Atanmam beklenmedik oldu

Güncelleme Tarihi:

Atanmam beklenmedik oldu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2005 00:00

Devlet Tiyatroları Genel Müdür Vekili Mine Acar, Devlet Tiyatroları'nda genel müdür değişikliklerinde birtakım tartışmaların hep olduğunu, bu değişimlerin hiçbir zaman çok kolay kabul edilmediğini belirterek, "Atamamla ilgili çok büyük tepkiler oldu. Bunun, çok alışılmadık ve beklenmedik bir atama olmasından kaynaklandığını düşünüyorum" dedi. Genel Müdür değişikliklerinde birtakım tartışmaların hep olduğunu, bu değişimlerin hiçbir zaman çok kolay kabul edilmediğini söyleyen Acar, şunları söyledi: “Benim atamamla ilgili çok büyük tepkiler oldu. Bunun, çok alışılmadık ve beklenmedik bir atama olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Devlet Tiyatrosu'nda uzun yıllardır sayın hocamız Turgut Özakman'ın dışında, genellikle konservatuar mezunu, sanatçı kökenli oyuncu arkadaşlarımız genel müdürlük yaptılar. Dramaturg kökenli biri olarak benim atanmam çok beklenmedik, alışılagelmedik bir şeydi diye düşünüyorum. Bunda Lemi Bey'in görevden alınışına da bir tepki var. Belki Sayın Kültür ve Turizm Bakanı'nın politikasına da tepki gösteren bir kesim var. Doğrusu tepkilerin içinde birçok kavramlar birbirine karışmış gibi görünüyor.” Acar, “Oyuncu kökenli olmadığınız yönündeki eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? Genel Müdürlük koltuğuna oturmak için oyuncu kökenli olmak şart mı?” sorusuna da, “Ben böyle gereklilik olduğuna inanmıyorum” yanıtını verdi. Bunun dünya tiyatrolarında, özellikle Avrupa'da pek çok örnekleri bulunduğunu kaydeden Acar, birçok tiyatronun, hatta ödenekli tiyatroların başındaki genel sanat yönetmenlerinin pek çoğunun dramaturg kökenli olduğunu belirtti. Dünyada ünlü yönetmenlerin pek çoğunun da dramaturg olduğunu ifade eden Acar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu uygulama belki Türkiye için alışılagelmedik olabilir. Bir etik gelenek tartışması da yaşanıyor. Ama ben şöyle bakıyorum. Bir dramaturgun tiyatroya biçimsel bakışı bazen bir aktörün ustalığından daha önemli, daha avantajlı olabilir. Böyle de düşünmek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü biz dramaturglar genellikle çok kapsamlı bir tiyatro eğitimi görmüş ve uzun yıllar içinde kendini yetiştirmiş, oldukça donanımlı insanlarız. Pek çoğumuz aynı zamanda yönetmenlik yapmıştır ya da yönetmenlik yapabilecek niteliktedir. Zaman zaman oyunculuk yapmışlardır. Sahneyi tanımak da önemli çünkü. Lisan bilirler, dünya tiyatrolarını yakından takip ederler.”     “LAİK, DEMOKRAT, ATATÜRKÇÜ BİR CUMHURİYET KADINIYIM”     Bir başka soru üzerine, 25 yıldır Devlet Tiyatroları'nda çalıştığını ifade eden Acar, “Bütün arkadaşlarım da beni tanır. Çizgisi, duruşu belli bir insanım. Gerçekten de ben laik, demokrat, Atatürkçü bir cumhuriyet kadınıyım. Belli bir yaşa kadar bu kimliği, kişiliği taşımış bir insanım. Aynı zamanda Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Meriç Sümen de öyledir. Sayın Bakan'ın bu konudaki yaklaşımını takdirle karşıladığımı söyledim. Çünkü, sayın Bakan, 2 aydın cumhuriyet kadınını sanat kurumlarının başına atamıştır” diye konuştu.    “DEVLET TİYATROSU BİR AİLEDİR”     Son zamanlardaki tartışmaların Devlet Tiyatroları'na zarar vermesini istemediğini vurgulayan Acar, “Devlet Tiyatrosu bir ailedir. Her zaman böyle olmuştur. Keşke bu konular kendi içimizde çözebileceğimiz türden şeyler olsaydı ya da medyada bu kadar yer almasaydı” dedi. Kendisini eleştirenlerin arkadaşları, dostları olduğunu kaydeden Acar, şöyle devam etti: “Görüş ayrılıkları normaldir, olabilir. Ama ben bu süreç içinde mümkün olduğu kadar suskunluğumu muhafaza etmeye çalıştım. Bu, verecek cevabım olmadığı ya da korktuğum için değildi. Sadece birtakım polemiklere girip kavgayı tırmandırmak istemedim. Çünkü gerçekten çok üzülüyorum. Devlet Tiyatrosu bundan zarar görüyor. Ben sonuçta bir insanım. Bugün varım, yarın yokum. Ama Devlet Tiyatrosu her zaman var ve var olacak. Şu anda yapmaya çalıştığım, kurumumu ve kurumdaki arkadaşlarımı elimden geldiğince korumaya çalışmak ve zarar görmemelerini sağlamak.” Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile Devlet Tiyatrosu sanatçıları arasında yaşanan polemiklere üzüldüğünü kaydeden Acar, ”Elimden geldiğince kurumumu ve onları korumaya çalışıyorum. Ama diliyorum ki bu kavga tırmanmasın. Bu polemikler sürmesin ve tiyatromuz bundan zarar görmesin. Perdemizi açalım, işimizi yapalım” dedi.     “CAN AĞABEYİMİZE GELİNCEYE KADAR...”      Devlet Tiyatroları ile ilgili tartışmada sanatçı Can Gürzap ilgili üzüntüsü olduğunu da ifade eden Acar, şunları söyledi: “Can Gürzap bizim çok değerli bir sanatçımızdır. Çok uzun yıllardır tiyatroya emek vermiş bir insandır. Sayın Bakanımızla talihsiz bir polemik yaşandı. Can ağabeyimize gelinceye kadar telaffuz edilecek başka isim vardı. İş yapmayan bir sanatçımız da değil. Nitekim 1999-2000 senesinde yaptığı bir iş var, 2003'de yaptığı bir iş var. Ustamız, ağabeyimiz Can Gürzap'a gelinceye kadar çok daha başka telaffuz edilecek isimler vardı. Çok talihsiz bir polemik oldu işin doğrusu. Bunun için bu tartışmalar, kavgalar medyaya yansımasın istiyoruz.” Acar, Genel Müdür Vekilliğine ataması yapılmadan önce bundan haberinin olup olmadığı sorusu üzerine, 3-4 aydır kulislerde kendi adını da duyduğunu, ancak buna biraz da gülümseyerek yaklaştığını söyledi. Acar, şöyle davam etti: “Sayın Bakan'ın 'Hanım yöneticilerle çalışmayı tercih ediyorum' şeklinde bir açıklaması olmuş. Bu duyulduğu için benimle ilgili bir yakıştırma olarak kabul ettim ve her yıl yaptığım gibi iznimi alıp tatile gittim. Orada telefonu aldım, Ankara dışında olduğumu söyledim ve Pazartesi günü döndüm. Biraz bana da sürpriz oldu. Adım konuşuluyordu, adımı ben de duydum ama doğrudan doğruya benim bir bağlantım, isteğim, gayretim olmadı.”     “SAYIN BAKANIMLA ATAMAMDAN SONRA TANIŞTIM”     Acar, “AK Partili hiçbir tanıdığım yoktu. Sayın Bakanımla da atamamdan sonra tanıştım” diye konuştu. Sanat tahsil etmiş bir insan olarak ilerici bir insan olduğunu vurgulayan Acar, şunları söyledi: “Sayın Bakanımla da bu konuda çok anlaşıyoruz. Çünkü kendisi de öyle bir insan. Sanata, tiyatroya çok değer veren, önemseyen ve çok ilerici adımlar atmaya çalışan bir insan. Gerek beni gerek Meriç hanımı sanat kurumlarının başına getirerek de bunu