Bu gün Ay’a gidiyorsunuz beyler!

Güncelleme Tarihi:

Bu gün Ay’a gidiyorsunuz beyler
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bazılarına göre, naklen yayınlanan Ay'a iniş, gündemi Vietnam savaşından kaydırmak için, Hollywood stüdyolarında çekilmiş düzmece bir filmdi

Kamp görevlisi onları uyandırdığında Amerika'da henüz sabahın 4'üydü. ‘‘Hava çok güzel, bu gün gidiyorsunuz, beyler’’ dedi, en az onlar kadar heyecanlı sesiyle.

Otuz yıl önceki Temmuz ayının 16'sıydı. Cap Canaveral Üssü ana baba günüydü. İzleyici olarak orada bulunan yüzbinlerce arabanın farlarından yayılan ışık geceyi gündüze çevirmişti. Televizyon kanallarının kameramanları yorgunluktan ölmek üzereydiler.

Ne de olsa, Dünya, bu tarihi olayı canlı yayında izliyordu.

Neil Armstrong, Edwin E. Aldrin ve Michael Collins o gün Ay'a gidiyorlardı.

ESKİ BİR TARAK

Neil Armstrong ceplerini karıştırırken, eline naneli boğaz pastili kutusuyla eski bir tarak geldi. Gülümsedi, Ay yolculuğunda kendisine eşlik edeceklerdi.

Sonra biraz endişelendi. Ruslar, Pravda'da kendisinden ‘‘Uzay Çarı’’ diye söz ediyorlardı. Ama bir taraftan da amansız rekabeti elden bırakmıyorlardı. İçinde insan olmayan uyduları Luna 15'i onlardan iki gün önce göndermişlerdi bile.

16 BİN DOLARLIK TEKLİF

Neil Armstrong'un asıl kafasını karıştıransa Life dergisinin yaptığı teklifti. Astronotların her birine izlenimlerini yazmaları için 16 bin dolar öneriyorlardı. İyi paraydı. NASA'dan aldıkları ücret de neredeyse o kadar tutuyordu. Nasıl olsa anlatacak ilginç bir şeyleri de olurdu.

Edwin Aldrin de ilginç bir adamdı. Ay'a giderken göğsüne Apollo 1 kazasında ölen Amerikalı astronotların künyelerini, Soyuz 1'de ölen Rus kozmonot Komarov'un ve uzay uçuşunu gerçekleştirdikten sonra bir uçak kazasında ölen Gagarin'in madalyonlarını yerleştirmişti.

WERNHER VON BRAUN

Apollo 11'i uzaya fırlatacak füze, Satürn 5'in ateşlenmesinden 20 saniye kadar önce, Wernher von Braun, kontrol odasında yumruklarını sıkmış bekliyordu. 25 milyar dolarlık bir projeyi havalandıracak olan bu 50 tonluk heyula onun eseriydi. 40'lı yıllarda, Londra'yı yerle bir etmek amacıyla gerçekleştirilen Alman V2 uçakları da onun eseriydi.

Üstelik 25 milyar dolar da büyük paraydı. Ne var ki, Soğuk Savaş yıllarıydı. Amerika ile Rusya arasındaki rekabet maddi manevi her türlü çılgınlığa imkan tanıyordu.

İLK KİM YÜRÜYECEK?

Astronotlar uzayda dört gün geçirip ufak tefek aksilikleri atlattıktan sonra, 21 Temmuz 1969 tarihinde, Kartal adı verilen araçlarıyla Sukunet Denizi bölgesinde Ay yüzeyine inmeyi başardılar.

İlk kez insanoğlu Ay yüzeyinde yürüyecekti. Michael Collins fotoğraf çekmekle görevliydi. Araçtan hiç inmedi. Ama Armstrong ile Aldrin, Ay'a ilk kimin ineceği konusunda çok çekiştiler. Armstrong ekip lideriydi, bu görev ona düşerdi. Ama Aldrin kendisinin kahramanların kumaşından yaratıldığını, bu işin ona daha çok yakışacağını iddia ediyor, gerekçe olarak da Armstrong'un kolay karar veremediğini gösteriyordu.

