Bankanın kapısındaki silah uyarısı

Güncelleme Tarihi:

Bankanın kapısındaki silah uyarısı
Oluşturulma Tarihi: Mart 01, 2005 00:00

İKİ buçuk yıl aradan sonra yine o binadayız.‘Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin genel merkezi yine hareketli.Her katta, bazıları Türkçe, bazıları Bulgarca konuşan insanlarla karşılaşıyorum.Partinin artık efsane haline gelen başkanı Ahmed Doğan karşımda oturuyor. Yanında yine hareketin önde gelen ismi Kasım Dal.Her ikisi de biraz yorgun.Çünkü Bulgar Parlamentosu’nda güvenoylamasından gelmişler.Güvenoyu krizi yine onlar sayesinde çözülmüş.Türklerin kurduğu Halklar ve Özgürlükler Partisi’ni buraya her geldiğimde Bulgar toplumuna biraz daha yerleşmiş görüyorum.YAKADAKİ BAYRAK ROZETİBunun sırrı nedir?Bunun sırrı, Kasım Dal’ın ceketinin yakasındaki rozette yatıyor.Dal, ceketinin yakasında bir Bulgaristan bayrağı rozeti taşıyor.Bunun anlamı açık.‘Biz Bulgaristan’ın partisiyiz’ diyorlar.Bu tutumları bütün davranışlarına yansımış.Mesela, partinin yönetim kurulu toplantılarının konuşma dili Bulgarca.Çünkü yönetimde 2 Pomak ve 4 Bulgar var.Bu gidişimde partiyle ilgili bir bilgi daha öğreniyorum.AĞIR BİR ZULÜM DÖNEMİPartinin 75 bin kayıtlı üyesi var.Bunun 14 bini Bulgar’mış.İşte bu yapıcı tutumları sayesinde son yerel seçimlerde oylarını artırmışlar.Bugün 30’dan fazla yerleşim yerinin belediye başkanlığı Türklerin kurduğu bu partinin elinde.Bunlar, Türklerin çoğunlukta bulunduğu yerler diye düşünebilirsiniz.Hayır, Türklerin çoğunlukta bulunduğu tek yer, benim anne ve babamın da memleketi olan Kırcali.Onun dışındaki yerlerde bu yapıcı tutumları sayesinde belediye başkanlıklarına seçilmişler.Ben Sofya’da Ahmed Doğan ve arkadaşları ile konuşurken Türkiye’de Hürriyet’in manşetinde eski DEP Milletvekili Orhan Doğan’la yapılmış bir mülakat vardı.Dönüşte Doğan’a, Bulgaristan’daki Türk partisinden öğreneceğiniz çok şey var dedim.Ama aralarında çok önemli bir tarihsel fark var.Bulgaristan Türkleri, 80’li yıllarda çok zulme uğradı.Komünist rejim, adlarını değiştirmeye kalkıştı.300 binden fazla Türk, Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı.Hak ve Özgürlükler Hareketi işte böyle ağır bir zulüm döneminde kuruldu.SİLAH VE KAN YOK Ahmed Doğan’a çok merak ettiğim bir soruyu sordum.‘Geçmişte hiç elinize silah aldınız mı?’Cevabı kesindi:‘Hayır, bir tek insanımız bile silahlı mücadeleye kalkışmadı.’Oysa Bulgaristan, silahı seven bir ülke.Şehrin merkezindeki yabancı bir bankanın önünden geçerken kapısında şu yazıyı okuyorum:‘Lütfen içeri girerken silahınızı güvenlik sorumlusuna bırakınız.’Duyduğuma göre Kalaşnikof silahla ava gidenler varmış.İşte böyle bir ülkede Türkler silahlı mücadeleye yeltenmemiş.Tabii mazide silah ve kan olmayınca, kaynaşma da daha kolay oluyor.Bu 20 yıllık tarihin bize öğrettiği bir başka ders daha var.Etnik bir grubun hakları, silahsız mücadeleyle daha kolay alınıyor.DÜNYAYA MEDENİ DERSBulgaristan Türklerinin ve tabii Bulgarların bütün dünyaya verdiği en medeni ders bu olmalı.Ahmed Doğan, bundan 5-6 yıl önce ilk defa seçildikleri zaman çektikleri sıkıntıyı anlatıyor.Aşırı sağcı Bulgarlar, Türk milletvekillerini sokmamak için meclisin etrafını sarmışlar.Kasım Dal, ‘Biz dehlizlerden geçip meclise girebildik’ diyor.İşte bu ülkede şimdi Türklerin ağırlıkta olduğu bu partinin genel başkanı için ‘gölge başbakan’ denebiliyor.Tarih bu kadar yakın.Verdiği ders bu kadar çarpıcı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!