AB karşıtlığında dışardaki Türkiye düşmanlarıyla buluşanlar var

Güncelleme Tarihi:

AB karşıtlığında dışardaki Türkiye düşmanlarıyla buluşanlar var
Oluşturulma Tarihi: Haziran 09, 2007 00:00

TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç, AB karşıtı söylemleri olan bazı partiler için, "Türkiye düşmanlarıyla aynı amaçta buluşuyorlar" deyimini kullandı.

Koç, "Bir takım siyasi partiler, kimi kuruluşlar ve kesimler, bizi kesinlikle geriye götürecek olan görüşlerini seçim vesilesiyle ülke genelinde yayma gayreti içindeler" dedi.

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç, Türkiye’nin başta Avrupa Birliği (AB) konusu olmak üzere bazı konularda ulusal strateji belirlemesi gerektiğini söyledi. Mustafa Koç, bazı partilerin AB karşıtlığını "Türkiye düşmanlarıyla aynı amaçta buluşma"ya kadar vardırdığı uyarısında bulundu.

PARTİLER ÜSTÜ STRATEJİ LAZIM: Türkiye’nin son 20 yılda önemli bir yenilenme döneminden geçtiğini hatırlatan Koç, "Ama ne yazık ki ayağımızda ’ekonomik ve siyasal istikrarsızlık’ prangasıyla koşmaya çalıştığımız yarışa çok geç başladık. Bunlara rağmen geldiğimiz nokta umut verici" diye konuştu. "Eğer bazı konuları ulusal stratejimiz haline getirirsek, bazı hedeflerimiz partiler üstü olursa, bugüne kadar oluşmuş olan zemini bir sıçrama tahtasına dönüştürebiliriz diye düşündük" diyen Koç, bu nedenle Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik idealine de sarıldıklarını açıkladı.

AB DIŞINDA KALIRSAK UYDULAŞIRIZ: Türkiye’nin, hiç bir döneminde bugünkü kadar Avrupa ile bütünleşme ihtiyacı içinde olmadığını dile getiren Koç, sözlerine şöyle devam etti: "Ulusal çıkarlarımızı kendi ekonomik gerçeklerimiz, coğrafyamızdan kanaklanan stratejik gerçekler, küresel ekonomi ve politikadı gelişmeler ışığında yorumlarsak, ülkemizin AB içinde olması gerektiğini açıkça görebiliriz. AB hem aldığı siyasi kararlar hem de ekonomik etki gücü ile çevresinde güçlü bir çekim alanı oluşturuyor. Kuzey Afrika’dan Orta Doğu ve Karadeniz’e yakın komşu ülkeler AB üyesi olamayacakları halde bu çekim alanının içindeler. Bir süper güç olan ABD ve AB ile transatlantik ekonomik alan hedefli bir çerçeve içinde uyum sağlamaya çabalıyor. Böyle bir ortamda AB dışında kalan bir Türkiye, özel statülü ülke durumuna düşebilir ve AB’de uydulaşabilir."

NE PAHASINA OLURSA OLSUN DEĞİL: Sözlerinin "ne pahasına olursa olsun AB üyesi olalım" şeklinde yorumlanmamasını isteyen Koç, AB’de de "içine kapalı bir Avrupa" isteyenler bulunduğunu hatırlattı. Bunların "aşırı duygusal olarak bildikleri Türk toplumunu caydırarak AB üyeliğinden vazgeçirmeyi" umut ettiklerini söyleyen Koç, Türkiye içindeki bir kesimin de abartılı söylemlerle bunlara doğrudan destek sağladığını, hükümetlerin yönetim hatalarının da dolaylı biçimde ellerine malzeme verdiğini dile getirdi. Türkiye’nin tam üyelik sürecinin teknik gereklerini 2014’e kadar tamamlayacak güce sahip olduğunu vurgulayan Koç, "Yeter ki bütünleşme sürecinde olduğumuz AB’nin iç gündemine iyi hakim olalım, iniş çıkışlardan, krizlerden duygusalca etkilenmeyelim" dedi.

