Emekli Orgeneral Abidin Ünal, eleştirilen o görüntüleri anlattı (2)- Yeniden

Güncelleme Tarihi:

Emekli Orgeneral Abidin Ünal, eleştirilen o görüntüleri anlattı (2)- Yeniden
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2018 16:55

Emekli Orgeneral Abidin Ünal, eleştirilen o görüntüleri anlattı (2)- Yeniden

Haberin Devamı

Özkan ARSLAN/ANKARA, (DHA)- FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı Genelkurmay Çatı Davası'nda, darbe gecesi derdest edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal, müşteki-mağdur olarak dinlendi. Ünal, o gece 'terör maksatlı kalkan uçaklara müdahaleye yetki almak için' Başbakan Binali Yıldırım'ı aradığını ancak ulaşamadığını söyledi.
Abidin Ünal, aralarında 'Sözde Yurtta Sulh' konseyi üyelerinin de bulunduğu 224 sanığın yargılandığı, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi yerleşkesindeki salonda görülen duruşmaya katıldı. Sözlerine, 15 Temmuz günü Orgeneral Mehmet Şanver'in, İstanbul Moda Deniz Kulübü'ndeki düğününe katıldığını söyleyerek başlayan Ünal, "Düğün salonuna girmeden önce, saat 19.06 sıralarında uçuş yapan uçakların indirilmesi yönünde bir emir olduğu öğrendim ve hemen bu yönde talimat verdim. Bunun dışında bana herhangi bir, ne terörle mücadele ne de  darbe ile ilgili bir bilgi ya da emare gelmedi" dedi.
İŞTE O AN ANORMAL BİR DURUM OLDUĞUNU ANLADIM
O akşam Genelkurmay ve Genelkurmay İkinci Başkanını aradığını ancak toplantıda olduklarını öğrendiğini belirten Ünal, "Saat 21.53'de eşim aradı. Korgeneral Fikret Erbilgin'in eşi eşimi arayıp paşanın alındığını söylemiş. Bunun üzerine Ankara'da bulunan Tümgeneral Cevat Yazgılı'yı aradım ve olayı sordum. Bilgisi olmadığını ve araştırıp döneceğini söyledi. Tekrar aramayınca ben aradım. Telefondan jet sesleri duydum. Saat 22.10-22.13 arasıydı. 'Komutanım Ankara'da jetler uçuyor' dedi. İşten o an anormal bir durumun olduğunu anladım. Yazgılı'ya Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi'ne gitmesini söyledim. Mehmet Şanver'in yanına gidip orada bulunan komutanları toplamasını istedim. Ne oluyor dediğin de 'Galiba darbe oluyor' dedim" diye konuştu.
DERHAL UÇAKLARI İNDİRİN EMRİME İNDİREMEM DİYE CEVAP VERDİ
Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü Komutanı olan davanın sanıklarından eski Tuğgeneral Hakan Evrim'i aradığını, 3. telefonunda ancak ulaştığını belirten Ünal, "'Neler oluyor, bu uçaklar senin mi?' diye sordum. 'Benim mecbur kaldım' karşılığını verdi. 'Derhal indirin' dediğimde, 'İndiremem, yanımdakiler öyle istiyor. Benim hayatımda tehlikede sizinki de' deyip telefonu kapattı" diye konuştu.
KRİZ MASASI OLUŞTURUP BİLGİ AKIŞINI SAĞLADIK
Bu konuşmaların ardından dönemin Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar'ın aradığını ve köprülerin kapalı olduğunu söylediğini anlatan Ünal, "Bunun üzerine Ankara'ya gitmek için Yeşilköy'deki uçağın Sabiha Gökçen havalimanına gelmesi emrini verdim. Ayrıca havadaki uçakların inmesi için talimat verdim. Orada bir kriz masası oluşturarak bilgi akışı sağladık. Bu sırada 80'e yakın telefon görüşmesi yaptım" dedi.
AKIN ÖZTÜRK'Ü BİRKAÇ KEZ ARADIM ULAŞAMADIM
