Bizi Allah korusun

BEN biliyorum; yeni bir Körfez Savaşı konusunda net bilgilere erişmek için Ankara'ya gelen ABD Başkan Yardımcısı Cheney, kafası son derece karışık dönmüştür.Ecevit ile görüşmesi dahi yetmiştir.Görüşmelerden sonra şaşkın şaşkın havaya bakması rastlantı değildi.Protokol görevlileri olmasaydı, Washington yerine Moldovya uçağına binip gitmesi olasılığı da yüksekti.Şu sıralar ABD'deki konutunda, yatak odası yerine kanepeye yatmış, ayaklarını duvara dayamış ve inleyerek zenci hizmetçiye arada bir ‘‘Bana ne oldu?..’’ diye sorması büyük olasılık.Biliyorsunuzdur:ABD Başkan Yardımcısı'nın programında olmamasına rağmen, Ecevit onun adına ‘‘Yarın sabah basın toplantısı yapacak’’ diyerek gazetecileri çağırmış, bunu duyan Cheney saçını başını yolmuştu.Oysa şükretmesi gerekiyordu.Fazla kiloları nedeniyle iki zeytinle ayakta kahvaltı yapan ve çok cimri olduğu bilinen Cheney için Bülent Bey, ‘‘Sabah Beyti'de kahvaltı yapacak, sonra Kapalıçarşı'da alışverişe çıkacak’’ da diyebilirdi.*Bakın; ufukta savaş var. ABD, ikinci Körfez Savaşı için kararlı.Bunun Türkiye için anlamı ise; zar zor ayakta duran ekonominin bir anda çökmesi demek. Yani Cheney'in Ankara temasları hepimiz için önemliydi.Oysa Türk diploması tarihinde eşi az bulunan bir curcuna yaşandı. ABD Başkan Yardımcısı, ‘‘Genelkurmay Başkanı ile görüşeceğim’’ diye tutturdu. Türk diplomatlar bunu önleyemeyince Başbakan'ın yemeğine askerleri de çağırdılar.Ve Başbakan sonra gazetecilere ‘‘Genelkurmay ile tek ses gibi konuştuk’’ diyebildi.Sanki iki ayrı ülkeden geldiler.Şu sıralarda ise Ankara, Cheney'in giderken ‘‘Irak'a görünür gelecekte operasyon yok’’ demekle ne demek istediğini tartışıyor.‘‘Görünür gelecek’’ ne kadarlık bir zaman dilimi?..Peki ‘‘Görünmez gelecek’’ ne zaman?..Bin çeşit yorum var.ABD Başkan Yardımcısı ile Cumhurbaşkanı görüştü, Başbakan görüştü, Dışişleri Bakanı görüştü, Genelkurmay görüştü. Ama adam ne dedi bilen yok.O gittikten sonra ‘‘Yani demek istedi ki...’’ tartışması başladı.Eminim; ABD'de zenci hizmetçi ise, kábuslar görmekte olan Cheney'e ‘‘O siyah palto sizinki, üzülmeyin geçti artık’’ diyordur.Ne yapalım biz böyleyiz, bizi Allah korusun.