TÜRKİYE DÜŞMANLARIYLA AYNI: AB karşıtı söylemleri olan siyasi partilere de mesaj gönderen Mustafa Koç, şöyle konuştu: "Bir takım siyasi partiler, kimi kuruluşlar ve kesimler, Türkiye’yi batı dünyasından koparmayı bir siyasi alternatif olarak ülkenin önüne koymak için büyük çaba harcıyor. Bizi kesinlikle geriye götürecek olan görüşlerini seçim vesilesiyle ülke genelinde yayma gayreti içindeler. Bunun en somut örneğini de Türkiye’yi AB dışında tutmaya çalışarak gösteriyorlar. Üstelik de yurtdışındaki yeminli Türkiye düşmanları ile aynı amaçta buluşma pahasına. Bu kapsamda sağ ve sol ideolojiler aynı potada buluşabiliyor."

Siyasette ’akıl tutulması’ile karşı karşıyayız

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, seçimlerin "ülkemizde siyasal ortama yeni bir soluk getirmesini, kişilere ve kurumlarına bir yenilenme fırsatı sunmasını" ümit ettiğini söylemekle birlikte, "Siyaset sahnemizde adeta bir akıl tutulması ile karşı karşıyayız" dedi. Siyasi partilerin vitrin yenileme çalışmalarında gösterdikleri coşkulu çabayı parti programlarının paylaşılmasında da görmek istediklerini belirten Koç, "Geçen bir kaç ay içinde ülkede tartışılan konulara ve sergilenen yaklaşımlara baktığımızda Türkiye’yi hedefleri doğrultusunda daha ileriye götürecek bir dinamiğin ışıklarını görmekte zorlanıyoruz. Siyaset sahnemizde adeta bir akıl tutulması ile karşı karşıyayız" diye konuştu.

’Ulusal çıkar cilası’ ve ’dini sos’ istemiyoruz

TÜSİAD YİK Başkanı Mustafa Koç, konuşmasında şu uyarılarda bulundu:

Türkiye’de iktidarda kim olursa olsun, ülkenin yüzünü batıya dönük olmasını sağlamak, AB ile tam üyelik sürecinin gereklerini yerine getirmek, piyasa ekonomisini tüm kurum ve kuralları ile egemen olduğu laik, demokratik, dışa açık bir Türkiye için çalışmak zorunda.

Türkiye’yi küresel gelişimin dışına çekmeye, yeniden içine kapalı devletçi bir Türkiye oturtmaya, yüzünü batıdan başka yönlere çevirmeye çalışmak onu yalnızlaştırmak ve geri kalmaya mahkum etmekle eş değerdir.

Bunu ulusal çıkar söylemi ile cilalayarak veya dini ideolojilerle soslayarak geçerli bir politika seçeneğiymiş gibi sunmak akla ve sağduyuya sığacak anlayışlar yaklaşımlar değildir.

Türkiye’yi mevcut yolundan saptırmaya çalışanlar Türk insanına hangi kaynaklarla nasıl bir gelecek yaratmayı tasarladıklarını bütün açıklığıyla anlatmak zorundalar.

Çocuklarımızın geleceği, seçim meydanlarının basit siyasi mücadele taktiklerine veya ideolojik gösterilerine feda edilemez. Oy istemek için halkın karşısına çıkanlardan, sorumlu siyaset yapmalarını bekliyoruz.

Tüm milletvekillerine rapor gönderilecek

TÜSİAD’ın 1 Mart’taki olağanüstü YİK toplantısında üyelerine taslağını sunduğu ve ardından üyelerin görüşleri alınarak son halini verdiği "Güçlü Demokrasi, Güçlü Sosyal Yapı, Güçlü Ekonomi" başlıklı rapor da dün dağıtıldı. Tüm siyasi parti liderlerine ve milletvekillerine gönderilecek olan raporda, şu konuların üzerinde duruldu: "Güçlü bir demokrasi için Türkiye’nin üç temel önceliği, seçim ve siyasi partiler kanunlarının değiştirilmesi, yargı bağımsızlığının ve hukuk güvenliğinin sağlanması, insan haklarında uygulamaya etkinlik kazandırılması olmalı. Güçlü bir ekonomiye sahip olabilmek için ise öncelikle, ekonomide yapısal dönüşüm sağlayacak yeni bir sanayi stratejisi gerekiyor. Türkiye’nin güçlü bir sosyal yapıya sahip olması için eğitim reformu ile ilgili kapsamlı bir programın ortaya konması, sosyal güvenlik reformunun gerçekleştirilmesi, ücret dışı iş gücü maliyetlerinin hafifletilmesi gerekiyor."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!