Babamı gömeceÄŸim abla kireç döksem olur mu

Güncelleme Tarihi:

Babamı gömeceğim abla kireç döksem olur mu
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 17, 2007 00:00

17 Ağustos faciasının yıldönümünde, deprem bölgesinde enkaz altından birçok yaralıyı sağ çıkaran AKUT’un aktif üyesi Esin Tanrısever, felaket sonrası tuttuğu güncesini sekiz yıl sonra ilk kez Hürriyet’e açtı. Tanrısever’in, facianın ilk saatlerinden itibaren bir saat uykuyla geçirdiği sekiz gün, trajedi, umut ve derslerle dolu.

"AKUT olarak 200 kiÅŸiyi kurtardık ama binlerce kiÅŸiyi kurtaramadık" derken hálá gözleri dolan ve bugünlerde bir öykü kitabı çıkarmaya hazırlanan Esin Tanrısever’in güncesinden sarsıcı bazı notlar şöyle:         Â

...Üzerinde pijamaları, bağırarak koşanlar; yarı çıplak, uyurgezer gibi gözleri donuk öylesine yürüyenler, ağlayanlar, sarılmış bir kenarda yatanlar, yalvaranlar, gözleri bomboş bakan, kucağında yaralı bebeğiyle bir anne..

Korku filmi gibi. Birisi yolumu kesti. "Abla, cenaze gömeceğim de üstünü kireçle kaplasam olur mu? Kireç mikrop barındırmaz diyorlar, doğru mu? Babamı gömeceğim abla."

Birçoklarının bizlere kızmaya hakkı vardı çünkü binlerce gönüllünün yanında, ortada ’sahte AKUT elemanları’ dolaşıyordu. Mahmutpaşa’da AKUT tişörtleri basılmış, yok satıyordu!

BÄ°RÄ° PARA YOLLADI, DÄ°ÄžERÄ° EKMEK

İstanbul’a telefon açtığımızda iki arama köpeğimize mama istemiştik; tam iki ton göndermişler! Herkes çok şey yaptı. Kolları güçlü olan kırıcı, delici kullandı. Biri para yolladı, diğeri ekmek. Öğrenci kazdı, madenci tünel açtı, doktor serum verdi, dağcı kurtardı. Asker çalıştı, Sivil Savunma, AKUT çalıştı, herkes çalıştı. İnsanımızın akıl almaz duyarlılığı moral oldu...

AÇIK KALP AMELİYATINDAN ENKAZA

Onca stres, sinir bozukluğu içinde bir şeylere gülmezseniz, daha önemlisi arada bir kenara çekilip ağlamazsanız, ruh sağlığınızı kaybedeceğinizi sanırsınız. Size hoş bir olay anlatayım: Bir dağ kazasında kaybettiğimiz İskender’in (Ağrı Dağı’nda hayatını kaybeden İskender Iğdır) yaşadığı bir an. Bir enkaza giriyor, kazıyor, kırıyor ve bir delik açıyor. Başında kafa lambası, delikten içeri bakıyor ve karşısında bir çift gözün ona baktığını görüyor! Bir değil iki çığlık, kazazedenin de ödü patlıyor, İskender’in de. Sonra gülüyorlar..

Birol (AKUT’un cerrah üyesi) 16. günde kalkacak helikoptere yetişememişti. Niye geç kaldığını sonra öğrenedik. Telefonu aldığında açık kalp ameliyatındaymış. Bir an -belki birkaç saniye- ikilemde kalmış: "Bu adamın hayatı mı, depremzedenin hayatı mı? Saçmalama oğlum, her ikisinin de hayatı!" Ameliyatını tamamlayıp, 1100 beygirlik motosikletine atlamış ve son sürat evine uçup kişisel çantasını hazırlamış. Viraja son sürat girdiğinde yerdeki ıslaklığı hayal meyal fark etmiş ve motorun devrilmesine engel olamamış. Toparlanıp kapıdan girdiği sırada helikopterin havalandığını görmüş. Hayal kırıklığını siz düşünün! Yetişemediğine mi sinirlensin, göğsündeki ağrıya mı? O talihsiz kaza sırasında üç kaburgası kırılmış ve meğer motorunu Gölcük’e kadar tam gaz o kırık kaburgalarla sürmüş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!