40'ında yeni bir serüven

Güncelleme Tarihi:

40ında yeni bir serüven
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 1998 00:00

Haberin Devamı

Michael Douglas'la oynadığı Temel İçgüdü filmiyle Hollywood'ta zirveye tırmanan Sharon Stone Sphere (Küre) adlı filmde bambaşka bir rolle seyirci karşısına çıkıyor. Stone, filmde dünyayı kurtarmaya çalışan bir bilimkadınını oynuyor. Bir süre önce bir gazeteciyle dünya evine giren Sharon Stone, yeni filmini ve yeni hayatını Alman Focus Dergisi'ne anlattı.

Filmlerinizde hep ihtiras önplandaydı. Şimdi neden dalgıç kıyafeti giyip denizin altında uzaylı yaratıkları arama ihtiyacı duydunuz?

- Herkesin kafasında uzaylı yaratıklarla ilgili farklı düşünceler vardır. İstek ve duyguların gerçeğe dönüştüğü ve bu düşünceyle geleceğin belirlendiği bir dünya fikri beni derinden etkiledi. Suyun altında film çevirmek düşündüğüm kadar kötü değildi. Ama çoğu zaman çok soğuktu, bu nedenle konuşamıyordum bile. Neyse ki, sudan çıkınca sürekli beni kurulayacak birileri vardı.

Bir sporcu olarak kendinizi diğer yıldızlarla bir yarış içinde görüyor musunuz?

- Evet oldukça atletik bir yapıya sahibim. Benim için her film bir yarıştır. Bazı sahnelerde kazanmak için oynarsınız. Ama sürekli kazanma zorunluluğunda değilim. Yerine göre insanda geri çekilme cesareti olmalıdır.

Temen İçgüdü 2

Uzun zamandır beyaz perdede yoktunuz?

- Temel İçgüdü'den beri ara vermeden çalıştım. İki yıl içinde sadece iki haftayı evimde geçirebildim. Bir yerden sonra koşuşturmak bana komik geldi. Ve bir ara verme kararı aldım. Bu sağlıklı düşünmem ve hedeflerimi yeniden gözden geçirmem için gerekliydi.

Bugün Temel İçgüdü'de olduğu gibi bir rolü kabul eder misiniz?

- Evliliğimin ilk aylarını yaşadığım şu dönemde filmin devamının çekilmesi teklif edildi. Eskiden olsaydı filmi çevirirken neler yaşadığımı gayet iyi bildiğimden reddederdim. Ama kısa bir süre önce senaryoyu okudum. İlk okuduğumda kötü oldum, ancak sonra şaşırtıcı derecede ihtiraslı ve komik buldum. Kimbilir belki kabul ederim.

Temel İçgüdü'de kendinizi kullanılmış hissettiniz. Yönetmen Paul Verhoeven hakkında ne söylemek istersiniz?

- Tabii ki rolümün çekingenliği kaldırmayacağını biliyordum. Ben de utangaç ya da ağırbaşlı sayılmam. O meşhur sahneyi çevirirken Verhoeven'in, bana bu sahnenin film ve benim için neden belirleyici olduğunu anlatması gerekirdi. Böylece bana sanatçı olarak yeteneğimi ve cesaretimi ortaya koyma fırsatı tanımış olurdu. Ama bana seçme şansı tanımadı ve tanımış gibi yaptı, bu nedenle dikkate alınmıyormuş ve kullanılıyormuş hissine kapıldım.

Yine de bu sahne sadece erkek fantezilerini süslemedi. Bu nedenle feministler sizi ikon yaptı. Seksi silah olarak kullanmanın keyfini yaşadınız mı?

- Feminist olsaydım bile bağımsızlığımı bacaklarımı aralayarak ilan etmezdim. Filmde zaten cinsellik istismar ediliyor ve bu yolla kuvvetin ya da cesaretin ispatlanabileceğine inanmıyorum. Gerçi bu sahnede seks erkekler karşısında üstünlük sağlanmasına yardımcı oldu, ama canlandırdığım kişi tüm filmde hayatıyla ilgili doğru tek bir karar alamadı.

Erkekler sizin 154 IQ'luk zekanızdan korkuyorlar mı?

- Hayatımın büyük bir bölümünü yollarda geçirdim ve erkeklerin dilini söktüm. Zekamdan çok bu özelliğimden korkuyorlar. Kendini beylik laflarla kabul ettirmeye kalkanlara hemen yol veriyorum. Naif kalabilmek için çok uzun süre onların dünyasında yaşadım. Ve bu da onları rahatsız ediyor.

Anlaşılan birine yol vermediniz. Phil Bronstein eşiniz?