PRİME TİME

Armstrong'un karşı taarruzu da, Aldrin'in çok içki içtiği, o yüzden fazla cesur davrandığı yönünde oldu. Tartışmanın sonunda, Ay yüzeyinde ilk önce Armstrong'un inmesine, Aldrin'in daha az içki içmesine karar verdiler, hep birlikte. Tartışma tatlıya bağlandı ama bu darbe Edvin Aldwin'e çok ağır geldi ve asla Ay'da yürüyen ikinci adam olmayı kabullenemedi.

Astronotları taşıyan Kartal aracı Ay yüzeyine iniş yaptıktan sonra, Armstrong Houston'daki merkezi aradı ve dedi ki: ‘‘Aşağıya sizin saatinizle 20.00'de inmeye karar verdim.’’ Merkezden cevap geldi: ‘‘Çok iyi olur, tam 'prime time'a denk düşer.’’ Canlı yayınlanan Ay yürüyüşü NASA için sıkı bir reklam kampanyası olacaktı.

İNSANLIĞIN BÜYÜK ADIMI

Ve Neil Armstrong sol ayağını kaldırdı ve ihtiyatla tozlu Ay toprağına bıraktı. Hiç bir risk olmadığını anladı ama yine de sağ ayağını yere basarken biraz çekindi. İlerlemeye başladı. Ve canlı yayında, otuz yıl boyunca tekrarlana tekrarlana ‘‘özdeyiş’’ haline gelen, o müthiş cümleyi kullandı: ‘‘İnsan için küçük fakat insanlık için büyük bir adım.’’

Kötü niyetliler daha sonra Armstrong'un bu cümlesinin hem gramer hem de semantik bilimi açısından yanlış olduğunu ileri sürüp, onunla eğlendiler. Doğrusu şöyle olmalıymış: ‘‘Tek bir insan için küçük fakat insanlık için büyük bir adım.’’

600 BİN KİŞİ İZLEDİ

Canlı yayın sayesinde Armstrong için küçük, insanlık için büyük adımı tam 600 bin kişi izledi. Otuz yıl önce bu rakam izleyici (rating) rekoruydu. Müthiş bir şey başarılmış, insanoğlu Jules Verne'den bu yana bütün öncü hayalperestler tarafından düşlenen bir hedefe ulaşmıştı. Uzunca bir süre başka hiçbir şey konuşulamadı.

HOLLYWOOD'DA ÇEKİLDİ

Oysa o sırada Vietnam Savaşı'nın etkisi, Amerika'yı ve Dünya'nın geri kalanını kasıp kavuruyordu. Paul Auster, Ay Sarayı romanında, üniversiteli gençlerin ünlü Ay yürüyüşünü nasıl değerlendirdiklerini anlatıyordu:

'Birisi, insanların Ay'a inişinden söz etmeye başladı. Bir başkası, bunun gerçek olmadığını söyledi. Yönetimin dikkatleri savaştan başka yere çekmek için yaptığı bir yutturmaca, bir televizyon hilesi olduğunu öne sürdü. İnsanlar inanmaları istenilen şeylere inanırlar dedi, Hollywood stüdyolarında çekilmiş bir düzmece de olsa, yine inanırlar.''

UZAYDA HAYAT VAR

Başkan Bill Clinton tarafından madalyalarla ödüllendirilen Apollo 11 ekibi, otuz yıl önce gerçekleştirdikleri görevin, Tanrı kavramı konusunda kendilerinde nasıl bir değişikliğe yol açtığına ilişkin bir soruya, otuz yıl sonra, ilahi bir güce atıfta bulunmadan cevap veriyorlar. Collins, ''Doğanın bir tasarımı olduğunu yeniden takdir ettim'' diyor. Neil Armstrong, evrende bir düzen olduğunu bizzat gördüğünü söylüyor. Aldrin, Aya ayak basınca Albert Einstein'ın sahip olduğu ruhsal duyuma ulaştığını anlatıyor. Her üç astronot da, yeryüzünün ve ayın ötesinde bir yaşam olduğuna inandıklarını kaydediyorlar.

OTUZ YIL ÖNCEKİ ANI

Otuz yıl önce, 1969'da, Ruslar'la Amerikalılar'ın acımasız rekabeti sayesinde, 25 milyar dolar harcayıp, insanoğlu ilk kez Ay yüzeyinde yürüdüğünde, bu olayı herkes kendine göre yorumlamıştı. Dindarlar, insan cinsinin Tanrı'nın işine karışmasına bozulmuş, dünyanın düzeninin, iklimlerin altüst olacağından korkmuş, laikler büyük bir zafer olarak değerlendirmiş, savaş karşıtları Hollywood senaryosu, gündem değiştirme operasyonu şeklinde yorumlamışlardı.