Saat 23.00 sıralarında birkaç kez aradığı Akın Öztürk'e ulaşamadığını söyleyen Ünal şöyle devam etti: "Yanımda bulunan  Mehmet Şanver 'Akın Öztürk kutlama için aradı' dedi. Ben de kendisini aramasını ve telefonu bana vermesini söyledim. Aradı ve Şanver'in telefonuyla Akın Öztürk'le görüştüm. 'Nerdesin' diye sorduğumda 'Akıncı'da torunlarımla beraberim' dedi. 'Uçan uçakları  görmüyor musun' diye sorduğumda, 'gece uçuşu diye düşündüm' karşılığını verdi. 'Bu saatte ne zaman uçuş oldu, darbe mi yapıyorlar git öğren bana geri dön' dedim. Bu sırada işgal edilen Hava Kuvvetleri Harekat Merkezine devre dışı bırakmak için komutayı Eskişehir Hava Harekat Merkezi'ne almaya çalıştık."
O GECE DARBEYE KARŞI TEK YAZILI EMRİ YAYINLADIK
Bu sırada kendi kaleme aldığı bir mesaj yayınladıklarını söyleyen Ünal, mesajla, "Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi tarafından verilen  yasal olmayan emirler yerine getirilmeyecek. Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal yazılı emir vermeye devam edecektir. Emir verilmeden hiç bir uçak kaldırılmayacak. Kalkan uçaklar ve sorumluları işlem yapılacaktır" emirlerinin verildiğini ve saat 00.08'de yayınlanan bu mesajın o gece darbeye karşı tek yazılı emir olduğunu belirtti. Bu emrin ardından 'terör maksatlı kalkan uçaklara müdahaleye yetki almak için' Başbakan Binali Yıldırım'ın kendisinde bulunan cep telefonunu aradığını söyleyen Ünal, "Ancak bendeki bu numaradan Başbakana ulaşamadım. Başbakanla temas kuramadım" dedi.
BUNLARIN TÜMÜ KOMUTAN OLDUĞU DÖNEMDE AKIN ÖZTÜRK'ÜN KORUMASIYDI
Kendisini derdest eden ekibi ilk olarak saat 23.53 sıralarında salonun girişinde fark ettiğini söylene Ünal, "Bunların tümü komutan olduğu dönemde Akın Öztürk'ün korumasıydı. Sona benim korumalığıma da devam ettiler. Dikkatimi çeken, izinli olan Fatih astsubayın tam teçhizatlı orada olmasıydı. Gündüz sivil olarak gördüğüm koruma ekibindeki personelde oradaydı. 'Bana sizin güvenliğinizi almaya geldik' dediler.  'Böyle bir emir vermedim, kim emir verdi? Buradan uzaklaşın' dedim. Emrim üzerine uzaklaştılar. Ancak dışarı çıkan generale müdahale ettiler. Silah sesi geldi. Sonra bu ekip içeri daldı ve telefonları toplamaya çalıştı. 'İçerde çocuklar var, dışarı çıkın' diye tepki gösterince çıktılar" dedi.
O ANLARI ANLATTI
Yanındaki Mehmet Şanver'e, "Bunlar beni götürmeye gelmiş belli. Eğer beni götürürlerse emir komuta sende" dediğini anlatan Ünal, "Daha  bu konuşma bitmeden 8-10 kişi çılgınlar gibi bağırarak içeri daldı. Bir kaç el ateş ettiler. Benim gördüğüm hepsi tam teçhizatlı ve hepsinin elinde plastik kelepçe vardı. Sivil olan şahıs elindeki tabancayı bana doğrulttu. Başlarındaki binbaşıya 'sakin olun' dedim. Bana çıkışı gösterip 'git' anlamında el salladı. Fatih astsubay 'bana komutanım gidelim' dedi. Helikoptere bindim yine elinde silah olan sivil karşımda duruyordu" dedi.
ÖZÇETİN BOZULMUŞ AYARLARI DÜZELTİYORUZ DEDİ
Helikopterle Sabiha Gökçen Havaalanına gittiklerini söyleyen Ünal,  "Casa uçağına bindik. Saat 01.40 sıralarında indik ama Akıncı'da olduğumu bilmiyordum. Uçakta biraz bekletildikten sonra indirildim. Yürümeye başlayınca 141. filo tarafına gittiğimizi anladım. Beni filonun arka kapısına getirdiler. Burada Kurmay Albay Ahmet Özçetin 'Hoş geldin' dedi. 'Hoş bulmadık' karşılığını verdim. Bana, 'Bozulmuş ayarları düzeltiyoruz' dedi. Ben de 'Sizin ayarınız bozulmuş. Allah akıl versin' diye çıkıştım. Özçetin bana bir kapı gösterdi. Orası 141. filonun kozmik bürosuydu zamanında. Tamamen boşaltılmış, bir dökük masa ve kirli bir sandalye konulmuş. Ben de  'Sen busun mesajı veriyorlar' diye düşündüm. Özçetin telefonlarımı istedi. Telefonlarımı alırken, 'Allah sizi ıslah etsin, Allah akıl fikir versin' dedim. Tam gidecekti ki 'Tuvalete girmek istiyorum' dedim. Özçetin nezaretinde tuvalete gittim. Sonra odaya geldik, kapıyı üzerime kapıyı kilitleyip gitti. Sonra onu bir daha görmedim" dedi.
