Ateşle oyun

Güncelleme Tarihi:

Ateşle oyun
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2002 00:00

ŞARON İsrail seçimlerinde aday oldu ki, bir bölüm yorumcu, ‘‘bekleyelim, belki lider koltuğuna oturunca devlet adamı sorumluğuyla davranır’’ iyimserliğine girdi.Bu sütunu izleyenler hatırlayacaktır, ben tersine, ‘‘saftirikliğin alemi yok. Zerre değişmeyen emekli general iktidara gelirse Filistin sorununu tam çıkmaza sokacaktır’’ diye yazdım. Eski ‘‘Beyrut Kasabı’’yla hiçbir yere varılamayacağını ısrarla vurguladım.Heyhat, gelişmeler beni doğruladı. Nitekim, 1948, 1956, 1967 ve 1973'ün devletlerarası nitelikteki ‘‘sıcak savaşlar’’ı hariç tutulursa, şu an Ortadoğu, tarihinin en vahim bunalımını yaşıyor. Ufukta da çözümün ‘‘ç’’si dahi gözükmüyor.Ve, tabii ki onaylanması asla mümkün olmayan ‘‘kamikaze terör’’ falan ama, bugünkü korkunç durumun esas sorumlusu Ariel Şaron'dur!Bir de ABD, daha doğrusu George W. Bush yönetimidir!* * *BUSH yönetimidir, zira Şaron cüretkar cesaretini Washington'dan almaktadır.Müneccimbaşı değiliz ama aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz ki, eğer Clinton iktidarı sürseydi ‘‘Beyrut Kasabı’’ böylesine fütursuz davranamazdı. Hizaya çağrılırdı.Oysa, nispeten iyi yönettiği 11 Eylül sürecinin aksine, Powell - Rice ‘‘güvercin’’ ikilisinin nispeten dengeli yaklaşımını bu defa kenara iten Bush, Ortadoğu politikasında baştan beri diğer ikili Cheney - Rumsfeld'in ‘‘şahin’’ rotasında gitti. Gidiyor da...Çocuk kandırır gibi ve bir parmak bal çalmak kabilinden önceki hafta BM'de onaylanan teorik ‘‘Filistin devleti’’ dışında, yukarıdaki rotanın tek bir özelliği var:Ne yaparsa yapsın, Tel Aviv'in sırtını sıvazlamak!Zaten, dut yemiş bülbül suskunluğundan sonra cumartesi günü nihayet ‘‘tatilini yarıda kesmek’’ tenezzülünde bulunan George W. Bush'un Teksas'ta söyledikleri de, ‘‘itidal’’ lafazanlığına rağmen aslında yine İsrail'e açık çek veriyor.Nitekim, bunun hemen akabinde Ariel Şaron'un Yaser Arafat'a ‘‘topyekun savaş’’ ilan etmesi bir tesadüf değil. Arkada Sam Amca'nın desteği görünüyor.Ve, bütün bu gelişmeler ABD'yi hem tecride, hem de ateşle oynamaya götürüyor.* * *BİR; yukarıdaki tecrit veya yalnızlık yalnız Arap - İslam alemiyle sınırlı değil.Uluslarası camianın hemen her yerini kapsıyor. Başta da Avrupa'yı.11 Eylül ertesi Yeni Dünya'yla kesin dayanışma gösteren Yaşlı Kıta, son derece haklı olarak, bu defa Washington'un dümen suyunda gitmiyor. Gitmeyecek de...AB ülkeleri tedhişçiliği tabii ki kınıyor ama, söz konusu tedhişçiliğin sebep değil sonuç olduğunu bildiklerinden, o ‘‘sebep’’in sorumlusu Şaron'a karşı da net tutum alıyorlar. İsrail'i aklı selime davet ediyor ve ‘‘ateşle oynamamaya’’ çağırıyorlar.İki; oysa, Yahudi Devleti zaten bir yana, demin dediğim gibi bizzat Birleşik Amerika da ateşle oynuyor. Zira Filistin sorununun ve onun bugün ulaştığı noktanın ‘‘El Kaide’’ terörü veya Afganistan Taliban'ıyla karşılaştırılamayacağını anlamıyor. İşte, Arabi kitlelerin ezilmişliğini ve tepkisini gördüğü için acil çıkış formülleri arayan Suudi Arabistan Kral Naibi Abdullah, sorunun çözümü durumunda İsrail'in tüm bölge ülkeleri tarafından tanınmasını Beyrut'ta hemen herkese benimsetti.Oysa Bush böyle devrimci bir açılımı havada yakalayacağına, zerre umursamadı.Bu umursamazlıkta ve Tel Aviv yandaşlığında ısrar da Amman ve Kahire gibi en ‘‘ılımlı’’ Arap başkentlerinin dahi radikalleşmesini getirdi. Daha da getirecek.Fakat en önemlisi, yukarıdaki Arabi kitlelerin ABD'yi İsrail'le özdeşleştirmesi potansiyel terörizme muazzam bir güç kazandırıyor. Hem maddeten, hem de manen ! Hem nefret olarak, hem de umutsuzluk olarak!Bilelim ki, bugün Hafya'da, Kudüs'te, Elyat'ta kemere patlayıcı yerleştirerek ‘‘kamikaze’’ saldırı düzenleyen ‘‘desperados tedhişçiler’’in, yarın Bin Ladin'in başka türevleri kimliğiyle Birleşik Amerika'yı hedef alması tehlikesi an be an artmaktadır.Yerel zemindeki çatışmanın küreselleşmesi rizikosu gün be gün yükselmektedir. Evet, ABD haksız ve sorumsuz Ortadoğu politikasında ateşle oynuyor, bunu görememek için de kör olmak gerekiyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!