Bizans prensinin manastırı Türkiye’nin ilk arkeolojik parkı olacak

Güncelleme Tarihi:

Bizans prensinin manastırı Türkiye’nin ilk arkeolojik parkı olacak
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2005 01:39

Bizans İmparatoru Mihail I Rangabes’in oğlu Ignatios tarafından 9. yüzyılda inşa ettirilen Satyros Manastırı, Küçükyalı’da Türkiye’nin ilk arkeolojik parkı olacak. Uzun yıllar Bizans Sarayı sanılan alanı İtalyan Profesör Alessandra Ricci başkanlığındaki arkeologlar, Maltepe Belediyesi’nin desteğiyle dört yıldır inceliyor.

Üzerinde kubbeli kilise bulunduğu belirlenen sarnıç ve su kanalı, döneminin ender rastlanan örneklerinden. Çevredeki binalar nedeniyle tamamı kazılamayan kanal, Başıbüyük’e kadar uzanıyor. Kültür Bakanlığı’ndan izin alınmasının ardından, arkeolojik alanda çay bahçeleri, seyir terasları, hediyelik eşya dükkanları yapılacak. Şu anda zarar görmemesi için üzeri kapatılan kazı alanı da açılacak ve kazılar beş yıl daha sürecek.

İstanbul’da sadece tarihi yarımada değil, kentin her yerinde toprağın altı arkeolojik kalıntılarla dolu. Anadolu yakası bu açıdan henüz bakir bir alan. Bu yakadaki ilk arkeolojik kazılardan biri Maltepe Küçükyalı’da yapıldı. Çınar Mahallesi’nde, yıllarca çöplük, kurban kesme alanı olarak kullanılan, tinercilerin barındığı sarnıcın bir manastıra ait olduğu belirlendi.

Kazıları yürüten Bizans sanat tarihi uzmanı İtalyan Alessandra Ricci, Küçükyalı’daki alana ilk olarak Prof. Semavi Eyice’nin kitaplarında rastladı. Kitaptaki 1959’da çekilmiş, üzerinde üç ağaç bulunan fotoğrafı eline alıp sokak sokak gezen Ricci, Küçükyalı’daki alanı buldu. Çalışma öncesinde kalıntıların 9. yüzyılda İmparator Teofilos’un yaptırdığı Bryas Sarayı olduğu düşünülüyordu. Ancak 2001’de başlayan çalışmalarda sarnıcın hemen üzerinde rastlanan kilise kalıntıları farklı bir ihtimali gündeme getirdi: Aynı döneme ait Satyros Manastırı olabilirdi. Yapının merkezinde kilisenin yer alması, çevrede saraylara özgü ek binaların bulunmaması da bu ihtimali güçlendirdi. Prof. Ricci, ‘Yapının özellikleri ve süslemeler, kilisenin M.S. 9. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığını belirlememizi sağladı. Yani Bryas Sarayı’ndan yarım yüzyıl sonra’ diyor.

Çalışmalardan ve belgelerden elde edilen bilgilere göre manastırın mimarisinde güçlü İslam sanatı etkileri var. Kare-haç planlı kilisenin ana girişinin, sarnıcın üstüyle birlikte çöktüğü sanılıyor. Kazılardan çıkan ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde koruma altına alınan testi, korniş ve mozaikler, yapının kubbesinin mozaiklerle, tabanının ise mermer kaplı olduğunu ortaya çıkardı.

Hidrojeolojik çalışmalar ise manastıra ait sarnıcın kapasitesinin 2 bin 700 metreküp olduğunu saptadı. Verilere göre kanal Başıbüyük’e kadar sürüyor.

Jeo-radar ve jeo-elektrik araştırmalar ise, yeraltında başka yapılar olduğunu da gösteriyor.

Beş yıl daha sürecek kazılar ve parkın yapımı için öngörülen maliyet 500 bin Euro. Eğer, 9. yüzyıldan kalma sarnıcı şimdi gezmek istiyorsanız, anahtarı Çınar Mahallesi Muhtarlığı’nda.

DEPREMDE KAYBOLAN ADANIN MANASTIRIYLA RAKİPTİ

Antik belgelere göre, Bizans İmparatoru Mihail I Rangabes’in oğlu Ignatios, şehirden uzak bir hayat yaşamak istiyordu. Hıristiyanlığın İstanbul ve Roma arasında ikiye bölünmesi öncesinde Satyros Manastırı’nı yaptırdı. Satyros, Büyükada ile Maltepe arasında bulunan ve bir depremde sulara gömülen Vordonisi Adası’ndaki manastırla rakipti. Ignatios ile bu manastırın patriği Photius arasında bitmeyen dini tartışmalar yaşandı. Ignatios, inzivaya çekilmek isterken Bizans Patriği olunca sarayda yaşamak zorunda kaldı. Büyük ihtimalle o ve babası öldükten sonra Küçükyalı bölgesine gömüldüler. Mezarları diğer Bizans imparatorlarınınki gibi kayboldu.

BİR BÖLÜMÜ GELECEK NESİLLER KAZSIN

Roma Üniversitesi Bizans Sanat Tarihi Bölümü’nü bitirdikten sonra eğitimini ABD’nin Princeton Üniversitesi’nde sürdüren Alessandra Ricci, 1995-98 arasında Bilkent Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü’ndeyken, İstanbul’da çalışma olanağı buldu. 2001’de Salerno Üniversitesi’nden ve Türkiye’den eski öğrencileriyle Küçükyalı’daki kazılara başladı. Bu yıl Koç Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Ricci, Küçükyalı’daki alanın tamamının kazılmasından yana değil. İleride teknolojinin gelişeceğine, eserlerin daha az zararla çıkarılacağına inanıyor ve ‘Gelecek nesiller de burada çalışsın’ diyor.

Türkiye’nin ilk arkeolojik parkını yapacağız

3 bin 500 metrekare olan alan, 11 bin 500 metrekareyi kapsayacak. İzin alınca, burayı Türkiye’nin ilk arkeolojik parkı yapacağız. Parka gelenler, kitap okuyup çaylarını içebilecek. Çevredeki sokaklar da trafiğe kapatılacak. Prof. Ricci’ye desteği sürdüreceğiz. Bu proje, bizim prestij projemiz olacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!