Aslında İngilizim

Güncelleme Tarihi:

Aslında İngilizim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 1998 00:00

Haberin Devamı

Sol Ayağım ile Oscar kazanan ünlü İngiliz oyuncu Daniel Day-Lewis tam bir İrlanda hayranı. İrlanda'da yaşıyor ve İrlanda sorunu üzerine düşünüyor. Son filmi Boksör'ün çekimlerinde ısınmadan ringe çıkınca belinden sakatlandı ve şimdi ameliyat olacak. Ama o bütün bu olanlardan hiç de şikayetçi değil. Oyunculuğun gerektirdiği şeyleri yaptığını düşünüyor.

The Boxer sürpriz bir şekilde İRA'yı eleştiriyor. Bu bir anti-İRA filmi mi?

Film, her ne kadar şiddet yanlısı insanlara yaptıklarını sonucunu gösterse de bir anti-İRA filmi değil. Bunu bir barış öncesi filmi olarak düşünün. İrlanda Cumhuriyet Ordusu geçen yıllar içinde birçok değişiklikler geçirdi. Hala insanların sıkı sıkı bağlı oldukları 1916'dan kalan o muhteşem romantik ideal var, ama bu, çağdaş söylemle uyuşmuyor. Bizim aradığımız, eğer herhangi bir iyilik yapmak istiyorsa acil değişime girmesi gereken bir organizasyon. O yüzden İRA sadece terörizmin istenilen sonuçları vermeyeceğini kabul ederse varolabilir.

Blair’den umutluyum

İngiltere'nin yeni başbakanı, Tony Blair, kısa bir süre önce İRA lideri Gerry Adams'ı kendi evinde Downing Street'te kabul etti ki, bu on yıl önce imkansız kabul edilecek bir gelişmedir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kuzey İrlanda'da olan biten hakkında iyimser olabilmek son derece zor. Ancak bence bir kimse körü körüne de olsa iyimser olmak zorunda. Ama konu şu ki, taraflar arasında bir hareketlenme var. Bu hareketlenme kesinlikle yeni İngiliz hükümetinin çabalarının bir ürünü ve ben bundan memnunum. Ve ben Blair'den önceki hükümetleri tutmuyordum. Çünkü bir düşünsenize nefret ve korku dolu üstelik çılgınlık derecesinde iki ordu sadece bir barikat üzerinden birbirlerini kontrol ediyorlar. Açık diyalog başlatmadan bütün bunları nasıl değiştirirsiniz?

Siz İngiliz'siniz ama bir İrlanda vatanseveri imajınız var. Bu kaderin bir sonucu mu, yoksa sizin çabanız mı?

Bence bu ikisinin de bir karışımı, yani hem kader, hem istek. Ben bir İngilizim ve İngiliz eğitimi aldım. Hangi tarafımsa, İrlandalı tarafımdan gurur duyuyorum ama ben bir İngilizim. Annemin ailesi Letonyalı. Dolayısıyla İrlanda ile bir bağlantım var diyemiyorum ve demiyorum. Ama babam İrlandalı ve bir İrlanda pasaportuna sahip olmaktan gurur duyuyorum, zaten seyahatlerimde de onu kullanıyorum. Belki bu bir gelenektir, Anglo- İrlanda kökenli olup İngiltere'nin bu ilişkideki rolünü anlayan insanlar, dengeyi bozmak için bir şeyler yapmak isterler. Ben İrlanda Cumhuriyeti'nde yaşıyorum ve burada savaşılacak hiç bir çatışma yok. İngiliz eğitim sisteminde öğretilmediği için İrlanda tarihini ilk okuduğum zaman, İngilizlerin burada oynadıkları rol karşısında çok şaşırdım ve aynı derecede utandım. Okuduklarım burasıyla ilgili bir akrabalık hissetmeme yol açtı. İrlandalı olduğum için değil, denizin diğer tarafında olan bir insan olduğum için.

