Van Gogh

Güncelleme Tarihi:

Van Gogh
Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2007 11:44

Van Gogh'un kişisel yaratıcılığı

Haberin Devamı

VAN GOGH FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN

"Içgüdünün, esinin, içten gelen dürtülerin, bilincin, çoğu insanın düşünemediği ölçüde iyi yol göstericiler olduğunu ileri sürüyorum" sözleriyle yücelten Van Gogh, eserlerini yaşadığı süre içinde değerlendiremeyen sanatseverlerin sınırlı dünyasını aşıyordu; ölümünden yüz yıl sonra eseri baş döndürecek bir yüceliğe erişecektir. Yalnızca mistisizmin alkole karşı açtığı savaşla nitelenen yazgısıyla değil, renklere simge gücü, hatta bir "tedavi gücü" katan dehasıyla da evrenselleşecekti. Çağdaşlarınca barbar olarak nitelenen üslubu, yaşadığı dönemde çok az kişinin değerlendirebileceği uluslararası bir kültüre dayanıyordu. Rembrandt’ı, Rubens’i, Holbein’ı, Ingiliz ön-Raffaellocuları, Barbizon Okulu’nu, Delacroix’yı, Millet’yi ve Hokusai’yi tanıyordu... Dürer’den en modern desencilere varıncaya kadar, gravürlere tutkulu bir hayranlık duyuyordu. Ayrıca Shakespeare’den Zola’ya tüm yazarları okumuş olan Hollandalı ressam, XX. yüzyıl sanatçılarını en çok etkileyen kişidir. Ne var ki CZzanne’ın Sainte-Victoire Dağı’nı Yıldızlı Gece’yle karşılaştırdığımızda, ilkinin klasikçiliğe, ikincisininse baroka yaklaştığını, böylelikle de bu iki ressamı birbirinden ayıran mesafeyi görürüz.

 

Haberin Devamı

Yaptığı kendi portreleri, Van Gogh’un yaratıcı gücünün eseri olan manzaralarındaki gibi, arı rengi esas aldığını kanıtlar. Fransa’da, Almanya’da, Belçika’da ve bütün dünyada gençlik ona hayranlık duydu; bu hayranlık günümüzde de sürmektedir.

 

"Van Gogh’u babamdan çok seviyorum"

 

Van Gogh, yaşadığı süre içinde bir tek tablosunu satabildi. Kırmızı Üzüm Bağı adlı bu tabloyu, dostu Eugne Boch’un kız kardeşi olan Anna Boch satın almıştı. Yeni kuşağın, onun uzun süre belirli bir çevre içinde tanınan, bilinen sanatının resim alanına getirdiği dinamik ifade gücünü keşfetmesi ve yaptığı kendi portrelerine, modern resmin babası gözüyle, kendi aile resmi duvarda asılıymışçasına bakması için, ölümünün üzerinden 15 yıl geçmesi yetecektir. Daha 1892’de, kardeşi ThZo’nun dul karısı Johanna, Amsterdam’da onun 100 kadar tablosunu ve desenini sergilemişti. ƒmile Bernard, Paris’te 1893’te Le Barc de Boutteville Galerisi’nde onun 16 tablosunu sergiledi. Almanya’da açılan sergilerde de bazı eserleri görüldü; ama Paris’te 1901’de Bernheim Galerisi’nde, 1905’teyse Dresden’deki Arnold Galerisi’nde ve Amsterdam’daki Stedelijk Museum’da (473 eser) açılan sergiler, Van Gogh ’un XX. yy sanatı üzerindeki görkemli etkisini perçinleyen sergiler oldu. CZzanne, 1903’te ƒ. Bernard’ın "Gaugin’lere ve Van Gogh’ lara sırtını dönmesini" dilerken, Picasso gibi gençler, Hollandalının etkisiyle "biçimin rengini, canlılığını" keşfediyorlardı.

 

Haberin Devamı

Onun resme getirdiği büyük ritimden ve renk yoğunluğundan dışavurumculuğun öncülerinden Edvard Munch, Paris’te, 1888-1890’da; James Ensor, Yirmiler Derneği’nin Brüksel’de açtığı sergide esinlenme imkánını bulacaklardı; ama onun örneklerinden en çok yararlananlar Fransa’da fovist grup, Almanya’da Die Brücke ("Köprü") grubu oldu. 1905’teki Sonbahar sergisinde ve onu izleyen yıllarda, fovizm akımından önceki fovistler olan Matisse’in, Derain’in, Vlaminck’in ve Hollandalı Van Dongen’in yaptığı tuvaller, Anversli ustaya görsel bir saygının ifadesi olarak kabul edilebilir. Dresden’de 1907’de Die Brücke grubunu oluşturan sanatçılardan Kirchner’in, Schmidt-Rottluff’un, Pechstein’in vd’nin sergiledikleri resimlerdeki hırçın çizgilerden ve renk coşkusundan da aynı izlenim taşar. Hepsi, Vlaminck’in, Matisse ve Derain ile birlikte 1901’de açılan sergide Vincent’ın resmini keşfetmelerinden sonra, sergiden çıkarken yüksek sesle söylediği bir sözün etkisinde kalmışa benzerler: "Van Gogh’u babamdan çok seviyorum."

 

Haberin Devamı

Tinsel düşler ve plastik yenilik

 

Van Gogh, meslek yaşamının en çarpıcı dönemini Güney Fransa’da, Provence’da geçirdi; CZzanne da Provence’lıdır ve Fransızlar bu vesileden yararlanarak, bu bölgede geçirdiği günler Van Gogh’u "Provence manzaralarının tuvale aktarılmasında CZzanne (2) ile aynı çizgiye getirdi" gibi değerlendirmeler yapmaktan hoşlanırlar. Ve şöyle devam ederler: "Vincent, büyüğü olan bu ustanın resimlerini Tanguy Baba’nın (Montmartre’da sanatçıların boyalarını aldığı satıcı) dükkánında sık sık görmüştü". Oysa Vincent’nın güneye gidişindeki amaç başkaydı. Taşbaskılara düşkünlüğünün yarattığı düşsel bir Japonya. Arles’daki odasının duvarına astığı, kesik kulaklı, heyecan verici kendi portresinin (1) arkasında görülen Fuji-Yama taşbaskıları onu heyecanlandırıyordu. Saint-Remy’de yaptığı Yıldızlı Gece (3) adlı tablosu, Van Gogh’un tüm tinsel ve plastik araştırmalarının yoğunlaştığı tablodur.

 

Haberin Devamı

BAŞLICA ESERLERİ İÇİN TIKLAYIN

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!