Güncelleme Tarihi:
TBMM Başkanı Köksal Toptan, göreve seçildikten sonra ilk röportajını Hürriyet’e verdi. 22 Temmuz seçimleri sonrası yaşanan süreçle ilgili ’ikinci cumhuriyet’ nitelemelerine tepki gösteren Toptan, "Bir tek cumhuriyet var, o da 29 Ekim 1923’te kuruldu. 1923’ten beri yapılmaya çalışılanlar, bu cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırma çabasıdır. Hepsi bu kadar, başka bir şey söylemem" dedi.
KADIN BAŞKAN DA OLUR
Toptan’ın, resmi ziyaret için geldiği KKTC’de kaldığı otelde, Hürriyet Parlamento Büro Şefi Nuray Babacan’la söyleşisi özetle şöyle:
Nuray Babacan: Kadın milletvekillerinin sayısı arttı, bu Meclis yönetimine de yansıdı.
Köksal Toptan: Kadınlarla çalışmanın erkekleri daha verimli, daha üretken ve daha özenli kıldığı kesinlikle doğru. Genel Kurul ve Divan’da erkek arkadaşlarımızın tavırlarındaki farkı görüyorum. Kadın siyasetçiler önemli misyon yüklendiler. Bu dönemde başarılı olurlarsa Türk siyasetinin geleceğinde önlerini kimse kesemez. Türkiye için kadın Meclis Başkanı hayal değildir.
DÖPİYESTEN YANA
N.B: Kadın milletvekillerinden bazıları kamu çalışanları gibi pantolon ceket giymek istiyorlar.
K.T: Demokratik parlamentolar bu işi geleneklerle çözmüşler. Bana göre de bizim parlamentomuzda bir gelenek oluşmuş (döpiyes geleneği), ama yeri gelir tartışılır, konuşulur. Partiler arasında mutabakat sağlanırsa iç tüzük değiştirilebilir. Ama parlamentonun geleneklerine çok önem veririm. Bu tür köklü alışkanlıkların çok kolay terkedilmemesi gerektiğine inanıyorum.
YEMİN FRENDİR
N.B: Meclis’in yeni yapısı çok parçalı. Sizin için heyecanlı mı, yoksa zor bir Meclis mi?
TBMM Başkanlığı’ndan çok torunum için tebrik aldım
N.B: İlk seçildiğiniz gün heyecanınız nasıldı, aynı saatlerde torun sahibi oldunuz?
K.T: Saat 14.30 gibi eşim telefon etti. Bebeği dört gün sonra bekliyorduk, seçildiğim gün geldi. Bülent Arınç’a, ’Kürsüde torunumun olduğunu söylesem yanlış olur mu’ dedim. ’Ne demek çok güzel olur’ dedi. Herkesle paylaştım. Tüm Türkiye’den, Meclis Başkanlığı tebriğinden çok, torunumu kutlamak için aradılar. Siyasette duygusal ve insani yönler eksik. Siyasetin 1980’den sonra espri kabiliyeti yitirildi. Sert tartışmalar vardı, ama nükte de vardı. Şimdi siyaset çok mekanikleşti.