Baykal: "Başbakan'ın şikayet etme hakkı yok"
Güncelleme Tarihi:
Emre BAYLAN/ANTALYA, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 26, 2011 12:22
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Hakkari’de gördüğü kapalı kepenkler karşısında şikayet etme hakkı olmadığını söyledi.
Baykal, "Terörün sırtını sıvazlayan sen değil misin? Terörü idare etmeye çalışan, terörle uzlaşmaya çalışan, terörün gönlünü alarak onu teskin etmeye çalışan sen değil misin? O politika değil mi Türkiye’yi buraya getirdi?" diye konuştu.
Seçim çalışmalarına memleketi ve listebaşı olduğu Antalya’da sürdüren CHP eski Genel Başkanı Baykal, Döşemealtı Sanayici ve İşadamları Derneği (DÖSİAD) üyesi işadamlarıyla Orfe At Çiftliği’nde düzenlenen kahvaltıda biraraya geldi.
Antalya’ya 15 kilometre uzaklıktaki Döşemealtı’nın çok özel bir yer olduğunu belirten Deniz Baykal, "Sadece Antalya’nın kalkınması bakımından değil, yerleşmesi bakımından da, iskanı bakımından da, şehir ve kent politikası bakımından da muazzam bir bakir alan. İnşallah burayı da doğru kullanırız" dedi. Aksi halde çok ciddi sakıncaların ortaya çıkabileceğini belirten Baykal, Antalya’nın bu yeni ilçesine büyük bir sorumluluk duygusu ve dünya çapında bir vizyonla yaklaşılması gerektiğini kaydetti. Deniz Baykal, "Yeni uydu kent merkezlerini hazırlıklarını Döşemealtı’nda yapmamız lazımdır. Yani İstanbul’a kanal açacağız, Ankara’ya Güneykent kuracağız. Önce Türkiye’nin en büyük zenginliği Antalya’yı doğru ele almak lazımdır. İlk yapılması gereken iş budur" diye konuştu.
SORUMLUSU BAŞBAKAN
Baykal, Türkiye’nin AK Parti iktidarında 9 yıla yakın bir zamanı geçirdiğini hatırlatarak sürdürdüğü konuşmasında, "4 yılın daha verilmesi halinde Türkiye bugünkü noktadan 4 yıl sonra hangi noktaya gelir, düşünmek lazımdır" dedi. Özellikle Güneydoğu’da artık devletin kurallarının, hukukunun işlediğini söyleme imkanının kalmadığına, tehdit ortamının egemen hale geldiğine dikkat çeken CHP eski Lideri Deniz Baykal, "Başbakan oraya gidiyor, bütün kepenkler kapalı. Çok acıdır. Arkasında devletin bütün güvenlik güçleri, devletin bütün gücüyle ancak gidebiliyor. Bu iyi manzara değil. 9 yıl önce böyle manzara var mıydı? 4 yıl sonra ne olacak Türkiye’de?" diye konuştu.
"Şimdi Başbakan şikayet ediyor" diyen Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başbakan’ın şikayet ettiği bu tablonun sorumlusu bizzat Başbakan’ın kendisidir. O değil miydi, teröristleri Habur’dan ?layla valayla kabul eden, o değil miydi onların ayağına çadır mahkemeleri götüren, aklayıp paklayan. ’Pişmansınız değil mi?’ diye sorulduğunda ’Hayır pişman değiliz. Bizi buraya Apo gönderdi. Mektubunu getirdik’ diye meydan okuyan insanları otobüsün üstüne çıkarıp davulla zurnayla kahraman gibi ülkeye alan o değil mi? Müsteşarını oraya gönderen, savcısının oraya gönderen Başbakan değil mi? Bütün bunları yapkıktan sonra, şimdi bu nokta gelince bundan şikayet etmeye hakkı var mı?"
Başbakan Erdoğan’ın bugüne kadar izlediği politikanın Türkiye’yi buraya getirdiğini belirten Baykal, "Terörün sırtını sıvazlayan sen değil misin? Terörü idare etmeye çalışan, terörle uzlaşmaya çalışan, terörün gönlünü alarak onu teskin etmeye çalışan sen değil misin? O politika değil mi Türkiye’yi buraya getirdi?" dedi.
ANADİLDE EĞİTİMİN SONU BÖLÜNME
Bu politikalarının bir sonucu olarak Türkiye’de bugün anadilde eğitimin konuşulmaya başladığını kaydeden Baykal, "Bu devletin resmi dilini çocuklarınıza öğretmeyin diyorlarsa, nasıl beraber yaşayacağız? 6 yaşına kadar Türkçe öğretmeyecekler, 6 yaşından sonra anadilde eğitim yapacak. Başbakan anadilde eğitim imkanı verecek. O çocuk 12 sene o eğitimi alırsa, ne olacak 18 yaşına geldiğinde? Nerenin çocuğu olacak, hangi toplumun çocuğu olacak?" diye sordu. Deniz Baykal, anadilde eğitimin sonucunun ülkenin bölünmesi olacağını ileri sürdü.
ANTALYA DEĞERLENDİRMESİ
Konuşmasının sonunda Antalya’ya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baykal, kentte mevcut siyasi tablo içinde hem Büyükşehir Belediyesi’nin hem de İl Genel Meclisi’nde CHP’nin iktidar olduğunu hatırlattı. Antalya’nın sosyal demokrasinin, kadına saygı anlayışının, özgür düşüncenin, demokratik anlayışın yansıdığı bir yer olduğuna dikkat çeken Deniz Baykal, "Ve bu kimliğin sahiplenildiği bir yerdir. Milli kimliğimizin, ulusal birliğimizin bütünlüğümüzün sahiplenildiği bir yerdir. Bunu korumak lazımdır" diye konuştu.
