Ağca'nın avukatı: Derhal tahliye edilmesi gerekiyor

Güncelleme Tarihi:

Ağcanın avukatı: Derhal tahliye edilmesi gerekiyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2006 17:49

Mehmet Ali Ağca'nın avukatı Mustafa Demirbağ, müvekkilinin derhal tahliye edilmesi gerektiğini savunarak, bu konudaki yasal mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.

Pendik'teki bürosunda basın açıklaması yapan Demirbağ, “Ağca dosyasının birileri tarafından siyasallaştırıldığını” ileri sürerek, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de bu siyasal tartışmaların içine girdiğini savundu. Demirbağ, “Çiçek'in bu konuda Anayasa'ya göre sorumlu olduğunu, en azından ilgili kanun maddeleri gereğince 'görevi suiistimal' suçunu işlediği kanaatinde olduklarını” ifade ederek, bu konuda her türlü yasal başvuruyu yapacaklarını kaydetti.

Üsküdar 3. Ağır Ceza, Kartal 1. ve 2. Ağır Ceza mahkemelerinin hakim ve savcılarının baskı altına alınmaya çalışıldığını iddia eden Demirbağ, bu konuda da şikayette bulunacaklarını belirtti.

Demirbağ, Ağca'nın teslim olduğunu, kaçmadığını ve kaçmaya da teşebbüs etmediğini belirterek, şunları söyledi:
“Ağca, evde gelişmeleri bekliyordu. Böyle bir karar beklemiyorduk. Bağımsız Türk mahkemeleri bu konuda karar vermişti. Hiçbir tartışmaya mahal yoktu. Dün izledik, birileri ahlak sınırlarını zorlayan bir şekilde sevinç naraları atıyordu. Ağca, netice itibariyle cezasını çekti. Fazlasıyla bedelini ödedi. Ağca üzerinde hiç kimsenin ceza boyutunda hiçbir hakkı yoktur. Ama maalesef bu iş birileri tarafından adeta kan davasına dökülmüştür.”

Demirbağ, Yargıtay'ın bozma ilamını iyi okumak gerektiğini, burada birçok hukuk öğretisine atıf yapıldığını ifade ederek, “Ağca'nın derhal tahliye edilmesi gerekiyor. Bu konudaki yasal gayret ve mücadelemizi devam ettireceğiz” dedi.

Müvekkilinin yurtdışında 20 yıl cezaevinde kaldığını belirten Demirbağ, eğer dosyada Ağca'nın yurtdışında hapis yattığına dair belge yoksa bunun sorumlusunun Adalet Bakanı Çiçek olduğunu ileri sürdü.

Demirbağ, Ağca'nın yurtdışında yattığı 20 yılın birtakım çevrelerce yok sayılmak istendiğini ileri sürerek, Ağca'nın Papa suikastı teşebbüsüne ilişkin İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı olduğunu, ancak bu kararın da yok sayılmaya çalışıldığını savundu.

Yazılı emir bozmalarda kişi aleyhine tesir yaratılamayacağını, bunun kesin kural olduğunu belirten Demirbağ, bunun da göz ardı edildiğini ve şu anda aleyhte bir durum oluşturulmak istendiğini ileri sürdü.

Demirbağ, avukat Turgut Kazan'ın bu dosyaya müdahil olma gibi bir sıfatı bulunmadığını, çünkü infaz müessesesinin devletle hükümlü arasında olduğunu dile getirerek, dolayısıyla sayılan itirazın da usulsüz olduğunu iddia etti.

DEMEK Kİ İZLİYORLARDI”

TCK'nın 16. maddesinin öğreti ve içtihatlarının, yurtdışındaki 20 yıllık sürenin mutlak suretle bu infaz hebasına katılmasını öngördüğünü savunan Demirbağ, Yargıtay'ın bu konuda bir kanun boşluğu varmış gibi bir durum ortaya çıkardığını öne sürdü.

Demirbağ, gazetecilerin, “Ağca, polisler tarafından izleniyor muydu” sorusuna, “Ağca hür bir insan. Demek ki usulsüz ve kanuna aykırı bir şekilde izliyorlardı” yanıtını verdi.

Mustafa Demirbağ, gazetecilerin sorusu üzerine, Ağca'nın bir evde aile ortamında kaldığını, ev sahibinin de müvekkilinin dostu olduğunu anlattı.

Demirbağ, bundan sonraki süreçte, “Türkiye'de yapılan yargılama hiçe sayıldığı için müvekkilinin Papa suikastı nedeniyle Türkiye'de tekrar yargılanmasını” talep edeceklerini ifade ederek, bunun doğuracağı hüküm ve sonuçları herkesin göreceğini belirtti.

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını gazetecilere gösteren Demirbağ, “Yargılama kararda var. Bu bir hüküm. Ağca, ondan sonra Türkiye'de 10 yıl fazla yattı. Bu İtalya'daki Roma 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararı tanımadır ve bunun mutlaka mahsup edilmesi gerekir” şeklinde konuştu.

Demirbağ, şöyle devam etti:

“Usulsüz işlemler ve bunları yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bakan dahil, kim olursa olsun, mahkemeleri baskı altına alan, bu konuda yazı yazan, yorum yapan ve görüş beyan edenler hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Ağca'nın İtalya'daki 20 yıllık hükümlülük süresinin Türkiye'de sayılıp sayılmayacağı konusunda bu yaratılan boşluğun doldurulmasına yönelik girişimlerimiz olacak.”

Mustafa Demirbağ, Ağca'nın cezaevinde ne kadar kalacağının Kartal Ağır Ceza Mahkemesi'nce değerlendirileceğini kaydetti.

“HİÇ BEKLEMİYORDU, ÇOK ŞAŞIRDI”

Demirbağ, gazetecilerin soruları üzerine, cezaevinden çıktığı gün Ağca'ya Kur'an-ı Kerim okutulduğunu belirterek, Ağca'nın dini sohbetler yapmak istediğini ve bunları yaptığını anlattı. Ağca'nın dışarıda olduğu dönemde Yalçın Küçük'ün “Tekelistan” adlı kitabını okuduğunu ve “yeni İncil yazdığını” anlatan Demirbağ, “Ağca tahliye kararının bozulduğunu öğrenince şok oldu. Hiç beklemiyordu, çok şaşırdı” dedi.

Demirbağ, tüm yasal haklarını sonuna kadar kullanacaklarını, ancak müvekkilinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmaya sıcak bakmadığını dile getirerek, “Ağca, 'Ben Türk hakimlerini Avrupa'ya şikayet etmem' diyordu. Kesin tavrı o idi” şeklinde konuştu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!