Beni, öldürmek için arıyorlardı

Güncelleme Tarihi:

Beni, öldürmek için arıyorlardı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 1998 00:00

Haberin Devamı

Paris Temsilcimiz Muammer Elveren, Alaattin Çakıcı'nın Fransız mahkemesine verdiği ifadelerin tutanaklarını ele geçirdi.

Çakıcı, ifadesinde sık sık ‘‘İade edilirsem mahkemeye bile çıkmadan öldürülürüm’’ diyerek Türkiye'ye iade edilmemesini istedi. Çakıcı, yakalanmak için değil, öldürülmek için arandığını özellikle vurguladı.

Hürriyet, Alaatin Çakıcı'nın mahkemede verdiği ifadelerin tutanaklarını ele geçirdi. Alaattin Çakıcı, Fransızca olarak hazırlanan tutanaklarda kendisini ‘‘Türkiye'ye iade edilirsem beni daha hapishaneye ulaştırmadan öldürürler, mahkemeye bile çıkartmazlar’’ sözleriyle savunuyor.

İADE KARARI 3 ARALIK’TA

Marsilya'nın Les Baumettes Kapalı Cezaevi'nde tek başına bir hücrede yatan Çakıcı'nın iadesi ile ilgili karar, Aix-En-Provence'ta, 3 Aralık 1998 günü verilecek.

Çakıcı, savunma dosyalarında yeralan ifade tutanaklarında çeşitli olayları en ince detayına kadar anlatıyor. Yakalanma sürecini içeren dosyada Çakıcı şok iddiaları gündeme getirip, bu nedenlerle kesinlikle Türkiye'ye iade edilmemesini istiyor. Bu tutanaklardan birinde Alaattin Çakıcı, Türkiye tarafından yakalanmak için değil öldürülmek için arandığını özellikle vurguluyor.

Çakıcı: Yakalandığımda vuracaklar sandım

Fransa'nın Nice Kenti'nde yakalandığım sırada soğukkanlılığım sayesinde bir ölüm tehlikesi atlattım. Ayrılmak üzere olduğumuz Park Otel'in lobisine dalan Fransız, Amerikan ve Türk güvenlik timinin hepsi silahlarını başıma dayayarak teslim olmamı sağladı. 7-8 silah namlusunun kafama tutulduğu birkaç saniye içinde aralarında Türk olabileceğini sandığım birinin nefes alsam beni derhal vuracağını hissettiğim için hiç kımıldamadan ve direnmeden teslim oldum, belki bu hareketim canımı kurtarmıştı.

Halbuki ben Amerika'da iken kırmızı ışıkta bile geçmez kanun ve kurallara harfiyen uyardım.

2 suikastten kurtuldum

Başbakan Yılmaz, Mehmet Eymür'ü kullanarak Amerika'da izlenmem ve gerektiğinde yokedilmem talimatını verdi, bu bilgiler de servisteki (Milli İstihbarat Teşkilatı) bazı dostlarımca bana ulaştırılmıştı. Eymür grubunun hazırladığı beni yok etme planları başarısızlığa uğrayınca bu sefer Amerikalıları hazırladıkları düzmece raporlarla yanlış yönlendirmeğe başladılar. Tabii ben bunları öğrenince ipler tamamen koptu. Amerika'da sıkışınca can güvenliğim açısından Güney Amerika ve uzakdoğu arasında sürekli yer değiştirmeğe başladım.

Her yerde izlendiğimi biliyordum, bunun üzerine Eyüp Aşık'la yaptığım görüşmeyi kaydettim ve ordan da anlaşılacağı gibi Yılmaz'ın beni öldürme talimatı olduğundan ben de ona tehdit haberleri göndermeye başladım. Ardından Japonya ve Avrupa'ya geçtim.

BECEREMEDİLER

Amerikalıların tüm teknik imkanlarını kullanarak beni izlediklerini biliyordum. MİT'ten alınan bilgilerle bundan sonra da beni devre dışı bırakmak istediler, beceremediler.

Bana birincisi İtalya'nın Maxima sahilinde, diğeri de Fransa'nın Saint Rafael kentinde olmak üzere iki saldırı düzenlendi fakat ikisinden de kurtulmayı başardım.

Suikast timi Çiller’in yalısını vuracaktı

İşte Hürriyet'in elde ettiği bu tutanaktaki şok iddialar:

Mesut Yılmaz Başbakan olduktan sonra verdiği emirle İstanbul'da 10 kişilik bir suikast timini yakalattı. Bunlar mahkemede verdikleri ifadelerinde benimle olan ilişkilerini açıkladılar.

EMNİYET, İFADEYİ ÇARPITTI

Yakalanan suikast timiyle ele geçen roketatarların Pamukbank Mecidiyeköy Şubesi ile Özer Çiller ve Mehmet Üstünkaya'ya ait yalıları vurmak üzere kullanılacağı belirtildiği halde, Emniyet'ten İstanbul DGM'ye gönderilen kapak yazısında bu silahların ABD Konsolosluğu'nun vurulmasında da kullanılacağının tahmin edildiği yazıldı.

SIKIŞTIRILINCA AYRILDIM

Oysa yakalananların ifadelerinin hiçbirinde ABD Konsolosluğu'nun vurulacağı şeklinde tek bir kelime bile geçmiyordu ve bu yazıyı Emniyet gönderirken beni Amerikalılarla ters düşürmeyi amaçlamıştı. Zaten bunun üzerine Amerikalı yetkililer ve istihbarat servisi yanlış yönlendirme neticesi beni izlemeye aldı. Daha sonra da rahatsız edip birtakım tacizlerle Amerika'dan çıkmam sağlandı. Mesut Bey'le ilk ihtilafım bu olayla başladı.

Çakıcı'nın iadesini istediğimiz suçlar

İfade tutanaklarına ek dosyada, Türkiye'nin Çakıcı'yı neyle suçladığına ilişkin şu bilgiler yer alıyor:

‘‘Türk adli makamlarının 2 başvurusu üzerine İnterpol'ün kırmızı bültenle aradığı Alaattin Çakıcı 17 Ağustos'ta Fransa topraklarında yakalandı. Türk adli makamları bunun üzerine 2 Eylül 1998 günü iade başvurusunda bulunarak dosyasını Fransa'ya gönderdi. Çakıcı Türkiye'de şu suçlardan aranıyor:

1- Engin Civan'ın yaralanmasıyla sonuçlanan suikaste azmettirmek,

2- Hıncal Uluç'u yaralamaya azmettirmek,

3- Planlayarak Tevfik Nurullah Ağansoy'un öldürülmesine azmettirmek,

4- Eski eşi Nuriye Uğur Kılıç'ın öldürülmesine azmettirmek,

5- Suç işlemek üzere çete oluşturmak.

Savunma dosyasında, Çakıcı'nın Ağansoy ve Kılıç olayında idam istemi ile arandığı, siyasi bir kişiliği olduğu ve Türk politik yaşamında bir hükümeti sarsacak, bir bakanı istifa ettirecek kadar önemli yeri olduğu öne sürülerek, iade edilmemesi isteniyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!