Baykal'dan başkanlara eleştiri

Güncelleme Tarihi:

Baykaldan başkanlara eleştiri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 09, 2004 00:00

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve bazı ilçe belediye başkanlarının, bir operasyon sırasında öldürülen Mehmet Sait Özgün'ün evine başsağlığında bulunması olayıyla ilgili “Terör olaylarına siyaseten destek verme anlamına gelecek bu girişimlerden herkesin, özellikle o bölgede yaşayan yerel otoritelerin uzak durmasına ihtiyaç vardır” dedi. Yurt gezilerini sürdüren CHP Genel Başkanı Baykal, memleketi Antalya'da CHP'li belediye başkanlarına ziyaret etti. Alt kademe Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen'i ziyaret eden Baykal, burada gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Baykal, bir gazetecinin, “Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve 4 ilçe belediye başkanının, 28 Temmuz'da bir bekçiyi şehit edip, iki polisi yaralayan ve operasyonda öldürülen teröristin evine başsağlığı ziyaretinde bulunmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki sorusuna şu karşılığı verdi:     “Büyük bir kararsızlık içinde olduklarını görüyoruz. Ne yapacaklarına karar vermiş değiller. Bu, tabi Türkiye'nin bu konuları bir an önce netleştirmesini de engelliyor. Bir süre önce teröristler tarafından öldürülmüş olan güvenlik güçlerine mensup bir kişinin ailesini ziyaret etmişlerdi. Bu, toplumda büyük bir ferahlık, büyük bir rahatlık yaratmıştı. Memnuniyet verici bir olaydı.Ama bu konularda nasıl bir doğrultu tutturacağına karar vermek ihtiyaçları var. Birbirleriyle çelişen tavırlar Türkiye'yi rencide ediyor. Terör olaylarına destek verme anlamında her girişim, hiçbir şekilde kabul edilemez. Terör olaylarına siyaseten destek verme anlamına gelecek bu girişimlerden herkesin, özellikle o bölgede yaşayan yerel otoritelerin uzak durmasına ihtiyaç vardır.” IRAK'TA YAŞANAN OLAYLARBaykal, Irak'ta bir Türk şoförün öldürülmesi, bazılarının rehin alınması ve bazı şirketlerin faaliyetlerini durdurmasıyla ilgili yöneltilen soru üzerine de, iki ülke arasındaki ilişkilerin önümüzdeki dönemde daha da geliştirilmesi gerektiğini belirtti. “Irak'ı yok saymanın mümkün olmadığını” vurgulayan Deniz Baykal, “Irak orada duruyor, Türkiye burada. Birbirimizden mal alacağız, satacağız, ticaret yapacağız. Bundan daha doğal bir şey yoktur. Irak'la ilişkilerin askeri çatışma anlayışına değil, ticari ilişki anlayışına dayandırmak gerektiğini düşünüyoruz” dedi.     CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle konuştu:    “Bir ülke, kendi vatandaşlarının meşru olarak bulunduğu her yerde onların can güvenliğini sağlamak zorundadır. Ülkemizde yaşayan vatandaşların can güvenliği, nasıl iktidarın, hukukun güvencesi altındaysa, aynı şekilde bir Türk vatandaşının meşru bir biçimde bulunduğu bir başka ülkedeki can güvenliğinin de mutlaka sağlanmış olması gerekmektedir. Bunu sağlayacak olan bizim hükümetimizdir. Bizim hükümetimiz, (İnsanlarımız gitmeselerdi, beni ilgilendirmez) deme hakkına sahip değildir. Bu, iki ülkenin meşru otoritelerince sağlanacaktır. Eğer bu meşru otoriteler yetersizse o zaman Türkiye onların can güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri alacaktır, almalıdır. İşte bu noktada, çok ciddi bir zafiyetin bulunduğu gözüküyor. Maalesef biz oradaki vatandaşlarımızın bırakın can güvenliğini sağlamayı, orada bulunup bulunmadığından bile haberdar değiliz. Yani onların varlığı kayda geçmiş değil. Durumları hakkında resmi bilgi yoktur; bazen kaçırıldıkları halde... Kaçırılma bilgisi bizim resmi yetkililere bir türlü intikal etmemektedir. Yani bir başı bozuk dağınık tablo var.”    “Hassas bir coğrafyada Türkiye'ye büyük imkanlar getirebilecek olan, gelecekte de büyük önem taşıyan bir coğrafyaya giden vatandaşlarımızın durumunu, konumunu, sayısını, sorunlarını ve güvencelerini, can güvenliklerini, iş güvenliklerini sağlamak zorundayız”diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:    “Bu konuda Türkiye hazırlıksız. Bir ciddi çalışma şu ana kadar yapılmış gözükmüyor. Bir an önce buna girmek ihtiyacı vardır. Tabi Irak'ta iktidarın sağlanması, hukukun işlemesi, bizim için de büyük önem taşıyor. Bunun bozulmamasına ta başından beri biz ısrarla vurgulamaya çalışıyorduk. Şimdi bunun önemi daha iyi anlaşılmış görünüyor. Bu konuda yapılması gereken çok şey var. Irak'taki mahalli otoritelerle, ABD'yle, oradaki işgal güçleri, koalisyon güçleriyle bu konuda çok ciddi çalışmaya ihtiyaç var ya da vatandaşların güvenliği sağlanmış olan alana kadar Türkiye gözetiminde ve güvencesi altında ulaşmalarını ondan sonrasıyla ilgili olarak da yine yerel otoritelerin önlem almasını sağlamaya ihtiyaç var.”     HÜKÜMETE ELEŞTİRİ     Türk vatandaşlarının Irak'ta yaşamlarını kaybetme kaygısı taşıdıklarını dile getiren Baykal, şöyle devam etti:     “Bu aşılır ama bu arada pek çok insanımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Tüm oradaki güçlerin Türkiye'ye dikte etmesine göz yummakta bizim için üzüntü verici bir durum oluşturuyor. Yani o manzaralar hiçbir şekilde kabul edilir değil. Rehin alınmış vatandaşlarımız tehdit altında hükümetten ricada bulunuyorlar. Şirketlerinden ricada bulunuyorlar. Şirketler panik ve telaş içinde. Hükümet panik ve telaş içinde...     Hoş olmayan Türkiye'ye yakışmayan görüntülere tanık oluyoruz. Irak politikası başından beri bizim sıkıntımız oldu. Geçenlerde Başbakan, (Irak'a girmek istedik o zaman. Bugünkü şartlar başka. Eğer bugün önümüze gelseydi girmeyiz) dedi. Tabi bunun altında itiraf yatıyor. Bir yıl sonra ortaya çıkacak şartları demek ki görmüş değil. Yani Irak'ta askeri müdahaleye hevesli olduğumuz andan şu ana kadar geçen bir yıllık süre, hükümetin kararını değiştirecekmiş. Bu ortaya çıkıyor. Bu bir itiraf tabi. Bunun nasıl uzağı görmeyen, bırakın uzağı bir yıl sonrasını göremeyen dış politika anlayışında olduğunu gösteriyor. Bunun ekonomik ve ticari bedellerini şu anda ödüyoruz.”     SÜREYYA AYHAN OLAYI    Milli Atlet Süreyya Ayhan'la ilgili son gelişmeleri de değerlendiren Baykal, olayın iç yüzünü bilmediğini, konunun biraz daha aydınlanmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı. Baykal, şöyle konuştu:     “Dünya şampiyonluğuna aday bir sporcumuz, daha piste sokulmadan iddiamızı kaybetmiş durumdayız. Olayın iç yüzü budur. Altın madalya alması çok büyük olasılık olan sporcumuzu daha piste sokamadık. Bu gerçeği onu, bunu suçlayarak, onun, bunun hatası diye tartışma yaratarak gözden kaçıramayız. Bu kabul edilebilir bir olay değil. Hepimizin çok özel bir şekilde sahiplenmesi gereken, her türlü tehlikeden koruması gereken ve bütün Türkiye'nin ilk kez altın madalya şansını ona sağlayacak olan sporcuyu mutlaka, en azından piste sokmamız gerekirken, bunu yapamamış olmamız, bunun başarılamamış olması, hiçbir şekilde mazur görülemez. Bu, dünya çapında bir olay. Bütün dünyanın gözleri bu konuların üzerinde. Demek ki birileri bizim bazı yanlışlıklarımızı, hatalarımızı, hazırlıksızlıklarımızı, bilgisizliklerimizi değerlendirerek yarışa daha girmeden tehlikeyi ortadan kaldırmıştır. Öyle birşeye izin verilebilir mi? Anlamak mümkün değil. Altın madalya olasılığımızı zaafa uğrattık. İnşallah Elvan kızımız başarılı olacaktır. Ama ne kadar hoş olacaktı en iddialı iki sporcu, ikisi de Türk. Belki birisi birinci, diğeri ikinci olacaktı. Muhteşem bir olay. Bu kaçırılır mı canım? Bunu gözden kaçırmak mümkün mü? Kimsenin kişisel takdiri, konusu değil, ülkemizin konusu. Bu kadar başı boş, bu kadar sahipsiz, bu kadar yanlış yönetilen, ilkel hataların yapılmasına göz yumulan anlayış içinde bu konu işlememeliydi.”     Baykal daha sonra Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek'i ziyaret etti. Burada yağlı güreşlerde başarı kazanan pehlivanlarla objektiflere poz veren Baykal, manken Tuğba Özay'la yanyana çekilen fotoğrafını kastederek, “Belki sahildeki fotoğraf kadar ilgi çekici olmayabilir ama pehlivanlarımızı tanıtmamız lazım” diye espri yaptı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!