Atilla Koç: Ben hiç uyumadım

Güncelleme Tarihi:

Atilla Koç: Ben hiç uyumadım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2005 15:41

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, uyumamasına rağmen uyuyormus gibi fotoğraflarının çekildiğini belirterek "Aslında hiç uyumadığını" söyledi.

Haberin Devamı

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, ”Biz Ayasofya'yı da, Topkapı'yı da özelleştirmiyoruz, oradaki hizmeti özelleştiriyoruz” dedi. Bakan Koç, İstanbul Valisi Muammer Güler ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın katılımıyla düzenlenen basın toplantısında, ”Topkapı Sarayı Bütünleştirme ve Sur-u Sultani Kapsamında Düzenleme Projesi”nin protokolü de imzalandı.

Proje çerçevesinde Sirkeci'ye kadar olan bölgenin yeniden düzenleneceğine işaret eden Koç, “Sur-u Sultani” içinden geçen demiryolunun tarihi değeri nedeniyle bir hattının muhafaza edileceğini, Orient Ekspress gibi turlar için kullanılacağını söyledi. Koç, demiryolu dışında Topkapı Sarayı'nın denizle bağlantısını kesen ikinci unsurun karayolu olduğunu ifade ederek, bu yolun Sarayburnu mevkiinde yeraltına alınmasının düşünüldüğünü bildirdi.

Planlamada, saraydan koparılan Darphane, askeri binalar ve devlet matbaası gibi binaların saraya katılacağını, Şevkiye Kasrı, İncili Köşk ve Yalı Köşkü gibi binaların restitüsyon kapsamında düşünüleceğini anlatan Koç, sarayın depolarında varolan sergilenebilecek eserlerin de “hangi düzende nasıl teşhir edileceği” konusunun planlanacağını ifade etti. Bakan Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ulaşım Master Planı çerçevesinde saraya geliş-gidiş trafiği sahilde Ahırkapı'dan sonraki Balıkhane Kapısı veya Otluk Kapısı tarafından olmalı, Bab-ı Hümayun sadece yaya girişleri için kullanılmalıdır. Marmaray ile beraber boşalacak olan Sirkeci Garı ve demiryolu, eski gümrük binaları, Alay Köşkü, Aya İrini, Darphane binaları, terzihane binası, eski takımhane, askeriye, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan intikal eden binalar ve ulaşım aksları, 'saray derunu' ve 'saray birunu' olarak yeniden değerlendirilip tariflenecektir.”

Japon bahçesi gibi birçok bahçenin günümüzde hala devam ettiği halde, özel bir bahçe anlayışı olan Türk Bahçesi'nin başta Topkapı Sarayı olmak üzere tek bir numunesinin bulunmamasını da eleştiren Atilla Koç, “Hatta bu bahçenin ne olduğunun dahi bilinmemesi, en hafif tabiriyle utanılacak bir durumdur. Topkapı Sarayı, günümüzdeki parçalanmış halinden kurtularak bir bütün halinde bahçeleri, köşkleri, avluları ve gerçek sınırlarıyla algılanacak, dünyadaki emsalleriyle mimari üstünlüğü kıyaslanabilir hale gelecektir” dedi.

BÜYÜKŞEHİR'İN KOORDİNASYONUNDA

Proje ile sarayın 2-3 saatte değil, tam gün, hatta 2 günde gezilebilecek hale getirileceğini de vurgulayan Koç, sarayın denizle ilişkisinin yeniden kurulacağını, turist otobüslerinin sarayın bahçesine girmesine engel olunarak tahribatın durdurulacağını anlattı. Bakan Koç, projenin uygulama yöntemi hakkında bilgi vererek, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi'nin imzaladığı protokol çerçevesinde ortak bir proje olarak gerçekleştirileceğini, koordinasyonunun ise belediyenin belirleyeceği bir birim tarafından yürütüleceğini söyledi.

Koç, şunları kaydetti: “Topkapı Sarayı Müzesi kapalı devre TV sistemi, hırsız alarm sistemi, yangın algılama ve söndürme sistemlerinin yapılmasına ilişkin yaklaşık maliyet hesabı da belirlenmiş olup, söz konusu işin yapımı için gerekli ödenek de bakanlığımız Döner Sermaye Merkez Müdürlüğü'nden karşılanacaktır.”
Saraydaki depoların durumlarına da değinen Koç, her girilen depoda durumun daha da kötü olduğunun görüldüğünü, bunun milli bir mesele olduğunu bildirdi.

“ENDİŞEYE MAHAL YOK”

Daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, proje kapsamında özel sektörün durumuna ilişkin bir soru üzerine, yeni çıkarılan kanun ve yönetmeliklerle özel sektör ile işbirliğine imkan veren teşviklerin geldiğini anlatarak, işletme anlayışında herkesten faydalanabileceklerini söyledi.
“Bu konuda endişelerin bulunduğunun” hatırlatılması üzerine de Koç, şöyle konuştu:

“Bu tabir, Anadolu tabiri olduğu için söyleyeyim; Öküzün altında buzağı aramanın alemi yok. Ben bu memleketin en milliyetçisi kadar milliyetçiyim, en dindarı kadar dindarım. Ama lafı yanlış anlamak isterseniz anlarsınız. Benim tepeden çekilen resimlerle çok uyuduğum da söylendi. Ama ben hiç uyumadım.

