Bu hale geldi

Güncelleme Tarihi:

Bu hale geldi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2013 00:00

Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, tutuklandığı 13 Nisan 2009’da merdivenlerden yürüyerek inmişti. Dün kanser, şeker, siroz ve psikolojik travma nedeniyle cezaevinde kalıp kalmamasının tespiti için ikinci kez Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Cezaevi aracından indirilen Hilmioğlu, tekerlekli sandalye ile içeri alındı.

Haberin Devamı

KARACİĞER kanseri başlangıcı, şeker ve ileri derecede siroz hastası olan Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, sağlık durumunun cezaevi koşullarında kalması için uygun olup olmadığını tespit edilmesi amacıyla ikinci Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. Karar aşamasına gelen Ergenekon davasında savcının hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istediği Fatih Hilmioğlu’nun aynı zamanda avukatı da olan ağabeyi Hayati Hilmioğlu, sağlık sorunları nedeniyle cezaevi koşullarında kalmasının hayati tehlike oluşturduğunu belirterek tahliye talebinde bulundu.

5 RAPORU VAR

Davanın görüldüğü İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi de Prof. Hilmioğlu’nun sağlık durumuna ilişkin bugüne kadar alınan bütün raporların ve Hilmioğlu’nun Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek sağlık durumunun cezaevi koşullarında kalmasına elverişli olup olmadığına dair yeni bir rapor hazırlanarak mahkemeye gönderilmesini istedi. Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden cezaevi ring aracı ile Adli Tıp Kuruma getirilen Hilmioğlu, cezaevi aracından indikten sonrada tekerlekli sandalyeyle içeri alındı. Avukat Hayati Hilmioğlu şunları söyledi: “Karaciğer kanseri başlangıcı olduğuna dair toplam 5 rapor var. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nden verilen 3 rapor, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden verilen bir rapor ile en son yine 10 gün önce karaciğer kanseri başlangıcı rahatsızlığında hiçbir gerileme olmadığına dair yine İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nce verilen rapor. Bütün bu raporları ile kronik böbrek hastalığı, şeker hastalığı ve oğlunu kaybettikten sonra yaşadığı psikolojik travmaya ilişkin doktor raporlarının hepsini Adli Tıp Kurumu’na verdik. Buna rağmen Adli Tıp Kurumu ikinci kez cezaevinde kalmasının hayati tehlikesi yoktur diye bir rapor verirse bundan bir tek sonuç çıkar, bu kurum tarafsızlığını yitirmiştir. Siyasilerin emri ile hareket eden bir kurumdur. Bunun sorumlusu da Adalet Bakanlığı’dır. Çünkü Adli Tıp Kurumu Adalet Bakanlığı’na bağlıdır.

YANLIŞ TEDAVİ

Haberin Devamı

Cezaevine girdiğinde siroz hastasıydı. 1,5 ay cezaevinde kalınca yüz felci geçirdi. Yüz felci geçirince Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada tedavisini yapan doktorlar Fatih Hilmioğlu’nun siroz hastası olduğunu bilmedikleri için kullandıkları ilaçlar karaciğer enzimlerini arttırdı birden komaya girdi. Ankara’dan çağırdığımız 6 profesör tarafından yapılan muayenesinin sonunda yanlış tedaviden dolayı hastalığının ileri derece siroza dönüştüğü tespit edildi. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nden de yine profesörlerden oluşan bir heyet daha geldi. Onlar da hayati tehlikesi var deyince Cerrahpaşa’da mahkum koğuşunda 21 ay yatarak tedavi gördü. Boğazında karaciğer kanserine bağlı ölümcül varisler oluşmasına, bu durumun çok tehlikesi olmasına rağmen çünkü bu varisler kanadığı zaman ölüyorsunuz, Adli Tıp Kurumu’nun 2 ayda bir gerekli kontrolleri yapıldığı taktirde cezaevi koşullarında yaşayabilir diye rapor verdi. Bunun üzerine Mart 2011’de apar topar bir şekilde hastaneden cezaevine nakledildi. 2 yıldır da cezaevinde. Tutuklandıktan sonra kronik böbrek hastası, şeker hastası oldu. Oğlu Emir Hilmioğlu’nun kaybettiği için psikolojik travma geçiriyor.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!