Seçim çalışmalarına memleketi ve listebaşı olduğu Antalya’da sürdüren CHP eski Genel Başkanı Baykal, Döşemealtı Sanayici ve İşadamları Derneği (DÖSİAD) üyesi işadamlarıyla Orfe At Çiftliği’nde düzenlenen kahvaltıda biraraya geldi.
Antalya’ya 15 kilometre uzaklıktaki Döşemealtı’nın çok özel bir yer olduğunu belirten Deniz Baykal, "Sadece Antalya’nın kalkınması bakımından değil, yerleşmesi bakımından da, iskanı bakımından da, şehir ve kent politikası bakımından da muazzam bir bakir alan. İnşallah burayı da doğru kullanırız" dedi. Aksi halde çok ciddi sakıncaların ortaya çıkabileceğini belirten Baykal, Antalya’nın bu yeni ilçesine büyük bir sorumluluk duygusu ve dünya çapında bir vizyonla yaklaşılması gerektiğini kaydetti. Deniz Baykal, "Yeni uydu kent merkezlerini hazırlıklarını Döşemealtı’nda yapmamız lazımdır. Yani İstanbul’a kanal açacağız, Ankara’ya Güneykent kuracağız. Önce Türkiye’nin en büyük zenginliği Antalya’yı doğru ele almak lazımdır. İlk yapılması gereken iş budur" diye konuştu.
SORUMLUSU BAŞBAKAN
Baykal, Türkiye’nin AK Parti iktidarında 9 yıla yakın bir zamanı geçirdiğini hatırlatarak sürdürdüğü konuşmasında, "4 yılın daha verilmesi halinde Türkiye bugünkü noktadan 4 yıl sonra hangi noktaya gelir, düşünmek lazımdır" dedi. Özellikle Güneydoğu’da artık devletin kurallarının, hukukunun işlediğini söyleme imkanının kalmadığına, tehdit ortamının egemen hale geldiğine dikkat çeken CHP eski Lideri Deniz Baykal, "Başbakan oraya gidiyor, bütün kepenkler kapalı. Çok acıdır. Arkasında devletin bütün güvenlik güçleri, devletin bütün gücüyle ancak gidebiliyor. Bu iyi manzara değil. 9 yıl önce böyle manzara var mıydı? 4 yıl sonra ne olacak Türkiye’de?" diye konuştu.
"Şimdi Başbakan şikayet ediyor" diyen Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başbakan’ın şikayet ettiği bu tablonun sorumlusu bizzat Başbakan’ın kendisidir. O değil miydi, teröristleri Habur’dan ?layla valayla kabul eden, o değil miydi onların ayağına çadır mahkemeleri götüren, aklayıp paklayan. ’Pişmansınız değil mi?’ diye sorulduğunda ’Hayır pişman değiliz. Bizi buraya Apo gönderdi. Mektubunu getirdik’ diye meydan okuyan insanları otobüsün üstüne çıkarıp davulla zurnayla kahraman gibi ülkeye alan o değil mi? Müsteşarını oraya gönderen, savcısının oraya gönderen Başbakan değil mi? Bütün bunları yapkıktan sonra, şimdi bu nokta gelince bundan şikayet etmeye hakkı var mı?"
Başbakan Erdoğan’ın bugüne kadar izlediği politikanın Türkiye’yi buraya getirdiğini belirten Baykal, "Terörün sırtını sıvazlayan sen değil misin? Terörü idare etmeye çalışan, terörle uzlaşmaya çalışan, terörün gönlünü alarak onu teskin etmeye çalışan sen değil misin? O politika değil mi Türkiye’yi buraya getirdi?" dedi.
ANADİLDE EĞİTİMİN SONU BÖLÜNME
Bu politikalarının bir sonucu olarak Türkiye’de bugün anadilde eğitimin konuşulmaya başladığını kaydeden Baykal, "Bu devletin resmi dilini çocuklarınıza öğretmeyin diyorlarsa, nasıl beraber yaşayacağız? 6 yaşına kadar Türkçe öğretmeyecekler, 6 yaşından sonra anadilde eğitim yapacak. Başbakan anadilde eğitim imkanı verecek. O çocuk 12 sene o eğitimi alırsa, ne olacak 18 yaşına geldiğinde? Nerenin çocuğu olacak, hangi toplumun çocuğu olacak?" diye sordu. Deniz Baykal, anadilde eğitimin sonucunun ülkenin bölünmesi olacağını ileri sürdü.
ANTALYA DEĞERLENDİRMESİ
Konuşmasının sonunda Antalya’ya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baykal, kentte mevcut siyasi tablo içinde hem Büyükşehir Belediyesi’nin hem de İl Genel Meclisi’nde CHP’nin iktidar olduğunu hatırlattı. Antalya’nın sosyal demokrasinin, kadına saygı anlayışının, özgür düşüncenin, demokratik anlayışın yansıdığı bir yer olduğuna dikkat çeken Deniz Baykal, "Ve bu kimliğin sahiplenildiği bir yerdir. Milli kimliğimizin, ulusal birliğimizin bütünlüğümüzün sahiplenildiği bir yerdir. Bunu korumak lazımdır" diye konuştu.