Biz Ayasofya'yı da, Topkapı'yı da özelleştirmiyoruz, oradaki hizmeti özelleştiriyoruz. Hem Anayasa açısından bu mümkün değil. Anayasa açısından mümkün olsa bile bu yapıların, bu gibi özelleştirmelerinin yapılması fiilen de mümkün değil. Fiilen mümkün olmayan şeyi de ben nasıl yapabilirim. Endişeye mahal yoktur.”
“Güvenlik sistemlerinin ne zaman yenileceği” sorusu üzerine Koç, ihale sistemi ve ihale şartlarına işaret ederek, bilgisayar teknolojisinin son yıllarda gelişme kaydetmesine rağmen, daha önceki sistemlerle yeni sistemin uyarlamasının zor olduğunu bildirdi.

“ALTI KAVAL, ÜSTÜ ŞİŞHANE”

Bakan Koç, şunları kaydetti: “Ama bizim meselemiz hem çağdaş tekniği getirme, hem de elimizdekilerden faydalanabilir miyiz bunu inceliyoruz. Bir yerden başladık. Çok güzel, İstanbul'a ait bir tabir vardır, çok da severim; 'Altı kaval, üstü Şişhane'. Turist arabalarının, son model otobüslerin sarayın içine kadar girdiği hiçbir yerde görülmüş müdür? Dünyanın hangi tarihi sarayında görülmüştür? Ama böyle bir durumda yapacağımız koruma sistemlerine ne kadar güvenebiliriz. Hakikaten meseleyi büyük aldık. Artık küçük alınamayacak kadar yük ağırlaştı. Bir bakıyorsunuz; 8. depoya gittiğiniz zaman ilk 7'sinden daha berbat.
Bir arkadaşımız söyledi; 'Arkeoloji Müzesi'nin bir kısmı kapalı' diye. Bundan üzünç payı alıyorum kendime. Ben ortaya çıkardım. Ben de tesadüfen çıkardım. Bir gün ziyarete gelmiştim. 'Burası kapalı' dediler. Ne kadardır? '15 yıldır' dediler.”
Bir gazetecinin “Siz 'Anadolu tabiriyle öküz altında buzağı aramayın' dediniz, ama bize Topkapı Sarayı'nı öküz olarak gösterdiler, meğer buzağı depolardaymış” şeklindeki sözleri üzerine Bakan Koç, ”Latife latif gerekmiyor. Bu öküz değil ki, inek. Arayabilirsiniz yani. Ben size öküzün altında aramayın dedim...” diye konuştu.

“İŞLEM YAPMAYACAĞIM DEMEK DEĞİL”

“Depolardaki sorumluları aramayacak mısınız? Çıkan haberlerden sonra fotoğrafları basına veren uzman avına çıkıldı” denmesi üzerine de Koç, şunları söyledi: “Bir gazeteci ile bir yönetici ve politikacının farkı vardır. Bir yönetici olarak tedbirli davranmak ve kendi bürokratını suçlarken de çok hassas davranmak gerekli. Politikacı olunca daha da hassas davranmak gerekli. 'Sorumluları aramayacağım' demek 'işlem yapmayacağım' demek değil. Ben bazı meseleleri biliyorum ki, eğer suç umumiyse suç olma vasfını kaybediyor. Burada görülen hadise çirkin, utandıracak vaziyette, ama gerçek.” Bakan Koç, “umumi suç mu var?” sorusu üzerine ise “Herkes kendisini müdafaa ediyor. Hukuki olarak yapılması gerekeni yaparım, ama benim işim daha önemli. Bu eserlerin tekrar ihyası, eserlerin düzenlenmesi...” dedi.
Olaylara ilişkin müfettiş gönderildiğini dile getiren Koç, “Av meselesine gelince. Bir insan suç işlerken yakalanırsa reaksiyon gösterir. Bu insani bir şey” diye konuştu.

“Fotoğrafları veren mi, bu hale getiren mi suçlu?” sorusunu da Atilla Koç, “Bu yayınları yapanlara teşekkür ettim. Bırakın da bu suçları işleyenler de sizi suçlu ilan etsinler. Bu kadar da şövalye olun” şeklinde yanıtladı.
Topkapı Sarayı'nın atölyelerini ihya edeceklerini de vurgulayan Koç, gerekirse Dolmabahçe Sarayı'nın atölyelerinden yararlanabileceklerini söyledi. “Proje kapsamında saraya ne kadar para göndereceksiniz?” sorusu üzerine de Koç, “Yeterince paramız var. Yeterince gönderdik” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!