Atatürk'ün tek Türk oyuncusu

Güncelleme Tarihi:

Atatürkün tek Türk oyuncusu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2013 09:47

Senaryosunu Türk yapımcı Fuad Kavur’un yazdığı “Atatürk” filminin çekimlerine nisanda Macaristan’da başlanıyor. İddialı projede, Atatürk’ü İngiliz oyuncu Jack Fox, Latife Hanım’ı ise “Game of Thrones”ta da rol alan Charlie Chaplin’in torunu Oona Chaplin oynayacak. Ekipteki tek Türk oyuncu ise Esin Harvey... Biz de bunu bahane ettik, “Ben Onu Çok Sevdim” dizisinin Canan’ı Harvey’in yanında soluğu aldık.

Haberin Devamı

* Filmin senaristi Fuad Kavur ile yollarınız nasıl kesişti?

- LAMDA’dan yeni mezun olmuştum. 2009 yılıydı... Courtyard Theatre’da sahnelenen “Who Will Carry the Word” oyununda başrol oynuyordum. Fuad Kavur ilk o oyundan sonra “Sinema filmi düşünür müsün?” diye sordu bana... Sonra frekansımız da tuttu, sağ olsun bütün oyunlarıma geldi. Sonunda da bana bu projeden bahsetti.

* Yapımcı Anthony Wayne’le de tanışmışsın.

- Evet... “Skyfall”un çekimleri sırasında İstanbul’da, Şamdan’da yemek yedik. O da “Atatürk” filminde olmamı istedi.

* Çekimler ne zaman, nerede başlıyor?

- Nisanda, Macaristan’da. Korda Stüdyo-ları’nda olacağız. Çekim 12 hafta sürecek ve bir haftası da İstanbul’da yapılacak.

* Projeyi ilk duyduğunda, “Neden İngilizler bir Atatürk filmi çekiyor?” diye düşünmedin mi?

- Açıkçası ilk olarak senaryoda anlatılan ne, hikâye ve karakter ne, onlara baktım. Burada bir biyografiden ziyade bir insanın hikâyesi anlatılıyor. Bir belgesel gibi değil... Daha çok Fuad Bey’in bakış açısından anlatılan bir hikâye...

* Senin rolün nedir tam olarak?


- Atatürk’ün aşık olduğu kadınlardan biri... Latife Hanım’ı zaten Oona Chaplin oynayacak. Karakter hakkında daha fazla bilgi vermeyeyim ki sürprizi bozulmasın.

* Biz bu kadını biliyor muyuz, yoksa herkesin bilmediği bir detay mı?

- Galiba herkesin bilmediği bir detay.

* Filmdeki tek Türk oyuncu sensin...

- Projede bir Türk’ün olması da önemli diye düşündüler. Bir de filmin dili İngilizce, bu yüzden de tercih edilmiş olabilirim.

DİPLOMAT ÇOCUĞU OLMANIN ZORLUKLARI VAR

* Türkiye’nin eski Londra büyükelçisi Yiğit Alpogan’ın kızısın. Diplomat çocuğu olmanın avantajları var mı?


- Bunun getirdiği avantaj çok ama zorlukları da var. Mesela iki ya da dört senede bir okul, ülke, çevre değiştirmek... Hep sınıfın yeni çocuğu olmak. Tam tanışma faslını bitirip “burası bizim evimiz” derken yeniden başlamak. Diğer yandan farklı kültürleri öğrenmek, 10 yaşında ikinci dil öğrenmek gibi artıları var.

* Şu an kaç dil konuşuyorsun?

- İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve Yunanca konuşabiliyorum.

* Babanız şimdi ne yapıyor?

- Dışişleri’nden emekli oldu, şimdi Barcelona’da, Akdeniz Birliği’nde Türkiye’yi temsilen genel sekreter yardımcısı.

* Hayalin hep oyunculuk muydu?

- Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ne Rüştü Asyalı’yla hazırlandım, kazandım. Ama sonra Amerika’ya gitmeye karar verdim. Massachusetts’te iletişim ve tiyatro okudum. Okulun üçüncü senesinde değişim programıyla drama ve iletişim okumaya Londra’ya gittim. Tiyatro okumaya da işte o zaman karar verdim. Amerika’da okulumu bitirdikten sonra LAMDA’nın (The London Academy of Music and Dramatic Art) sınavlarına girdim. Kabul edildim.

* O okula kabul edilmek kolay mı?

- Biraz zor.

* Yılda kaç kişi alıyor?

- Ben girdiğimde bizim sınıf 28 kişiydi. Sadece 8’i kızdı. Sektörde erkeklere daha çok rol olduğu için ona göre bir oran gözetiyorlar, ona göre öğrenci alımı yapıyorlar. Ne yazık ki kadınlar arasında büyük çekişme yaşanıyordu bu yüzden.

* LAMDA mezunları arasında kimler var?

- Öncelikle Haluk Bilginer... Ayrıca Kürşat Alnıaçık, Pınar Öğün, İlker Kaleli... Tamamını hatırlamıyorum ama 8 kadar Türk mezun vermiş okul bugüne kadar.

* Türkler okulda nasıl biliniyordu?

- Ben okula girdiğimde Haluk Bilginer konuşuluyordu. Hatta şu anki oyunculuk departmanının başındaki Rod Nicotie, LAMDA’dan onun sınıf arkadaşıymış.

* Londra’da okuyup, National Theatre’de çalıştıktan sonra insan neden Türkiye’ye döner?

- 2010’da İngiltere’den bir oyunla İstanbul Tiyatro Festivali’ne katılmıştık. O zaman “Acaba İstanbul’a gelsem mi” düşüncesi aklıma düştü. Sonrasında “Unutma Beni İstanbul” filmi çekilirken Hüseyin Karabey “Sen de artık gelsene” dedi. Ondan sonra İstanbul’a daha sık gelip gitmeye başladım. Derken Gencay Gürün “Closer” oyunundan bahsetti. Fırsat bu fırsat dedim. Kendi dilimde oynamak güzel geldi. Burada olmak istedim.

Haberin Devamı

CANAN'IN MÜCADELECİ TAVRI HOŞUMA GİTTİ

Haberin Devamı

* Kaç sene önce kesin dönüş yaptın buraya?

- İki sene oldu.

* İlk senesi “Closer” ile geçti. Şimdi “Ben Onu Çok Sevdim”de Berrin Menderes’in asistanı Canan’sın. O karakterin nesi vurdu seni?


- Berrin Menderes çok kız çocuğu okutmuş. Canan da okuttuğu öğrencilerden biri. Çok başarılı olduğu için onu yanına almış ama... Canan, sıfırdan kendini yaratmaya çalışan bir genç kadın. Belki ben de öyleyim. Şu ana kadar ne yaptıysam, araştırarak, okuyarak, eğitimini alarak yaptım. Birçok seçmeye katıldım, birçok red aldım, yılmadım. Canan’ın mücadeleci tavrı o yüzden hoşuma gitti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!