Güncelleme Tarihi:
Futbolu, golleri, İtalya'ya transferi, Galatasaray'a dönüşü, ilk evliliği, Fetullah Gülen'le bağı, milletvekilliği, istifası derken her dönem manşetlerde kalan Hakan Şükür için FETÖ'nün hain darbe girişiminin ardından yakalama kararı çıkartıldı. ABD'de bulunan Hakan Şükür'ün babası Sermet Şükür ise bugün cuma namazı çıkışı gözaltına alındı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Hakan Şükür ile babası Sermet Şükür’ün FETÖ’ye finansal destek sağladıklarını belirlemesi üzerine mahkeme mal varlıklarına el konulması kararı verdi.
Polis, Sermet Şükür’ün Adapazarı Sakarya Caddesi’nde bulunan Salko Camii’nde cuma namazında bulunduğunu ihbar edilmesi üzerine harekete geçti. Camiye giden ekipler cuma namazının kılınmasını bekledi. Namazın bitmesinin ardından Sermet Şükür polisleri görünce ellerini havaya kaldırdı. Hakkında yakalama kararı bulunan Selmet Şükür polis aracına konularak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında eski milletvekili ve futbolcu Hakan Şükür ve babası Sermet Şükür hakkında yakalama kararı çıkartılmıştı.
Gökhan Şükür ise aracıyla babasının götürüldüğü ekip aracına takip ederek Emniyet Müdürlüğü’nün önüne gitti.
Hakan Şükür'ün futbolculuk hayatında babası Sermet Şükür çok önemli bir yere sahipti. Okul takımında basketbol oynayan Hakan Şükür, babasının etkisiyle futbola yönelmiş ve Sakaryaspor altyapısında kariyerine başlamıştı.
Kariyeri boyunca da babası transferlerinde çok etkili rol oynadı, transferlerini o yürüttü. Sermet Şükür, spor sayfalarında sık sık yer alan bir isimdi...
Hakan Şükür'ün babası Sermet Şükür, 1950'lerin başlarında henüz 12 yaşındayken ailesiyle birlikte Yugoslavya'dan bir trenle Türkiye'ye geldi. Aynı trende Fenerbahçe'nin efsane başkanlarından Ali Şen de vardı. (Derleyen-Kazım ATAER)
Bir futbol fanatiği olan Sermet Şükür, Adapazarı'nda bir mobilya atölyesi açtı, bir yandan da amatör olarak futbolla ilgilendi. Sakarya'nın en eski futbol takımlarından Yıldırımspor'da oynadı, önce kaptanlığını daha sonra da yöneticiliğini yaptı.
Daha sonra yine Yugoslavya'dan göçen bir ailenin kızı olan Nermin Şükür'le evlendi.
1965 yılında kurulan Sakaryaspor'da da oynadı. Ancak dizlerindeki rahatsızlık nedeniyle futbolu bırakmak zorunda kaldı.
Sakaryaspor'da futbol oynadığı dönemde, bir deplasman maçındayken ikinci çocuğu ve ilk oğlu Hakan Şükür doğdu.
Sermet Şükür o süreçte futboldan hiç kopmadı. Oğlu Hakan'ın yanı sıra mahalledeki tüm çocuklarını yıllarca çalıştırdı.
Bugün firari durumda olan Hakan Şükür o dönem "Babam her zaman antrenmandayken hep seni 'Galatasaraylı bir yetkili izliyormuş gibi oyna' derdi. İyi çalışmam için böyle bir felsefe benimsemişti işte. Ben de öyle yapardım; kimseyi görmezdim ama, hep izliyorlarmış gibi bir hırsla oynardım. Çok kuvvet verdi bu bana... " (1995) demişti
Sermet Şükür'e futbol tutkusu yüzünden 'deli' diyenler bile oldu. Sermet Şükür, Sakaryaspor'un altyapısına soktuğu oğlunu zaman zaman şefkatli bir baba, çoğunlukla ise acımasız bir koç olarak çalıştırdı.
Sermet Şükür, Hakan Şükür'ü komşuların 'öldüreceksin çocuğu' sözlerine ve eşi Nermin hanımın bakışlarına aldırmadan kar kış dinlemeden koştururdu.
Sermet Şükür, bir maçta faulden korkup bacağını çektiğini görünce sahaya girip Hakan Şükür'ü tekmeledi. ve 'Bundan mı korktun, bak hayatın boyunca oynadığın maçlarda hiçbir tekme bundan daha fazla acıtmayacak' diye bağırdı.
Gol kaçırmaksa Hakan Şükür'ün kâbusuydu. Dayak yemekten korkan Hakan Şükür, saatlerce göl kenarında oturup beklerdi, ta ki annesi onu bulana kadar.
Hakan Şükür, ilk ve ortaokulda futbolun aksine basketbolu daha çok sevmişti. Hatta şampiyonluklar dahi yaşadı. Beden eğitimi hocaları, futbol veya basketbol maçlarında oynaması için kavga ederdi.
Baba Şükür, oğlunun basket maçlarına hiç gitmedi. Zaten hocaların ısrarlarına rağmen oğlunun basketbolcu olmasını hiç istemediğini de söylemişti. Hakan Şükür, sessiz sedasız basketbolu bıraktı.
Hakan Şükür, profesyonel kariyerine başladıktan sonra bile uzun zaman sahada 'babam izliyor' korkusunu hissetti. Babasının o ünlü ıslığını hep duydu.