Bir ayağı tarikatta bir ayağı devlette

Güncelleme Tarihi:

Bir ayağı tarikatta bir ayağı devlette
Oluşturulma Tarihi: Eylül 13, 2006 01:44

SAUNA çetesinin lideri olarak tutuklanan ve son olarak İsmailağa cemaatiyle ilişkisi nedeniyle gündeme gelen Kasım Zengin, bir yandan tarikatlarla içli dışlı yaşam sürdürürken, bir yandan da polislerle ilişki kuran ilginç bir kişilik. Zengin emniyetteki ifadesinde, İsmailağa cemaatinden dini dersleri alırken, medyumluk yaparken topladığı bilgileri Interpol’den sorumlu olarak bildiği, eski emniyet genel müdür vekili Ertuğrul Çakır’a aktardığını anlatıyor. İşte Zengin’in ifadesinden çarpıcı bölümler:

MÜDÜR SANIYORDUM

MİT’te çalıştığını söyleyen Hüseyin Osman Selçuklu, Ertuğrul Çakır’ı Interpol’den Sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak tanıttı. Çakır, ’İstihbarat ile ilgili çalışalım, bize yardımcı ol, bazı şahıslar uyuşturucu ticareti yapıp, gayrimeşru para kazanıyorlar, ben sana bu şekilde müşteri gönderirim sen de onların iç dünyasına girer istihbarat sağlarsın’ diyerek beni ikna etti.

ŞİKE BİLGİLERİNİ İLETTİM

İşe yarayacak istihbaratları toplayıp Çakır’a bildiriyordum. Sonra, hocam Metin Balkanlıoğlu ile market yüzünden aramız açıldı, beni tehdit ettiler marketimi elimden aldılar. Ertuğrul Çakır, beni istihbarat toplamam için İstanbul’a gönderdi. Ortaköy’de Medyum Emre Köroğlu adından dükkan açtım. Çakır’ın bana talimatları doğrultusunda hareket ederek futbol camiasına girdim. Süper ligdeki 3-4 takım hariç tüm futbol kulüplerinin başkanları, oyuncularıyla samimi oldum. Futbol şikelerini ortaya çıkaracak bilgileri Çakır’a bildirdim. İsmini veremeyeceğim bir takım başkanı "futbolcuların beynini yıkama, onların peşini bırak yoksa senin için iyi olmaz" diyerek beni tehdit etti.

MİT’ÇİLER YEMEĞE GELDİ

Hayrettin Alp’dan restoranını devralıp adını Türkmen Sofrası olarak değiştirdim. Ancak sık-sık Alp, ve adamları restoranta yiyip içip hesap ödemeden gelip giderlerdi. Bir gün beni arayarak restoranı kapatmamı özel misafirleriyle geleceğini söyledi. Misafir olarak, MİT istanbul sorumlusu olarak bildiğim şu anda ismini hatırlayamadığım bir şahıs ile Sedat Peker, Atilla Peker, Klasis otellerinin sahibi olan şahıs korumalarıyla beraber restorana geldi. Toplantı yaptıkları bir masada içi dolar dolu 4 çanta paranın paylaşımını yaptılar, bu toplantıda paranın kimlere dağıtıldığını bilmiyorum. Sadece istihbarat yapmaya çalıştım. ’Burada böyle şey yapmayın’ diye müdahale etmek istedim ama korumalar bana silah çekti. Hayrettin Alp beni arkasına alarak ’öz oğlumdur’ dedi ve korudu.

TATLISES İLE TANIŞTIM

Kiraladığım Cilveli, Keops ve Ancel isimli barlar ile iç içeydi. Tatlıses de Keops da sahne alıyordu. Bu nedenle tadilat yaptırdığım sırada Tatlıses ile tanıştım. Bir gün Tatlıses’i PKK’nın Almanya sorumlusu olarak bildiğim ismini bilmediğim bir şahısla otururken gördüm. Görüşmesi bittikten sonra evine çıktık, kendisine "neden PKK sorumlularıyla görüşüyorsun" dedim, o da bana "Almanya da konser vereceğim zaman oralarda Türk polisi olmuyor. Can güvenliğimi sağlamak için mecburen para vermek zorunda kalıyorum" diye anlattı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!