göstermiştir. Bir siyasi otorite baskısı kesinlikle söz konusu değil. Tiyatronun iç işlerine karışılması gibi bir şey söz konusu değildir. Tam tersine her türlü isteğimizde bakanlıktan ciddi bir yardım ve destek görüyoruz. Böyle bir rahatsızlığım yok. Ben ve arkadaşlarım son derece özgür bir biçimde, tamamen kendi özgür irademizle kararlar alarak çalışıyoruz. Atamalarımızı da bu şekilde yaptık. Atamaları yaptıktan sonra kendilerine bilgi sundum.”PERDELER ZAMANINDA AÇILACAK Devlet Tiyatroları Genel Müdür Vekili Mine Acar, Devlet Tiyatroları'nın perdelerini zamanında açacağını belirterek, “Gerek bölgelerde, gerekse Ankara, İstanbul gibi metropollerde provalar devam ediyor. Herkes işinin başında, aksayan bir şey de yok” dedi. Acar, göreve getirilmesinin ardından yaşanan istifalar anımsatılarak, perdelerin açılmasında gecikme olup olmayacağı sorusuna, “Sanmıyorum” yanıtını verdi. Perdelerin zamanında açılacağını bildiren Acar, gerek bölgelerde, gerekse Ankara, İstanbul gibi metropollerde provaların devam ettiğini söyledi. Acar, şunları belirtti: “Herkes işinin başında, aksayan bir şey de yok. Bize oyun yazarlarından oyunumu çekiyorum diye herhangi bir dilekçe intikal etmedi. Birkaç yönetmen arkadaşım, bu adettendir, yönetimin önünü açmak için provayı bırakabiliriz diye dilekçe gönderdiler. Ancak oyunlarına devam etmelerini rica ettik. Şu anda hepsi görevlerinin başında, provalar da sürüyor. Bölgelerimiz daha sakin. İşimiz bu. Devlet memuruyuz, bu kurumun elemanlarıyız. Ben de sonuçta sadece bir görevdeyim hepsi bu. Ama burası benim kurumum, 25 yıl emek verdiğim bir kurum ve hepsi benim arkadaşım. Elimden geldiğince kurumumu da onları da korumaya çalışacağım. Tabii demokratik özerk yapımızın da en öndeki savunucusu olacağım.” Acar, toplu istifaları ise “Keşke etmeselerdi. Bu kurum hepimizin. Hep birlikte yönetirdik. Önerileriyle, projeleriyle keşke hep bir arada çalışabilseydik. Onların kendi görüşleridir, bunlara saygı duyarım” şeklinde değerlendirdi.  Toplu istifalardan boşalan kadroların tümüne yeni atamaların yapıldığını kaydeden Acar, “Arkadaşlarımın hepsi görev başında canla başla çalışmaktadır. Bütün amacımız perdelerimizi zamanında açabilmek, işleyişin yürümesini sağlamak” dedi.     GEÇİCİ GÖREVLENDİRİLEN SANATÇILAR     Acar, büyükşehirlerde geçici görevlendirilen tiyatro sanatçılarının kadrolarının bulunduğu taşradaki görev yerlerine gönderilip gönderilmeyeceği sorusuna da şu yanıtı verdi: “Zaten sanatçılar kendi bölgelerinde görev yaparlar. Ama çeşitli nedenlerle, sağlık nedenleriyle ya da izinle başka bölgelerde görev yapıyorlarsa, geçici görevlendirmeler varsa, zorunluluk yoksa eğer, herkes tabii ki kendi bölgesinde çalışmalı. Ancak rolü yoksa, işi yoksa, müdüründen izin almak şartıyla başka bir görevlendirmeye kadar serbest kalabilir. Ama doğal değil midir? Herkes bir iş yapmak zorundadır. Eğer mümkünse, böyle de gerekiyorsa bölgesinde çalışmak zorundadır öncelikle.”     