Yıl 1999. Otuz yıl sonra. Ay yürüyüşü şimdi sadece nostalji. Bir zamanların insanları heyecanlandırmış bir anısı olarak hatırlanıyor...

ŞİMDİ NE YAPIYORLAR?

NeIl Armstrong Bütün dünyanın tanıdığı biri olduktan sonra, doğum yeri Ohio'da kameralardan kaçarak yaşadı. NASA'dan ayrıldıktan sonra Cincinatti Üniversitesi'nde havacılık mühendisliği kürsüsünde profesör olarak çalıştı. 1986'da, 7 astronotun ölümüyle sonuçlanan Challenger kazasında soruşturma komisyonuna çağrıldı. Şimdi 68 yaşında ve bir elektronik şirketinin başkanı. Ayrıca aynı alanda iş yapan yedi başka şirketin de yönetim kurulu üyesi.

EdwIn E. Aldrin Şu anda 69 yaşında. Kaliforniya'da yaşıyor. Uzay konusunda uzmanlaşmış bir şirkete danışmanlık yapıyor ve konferanslar veriyor. Daha önce de çok vahim olmayan içki bağımlılığı vardı ama tarihi uçuşundan sonra depresyona girdi ve alkolik oldu. Kaliforniya'da bir hava üssünde sorumluluk üstlendi. İki kitap yazdı: Dünya'ya Dönüş ve Dünyalı Adamlar. Halen Mars gezegenine insanlı uçuş hazırlıkları yapan bir kuruluşun yönetim kurulunda görev yapıyor.

MIchael CollIns

NASA'dan ayrıldıktan sonra, 1970'de Dışişleri Bakanlığı sözcüsü oldu. Daha sonra Washington'daki Havacılık ve Uzay Müzesi'nin yöneticiliğine getirildi. 1978'de Smithsonian kuruluşunda direktör yardımcılığı yaptı. Daha sonra da özel bir kuruluşta başkan yardımcılığı görevini üstlendi.

NE DEDİLER

Toktamış Ateş

İnsanoğlu-nun Ay'a çıkışı o yaşlarda bizi heyecan-landırmıştı. Arkasının geleceğini düşünüyorduk. Gezegenlere de gidileceğini tahmin ediyorduk. Ancak bunun iki büyük güç tarafından verilen bir prestij savaşı olduğunu anlamamız çok sürmedi.

Nükhet Duru

O dönemde çocuktum ve gökyüzün-deki dostumu ele geçirmişlerdi. Hayallerim yıkılmıştı. İnsanoğlu için bir çağın başlangıcı olarak gördüğüm bu olayı, evrenin kuralları bozulmadan yapıldığı takdirde heyecan verici buluyorum.

Erol Evgin

Ay'da atılan o küçük adımın insanlık tarihi için büyük bir adım olduğunu elbette kabul ediyorum. Ancak uzay çağının başlayacağını düşünen bizler için pek öyle olmadı açıkçası. Nedeni de Ay'a ayak basmanın aynı zamanda Amerika ve Sovyet Rusya arasında bir şov savaşına dönüşmesiydi sanırım.

Emre Kongar

İnsanın uzayı fethetmesi dünyanın sınırlı kaynaklarının sonsuza açılması bakımından ve gelecekteki ütopyalar açısından önemli ve anlamlı. Yoksa uzay teknolojisinin ve bilgi çağının insanlararası sorunların çözümüne olumlu bir katkıda bulunacağını düşünmüyorum. Kanımca insanlık tarihinin geleceğini, uzay teknolojisi ile bütünleşen genetik mühendislik belirleyecek. İşte o zaman insan ilişkilerinde niteliksel bir değişme beklenebilir.

Hülya Koçyiğit

O günü dün gibi hatırlı-yorum, olağanüstü bir heyecan içinde beklemiştik. Bu olay televizyon haberciliği için de önemliydi. Uzayda hayat olup olmadığını da düşünmüştüm. Eğer yaşarsam ben de Ay'a gitmeyi çok istiyorum.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!