Sheridan ile ilişkiniz muhakkak yakın. Bunu bir baba-oğul gibi yoksa iki kardeş gibi mi görüyorsunuz?

Daha çok bir kardeş ilişkisi gibi, bir baba- oğul ilikisinden daha gürültülü patırtılı. İnsanların görmeye alıştığı baba- oğul ilişkisinden daha açık bir arkadaşlığımız var. Aynı cephede savaşan askerler gibiyiz.

iyi bir ekibiz

Sheridan ile beraber çalışmanız bir Martin Scorsese ve Robert De Niro benzerliği anımsatıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bence bu çılgınca bir benzetme. Eğer bu ikilinin çalışmalarına bakarsanız, New York New York, Taxi Driver(Taksi Şöförü), Good Fellas(Sıkı Dostlar), Casino, Cape Fear(Korku Burnu) gibi filmler görürsünüz. Bu adamlar bir avuç dolusu inanılmaz filme imza atmışlar. Shay (Sheridan'ın takma ismi) ve ben daha sadece üçüncüsünü bitirdik. O adamlar kendilerine ait bir ligde oynuyorlar. Benzetme yapmak çılgınca.

boksör

İrlandalı yönetmen Jim Sheridan ve Daniel Day-Lewis yeni bir İrlanda gerçeği filmiyle karşımızda. Ünlü ikilinin bugüne kadar beraber yaptıkları filmleri 12 kez Oscar'a aday gösterilmişti.

The Boxer(Boksör) aslında üç değişik hikaye anlatan bir film. Aşk, boks ve İRA üçgeninde geçen filmin senaryosu, Jim Sheridan'ın birkaç sene önce ünlü İrlandalı boksör Barry McGuigan'la ilgili yazdığı Leave the Fighting to McGuigan (Kavgayı McGuigan'a Bırakın) isimli kitaptan uyarlandı.

Üç yıldır boks dersleri alan Daniel Day- Lewis ve Breaking the Waves (Dalgaları Aşmak) filminin yıldızı Emily Watson film çekimlerinden önce Kuzey İrlanda sokaklarında dolaştılar ve bombalanmış alanlardaki yöre sakinleriyle ve mahkum eşleriyle toplantılar yaptılar. Yönetmen Jim Sheridan boks sahneleri için ünlü boksör Barry McGuigan'ın yardımına başvurdu.

Daha önce başrolünü yine Daniel Day-Lewis'in üstlendiği Babam İçin adlı filmde de İrlanda gerçeğini işleyen Sheridan, köklerine sıkı sıkıya bağlı biri. Daha çok ülkesinin gerçeği ile ilgili filmlere imza atan yönetmen bu kez aşkı ve davası arasında kalmış bir boksörün yaşamını getiriyor beyazperdeye. IRA ile bağlantısı nedeniyle hapse girip 14 yıl içeride kalan Danny Flynn'ın (Daniel Day-Lewis) şiddet karşıtı görüşleri nedeniyle arkadaşları tarafından dışlanmasını konu alıyor film.

Yönetmen Kuzey İrlanda ve boks ringleri gibi şiddetin kol gezdiği ortamlarda aşk, sadakat, insan şerefi ve haysiyeti gibi temel nitelikleri keşfetmeyi amaçlıyor.

Unutulmaz filmlerin yıldızı Daniel Day-Lewis, The Last of the Mohikans (Son Mohikan), Oskar aldığı My Left Foot (Sol Ayağım), In the Name of the Father (Babam İçin) ve Some Mother's Son (O da Bir Anne) sonra bir başyapıta daha imza atıyor. Kazandığı maçlarla sorunlu İrlanda'nın umudu olan bir boksörü canlandıran Lewis, dramadaki yeteneğini bir kere daha ispatlıyor.

Geçen yılın En İyi Kadın Oyuncu Oskarı adayı (Breaking The Waves- Dalgaları Aşmak) Emily Watson'ın filmde canlandırdığı Maggie, 14 yıl sonra hapisten çıkan eski aşkını tekrar keşfediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!