DİZİLERDE OYNAYAN DEVLET TİYATROSU SANATÇILARI      Devlet Tiyatrosu sanatçılarının televizyon dizilerinde oynamasına bir kısıtlama getirilip getirilmeyeceği sorusu üzerine de Acar, ”Hayır. Ayrıca, ben buna inanan bir insanım” diye konuştu. Türkiye'de bazı şeylerin gelişmesi adına eğitimli oyuncuların bu dizilerde rol almasının yanında olduğunu bildiren Acar, “Ama eğer bu kurumun elemanlarıysa bu arkadaşlarımız, asli görevlerini aksatmamak kaydıyla tabii ki dizilerde, filmlerde, reklam filmlerinde rol alacaklardır, üniversitelerde ders vereceklerdir” dedi. Ancak, yıllardır “bankamatik memuru sanatçılar” ya da ”çalışmayan sanatçılar” gibi eleştiriler ortaya atıldığını kaydeden Acar, “Doğrudur. Böyle arkadaşlarımız var. Ama bunların da çeşitli nedenleri var. Bazen her sanatçıya görev veremeyebiliriz. Görev almayan veya görev verilmeyen arkadaşlarımız diye söz etmiştim. Bu genellemede herkesi suçlamak da doğru değil. Mümkün olduğu kadar bütün arkadaşlarımızın görev almasını sağlamaya çalışacağız” diye konuştu. Acar, projeleriyle ilgili bir soru üzerine de, bunları bir basın toplantısıyla açıklayacağını bildirdi. Daha önce başlatılan güzel işler bulunduğunu, bunların hiçbirini geri çekmediklerini ve çekmeyeceklerini belirten Acar, “Bütün bunların üzerine yapacağımız kendi projelerimiz olacak. Bunların hepsi tiyatronun yararına şeylerdir. Zaman içinde icraatlarımızla göstermek istiyoruz” dedi.       TİYATRO KURULTAYI      Tiyatroyla ilgili bütün kesimlerin katılacağı bir kurultay toplamayı düşündüklerini belirten Acar, bunun altyapı çalışmalarına süratle başlayacaklarını bildirdi. Bu kurultayda öneriler doğrultusunda alınacak kararların,  hazırlayacakları yasanın altyapısını oluşturmasını amaçladıklarını kaydeden Acar, “Yasanın Devlet Tiyatrosu çalışanları tarafından hazırlanması için de Sayın Bakanımızdan söz aldık. Bu mesajı da arkadaşlarıma iletmek istiyorum” dedi. Acar, Devlet Tiyatroları'nın kapatılması, Özel İdarelere ya da Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne bağlanmasının söz konusu olmadığını da ifade etti.        KADRO TARTIŞMALARI      Acar, Devlet Tiyatroları'ndaki kadrosuyla ilgili tartışmaların anımsatılması üzerine de, 2000 yılında kadro yükseltme sınavına girdiğini ve birincilikle kazandığını söyledi. 3.5 yıl reji asistanı olarak sanatçı kadrosunda görev aldığını,  bu dönem içinde hem yönetmen yardımcılığı yaptığını hem de iki oyun yönettiğini anlatan Acar, şöyle devam etti: “Sonuç olarak 3.5 yıl sanatçı kadrosunda çalıştım. Ancak, Kültür-Sen'in açtığı bir dava sonucunda kurumumla mahkemelik duruma düştüm. Ama tekrar Bölge İdare Mahkemesi'nde bu davayı kazandım. Yani sınavın dışında, hukuken de sanatçı olarak kadromu aldım. Şu anda yasal olmayan bir işlem yok. Aslında komik bir durum. Başında olduğum bir kuruma dava açmış bir insan olmam etik açıdan yanlış. Hem davalı hem davacı durumuna düşüyorum. Burada kesinlikle yasal olmayan hukuka aykırı bir işlem söz konusu değildir. Bunu yapmam kendi adıma da bir şey değil. Bu işlem yapılmasa dahi benim sanatçılığım müktesep hak olarak kabul edilmiştir zaten.” Acar, Devlet Tiyatrosu sanatçılarına yönelik, “Herkesle çalışmaya hazırım, herkesle barışığım. Önerileriyle, projeleriyle gelsinler, bu kurumu birlikte yönetelim. Kurumumuza birlikte sahip çıkalım, hep birlikte zarar görmesini engelleyelim” çağrısını dile getirdi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!