DARBECİLER HELİKOPTER BİLE KALDIRAMAZ HALE GELDİ
Tutulduğu odada gece boyu jet sesleri ve koridordan gelen gürültüleri duyduğunu, saat 08.03 sıralarında da meydana yapılan makineli top atışı sesini duyduğunu anlatan Ünal, "Eskişehir görevini yaptı diye düşündüm. Bu atıştan sonra uçak sesi ve filodaki sesler kesildi. Saat 11.00 civarında meydan bombalanmaya başladı. Bunu ciddi bir şekilde tutulduğum odada hissettim. Sürekli meydanın üzerinde uçak sesi duydum. Sonuçta öyle bir noktaya geldi ki, değil uçak kaldırmak helikopter bile kaldırmaz hale geldi darbeciler" ifadelerini kullandı.
YAŞAR GÜLER'İ GÖRÜP KUCAKLAŞTIK
Saat 14.00 sıralarında kapının dışarıdan zorlandığını ancak açılmadığını belirten Ünal, "15 dakika sonra kapı açıldı ve Akın Öztürk girdi. 'Aaa sen burada mısın' dedi. Bana gece boyunca Genelkurmay başkanı ile birlikte olduğunu, darbeyi önlemeye çalıştıklarını, hala müzakerelerin sürdüğünü, sivil değil de askeri savcıya teslim olmak istedikleri, Genelkurmay başkanın sabah ayrıldığını, kendisinin de gitmek istediğini ancak Genelkurmay başkanının 'Sen burada kal' dediğini söyledi. 'Genelkurmay İkinci başkanı da burada, yanına gidelim' dedi. Ancak ben kabul etmeyince ayrıldı. Bir süre sonra Akın Öztürk tekrar geldi. 'Yaşar Güler'le geldik gidiyoruz' dedi. Koridora çıkıp yürüdük. Yaşar Güler'i görüp kucaklaştık. Sonra 'gidiyoruz' dediler" diye konuştu.
ESKİŞEHİR'İN EMİRLERİMİ DİNLEDİĞİNİ ANLADIM 
Daha sonra filoda bulanan derdest edilen diğer kişilerin de kurtarıldığını belirten Ünal, Yaşar Güler, Akın Öztürk ve diğerleriyle Akıncı'dan ayrıldıklarını ve kendisinin Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na gittiğini sözlerine ekledi. Derdest edilmesinden itibaren Eskişehir Hava Harekat Merkezi'nin emirlerini dinlediğini anladığını belirten Ünal, "Sabah saat 08.03'den sonra Akıncı Üssü uçak kaldırılamaz hale gelmiştir. Sonuç olarak; kriz merkezinden yayınladığımız emirler yerine getirilmiş ve darbeciler etkisiz hale getirilmiştir" dedi.
DAVAYA KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ
İfadesinin ardından şikayetçi olduğunu belirten Ünal'ın davaya katılma talebi mahkeme tarafından kabul edildi. Davaya katılma talebi kabul edilen Ünal'a sanık ve müşteki avukatları ile sanıklar soru sordu. Akın Öztürk, Ünal'a, "İkinci kez savcıya verdiğiniz ifadede, 'Akın Öztürk'ün bana ve dışarıda bazı kişilere söylediklerindeki çelişkiler nedeniyle darbeye karıştı kanısındayım' demişsiniz. Hangi ifadeler, kime ne söylemişim?
Benim için en ciddi delil sizin ifadeniz. Allah aşkına kime ne söylemişim?" şeklinde soru yöneltti. Ünal soruyu, "Benimle konuşmadan yaklaşık bir saat önce Genelkurmay ve diğer yerleri arama girişiminiz var. Ben aramadan önce Mehmet Partigöç'le görüşmüşsünüz. Böyle bir durumda beni neden aramadınız. Ayrıca Ahmet Özçetin, Mustafa Azimetli sizin ekibinizden. Beni derdest edenler, sizin ekipten bana kalanlar. Darbe girişiminin merkezi 141. ve 143. filo. Bütün bunlar bir araya gelince böyle bir kanaat edindim" diye cevap verdi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!