- İlk kez Sphere'nin çekimlerinde ortaya çıktığında - uzun boylu, iyi görünümlü, zeki ve başarılı- ‘Kahretsin’ deyip ve işime konsantre olmaya çalıştım. İlk davetinde onu atlattım. Ancak o ipin ucunu bırakmadı. Nihayet yemeğe gittiğimizde iki saat boyunca ona zayıf noktalarını anlattım. Ve telefon numaramı vermedim.

Sonra bana mektup yazmaya başladı (gülüyor), çiçek ve kitap gönderdi. Bir gün dağlarda tura çıktığında bir telefon kulübesinden aradı. ‘‘Bu adam sana telefon edebilmek için 100 km'lik yolu katettiyse en azından bir dakika konuş’’ dedim. Sonra her gün beni başka bir telefon kulübesinden aramaya başladı ama ben yine direniyordum.

Gerçekten romantiğe benziyor. Bu tür taktikler kadınlara özel midir?

- Eğer erkeklerin bizi fethetmelerine izin verirsek bu erotik etkiyi daha kalıcı kılar ve erkek duruma hakim olduğu hissini yaşar. Kadınlar birşeyi unutuyor. Erkeklerin etrafında dönüp ve onlar için fantastik tuzaklar hazırlarken, bu tuzaklara ‘tesadüfen’ kendileri düşüyorlar. Böyle olunca zavallı adamlar, sürekli tuzakları kollayıp onlardan kurtulmaya çalışıyorlar. Niye erkekleri kendi seçimlerini yapmaları için rahat bırak mıyoruz? Böyle olursa iki taraf da fazla zaman kaybetmemiş olur.

Hiçbir şeyi özlemiyorum

Eskiden baştan çıkarmayı, aşka oranla daha tutkulu ve dürüst kabul ediyordunuz, o zaman ‘Üstün gelmek isteyen aşık olamaz’ diyebilir miyiz?

- O zamandan aklıma baştan çıkarmaktan başka birşey gelmiyordu. Olimpik baştan çıkarıcı olarak müthiş başarılıydım. Şampiyonların madalya podyumunun üç merdiveni de bana aitti.

Şimdi artık şampiyonluktan keyif almıyor musunuz?

- Hiçbirşeyi özlemiyorum. O zamanlar çevrem çok kalabalıktı, ilginç, hırslı ve eğlenceli insanlarla birlikte olmaktan keyif alıyordum. Birini sevdiğiniz zaman, birçok şey değişiyor. O zaman işinizden çıkar evinize gelirsiniz ve sürekli seksi görünme gibi düşünceniz yoktur. Baştan çıkarma da değişiyor. Gerçekten birine ilgi duyduğunuzda buna ihtiyaç duyuyorsunuz. 40 yaşla birlikte- beklemediğim ve planlamadığım- bambaşka bir yaşamın başladığı hissini yaşıyorum. Bu her gün yeni birşeyi keşfedebileceğim bir serüven. Mutluyum.

- Kubizmin Braque ya da Picasso tarafından değil de Tamara de Lempicka'nın bulduğunu hatırlamak hoşunuza gidiyor. Günümüzde kadının sanatta oynadığı rol hala gözardı ediliyor mu?

- George Sand yazar olarak kabul görmek için takma erkek adlarının arkasına gizlenmişti. Bu tür hikayelere günümüzde de rastlanıyor. Biraz yakışıksız kaçabilir ama kadın doğal yetenekleri sayesinde öyle yaratıcı şeyler ortaya koyuyor ki, bu rahatsız edici, neredeyse korkutucu bir güç.

Yazar Sharon

Öyküler yazıyorsunuz? Bunda Hollywood'un bir rolü var mı?

- Dylan Thomas'tan etkileniyorum ve hikayelerim tamamen fantezilerle dolu. Örneğin ABD iç savaşı sırasında kocasının dönmesini beklerken neredeyse çıldırmak üzere olan bir kadının hikayesini yazıyorum. Başka bir öykü de kendini Kleopatra sanan bir kadını anlatıyorum. Zil çaldığında kadın kendi kimliğine dönüşerek günlük yaşama karışıyor. Ama bir katilin düşünceleri ya da sevgilisi AIDS olan bir erkeğin duygularını da yansıtmaya çalışıyorum. Şimdiye kadar yazdıklarım bana yeterli gelmiyor, onun içinde okuması için hiçkimseye vermedim.

Çok fazla ödül verdikleri için mi?

- Öykülerimde hala özel hayatımdan kesitler var. Yaptığım herşey o kadar çok yargılanıyor ki, yaratıcılığımın bu yüzünü ortaya koymaktan çekiniyorum. En iyisi hikayelerimi başka bir isim altında yayınlayayım, mesela Salman Rüşdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!