AB ülkesine atabilme şansına bağlıdır. Uluslararası hiçbir kurum tarafından tanınmadığı için ne ticaret yapabilmekte, ne de sesini duyurabilmektedir.İşte böyle bir durumdaki Türk toplumunun, ne kadar eksik (ki, bence eksik değil), ne kadar yetersiz (ki, yetersiz değil) sayılırsa sayılsın bu planla önü açılmakta, zincirleri kırılmaktadır.Eğer Türk toplumu referandumda HAYIR derse ne olur?Belki KKTC ve Türkiye’deki bazı çevrelerin alkışlarını alabilirler, ancak bundan sonraki yaşamları daha da güçleşir.Sadece KKTC vatandaşlarının değil Türkiye’nin de işi zorlaşır.Ambargolar daha da sıkılaşır, ekonomik yaşam daha da sıkıntıya girer. KKTC üzerindeki baskılar aynı zamanda Türkiye’ye de yansır. Sonunda, bırakın bugünkü kazanımların tümünün kaybedilmesini, Rumlar Ada’nın Kuzeyini karşılığında hiçbirşey vermeden ele geçirme noktasına dahi gelebilirler. Zira KKTC ve Türkiye’nin orta ve uzun nefesi tükenecektir.Referandumdan EVET çıkması KKTC’nin Uluslararası bir aktör olmasını sağlayacak, Türkiye’nin de önünü açacaktır.Herkes, eleştirilerini işte bu gerçekleri dikkate alarak yapmalıdır.* * *RUMLAR DA ÖNEMLİ BİR SORUN VARBM yetkililerine göre, şimdi tüm dikkatlerin ve desteğin Güney’e verilmesi gerekiyor. Zira Güney’deki referandumdan tehlike sinyalleri çıkıyor.“Bize ne, Rumlar isterlerse reddetsinler. Daha iyi değil mi, herşey cebimizde kalır ve yolumuza devam ederiz” demek çok hatalı olur. Nedeni de, Güney’in reddetmesi durumunda anlaşmanın tümü batacaktır. Ancak onlar yine de AB üyesi olacaklardır.Evet sorunlarla karşılaşacaklar, önemli faturalar ödeyecekler, ancak günün sonunda AB trenine atlayıp yollarına devam edeceklerdir.Geride yine biz kalacağız.Belki dünya bize hak verecek, tutumumuzu destekleyecek, hatta yardım da edecek, ancak eninde sonunda KKTC yine bugünkü cılız durumunda kalacaktır. Kabuğunu kırıp dışarı çıkamayacaktır.Dolayısıyla gelişmelere “ Biz kazandık Rumlar kaybetti” diye bakmamamız, aksine sinirleri yatıştırmaya çalışmamız, veya (hiç değilse) Rumların nasırına basmamamız gerekmektedir.Zafer çığlıkları attığımız oranda, Rumların referandum da HAYIR oylarının yükseleceğini bilmeliyiz.Artık ok yaydan çıktı.Bundan sonra Türk tarafı ne kadar yapıcı olursa o kadar kazanacaktır.ABD VE İNGİLTERE ÖNEMLİ ROL OYNADILARAnlaşmanın tamamlanması çalışmalarında ön planda hep BM göründü. Kofi Annan ve Alvaro De Soto ekrandaydılar. Ancak bir de görünmeyen aktörler vardı. Onların sesi çıkmadı, ekranlarda görünmediler, perde arkasında kaldılar. Bu aktörlerin başında da Bush yönetimi ve Blair hükümeti geliyordu.Türk tarafının son dakika golü yemesini önleyen, birçok anlaşmazlığı çözen ve her sıkışma anında devreye giren, ABD Dışişleri Bakanı Powell oldu. Temsilcisi Weston ne zaman arasa, Powell telefonunu yanıtladı. Aynı şekilde İngiliz Dışişleri bakanlığı da çok aktifti. Hem tek başlarına hem de AB aracılığı ile sürekli devrede kaldılar. Fransa ve Almanya’da zaman zaman işe karıştılar. Tabii Denktaş’ın (nazi generali) diye isimlerdiği Verheugen’i de unutmamak gerekir. Komisyon adına, her iki tarafın sıkıntılarını giderecek formüller oluşturdu, bıkmadan usanmadan sonuç alınması için çalıştı.Özetle, Başkan Bush, Başbakan Blair, Prodi-Verheugen ikilisi, Tayyip Erdoğan’a verdikleri destek sözlerini tuttular.BM yetkililerine soracak olursanız onlar da Tayyip Erdoğan’ın çözümü gerçekten istemesinin varılan sonuçta çok etkili olduğuna özellikle dikkat çekiyorlarBakalım referandum da kim kime yardım edecek?* * *(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!