Bogart mükemmeldi Sinatra fena değil

Güncelleme Tarihi:

Bogart mükemmeldi Sinatra fena değil
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2001 01:56

Lauren Bacall hayattaki birkaç büyük Hollywood efsanesinden biri. Sadece parlak sinema kariyeriyle değil, Humphrey Bogart'la evliliği, Frank Sinatra'yla kısa süren ilişkisi, Oscar ödüllü sanatçı Jason Rosards'la yaptığı ikinci evlilikle de tanınıyor. Geçen ekimde, Stars Vakfı ona özel bir ödül verdi. Ödül töreni, Dubai Veliaht Prensi'nin sponsorluğunda yapılan üç günlük bir etkinliğin parçasıydı. ABD'de söylendiği gibi bir ‘‘Yahudi Amerikalı prenses’’ olan Lauren Bacall'la konuşmamız çok canlı geçti. Bacall, Ortadoğu sorunu konusunda tutumunu çok açık olarak ifade etti ve Filistinlilerin durumunun kendisini çok üzdüğünü belirtti.

Lauren Bacall, özel bir ödül aldınız. O anda neler hissettiniz?

-Özel ödüller, insana hep bir şeyin sonu gibi gelir; sanki çalışma hayatınız sona ermiş gibi. Oysa ben buna asla izin vermiyorum. Devam etmeli. Benim hayatım 19 yaşındayken değişmişti. Tamamen. California'ya geldim, Humphrey Bogart'la tanıştım, bir filmde oynadım, evlendim, çocuklarım oldu ve o öldü. Bütün bunlar 10 yıl içinde oldu.

Bogart'la tanışmanız hakkında öyle çok hikaye ve dedikodu var ki. İlişkinizin bir tür kedi-fare oyunu olduğu söyleniyor.

-O sizin fanteziniz! İkimizde de aynı mizah duygusu vardı. Çok akıllı bir adamdı. Birlikte çok eğleniyorduk, sonra bu duygu başka duygulara yol açtı. Ama eğlence hep kaldı. Kahkahasız hayat, bana göre değil. Her zaman gülebilmelisiniz.

Humphrey Bogart'ı tek bir cümleyle tanımlamak isteseniz ne derdiniz?

-Şaşırtıcıydı... Onun hakkındaki en önemli şey bu. Onu tanımadan önce ukala, dediğim dedik, tepeden bakan bir insan olduğunu düşünürdüm. Ama gayet iyi eğitim görmüş, son derece akıllı, çok komik, duyarlı, duygusal bir adam çıktı karşıma. Hiçbir zaman ne yapacağını, nasıl bir tepki göstereceğini bilemezdim. Bu da müthiş çekiciydi. Hep bir arada yaşadığınız bir insanın ne yapacağını önceden kitap gibi okumak hiç de hoş bir şey değil. Bana karşı çok koruyucuydu, bana çok şey öğretti. Benden çok daha yaşlıydı, çok çekiciydi. O sıralarda peşinde ne kadar çok kadın olduğunu farketmemiştim. Onun bir seks makinesi olduğunu düşünüyorlardı, bir anlamda öyleydi, ama benim seks makinemdi, başka kimsenin değil. Çok genç öldü (kanserden). Çok zorlu bir hayatı olmuştu. 20’li yıllarda yetişmişti, o sıralarda da herkes gibi çok içki, çok sigara içmişti. Bunun bedelini ödedi.

Bogart'la birlikteyken, o ünlü ‘‘bakışınızı’’ geliştirdiniz. Neydi bu?

-Beni keşfeden Howard Hawks bunu yaratmıştı. Çenemi aşağı indirip, gözlerimi yukarı kaldırmamı istedi. Tabii o genç yaşta bu pek hoş bir şey değildi, ama çok iyi sonuç verdi. Işıklandırma da gölgeli, siyah-beyazdı. Basın buna hemen 'Lauren Bacall bakışı' adını yakıştırdı.

Siz hep bir Demokrat oldunuz.

-Evet, hep güçlü bir Demokrat oldum.

O halde şimdiki Başkan hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Onun hakkında ne düşündüğüm yayınlanacak gibi değil.

Amerikan Başkanı deyince aklınıza gelen örnek kişi kim?

-Roosevelt. Ona hayranım. Eşi Eleanor Roosevelt'e de büyük hayranlık duyuyorum.

Ona Hillary Clinton da hayran. Hillary, bundan sonraki başkan olacak mı ne dersiniz?

-Onu hiç böyle düşünmedim, ama ne olacağını kim bilebilir ki?

Onu destekler misiniz?

-Bilmem. Bakalım senatör olarak ne yapacak...

Ortadoğu'da olan bitenler konusunda neler hissediyorsunuz? İzliyor musunuz olayları?

-Her iki taraf için korkunç olduğunu düşünüyorum. Filistinliler için üzülüyorum. (İşgal altındaki topraklardaki) Yahudi yerleşimcilerin o topraklara ait olmadığını düşünüyorum. Filistinlilerin kendilerine ait bir yeri olmalı. Buna hakları var. Şimdi olan bitene bakınca korkuyorum -Rabin, hayran olduğum o adam- boşuna mı öldü? Bunun uğruna öldü. Yaptıkları korkunç bir şey. Yeni yerleşimler kuruyorlar, daha fazla Filistinlinin hayatını boğuyorlar.

Kocanızın ölümünden sonra Frank Sinatra'yla bir ilişkiniz oldu.

-O zamanlar beni gerçekten etkiledi. Büyük bir şarkıcıydı, o şarkıları söylerken çok çekiciydi, dayanılmazdı. İnsan olarak fena değildi. Ama kadınlara karşı tutumu hiç de iyi sayılmazdı. Sizi çok basit bir şey için fena halde kızdırabilirdi. Ama şarkı söylediği müddetçe, benim için çok iyiydi. Herşeyi kontrol etmek isterdi. Bir parmak şıklatmasıyla.

Ölümünden önce onunla temasınız oldu mu?

-Kazaen... Bile isteye değil. Onunla ilgili yazdığım kitap yüzünden bana kızgındı. Oysa ben hiçbir ayrıntı vermemiştim. Sadece kötü hareket ettiğini söylemiştim, bu da doğruydu. Ona bir not yazarak, 'artık benim için hiçbir anlam ifade etmediğini anladığını umuyorum, birlikte çok iyi zamanlarımız oldu, o yüzden seni severim' dedim. Son zamanlarında aklı başında değildi. Alzheimer'a mı yakalanmıştı ne?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!