Babacan: Milli gelir 10 yıl içinde 1 trilyon dolar olacak

Güncelleme Tarihi:

Babacan: Milli gelir 10 yıl içinde 1 trilyon dolar olacak
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2005 13:49

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin milli gelirinin AB ile müzakereleri tamamlamasıyla birlikte 10 sene içinde 1 trilyon dolara ulaşacağını, bunun bir hayal değil, gerçekleştirilebilecek bir hedef olduğunu söyledi.

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) düzenlediği "Sürdürülebilir Rekabet Gücü ve AB’ne Üyelik Sürecinde Türk Sanayii" ana temalı "4. Sanayi Kongresi", Cevahir Kongre Merkezi’nde başladı. Kongrenin açılışında konuşan Bakan Babacan, Türkiye’nin AB müzakere sürecine ilişkin bilgi verdi ve şimdiye kadar yapılan çalışmaları sanayicilerle paylaştı.

GEREKSİZ KAYGILARDAN UZAKLAŞMAK

AB ile fiili müzakerelere geçildiğinde iş dünyasının çalışmalarına çok ihtiyaç olacağını vurgulayan Babacan, artık geleceğe odaklanmak ve gereksiz kaygılardan uzaklaşmak gerektiğini söyledi. Babacan, Türkiye’nin ekonomide tarihi nitelikte başarılar elde ettiğini ileri sürerken, son yayımlanan İlerleme Raporu’nda Türk ekonomisinden "işleyen piyasa ekonomisi" olarak bahsedildiğini hatırlattı. İşleyen piyasa ekonomisinin "artık özel sektörün hakim olduğu, piyasa kuralların çalıştığı, tekellerin hızla yok olduğu, devletin piyasa düzenini bozucu girişimlerden artık çıktığı, özelleştirmenin başarılı olduğu ve özel sektörün dünyaya hakim olduğu ortam" anlamına geldiğini söyleyen Babacan, "İşleyen bir piyasa ekonomisi olmadan, Türkiye’nin modern standartları yakalaması ve sürdürülebilir kalkınmaya ulaşması mümkün değildir" dedi.

Türkiye’nin bugün taşının ve toprağının daha değerli ve insanının da daha zengin hale geldiğini savunan Babacan, "360 milyar dolarlık bir milli gelirden, 5 bin dolara yaklaşan bir kişi başına milli gelirden bahsediyoruz. 3-4 yıl gibi kısa süre içerisinde oldu" diye konuştu.

"YERLİ-YABANCI YOK KÜRESEL SERMAYE VAR"

Artık yerli-yabancı sermayeden değil, küresel ve uluslararası sermayeden bahsedildiğini bildiren Babacan, sermayenin dini, ırkı, dilinin olmadığını, yasal yollardan kazanılıp, yasal yollardan hareket ettiği sürece de sermaye arasında da her hangi bir ayırım yapmadıklarını aktardı. Babacan, pazar payının maliyetinin değerinin ölçülemeyeceğini kaydederken, sanayicilerin sahip oldukları pazarlara ve müşterilere sahip çıkmalarını istedi.
Makroekonomik politikaların, mikroekonomik konulara yansımasına da değinen Babacan, "Türkiye’nin makro dengeleri iyi ama şirketler ve mikro konularda sıkıntılar var" tarzında eleştirilerin bir bölümüne hak verdiklerini söyledi.
Babacan, şöyle konuştu: "Bugün devlet kendi hesabına, kitabına, kendi bütçesine dikkat ettiği zaman bu eninde sonunda özel sektörümüzün lehine. Bütçede disiplin sağlandıktan sonra kamunun açıkları artık kontrol altında demektir. Kamunun açıkları da, para basarak, borçlanarak kapatılır. Artık para basmadığımıza göre, devletin harcayacağı lira ve kuruş borçlanma ile olacaktır. Özel sektörün kredi hacmi 2002 yılında 28 milyar dolar. İki buçuk yıl sonra 86 milyar dolar. Üç misline katlanmış. Devlet dikkat etmeseydi, bütçemizde eskisi gibi har vurup harman savurulsaydı, devlet gidip bu parayı piyasadan borçlanacaktı ve özel sektöre daha pahalı ve daha az kaynak verecekti. Eğer faizler düşüyorsa, bankalar artık kapı kapı dolaşıp sanayicilere kredi kullandırmak için çaba gösteriyorsa bunun arkasındaki neden kamunun borçlanma ihtiyacının azalmasıdır."

"MÜZAKERE 8-10 SENEDE BİTER"

İleriye dönük çok umutlu olduklarını ifade eden Babacan, AB’de Türkiye’ye ilişkin endişeler bulunabileceğini söyledi. Türkiye’nin müzakereleri 8-10 sene içinde bitirdiğinde GSMH’nın 1 trilyon dolar civarında olacağını, bunun da "Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve ülkesi olmak" anlamına geleceğini kaydetti. Kişi başına düşen milli gelirin 10 bin doları geçmiş olacağını vurgulayan Bakan babacan, böyle bir Türkiye’nin Avrupa’ya çok şey katacağını dile getirdi. Babacan, "10 sene içinde 1 trilyon dolarlık GSMH Türkiye için hayal değil, çok gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedef" dedi.

AB MÜZAKERE SÜRECİ

Babacan, Türkiye’nin siyasi reformlar konusunda yapacağı çok iş bulunduğunu, daha iyi işleyen demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerle hukukun üstünlüğünü daha yüksek standartlara ulaştırması gerektiğini anlattı. Babacan, "AB Türkiye’nin şu yönünü, bu yönünü eleştirdi" denildiğini hatırlatırken, Türkiye ile AB arasında "Avrupa’nın kaybettiği, Türkiye’nin kazandığı gibi ’al ver’ ilişkisi bulunmadığını söyledi. Kopenhag Kriterleri’ni çok iyi uygulaması halinde kazanan tarafın Türkiye olacağına dikkat çeken Ali Babacan, 20 Ekim’den itibaren AB müktesebatının üstlenmesi yönünde çalışmalara başladıklarını, 2 faslın taramasının tamamlandığını, yıl sonuna kadar da 6 faslın bitirileceğini bildirdi.

AB müzakere sürecinin maliyetli bir konu olduğunu ancak uzun vadede Türkiye’nin çıkarına yolaçacağını ifade eden Babacan, pek çok konunun üyelik tarihine kadar tamamlanma olanağı bulunduğunu dile getirdi. Bu sürecin zorlu ve uzun olacağını, yapılan eleştiriler ve yanlış anlamaların ise doğal ve soğukkanlı karşılanması gerektiğini söyleyen Babacan, bu süreçte hiçbir konu ve olayın karanlıkta kalmayacağını, cesaretle üzerine gidilerek çözüleceğini dile getirdi. Babacan, konuşmasını sanayicilere "hayırlı cumalar" diyerek tamamladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!